Görkemli Bir Sinema Deneyimi Yaratmak İçin Hikaye Anlatımı, Sahneleme ve Yeni Teknoloji Kullanmak
“Oyuncak Hikayesi 3” üç boyutlu sinemada çıtayı yükseltiyor ve hikayeye derinlik ve boyut katmak için en iyi teknolojiden faydalanıyor. Bu filmi görsel anlamda dinamik bir açıdan anlatmak için en son 3D yeniliklerini kullandı. Yönetmen Lee Unkrich, 3D’nin sinema deneyimini arttırsa da, Pixar’ın zaten baştan beri filmlere boyut kattığını söylüyor.
“Yaklaşımımız 3D’yi, seyircinin her şeyi derinlemesine yaşaması için dünyaya açılan bir pencere olarak kullanıyor” diyor Unkrich. “’Oyuncak Hikayesi’, ‘Oyuncak Hikayesi 2’yi üç boyutluya dönüştürdük ve hiçbiri üç boyutlu olarak tasarlanmamış olmasına rağmen, öyleymiş gibi hissettirdi. Bunun sebebi iki boyutla imajlarımızla zaten derinlik çalışması yapıyorduk. “Oyuncak Hikayesi 3” için amacım, anlatabileceğimiz en iyi hikayeyi anlatıp, aksiyonlarında elimizden geldiğince dinamik olmasına çalışmaktı.”
Filmin en büyük zorluklarından biri de, ilk filmin 15 yıl önceki cazibesini bozmadan, (1995’te ilk Oyuncak Hikayesi) yeni bilgisayar animasyonu teknolojilerinden faydalanmaktı. Yapım tasarımcısı Bob Pauley anlatıyor: “Tüm karakterlerin baştan yapılması gerekiyordu. Teknoloji o kadar eskiydi ki onları alıp doğruca filme koyamazdık. Karakterleri tekrar yapmak için çok uğraştık. İlk iki filmi, ‘Oyuncak Hikayesi’nin özünü bulmak için çok inceledik. Kaybetmek istemediğimiz tutarlı bir tasarım dili ve sadelik vardı.”
Unkrich ekliyor: “’Oyuncak Hikayesi 3’te bizi ilginç bir zorluk bekliyordu çünkü ‘Oyuncak Hikayesi 2’den bu yana aletler ve teknoloji çok değişmişti. Buna ek olarak, stüdyodaki sanatçıların yetenek seviyesi de artmıştı. Şu an yaptığımız filmler gerçekten çok güzel. Oyuncak Hikayesi 3’ün tamamen farklı bir evren tasarımına sahip olmasını istemedim. Hâlâ Oyuncak Hikayesi filmi olduğu hissedilsin istedim ama şu an elimizin altında olan teknolojik imkanlardan da faydalanmak istedim. Bence ilk iki filmden sapmayan ama birçok açıdan çok daha iyi görünen bir film yarattık.”
John Lasseter anlatıyor: “En baştan beri bilgisayar içinde dünyanın gerçekten üç boyutlu olduğunu biliyordum. Bu, Walt Disney’in kendisinin de çok seveceği bir şeydi çünkü o animasyonlarına çok daha fazla boyut katmaya çalışırdı. Şimdiki 3D teknolojisi ve son gelişmelerle birlikte sinemaseverlere harika bir deneyim yaşatabiliyoruz. Sanki biz hep üç boyutlu filmler yapıyorduk da seyirci şu ana kadar onu bu şekilde görememişti. Filmi tek gözü kapalı izlemek gibiydi. Geçen yıl “Oyuncak Hikayesi” ve “Oyuncak Hikayesi 2”nin üç boyutlu versiyonlarını çıkardık ve sanki onları üç boyutlu yapmışız gibiydi. Lee’nin dinamik sahnelemesiyle ve canlı aksiyon film yapımcılığı konusundaki bilgi ve eğitimiyle “Oyuncak Hikayesi 3” şimdiye kadarki en görkemli üç boyutlu film oldu.
Unkrich “Oyuncak Hikayesi 3”ün üç boyutlu hâlini izlerken, izleyicinin slayt izler gibi bir deneyimin yaşayacağını söylüyor. “Bu dünyaya bir pencereden ya da portaldan bakıp her şeyi boyutlu olarak görmek gibi” diyor. Üç boyut da bunun mükafatı. Filmi izlemeyi daha güzel kılıyor”.
