3 -berzah Aleminde Ruhların Birbirleriyle Münâsebetleri



Yüklə 0,99 Mb.
səhifə1/23
tarix07.01.2019
ölçüsü0,99 Mb.
#91171
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   23

3 -Berzah Aleminde Ruhların Birbirleriyle Münâsebetleri: 2

b) Hayattakilerin Berzahtakilerle Görüşmeleri: 5

A) Kabir Suali 7

1- Kabir Suâlinin Olacağına Dair Deliller: 7

2- Kabirde Suâl Keyfiyeti: 12

3- Suâl Melekleri ve Sorulacak Suâller 16

a) Suâl Melekleri: 16

b) Sorulacak Suâller: 18

4- Kabir Suâlinin Zamanı: 19

5- Kabirde Sorguya Çekilecek Olanlar ve Suâlden Muaf Olanlar: 20

B) Kabir Azabı 24

1- Kabirde Azabın Olacağına Dair Deliller: 24

2- Kabir Azabının Keyfiyeti: 31

Kabir Azabının Keyfiyeti Konusundaki Görüşleri Önce İkiye Ayırabiliriz: 31

3- Kabirde Azap Şekilleri: 35

4- Kabir Azabının Devamlı Veya Geçici Olması: 39

Buna Göre, Kabir Azabı İki Kısımdır: 40

5- Kabir Azabını Etkileyen Ameller: 41

a) Kabir Azabını Artıran Ameller: 41

b) Kabir Azabını Kaldıran Ameller: 43

C) Kabir Nimeti 45

1- Kabir Nimetinin Olacağına Dair Deliller: 45

2- Kabir Nimetinin Çeşitleri: 47

D) Kabir Ahvali Konusunda Ehl-i Sünnet'e Aykırı Gürüşler Ve Bunların Tenkidi 51

KABİR ZİYARETİ 56

A) Meşruiyyeti 56

1- Kabir Ziyaretinin Yasaklanması Ve Serbest Bırakılması: 56

2- Ziyaret Çeşitleri: 58

A) Kabir Ziyaretleri, Ziyaret Edilenlere Göre Üçe Ayrılır: 59

3- Kabir Ziyaretinde Kadınların Dunumu: 62

4- Kabir Ziyaretinin Adabı: 64

B) Berzahtakilerin Salih Amel­lerden İstifadesi 67

1- Kendi Yaptıklarından İstifade Etmeleri : 67

2- Başkalarının Yapacakları Amellerden İstifade Etmeleri: 68

C) Kabir Ziyaretleriyle İlgili Yanlış İnanç Ve Hareketler 72

1- Kabir Ziyaretlerinde Yapılan Yanlış Hareketler: 72

2- Kabir Ziyaretlerinde Görülen Yanlış Hareketlerin Kaynağı: 77

Netice 79


3 -Berzah Aleminde Ruhların Birbirleriyle Münâsebetleri:

Bedenler genellikle çürüyüp toprak olduğu ve ruhlar baki kaldığı için "ruhlar âlemi" de denilen ölümden sonra­ki hayat, gaybî konulardandır. Hayatta olan insan ile ber­zah âlemine göçmüş olan kişi ayrı ayrı âlemlerdedirler. Berzah âlemindekinin de kendine göre bir hayatı vardır, lezzetleri, elemleri, ferah ve sevinçleri hisseder. Fakat henüz madde âleminde bulunanlar, ruhun bedenden sonraki hayatını ve orada kişinin neler hissettiğini, ne­lerle karşılaşacağını normal duyularıyla hissedip bilemez. Bu hususu, ancak ilâhî gerçeklere vâkıf olan Peygamberlerden öğreniriz.

İnsanın kabir âlemini ve oradaki ahvâli hissedeme­mesi, inkârını gerektirmez. Nitekim ashab-ı kiramla beraberken Peygamber (sav) e, Cebrail (a.s) gelip vahiy getirirdi. Ashaptan hiç biri bu esnada meleği görmezlerdi. Ama Rasulullah (sav), meleğin geldiğini ve vahiy getirdiğini söyleyince hepsi kabul ederlerdi. Hiçbiri biz görmedik, gel­diğini hissetmedik diye inkâr etmezlerdi.

