Arkadaşlarımız burada sadece kendilerini tanıttılar ama bazı konularda da gelmeden önce konuştuk dile getirmek istedikleriyle ilgili. Bunlardan biri eğitimdi. Belki eğitimle ilgili konuştuklarımızdan paylaşmak isteyen olur. Belki başlıkları biraz daha hatırlatabiliriz, eğitim dedik, özel hayatın gizliliğinden bahsettik, doğa ve çevre dedik, barınma dedik, güven dedik, şiddetsiz bir yaşam özlemi dedik, ayrımcılık, eşitsizlik çıktı. Ben söylüyormuşum gibi oldu ama aslında onların sözcülüğünü yapıyorum.
KARDELEN BOLAKAR – İnsanın özel hayatı olur biliyorsunuz. Bazı yerlerde insanların TC kimlik numaralarını istiyorlar ve senin adına her bir yere girebiliyorlar. TC kimlik numarasıyla sana özgü bütün her şeyi öğrenebiliyorlar. Ben bunu istemiyorum.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Biz Anayasa’da madde de koyduk “Kişisel Verilerin Korunması” diye. Onu çocuk diliyle ne kadar güzel izah etti. Evet, kimlik numarası kişisel verileri deşifre edebiliyor, dediğiniz gibi, açığa çıkarabiliyor.
ÖZGE YILDIZ – Bir anayasa yaparken halkın fikri alınır. Bir yasa çıkarırken bizim buna uymamız bekleniyor, biz buna uymadığımız zaman cezalar geliyor karşımıza. Mesela 4+4+4’ün geçmemesi için bir sürü yerde eylemler ya da başka şeyler yapıldı. Biz bunun içeriğini bilmiyoruz yani daha ayrıntılı bilgi almamız gerekiyor diye düşünüyorum ben.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Doğru.
Şimdi, aslında bu düşünce dünyasında da ortaya konuyor yani bizi bağlayan kuralların nasıl oluştuğu, hangi koşullarda oluştuğu, gerekçesinin ne olduğu noktasında sadece yasama belgelerinde açıklanmış olması değil, toplumun da bilgilendirilmesi lazım. O da yetmez, toplumun bu konudaki düşüncesinin alınması lazım, taleplerin değerlendirilmesi lazım. İşte, bu anayasa reformunun, belki de yapacağımız anayasanın yasama sürecine halkın sadece milletvekilleri yoluyla değil… İşte ona gönderme hakkı, halk vetosu gibi, bunlar daha da genişletilebilir… Katılıyoruz, hangi kural olursa olsun, madem beni bağlıyor, sadece bağlamamalı, oluşmadan evvel benim de görüşüm, düşüncem alınmalı.
KARDELEN BOLAKAR – Evet, alınmalı diye düşünüyorum. Yani sadece eğitimde değil, sağlıkta da, barınmada da olabilir diye düşünüyorum.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Her şeyde tabii ki her şeyde. Bir de bu kadar solucan çokluğunda kanun da olmamalı.
ATİLLA KART (Konya) – Gerçekten önemli bir konuya temas ediyorsun. Tabii, demokrasi sadece seçimin yapılmasından ibaret değil. O seçim tabii en önemli göstergelerden birisi elbette, en temel ölçülerden birisi ama aradan geçen dört yıl içinde de önemli kanunlar çıkarken halkın gene bilgilendirilmesi gerekiyor. Sen onu söylüyorsun haklı olarak. Eğitim gibi, sağlık gibi halkın, toplumun tamamını ilgilendiren konularda da bu bilgilendirmenin gene başka yol ve yöntemlerle yapılması gerekiyor ama Türkiye’de bu maalesef olmuyor. Bunun sebeplerine burada girmek istemiyorum, o daha farklı bir mecra, farklı bir zemin ama Türkiye’de demokrasinin önündeki en önemli engellerden birisi de budur, haklısın.
KARDELEN BOLAKAR – Ben Edirne’deyim. Edirne’de, biliyorsunuz, Meriç Nehri var, Tunca Nehri var. Bizim orada nehirlerde çocuklar oynarken itişiyorlar falan, o zaman da böyle birinin ayağı kaydığında içine düşüyor. Bu nedenle orada güvenlik alınmasını istiyorum. Orada şu ana kadar birçok çocuk öldü, insanlar öldü.