“Oyuncak Hikayesi 3”ü üç boyutlu izlemeyi eğlenceli ve zevkli kılan şeylerden biri de filmin oyuncak ölçüsüyle çekilmiş olması, insan ölçüsüyle değil. “Masa, sandalye ve araba gibi insan objelerinin gerçek üstü olduğu bir dünyadayız” diyor Unkrich. “3D, oyuncakların saklı dünyasına gidilmiş olduğu illüzyonunu iyice sağlamlaştırıyor.”
Filme 3D tekniksel açısından bakan stereoskopik süpervizör Bob Whitehill şöyle diyor: “İlk iki “Oyuncak Hikayesi” filminde görsel bir 3D dili bulmuştuk. 3D’nin sol ve sağ göz arasındaki kamera farkıyla büyük alakası olduğunu öğrenmiştik. Oyuncak dünyasında yaşadığımız için bu fark çok az. Bu dünyayı oyuncakların ölçüsünden, Woody’nin ölçüsünden görmek istediğimiz için kameralar arası mesafeyi (sol ve sağ göz kameraları) Woody’nin ölçüsüne göre nasıl ayarlayacağımızı öğrendik. “Oyuncak Hikayesi 3”e geldiğimizde o ölçüyü yakalamak çok kolay oldu. Örmeğin, “Yukarı Bak”ta 6 santimetrelik kamera farkı varken, “Oyuncak Hikayesi”nde 8,5 milimetrelik fark ayarı yapıldı. Oyuncağın bakış açısını tutturmak açısından büyük fark yarattı ve ölçüyü hissetmeyi daha çok sağladı.
“Stüdyo olarak mümkün olarak en iyi hikayeyi anlatmaya odaklanırız” diye devam ediyor Whitehill. “Lee [Unkrich] ve ekibi bizi 3D dâhileri gibi gösterdi çünkü Üç boyut çok gerçek ve doğal duruyor. Bazı açılardan bu dünyaya içinden baktığınız bir sahne oyunu. “Oyuncak Hikayesi 3”le, 3D ekibi işleri biraz daha ileri götürmeyi öğrendi ama izleyicinin gözüne batacak kadar da değil. Daha bir boyutsallık ve derinlik kazanıyor ama öyle zarif bir şekilde yapılıyor ki çok doğal ve saklı duruyor. Filmi üç boyutlu izlediğimde beni daha çok içine çekti, daha yakalayıcı ve gerçekçiydi.”
Whitehill,” Oyuncak Hikayesi 3”ün en sevdiği ögelerinden birinin de ışıklandırma olduğunu söylüyor. “Çok güzel” diyor. “Farklı çekimlerdeki doku ve hava difüzyonu güzelliğini arttırıyor. Çekimlerin çoğu kamerayla ve ışıkla o kadar güzel ortaya serilmiş ki bu dünyada gerçekten seyahat ettiğinizi hissediyorsunuz. Bu kameranın, inanılmaz animasyonun, harika kurgunun ve müthiş ışıklandırmanın olduğu bir dansta gibisiniz adeta. Bu dört öge de kamera ve aksiyonun şairane hareketleriyle birleşiyor. Üç boyutlu hâliyle film çok açık, boyutsal ve gerçek geliyor.”
Whitehill ve ekibi Unkrich ve filmin görüntü yönetmeni Jeremy Lasky ile yakinen çalıştı. Kamera ve diğer birimleri, 3D’nin bu hikayeyi en iyi şekilde anlatmaya nasıl yardımcı olabileceğini bulmaya çalıştılar. Sahneye ne kadar derinlik ekleyeceklerine dair 0’dan 10’a kadar gösteren bir grafik çizdiler. Woody’nin yuvadan hava yoluyla kaçış sahnesinde, Whitehill, filmin yapım ekibinden sahneye birkaç kare daha eklemesini istedi. Hayal gücü yüksek Western temalı açılış sekansı, üç boyutu en üst seviyede kullanıyor ve grafikteki seviyesi 8. Filmin bomba gibi finali için, heyecana heyecan katmak için yapımcılar 3D’yi maksimuma çıkardı. “Seyirciler sinemadan çıkarken şöyle hissetmelerini umuyorum” diye toparlıyor sözlerini Whitehill: “Vay canına! İnanılmaz bir deneyimdi. Güldük, ağladık, korktuk, etkilendik.” Belki sonar arabalarına bindiklerinde de şöyle derler: “Peki o üç boyuta ne demeli!”