Aslında duyularla algılanamayıp Allah'ın dilediği kullarına gösterdiği ve onların haber vermesiyle bilinebi­len bu gibi şeyleri inkâr etmek, Allah'ın kudretinin genişliğini inkâr etmektir. Eğer haber verilen şeyler mümkinattan ise, yani olması imkânsız olmayan şeyler ise, biz hissetmesek de, Allah'ın onları halketmeye (yaratmaya) kadir olduğuna inanmak gerekir. Çünkü Al­lah'ın gücü ve kudreti karşısında mümkinattan olmaz şey yoktur. Kaldı ki, haber veren Peygamber (sav) olunca za­ten onun haber verdiği her şeyi kabul etmekle mükellefiz; isterse mâhiyetini kavrayamamış olalım.

Nitekim Allah Tealâ, kendi yolunda öldürülenlerin diri olduklarını, fakat bizim onların diriliğini bilemeyeceğimizi haber vermiştir.1 Bizim onlara ölüler dememiz, dünya kanunlarıyla hükmettiğimiz ve dünya gözüyle baktığımız içindir. Allah Tealâ onların ruhanî hayatla diri olduklarını haber vermekle, cismânî hayatta olan bizlerin ruhanî hayattakileri idrak edemeyeceğimizi bildirmiştir.

Demek ki ölümden sonraki hayatı idrak edemey­eceğimiz, hem tecrübe ve müşahede ile ve hem de Allah'ın habervermesiyle sabittir. Ama bu, hiç bir zaman Allah'ın dilediği kullarına o hayatı ve berzah âlemini idrak ettire­meyeceği, gösteremeyeceği manasına gelmez.

Binaenaleyh, ölümden sonraki hayat ve berzah âleminde ruhların birbirleriyle olan münâsebetlerine dair bilgiyi, Allah'ın kendilerine bu âlemde olacak ve olan şeyleri haber verdiği ve bizzat müşahede ettirdiği Peygam­berler ile yine Allah'ın bir ikram olarak âlem-i ervahın (ruhlar âleminin) bazı sırlarını kendilerine açtığı bir kısım sayılı kullarının haberlerinden öğrenebiliyoruz.

Konuyu iki yönden incelemeye çalışacağız :



a) Ölmüş olanların berzah âleminde birbirleriyle görüşmeleri,

b) Hayattakilerin berzahtakilerle görüşmeleri. Bu da uyanıklık ve uyku halinde olmak üzere iki kısma ayrılabilir.

a) Ölülerin Berzah âleminde birbirleriyle görüşmeleri: Ruhların yeri konusunda da bilirtildiği gibi, berzah alemindeki ruhlar iki kısımdır: Nimet içinde olan­lar ve azapta olanlar. İbnü'l-Kayyim'in açıklamasına göre azapta olan ruhlar birbirleriyle görüşmeye fırsat bulamaz­lar. Onlar bir nevi tutuklu gibidirler. Ama tutuklu olmayıp serbest olan, yani nimet içindeki ruhlar birbirleriyle buluşup görüşürler, birbirlerini ziyaret ederler. Dünyadaki olmuş ve olacak şeyleri müzakere ederler. Her ruh, amelde kendi dengi ve kendi derecesinde olan arkadaşlarıyla be­raber olur. Hz. Peygamber (sav) in ruhu ise Refiku'1-A'lâ (en yüksek mertebe) dadır.

Nisa Suresinde: Kim Allah'a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah'ın kendilerine nimet verdiği Peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle ve sâlihlerle beraberdirler. Onlar ne güzel arkadaştırlar." 2 buyurulmuştur ki, bu beraberlik dünyada, berzahta ve âhirette olmak üzere üç yerdedir. Bu üç âlemin hepsinde de kişi sevdiği ile beraberdir. 3