UMUTCAN SEVER – İnsan hakları anayasası çıktı. Şimdi benim tek isteğim, bu insan hakları anayasası tüm insanlara uygulansın yani fakir-zengin diye ayırmadan. Olanağı olmadığı için, parası olmadığı için insan hakları çoğu kişiye uygulanmıyor. Bunun için ben sadece insan haklarının tüm insanlara uygulanmasını istiyorum.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Eşitlik önemli tabii. Türkiye’de birisine tanınan hakkın öbüründen esirgenmesi düşünülemez. Anayasaların da önemli amaçlarından birisi o. Eğitimde mutluluğu yakalatmak, bilgiyi en taze şekilde vermek…
Senin bölgende öyle bir sorun var mı? Yani mesela fakir çocuklara uygulanmayan, öbürlerine uygulanan…
UMUTCAN SEVER – Evet, var. Ben şimdi size bir örnek vereyim: Ben dolmuşla gidip geliyorum. Mesela orada fakir olan, bebeği olan, üstü başı kötü, yırtık bir kadın vardı. Dolmuşçu durdu, kadının öyle fakir olduğunu ve pis olduğunu görünce dolmuşa almadı mesela. Diyecektim ben “Niye almıyorsun, o da bir insan sonuçta.” Ama sonra neyse dedim, vazgeçtim. Bunun yapılmaması gerekiyordu. Tabii, yoksuldur, fakirdir ama o da bir insan sonuçta. Tüm insanlara nasıl bir hak uygulanıyorsa onlara da aynı hakkın uygulanmasını istiyorum.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – İşte, bak senin kafan çok aydınlık, gönlün aydınlık. Hocaların sana karşı olan görevlerini yerine getirmişler. Demek ki tam eğitim alamamış o şoför.
MERTCAN ÇINAR – Ben de bir şey söylemek istiyorum. Mesela bir köprü yapacaklar İstanbul’da. Bir tane adam ağaç kessin, 1,5 milyar para cezası, bir de kitap veriliyor ona okusun diye, üç tane de başka bir yere ağaç dikmesini istiyorlar ama o köprüyü yapmak için binlerce ağaç kesecekler, oksijensiz kalacağız.
Sonra fabrika dumanları, araba yerine bisiklet kullanılsa falan daha iyi bence. İnsanın içini güzelleştiren doğadır.
Bir de barınma ile ilgili ben bir şey söylemek istiyorum. Şimdi, mesela siz bir evde yaşıyorsunuz, o eviniz yıkılınca siz dışarıda kalırsınız. Hayvanlar açısından da öyle mesela. Doğa ve ağaçlar da onların evi. Siz onları yıkarsanız o hayvanlar da dışarıda kalıyor. Benim tek istediğim, insanların yaşam yerlerinin yok olmaması. Küçük çocuklar mesela Dikmen Vadisi’nde oynuyorlar, eğleniyorlar, binadaki gibi, “hoplama, zıplama, yapma, bağırma” gibi sorunlar yok orada ama hani Dikmen Vadi’sini bir park olarak düşünürseniz, mesela parkta oynuyorsunuz ama o park yıkılınca siz mutsuz olursunuz, oyun yeriniz kalmaz. Dikmen Vadisi de öyle, siz orayı yıkarsanız oynayacak ya da eğlenecek bir yerimiz kalmaz.
UMUTCAN SEVER – Mesela bir tane kedi denizin kenarına düşse itfaiye beş saat, altı saat onu kurtarmaya çalışıyorlar. Aynı şekilde insanlara böyle tepki göstermiyorlar. Böyle eşitsizlik olamaz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Gençler, belki ileride aranızdan orman bakanları, tarım bakanları çıkar, size bir sır vereyim. Yaylalardan ovalara inen vadileri cevizlendirsek Türkiye bütçesinin dörtte 1’ini karşılamış oluruz. Ceviz yüzyıl, iki yüzyıl yaşıyor, müthiş. Şu anda mesela Yugoslavya gibi bazı ülkelerin önemli gelir kaynaklarından birisi ceviz. Aklınızda olsun, madem ağaca o kadar önem veriyorsunuz.
KARDELEN BOLAKAN – Çocuklara şiddet uyguluyorlar okullarda, evlerde, anneler, babalar falan. Biliyorsunuz, çocuklar çiçektir yani bunların olmaması gerekir. Ben bunu istemiyorum. Hiçbir zaman hiçbir çocuğu vurmamalılar.