“OYUNCAK HİKAYESİ 3”ÜN SİNEMATİK YANI
Yönetmen Lee Unkrich ve Pixar Ekibi Sinematografi, Kurgu ve Işıkta Sınırları Zorluyor
15 yıl once “Oyuncak Hikayesi”nin gelişiyle, Pixar Animation Studios, sadece bilgisayar kullanımıyla değil animasyon filmlerine geleneksel yapım teknikleri katması açısından da çığır açtı. Dümende John Lasseter ve kurgu ekibinin başında yeni animasyoncu Lee Unkrich’le birlikte, 1995’teki filmin parlak hikaye anlatımı ve sinematik sofistikeliği alkış aldı. Sonraki dokuz film de Pixar, sanat formunun limitlerini zorladı. “Oyuncak Hikayesi 3”le Unkrich arabanın anahtarlarını alıp yönetmeni olarak filmi heyecan verici boyutlara götürüyor.
“‘Oyuncak Hikayesi‘yle animasyon filmi yapmak için geleneksel sinematik dilbilgisi kullanımına liderlik ettik” diyor Unkrich. “Artık herkes böyle yapıyor. Kamerayı ve birinci ve ikinci filmi düzenlerken çok yardımcı oldum. Üçüncü filme giden bir devamlılık da var. Sinematografi açısından ’Oyuncak Hikayesi 3’te bizi ilginç bir zorluk bekliyordu çünkü ‘Oyuncak Hikayesi 2’den bu yana aletler ve teknoloji çok değişmişti. Buna ek olarak, stüdyodaki sanatçıların yetenek seviyesi de artmıştı. “Oyuncak Hikayesi”ne şimdi baktığınızda diğerlerine göre acemice kalıyor. Nihayetinde ilk bilgisayar grafikli film ve o zamandan bu zamana derinlik ve sofistike ışık kullanımı açısından çok gelişme kaydettik. “Oyuncak Hikayesi 3”ün bambaşka bir evren olarak görünmesini istemedim. “Oyuncak Hikayesi” hissi vermesini istedik ama şimdiki sanatçılıktan ve teknolojiden de faydalanmak istedik. Diğer filmlerin yanında sırıtmayan bir film yaptık ama birçok açıdan çok daha iyi.
“Işıklandırma harika, gölgelendirmeler ve dokular daha sofistike” diye devam ediyor Unkrich. “Benim için kurguda önemli olan, hikayeyi en iyi şekilde anlatmaktır. Stil açısından bu filmi önceki iki film seviyesinde tutmak istedik. Nihayetinde önemli olan dünyayı inandırmaktı. Özellikle de insanların dünyasında ama oyuncakların bakış açısından bakılan bir hikaye anlattığımız için.”
Görüntü yönetmeni olarak Jeremy Lasky, Unkrich’le çekimleri bloklamak ve yerleştirmek için yakinen çalıştı. “İnsanların tarihsel olarak sinemada görmeye alışık oldukları şekilde kameralarımızı sabit kullandık” diyor Lasky. “Bu bir bilgisayar oyunu değil. Bu bir hikaye ve her şey inanılabilir olmalı. Bu dünyada olduğunuzu hissetmelisiniz, mantıklı olmalı. Hikayeye odaklanmak istiyorsunuz, kameranın ne yaptığına değil. “Karakterlerde ve onların duygularında kaybolmak istiyorsunuz.
“Kameralarımızın hareketleri daha zarif, daha gerçek. Dolayısıyla bazı sahneleri göz önünde bulundurduğumuzda numara çantamıza bunu da ekleyebiliriz” diye devam ediyor Lasky. “Elle yapılan çekimlerde çok daha iyiyiz eskiye nazaran, derinlik çok daha arttı. Önceki iki filmden daha geniş kapsamlı kullanıyoruz ama yine öncekiler gibi aynı gerçeklikte olması için biraz kısıtlama yaptık.”