Bu âyet-i kerimede ruhların berzah âleminde birbir­lerine kavuşacakları haber verilmektedir. Çünkü bu âyetin iniş sebebi olarak şöyle bir olay anlatılmaktadır: Ashaptan biri, öldükten sonra Hz. Peygamber (sav) in makamının kendilerinden çok yüce olacağını ve Hz. Pey­gamber (sav) den ayrı kalacaklarını düşünerek üzülmüş ve ağlamış. Üzüntüsünün sebebini soran Hz. Muhammed (sav) e:

"Biz dünyada senden ayrılmaya hiç tamammül ede­miyoruz ya Rasulullah. Öldükten sonra senin merteben biz­den yüce olacağı için seni göremeyeceğiz. Senin ayrılığına nasıl tahammül edebilirim? diye derdini açmıştır. Bu olay üzerine yukarıdaki âyet nazil olmuş 4 ve Allah'ı ve Rasulullah'ı sevenlerin berzah âleminde ve âhirette de, dünyadaki gibi, Hz. Rasül ile birlikte olacakları bildiril­miştir.

Allah Tealâ Al-i İmrân Suresi'nde şehitlerin diri ve Rabbleri indinde rızıklanmakta olduklarını, arkalarında bulunanlara da korku ve üzüntü olmadığının müjdelenmesini istediklerini, Allah'ın nimet ve keremiyle sevinç duyduklarını haber vermiştir. 5 Bu âyet-i kerime de berzah alemindeki ruhların birbirleriyle buluşup konuştuklarına delâlet eder. Çünkü âyette geçen "yestebşi rûn" kelimesi, "müjde verilmesini isterler" anlamına geldiği gibi, "sevinirler ve birbirlerini müjdelerler" manasına da gelir.6 Birbirlerine müjde verdiklerine göre demek ki bir­birleriyle görüşüp konuşmaktadırlar.

Ebu Hureyre, Rasulullah (sav in: "Muhakkak Cen­net ehli orada (Cennet'te) birbirlerini ziyaret ederler." buyurduğunu söylemiştir.7 Mü'min ruhlarının ber­zah âleminde Cennette olacaklarını belirtmiştik. Buna göre bu hadis-i şerifteki Cennet ehliyle, berzah âleminde Cennette olanlar kastedilmiş olabilir. Hadisin bu şekilde anlaşılmasını, Ebû Tâlib'in kızı Ümmü Hâni'den (40/660) rivayet edilen şu hadis de doğrulamaktadır: Ümmü Hâni' bir gün Hz. Peygamber (sav) e şöyle soruyor:

"Ölünce de birbirimizi görür ve ziyaretleşir miyiz?" Rasulullah (sav) in cevabı şudur:

"Ruh, Cennet meyvelerinden yiy­en bir kuş olur. Kıyamet günü olunca da her ruh ken­di cesedine girer.” 8 Bu cevaptan da anlaşılan, mü'minlerin ruhlarının Cennette birbirleriyle görüştükleridir.

İbn Ebi'd-Dünyâ'nın naklettiği bir haberde de Ra­sulullah (sav) e:

"Ölüler birbirini bilir mi?" diye soru­lunca Rasulullah (sav) in cevabı:

"Evet, nefsim yedi kurdetinde olan Allah'a yemin ederim ki onlar, kuşların ağaçların tepelerinde birbirlerini bildiği (tanıdıkları) gibi birbirlerini bilirler." şeklinde olmuştur. 9

Bu soruyu ashaptan Bişr b. Berâ' b. Ma'rûr'un an­nesi sormuş ve ölülerin birbirleriyle tanışıp biliştiklerini öğrenince hemen Beni Seleme'den ölmek üzere olan biri­nin yanına varıp, oğlu Bişr'e onunla selâm göndermiştir. 10 Hadisin bir diğer rivayetinde Cennette kuşlar gibi birbirleriyle buluşup tanışacak olan ruhların "iyi ruhlar = en-Nufûsut-Tayyibe" oldukları zikredilmiştir.