MERTCAN ÇINAR – Mesela bir ırmak düşünün, kötü suları, zehirli suları ırmağa boşaltıyorlar yer bulamayınca. Çocuklar, insanlar oraya giriyor ve zehirleniyor. Barajlarda elektrikli pervaneler olsa elektrik enerjisine dönüştürse tasarruf sağlanabilir.
ÖZGE YILDIZ – Şimdi, İstanbul’da üçüncü köprü yapılacak ve bir sürü ağacın kesilmesine yol açacak sonuçta bu. Çevre konusunda anayasaya bir şey konulacaksa bence bu da göz önünde bulundurulmalı çünkü kitaplara ne kadar önem veriyorsak ormanlara da o kadar önem vermeliyiz. 1 dönüm ormanı yıkıp da oraya köprü yakmak bence resmen katletmek gibi bir şey. Bence bunu da göz önünde bulundurmalısınız.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – İleride tabii düşüncelerinizi daha da genişleteceksiniz, geliştireceksiniz. Şimdi, dünya çevre toplantılarında şöyle bir kavram geliştirildi: Sürdürülebilir kalkınma. Çevre değerlerini kaybetmeyeceğiz ama çağın teknolojisinden de yararlanacağız. Mesela biz boğaz köprüsü yapamamamız hâlinde Anadolu yakasından karşıya geçmek zorlaşacak. Bütün mesele bu işte, çatışan değerler var, hem köprü lazım hem ağaç lazım. O zaman denkleştireceksin, onun yerine mutlaka dikeceksin.
ÖZGE YILDIZ – Peki, vatandaşın da fikrini almak önemli değil midir?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii, tabii, çok önemli.
EMRE YILDIZ – Ben bir de okullarda parasız eğitim istiyorum.
ATİLLA KART (Konya) – Pankart açarsan dava açılabilir yalnız.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılıyorum, devlet temel eğitimi yani ilkokuldan sonra temel eğitimi parasız vermeli.
ÖZGE YILDIZ – “Kayıt parası” adı altında bir sürü insanın yani yoksul insanın okula gitmesine engel oluyorlar. Ben katkı payı kalktı diye biliyorum okullarda ama diploma parası falan diye bir sürü öğrenciden para alıyorlar. Bunların da hiçbir yararını göremiyoruz yani bunlar denetlenmeli diye düşünüyorum.
YASEMİN BUDAK – Ben kentsel dönüşümle ilgili bir şey söylemek istiyorum. Mesela bir araziyi alışveriş merkezi yapıyorlar, bence oraya alışveriş merkezi yapmak yerine ağaç diksinler yani ağaca önem versinler.
MERTCAN ÇINAR – Bir de bir tane ağaç kestiklerinde aynısından bir tane değil de birkaç katını dikseler daha iyi olur, oksijen daha fazla artar.
UMUTCAN SEVER – Şimdi, Türkiye’de çok fazla Türk-Kürt ayrımı oluyor. Ben bunun kalkmasını istiyorum, beraberliğin sağlanmasını istiyorum çünkü bu yüzden çok insan ölüyor ya da çok haksızlık ölüyor. Ben Türk-Kürt ayrımının kaldırılmasını, beraberliğin, barışın sağlanmasını istiyorum.
EMRE YILDIZ – Ben de çöp kovalarının artmasını istiyorum çünkü dünyamız kirleniyor ve dünyamız kirlendikçe nefes alıp vermekte zorlanmaya başlıyoruz.
ÖZGE YILDIZ – Ben bir şey söyleyebilir miyim?
Biz şimdi Dikmen Vadisi’nde oturuyoruz. İl ve ilçe belediyelerimizden hiçbir yarar göremiyoruz, buna bir çözüm bulunmalı diye düşünüyorum ben. Ulaşım hakkımızın geri gelmesini istiyoruz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Dolmuşlar çalışmıyor mu? Kızılay’dan falan toplu taşıma çalışmıyor mu?
ÖZGE YILDIZ – Bizim eskiden mahallemize giriyordu, şimdi gelmiyor, yani böyle…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Anladım, peki.
Hocam, buyurun.
BİLGİ ÜNİVERSİTESİ ÇOCUK ÇALIŞMALARI BİRİMİ TEMSİLCİSİ GÖZDE DURMUŞ – Yaptığımız çalışmayla ilgili de şöyle: Dediğim gibi, bizim aslında atölyede çocuklara dağıttığımız birtakım materyaller vardı, onlar görüşlerini derlediler hani yaşlarına ve şeylerine göre. Biz de burada aslında size birazcık daha Anayasa’nın ruhuna ve eşitlikle ilgili söylenmeyeni toparladık ama aslında 700’e yakın farklı görüş vardı, onu şu an raporlaştırıyoruz, 25 Nisanda bitebildiği için…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, gönderin siz, tabii.
BİLGİ ÜNİVERSİTESİ ÇOCUK ÇALIŞMALARI BİRİMİ TEMSİLCİSİ GÖZDE DURMUŞ – Şu an hepsinin, raporun tamamı yok ama bir tane blokumuz var çocukların tüm görüşlerine ulaşabileceğiniz ve hani nerelerde yaptığımıza dair. Onunla ilgili hem bilgiyi içeren hem de şöyle size de onu takdim etmek isteriz…
GÜNDEM ÇOCUK DERNEĞİ TEMSİLCİSİ EMRAH KIRIMSOY – Bunun dışında bir çalışma daha var, o da Türkiyeler Barolar Birliği ve UNICEF’in Kasım 2011’de başlattığı bir toplantıyla bir ağ oluştu “Anayasa ve Çocuk Hakları İletişim Ağı” diye. Çok sayıda baro, çocukla ilgili çalışan sivil toplum örgütü bir araya geldi bu toplantıdan sonra ve anayasada çocuk, çocuk haklarına duyarlı anayasa konusunda bir metin oluşturdular. Metin elimde, üç tane ana başlığı var aslında: Bir anayasa metninde çocuk haklarına dayalı ilkeler neler olmalı, anayasa hazırlık sürecinde çocuk katılımıyla ilgili yöntemlere örnekler, bir de özellikle mevcut Anayasa değişikliğinde kapsam, öneriler neler olabilir diye, onlardan da birer metin vermek isteriz.
Burada belki vurgulanması gereken en önemli şey, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yi onaylayan bir ülke olması. Bu yüzden de çocuk haklarının korunması konusunda girdiği taahhüdü gerçekleştirmek için bir imkân aslında bu Anayasa değişikliği, birçok örgüt de bunu bir fırsat olarak görüyor. Hem her çocuğun yaşama ve gelişmesinin desteklenmesi, bütün karar mekanizma süreçlerinde katılımının sağlanması, ayrımcılık olmaması ve bir şekilde de çocuğun yüksek yararının göz önünde tutulmasıyla ilgili bir fırsat olarak değerlendiriyoruz Anayasa değişikliğini.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Çok sağ olun Hocam.
ATİLLA KART (Konya) – Çok teşekkür ederiz. Bizim için her bakımdan yararlı oldu, yararlı olduğu kadar keyifli oldu. Onun için hepinize yürekten teşekkür ediyoruz.
MERTCAN ÇINAR – Bir şey söyleyebilir miyim?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Buyurun.
MERTCAN ÇINAR – Bir de okullara kamera takılmasını istiyorum.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Niye?
MERTCAN ÇINAR – Mesela, sınıfta bir olay oluyor, öğretmen yok, birbirlerine güvenmiyorlar. Kamera her şeyi kaydeder bence.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Gerçeği yakalasın diyorsun ama bazı gerçekler de gizli kalsın.
ÖZGE YILDIZ – Ben bir şey diyebilir miyim son kez?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet.
ÖZGE YILDIZ – Bir de anayasaya gizlilik… Hani gizliliklerin ihlali oluyor ya, ben bunun için bir şey yapılmasını istiyorum çünkü telefonlarımız dinleniyor, dinlendiğinin farkında oluyoruz.
ATİLLA KART (Konya) – Tabii, tabii, çok önemli.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Telefonlar çok önemli, dinlenmemeli.
ATİLLA KART (Konya) – Bu rahatsızlığın çocuklar tarafından bile duyulması ne kadar önemli. Maalesef, Türkiye gerçeklerinden söz ediyorsunuz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Çok teşekkür ediyoruz, çok sağ olun hocalarım, yavrularımız, yeğenlerimiz, kardeşlerim.
BİLGİ ÜNİVERSİTESİ ÇOCUK ÇALIŞMALARI BİRİMİ TEMSİLCİSİ GÖZDE DURMUŞ – Biz de teşekkür ederiz.
ATİLLA KART (Konya) – Bizler için gerçekten yararlı bir görüşme oldu.
Kapanma Saati: 16.06
(X)(X) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan bir dille birtakım kelimeler ifade edildi.