“OYUNCAK HİKAYESİ”NİN GÖRÜNÜMÜ
Yapım Tasarımı, Karakter Tasarımı ve Sanat Yönetimi
Son 15 yıldır Pixar’da yapım tasarımcısı Bob Pauley’nin görevlerinden biri de oyuncaklarla oynayıp onları neyin harekete geçirdiğini, neyin konuşturduğunu öğrenmekti. “Oyuncak Hikayesi”nin Buzz Işıkyılı’nın orijinal karakter tasarımcısı olan Pauley, “Oyuncak Hikayesi 3” ekibinin oyuncak ve insan karakterlerinin oluşturmasında ekibe liderlik etti ve setlerle malzemelerin görünümünü yarattı.
“Bu film için çok araştırma yaptık. Bir sürü oyuncakçıya ve yuvaya da gittik” diyor Pauley. “Alcatraz’a gidip mahpus hayatının da nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalıştık. Filmin mevsimsel sonlanmasına faydası olması açısından ortasında devasa bir çöp yakma fırını olan bir katı atık sahasına bile gittik. “Ratatuy”un film yapım ekibi Paris’e gitti ve en güzel Fransız restoranlarından birinde yemek yedi ve “Yukarı Bak” ekibi de Venezüella’daki masaüstü dağlara tırmandı. Araştırma gezisinden döndüğümüzde hepimiz duş yapmak istedik.
“Oyuncak Hikayesi” filmleriyle, inanılır ama gerçek olmayan bir dünya yaratmak istedik” diye devam ediyor. Yaşadığımız dünyayı kopya etmeye çalışmıyoruz. Bizim dünyamız da biraz daha güdük bir çizgi film havası var. Biz şekilleri ilginç yapmaya çalışıyoruz. Resimlerden etkileniyoruz ama kopyalamıyoruz. Işık düğmeleri gibi küçük şeylere baktığınızda, onlarda bile bir bodurluk var. Biz memnun edici, elle çizilmiş izlenimi verem şekiller yaratmaya çalışıyoruz. Dokular gerçek değil ama yapıldıkları malzemeye çok benziyorlar. En başından beri John [Lasseter], set v eve oyuncak karakterlerin “materyallerin gerçekliği”nde ısrar etti.
Andy, insan karakterleri yaratırken filmin en büyük zorluklarından biriydi. Seyirciler bu karakterle büyüdü ve görünümü filmin yapım ekibi için çok önemliydi. “İnsan karakterlerinin gelişimi açısından Andy’nin kim olduğunu, onun nasıl büyüdüğünü ve delikanlı olarak nasıl görüneceğini anlamamız lazımdı” diyor Pauley. “Karakterin eski imajlarını çıkarıp onları çalıştık. Çizimlere, resim referanslarına baktık ama bize en çok John’ın ailesinin resimleri yardımcı oldu.”
Lasseter şöyle diyor: “17 yaşında üniversiteye gitmek üzere olan Andy’nin nasıl görüneceğini kestirmeye çalışıyorduk. Karım çocuklarımızın 8x10 büyüklüğünde çerçeveli okul fotoğraflarını buldu. Okul öncesi ve ana okulundan liseye kadar olan tüm fotoğraflarını üst üste koymuş. Onların büyümesini ve evrimini görmek inanılmazdı. Andy’nin delikanlı olarak nasıl görüneceğini öngörmek açısından bize ilham kaynağı oldular.”
“Oyuncak Hikayesi 3” için en detaylı ve en hayal gücü yüksek zamanların geçtiği Andy’nin yatak odası da güncellendi. “Andy’nin yatak odası üç film boyunca çok değişti” diyor Pauley. “İlk filmde duvarda bulutlar vardı. ‘Oyuncak Hikayesi 2’de duvarda yıldızlar vardı. Ama artık o bir çocuk değil. Dolayısıyla o yıldızların üstünde posterler var. Pizza Planet kuponlarının ve Western Cowboy Ranch kampıyla ilgili bilgilerin olduğu bir pano var. Karakterini, düzensiz bir şekilde tanımlamaya çalıştık. “
RANDY NEWMAN’IN OYUNCAK KUTUSUNU TEKRAR ZİYARETİ
Yapım Ekibi Yine Oscar® Sahibine Dönüyor
“Oyuncak Hikayesi” filmlerinin en ayırt edici ögelerinden biri de canlı müzikleri ve yenilikçi şarkıları. Bundaki pay büyük oranda uzun süredir Pixar’la çalışan, Oscar ödüllü besteci/şarkı yazarı Randy Newman. Newman ilk filmdeki “You’ve Got a Friend in Me”yi (En iyi film müziği Oscar® adaylığıyla birlikte aday) yazdı ve söyledi (diğer birçok şarkıyı da), “Oyuncak Hikayesi 2”nin de tüm müzikleri ve dokunaklı balat “When She Loved Me” de (Filmde Sarah McLachlan’ın söylediği Oscar adayı şarkı) ona ait. “Oyuncak Hikayesi 3” “You’ve Got A Friend In Me”nin yeni versiyonunu, uluslararası üne sahip Gipsy Kings seslendiriyor ve şarkıya İspanyol ateşi katarak yeni bir müzikalite katıyor.
Gipsy Kings, Yüksek sesli, flamenko havasındaki “You’ve Got a Friend in Me” versiyonunu Londra’nın efsanevi Abbey Road Stüdyolarında kaydedildi. İspanyolca versiyonu “You’ve Got a Friend in Me (Para Buzz Español),” ekrandaki aksiyona fevkalade eşlik ediyor – Sahnede Buzz ve Jessi, ABC’nin programı “Dancing With The Stars”dan Cheryl Burke ve Tony Dovolani’nin koreografisini yaptığı özel bir Latin dansı ediyor.
Yapımcı Darla K. Anderson şöyle diyor: “Cheryl ve Tony, büyük Pixar hayranıydı. Filmimiz için seve seve bir dansın koreografisini yaptılar. Daha önce yapmadıkları hareketleri yapmak için çok uğraştılar. İkisi de dünya şampiyonu ve daha önce denemedikleri bir sürü hareket ortaya çıkardılar.”
Newman, tekrar yorumlanana beğenilen şarkısının ötesinde “Oyuncak Hikayesi 3” için yepyeni müzikler yapıyor ve yeni şarkı “We Belong Together”la da önemli bir müziksel an yaratıyor.
“İlk ‘Oyuncak Hikayesi’nin çalıştığım en iyi film olduğunun farkındaydım” diyor Newman. Pixar için yaptığım tüm filmler için bu geçerli. Çok güzel filmler yapıyorlar ve art arda 10 tane hit film yapan başka bir stüdyo aklıma gelmiyor. Emsali yok. Pixar bu başarıları hak ediyor çünkü herkesten daha iyi filmler yapıyorlar.”
Her filmde olduğu gibi Newman’ın buradaki rolü de yapımcılara hikayeyi anlatmakta yardımcı olmak. “’You’ve Got a Friend in Me,’”yi ilk yazdığımda bana anlattıkları filmin ana fikrini kuvvetlendirdim: Dostluğun değeri ve Andy ve Woody’nin ilişkisinin özel doğası. ‘Oyuncuk Hikayesi 3’te o ilişki sona erdiğinde neler olduğunu inceliyorlar. Fikri ‘Oyuncak Hikayesi 2’de Jessie ortaya sürmüştü. Şarkı sözü yapmanın özünde konsantre olmak yatar. Kısa bir zaman zarfı içerisinde söylemeniz gerekeni söylemelisiniz.
“Animasyon filmi için müzik yapmak, canlı aksiyon için müzik yapmaktan daya çok dayanıklılık ister” diye ekliyor Newman. “Daha fazla müzik, daha çok notası olan daha fazla müzik var. Karakterler koştuğunda siz de onlarla koşmak zorundasınız. Pixar’daki film yapımcıları çok iyi insanlar ve onlarla bu yolculuğa çıktığım için kendimi şanslı sayıyorum.”
Unkrich şöyle diyor: “Randy ile geçmişimiz eskiye dayanıyor. ‘Oyuncak Hikayesi’ evreninden yeni müzikler duymak harika. 11 yıl içinde orkestrayla birlikte, yeni ‘Oyuncak Hikayesi’ müziklerini duymak çok heyecan vericiydi. ‘Oyuncak Hikayesi 3’ için Randy tanıdık temalara başvurmuş ama yepyeni inanılmaz müzikler de yazmış. Yeni karakterimiz Lotso, sözcükleri uzatarak konuşan Güneyli bir beyefendi. Randy, onun kişiliğine kusursuz uyan, akordiyon ve armonika ezgileri bulunan müzikler yapmış.”
Yapım ekibi ve Newman, unutulmaz sonuçlar elde edilen çok verimli iş birlikleri içine girdi. “Randy’nin müzikleri, filmin karanlık ve duygusal anlarını tamamlayan bir bütünleyiciliği ve duygusallığı var” diyor Unkrich. “Harika bir iş birlikçi o. Filmi oturur ve filmi izleriz, sahne sahne tartışırız. Yaptığım geçici müzikleri dinletir, niye bu şekilde yaptığımı anlatırım. Elbette Randy masaya en iyi anların nasıl yakalanacağına dair kendi fikirleriyle geliyor. Nerede müzik olup olmaması, ne tür müzik olması gerektiğine dair sürekli konuşurduk. Sonra o gider ve yazmaya başlar.”
Newman’ın “Oyuncak Hikayesi 3” için yaptığı müziğin kapsamı daha geniş ve çeşitli eski filmlere nazaran. Başlangıçtaki klasik Western müziklerinden, aksiyonun vurgulandığı dramatik müziklere ve yeni bitiş şarkısı “We Belong Together”a kadar, besteci birçok farklı yöne el attı. “’Oyuncak Hikayesi’nin özelliklerinden biri de içlerinde şarkılarımızın olmasıydı” diyor Unkrich. “Serinin mirasının ve örgüsünün bir parçası. ‘Oyuncak Hikayesi 3’te seyircinin sinemadan enerjik, mutlu çıkmasını istediğimiz için, bitiş jeneriğine eşlik edecek bir şarkı y azmasını istedik Randy’den. ‘We Belong Together’ filmin farklı temalarına dokunuyor. Değişim, devam etmek ve biriyle birlikte olmanın gerçek anlamıyla ilgili film. Bağ kurmanız için fiziksel olarak yanınızda olmanız gerekir mi gerekmez mi? Benim için şarkıyı Randy’nin söylemesi de çok önemliydi çünkü onun sesi ‘Oyuncak Hikayesi’nin DNA’sının önemli bir parçası. Her zamanki gibi Randy harika bir iş çıkardı.”
Anderson ekliyor: “Bütün film, büyük bir aile buluşması gibiydi. Orijinal kast geldi, Andy ve John Morris, Randy ile çalıştı. Bu kadar destek almak cesaret verici. Bizim yaratıcı hız kazanmamıza yardımcı oldu. Pixar’daki herkes gibi biz de ‘Oyuncak Hikayesi’ filmlerine hem şahsi hem mesleki açıdan tutkunuz. Tüm o pozitif enerji cesaret vericiydi ve yaratıcı sürece çok faydası oldu, ki bu daima yolculuğa başladığınızda korkutucudur.
SES KASTI HAKKINDA
TOM HANKS (Woody) arka arkaya Oscar’larda en iyi erkek oyuncu seçilen 50 yıl içindeki ilk oyuncu. 1994’de “Philadelphia” filmindeki AIDS’li avukat, ertesi yıl da “Forrest Gump”daki baş rolüyle Oscar’I kazandı. Hanks, iki performansıyla Altın Küre de aldı. “Big” ve “Yeni Hayat” filmlerindeki rolleriyle de iki kez Los Angeles Film Eleştirmenleri Derneğince onurlandırıldı, “Big” ve “Punchline”daki rolleriyle en iyi erkek oyuncu seçildi.
Oakland, Kaliforniya’da büyüyen Hanks lisede oyunculuğa ilgi duydu. Hayward Kaliforniya’daki Chabot Üniversitesine, daha sonra da Sacramento’daki California Eyalet Üniversitesine gitti. Sanat yönetmeni Vincent Dowling’in daveti üzerine Cleveland, Ohio’daki Great Lakes Tiyatro Festivalinde mesleki başlangıcını yaptı ve üç sezon bu ekiple devam etti.
1978’te New York’a taşınan Hanks, ABC komedisi “Bosom Buddies”de Peter Scolari’yle bir araya gelmeden önce Riverside Shakespeare Company’yle çalışmaya devaö etti. Bu sayede Ron Howard’ın “Splash”inde yer aldı. Bu film, yönetmenle ilk filmiydi. O zamandan beri Howard’la, astronot Jim Lovell’I canlandırdığı “Apollo 13”te, tarihçi-maceracı Robert Langdon’ı canladırdığı 2006 yapımı “Da Vinci Şifresi” ve 2009’da “Melekler ve Şeytanlar” filmlerinde de birlikte çalıştı.
1996’da, Hanks “Hayal Şarkısı” filmini yazdı ve yönetti. Film, en iyi original şarkı Oscar ödülüne aday oldu. Hanks, HBO’nun Emmy ödüllü 12 saatlik, Apollo uzay programını ele alan mini dizisi “From the Earth to the Moon”un sorumlu yapımcısı, yazarı, yönetmeni ve oyuncusuydu.
1998’de Hanks, Steven Spielberg’ün “Er Ryan’ı Kurtarmak” filminde rol aldı ve dördüncü kez Oscar’a aday oldu. Hanks, o zamandan bu yana Spielberg’le birçok kez çalıştı. İlk olarak 2000’de efsanevi HBO minidizisi, Spielberg’ün sorumlu yapımcılığını yaptığı, Stephen Ambrose’un kitabından uyarlanan “Kardeşler Takımı”nın sorumlu yapımcısı, yazarı ve yönetmeniydi. Mini dizi, 2002’nin en iyi mini dizisi seçilerek Emmy® ve Altın Küre® ödüllerini aldı. O yıl Hanks, Leonardo DiCaprio’yla beraber Spielberg’ün “Sıkıysa Yakala,” filminde rol aldı. Film, dolandırıcı Frank Abagnale Jr’ın gerçek hayatını konu alıyordu. Hanks, 2004 yılında Spielberg’ün “Terminal”inde, Catherine Zeta-Jones’la birlikte rol aldı ve son olarak 2004’te Spielberg ve Hanks HBO mini dizisi “The Pacific,”I çekti ve dizi Mart 2010’a yayınlandı.
2000’de Hanks “Forrest Gump”ın yönetmeni Robert Zemeckis ve senaristi William Broyles Jr.’la Oscar’a aday gösterildiği “Yeni Hayat”ta tekrar bir araya geldi. Zemeckis ve Hanks Kasım 2004’te, Chris Van Allsburg’un Caldecott Medal ödüllü çocuk kitabı “Kutup Ekspresi”nde tekrar birlikte çalıştı.
2008’de Hanks, yapım şirketi Playtone’la birlikte övgü toplayan HBO mini dizisi “John Adams”ın sorumlu yapımcılığını üstlendi. Dizide Paul Giamatti, Laura Linney ve Tom Wilkinson oynuyordu. Dizi, en başarılı dizi dalında Emmy ödülü ve Altın Küre ödülü kazandı.
Hanks’in diğer filmleri arasında şunlar yer alıyor: Frank Darabont’un yönettiği ve Stephen King’in romanından uyarlanan “Yeşil Yol”, Paul Newman ve Jude Law’lu Sam Mendes’in yönettiği “Azap Yolu,” Coen Kardeşler’in kara komedisi “Kadın Avcıları”; ve bir Mike Nichols filmi Julia Roberts ve Philip Seymour Hoffman’lı “Charlie Wilson'ın Savaşı,” yer alıyor. Julia Roberts’la yazıp yönettiği “Larry Crowne,” filmi için tekrar bir araya geldi.
TIM ALLEN (Buzz Işıkyılı) son olarak uzun metrajlı yönetmenliğini yaptığı bağımsız komedi “Crazy on the Outside,”da izlemiştik. Filmde Ray Liotta, Sigourney Weaver, Julie Bowen, Jeanne Tripplehorn, J.K. Simmons ve Kelsey Grammer da vardı. Filmde, Allen bekâr bir anne olan şartlı tahliye memurundan (Tripplehorn) randevu koparmaya çalışan, hapisten yani çıkmış bir mahkûmu canlandırıyordu. Hayatını yeniden kurmaya çalışması sevgi dolu kız kardeşi (Weaver) ve onun alaycı kocası (Simmons) devreye girince iyice zorlaşıyordu. Filmin DVD’si çıktı.
2008’de Allen, bir Sony Pictures Classics dramı, David Mamet’in yazıp yönettiği “Kırmızı Kuşak”ta rol aldı. 2007’de, John Travolta, Martin Lawrence ve William H. Macy ile birlikte Touchstone Pictures hit komedisi “Çılgın Motorcular”da oynadı. 2006’da Disney’in “Noel Baba 3,” filminde tekrar Noel Baba rolüne soyundu. Aynı yıl Allen, Revolution Studios komedisi, özel bir akademide ayak takımından bir grup çocuğa super kahramana dönüştürmesi için görevlendirilen eski bir süper kahramanı canlandırdı. Yine Disney’in eski aile klasiği “Bak Şu Köpeğe” filminin yeni versiyonunda, kariyerine olan bağlılığı ailesine mal olan bir avukatı oynadı.
Allen, yeteneklerini 80’lerde ki tek kişilik komedi gösterilerinde pekiştirdi. Bu onun ABC’nin başarılı dizisi “Home Improvement,”ta yer almasını sağladı. Bu diziyle hem Altın Küre hem de Emmy kazandı. Art arda 8 kez de televizyon dizilerinde en sevilen erkek sanatçı ödülünü aldı.
İlk filmi 1994’teki Walt Disney hiti “Noel Baba,”ydı. Bu sayede bir People’s Choice Ödülü daha kazandı. 1995’te bilgisayar animasyon hiti “Oyuncak Hikayesi”nde uzay komandosu Buzz Işıkyılı’na ses verdi. Disney’in “Çılgın ve Vahşi”sinde Martin Shot’la, Universal’ın “Zenginlikte Ve Yoksullukta”sında Kirstie Alley ile oynadı.
Taylor Ailesi hâlâ zirvedeyken, Allen komedi köklerine geri döndü ve Caesar’s Palace’te biletleri tükenen bir performansla sona eren bir turneye çıktı. Erkek bakış açısı hakkında da “Don’t Stand Too Close to a Naked Man,” adında bir kitap da yazdı ve New York Times’ın en çok satanlar listesine girdi. Ardından ikinci kitabı, orta yaş, ail eve kuantum fiziğinden bahsettiği “I’m Not Really Here,”çıktı..
1999’da, “Home Improvement,”ın sekizinci ve final sezonunda, aktör TV Guide Komedi Dizisinde En sevilen aktör ödülünü aldı ve göz yaşları içinde alet çantasını asarak veda etti. Başarılı film kariyerine döndü.
Allen, 199’da Disney’in “Oyuncak Hikayesi 2” filminde Buzz Işıkyılı olarak tekrar geri döndü. Film dünya çapında gişe başarısı elde etti. Ardından DreamWorks’ün popular filmi “Galaksi Savaşçılar,”I geldi. Tim burada bitik bir oyuncu olan Jason Nesmith’I ve onun ikinci kişiliği bilimkurgu karakteri Kumandan Peter Quincy Taggart’ı canlandırdı. Filmde Sigourney Weaver ve Alan Rickman’la birlikte rol aldı. Allen, Twentieth Century Fox filmi “Joe Somebody”de Jim Belushi ile rol aldı. 2001’de Rene Russo’yla bilrikte Barry Sonnenfeld’in toplama komedisi “Belanın Böylesi.” Filminde oynadı. 2002’de, efsanevi ikonlardan ve ortalama “sıradan” adam rollerinden, profesyonel kiralık katil rolüne geçiş yaptı ve Christian Slater’la birlikte rol aldığı Paramount Classics komedisi “Elmas Soyguncuları”nda Jim rolünü canlandırdı. Kasım 2002’de Allen bayram sezonunu açtı ve “kırmızı kıyafetli koca adam” rolünü tekrar devralarak “Noel Baba 2”de oynadı. Nisan 2003’te televizyona döndü ve Tool Time’dan arkadaşları Debbe Dunning ve Richard Karn da ABC’nin canlı program “Tim Allen Presents: A User’s Guide to Home Improvement”ta ona eşlik etti. 2004’te Jamie Lee Curtis’le birlikte Revolution Studios komedisi olan ve John Grisham’ın en çok satan romanlarından “Skipping Christmas” uyarlaması “Çılgın Yılbaşı,”nda rol aldı.
Dostları ilə paylaş: |