Ashaptan Bilâl b. Rebâh (v. 20/641) vefat edeceği zaman hanımı ah, vah etmeye başlar. Hz. Bilâl ise:

"Ne büyük neşe ne büyük sevinç. Yarın sevgililere, Muhammed'e ve onun gurubuna kavuşacağını." demeye başlar.11 Burada Bilâl berzahta Rasulullah (sav) e ve as­habına kavuşacağını ve tıpkı dünyadaki gibi, orada da onlarla bir arada olacağını müjdelemektedir. 12 Ve hanımının ah, vah edip üzülmemesi gerektiğini, aslında sevinmesi gerektiğini hatırlatmaktadır bu sözüyle.

Beyhakî'nin hasen bir senetle İbn Abbas'dan tahric ettiği kabir suâliyle ilgili bir hadis-i şerifte, kabirdeki sorgulama sırasında iyi cevap veren mü'minin ruhunun diğer mü'minlerle beraber olacağı haber verilmiştir. 13

Yine Beyhakî'nin "Şu'abu'1-İman" da Ali b. Ebi Tâlib'den tahric ettiği haberde Hz. Ali şöyle demiştir:

"İki mü'min ve iki kâfir dost vardı. Bunlardan mü'min olan­ların biri öldü. Cennetle müjdelenince arkadaşını hatır­lar ve:

"Allahım, benim falan arkadaşım bana her zaman sana ve Rasulûne itaati emreder, hayırla tavsiye eder, kötülükten nehyederdi..." diyerek onun kendisinden son­ra sapıtmaması ve kendisine verilen nimetlerin ona da ve­rilmesi için dua eder. Sonra öbür arkadaşı da ölünce ruh­ları bir araya gelir ve birbirlerine:

"Ne güzel kardeş, ne güzel arkadaş ve ne güzel dost" derler.

Kâfir olan iki arkadaştan birisi ölüp de azapla müjdelenince diğer arkadaşını hatırlayıp şöyle der:

"Allahım, arkadaşım bana hep sana ve senin Rasulûne isyanı emrediyor, kötülüğü yapıp iyiliği yapmamamı söylüyordu. Allahım, onu benden sonra hidayete erdirme ki, benim gördüğüm azabı o da görsün ve bana kızdığın gibi ona da kızasın." Sonra diğeri de ölür, ruhları bir araya gelince birbirlerine:

"Ne kötü kardeş ve ne kötü ar­kadaş." derler." 14 Bundan da iyi ve kötülerin ruhlarının berzahta birbirleriyle buluştukları anlaşılmak tadır.

Ebû Katâde ve Câbir'den tahric edilen ölülerin ke­fenlerinin güzel yapılması ite ilgili hadis-i şerifin Suyûtî ve Beyhakî tarafından rivayet edilen şeklinde:

"Muhakkak ki onlar kabirlerinde birbirlerini ziyaret ederler."

Cümlesi de yer almaktadır,15 Beyhakî "Şu'abu'1-İman" da Ebu Katâde'den (54/673) hadisi naklettikten sonra bu hadisin şehitler hakkındaki onların rızıklandırıldıklarını haber veren 16 âyetiyle mutabakat arzettiğini söylemiştir.17

Rasulullah (s) in Miraç gecesinde semâda Hz. A dem (a.s) ile karşılaştığında Hz. Adem'in sağ ve solunda bir takım karartılar görmesi ve bunların kimler olduğunu so­runca, cennetlik ve cehennemlik olanların ruhları olduklarının bildirilmesi de, 18 berzahta iyi ve kütülerin -Hz. Ali'nin de dediği gibi- bir arada olacaklarına delildir.

Ruhların berzah âleminde birbirleriyle görüştükleri ve konuştuklarının bir delili de, ölümü müteakip semâya yükseltilen mü'min ruhunun rahmet ehli tarafından karşılanıp, dünyadan ve dünyadakilerden haber soracak­larını bildiren hadis-i şeriftir. Ebû Eyyûb el-Ensâri'den ri­vayet edilen hadis-i şeriflerinde Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur:

"Mü'minin ruhu kabzolununca onu Allah katında rahmet ehli karşılarlar. 19 Tıpkı dünyada müjde getiren birinin karşılandığı gibi. (Bu esnada yeni ölmüş olanın ruhunu getiren melekler) derler ki:

"Onu bırakın, fırsat verin de bir dinlensin. Çünkü o büyük bir sıkıntı içinde idi." Ona:

"Falan adam ne yaptı? Falan kadın ne yaptı, ev­lendi mi?" diye sorarlar. Eğer kendisinden önce ölmüş olan birinden sorarlar da:

"O benden önce ölmüştü,' derse:

"İnnâ Lillâh ve İnnâ İleyhi Râci'ûn (biz Allah'a ai­diz ve yine ona döneceğiz), ebedi kalış yeri olan Hâviyeye (kızgın ateşli Cehennem'e) gitmiş. O ne kötü yer ve ne kötü terbiyecidir," derler. 20

Bu hususta Abdullah b. Mübârek'in de şöyle dediği rivayet edilir:

"Kabir ehli haberleri beklerler. Bir ölü oraya gittiği zaman ona; "falan ne yaptı, filan ne yaptı?" diye so­rarlar. Birisi için: "O öldü, size gelmedi mi?" deyince: "İnnâ lillâh ve İnnâ İleyhi Râciûn" derler ve: "Bizim yolumuzdan başka yola gitti o." diye ilave ederler. 21

Tabiinden Sa'id b. el-Müseyyeb (v. 94/712) de:

"Bir adam öldüğü zaman (daha önce ölmüş olan) çocuğu onu, seferden dönen gaibin karşılandığı gibi karşılar" de­miştir. 22

Ölülerin berzahta birbirleriyle görüştüklerini ve yeni ölüp de aralarına katılanlardan haber aldıklarım bildiren bu hadis ve haberleri, evlât, torun ve yakın akrabaların amellerinin kabirdeki baba ve yakınlarına arzolunacağını, onların da amelleri kendilerine arzedilen akrabalarının iy­iliklerinden ötürü sevineceklerini, kötülükleri sebebiyle de üzüleceklerini bildiren haberler de desteklemektedir.

Kabir ehli, geride bıraktıkları akraba ve arkadaş­larının yaptıkları işlerden haberdar olup, iyi amellerinden ötürü sevinir, kötülüklerine de üzülürler. 23 Mücâhid'in bu hususta şöyle dediği sahih rivayetle mervidir:

"Kişi ka­brinde kendinden sonra çocuğunun iyilikleri (salahı) ile müjdelenir."24

Sa'id b. Cübeyr'in {v. 95/714) de şöyle dediği rivayet edilir:

"Muhakkak ki ölülere dirilerin haberleri gelir. Daha önce bir yakını ölmüş olan hiç bir kimse yoktur ki ona, geride kalan akrabalarının haberleri gelmesin. Eğer gelen haber iyi ise sevinir ve ferahlar; kötü ise o zaman da üzülür." 25 Ashaptan Ebu'd-Derdâ (v. 32/652) da şöyle dua ederdi:

"Allahım, ölülerimin rezil olacağı bir iş yap­maktan sana sığınırım."26

Abdullah b. Mübarek de ashaptan Ebu Eyyûb el-Ensarî'nin şöyle dediğini rivayet eder:

"Dirilerin amelleri ölülere arzolunur. Eğer bir iyilik görürlerse sevinir, birbir­lerine müjdelerler; bir kötülük görünce de, Allahım onu ondan geri çevir, derler."27

Yukarıdaki yeni gelen ölüden haber sormalarından da anlaşılacağı üzere, ölülerin dirilerden bizzat haberdar olduklarını -Allah'ın diledikleri müstesna- söyleyemeyiz. Bu sebeple buradaki haberdar oluşlarını, yeni gelen ve aralarına katılanlardan öğrenirler şeklinde anlıyoruz. Yeni gelenlerden haber alışları da, ruhların berzahta birbirleriyle görüşüp konuştuklarına delâlet eder.

Ölmüş olanların ruhları, berzah âleminde birbirle­riyle görüşüp konuşuyorlar. Acaba henüz ölmemiş ve dünyada yaşamakta olanların da berzahtakilerle gör­üşüp konuşmaları mümkün müdür? Ve ölülerin dirilerle bir takım münâsebetleri var mıdır? Şimdi de bu husus üzerinde duralım. 28




Yüklə 0,99 Mb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   23




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin