40 Derste Ehlibeyt İnançları



Yüklə 0,8 Mb.
səhifə2/17
tarix02.08.2018
ölçüsü0,8 Mb.
#66206
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   17

Önsöz


Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla söze başlıyoruz, sadece O'ndan yardım diliyoruz. Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah'a özgüdür. O'nun salat ve selâmı sevgili peygamberi Muhammed'le onun tertemiz soyuna özellikle yeryüzüne adaleti yayacak olan Bakıyyetellah Hz. Mehdi efendimize olsun. Yeryüzü durdukça Allah'ın lâneti onlara düşmanlıkta bulunup karşı çıkanların üzerine olsun.

İnanç konuları İslâm dininin temeli ve esasıdır, her Müs-lümanın inancı delile ve kanıta dayanmalıdır, onun için de büyük İslâm alimleri asırlar öncesinden bugüne kadar inançsal konuları açıklamış ve bu konuda kapsamlı ve değerli eserler yazmışlardır.

Bendeniz, yaklaşık yirmi yıl akait usulleri dersini vermekteyim, bu zaman zarfında tevhitten meada varıncaya kadar imanın bütün şartlarına dair kitapçıklar hazırlayıp öğrencilere sundum, bu kitapçıkları hazırlarken yazılmış eski ve yeni akait kitaplarından yararlandım.

Bu kitapçıklar defalarca gözden geçirilmiş noksanlıkları imkân dâhilinde giderilmiştir. Bu arada bir çok insan bu kitapçıkların basımını önerdiler, elhamdülillah şimdi bu öneri gerçekleşti ve bu kitap kırk ders şeklinde aşağıda zikredilen özellikleriyle okuyuculara sunuluyor. İnşallah Hz. Mehdi'nin (Allah zuhurunu çabuklaştırsın) kabulüne şayan olur.

1- Bu dizinin hazırlanmasında eski ve yeni birçok kitap incelenmiş ve onlardan faydalanılmıştır. Ancak karmaşık ve anlaşılmaz tabirlerin kullanılmamasına ve yararlanılan eserlerin ayrıcalıklarına haiz olmasına özen gösterilmiştir.

2- Dersler sade ve herkesin anlayabileceği bir düzeyde hazırlanmıştır. Konular aklî ve naklî delillerle açıklanmasına rağmen inanç konularında taklitten tahkike varmak isteyen gençler için yeterli olup yorucu değildir.

3- Kitabın içeriği yıllarca ders kitabı ve tecrübe ürünü olduğundan bu konuda ders vermek isteyenlerin faydalanabileceği bir kaynaktır.

4- Bu dizide imanın her beş şartı konusunda sorulabilecek bütün sorulara cevap verilmeye çalışılmış ve konunun iyice kavranabilmesi için de her dersin sonunda o dersle ilgili sorular hazırlanmıştır.

5- Son olarak şunu belirtmek istiyoruz: Bu dizinin hazırlanmasında adları zikredilecek olan kitaplardan faydalanılmış ve bazı konularda ibaretler aynen alınmış olduğundan, bu kitapların yazarlarına teşekkürü bir borç bilir ve tüm değerli üstat ve araştırmacılardan yapıcı eleştiri ve görüşleriyle beni onurlandırmalarını ve böylece diğer baskılarda bunların değerlendirilmesini rica ederim.

Çaba bizden, tevfik ancak Allah'tandır.

 

Asgar Kaimi


1. Ders: İnanç Konularının Önemi


Her ilmin önem ve değeri onun konusuna bağlıdır. Bütün ilimlerin içinde inanç bilimi en kutsal ve en değerli konuya sahiptir.

Her insanın maddî ve manevî hareketlerinin esası ve temeli, sahip olduğu akait usulleri ve inanç prensipleridir, eğer bunlar sağlam ve doğru, kuvvetli ve kusursuz olursa onun amel ve hareketleri, farklı düşünce ve görüşleri de doğru olacaktır.

O hâlde her insanın furu-i dine yani İslâm'ın amelî şartlarına olan dikkat ve hassasiyetinin nitelik ve niceliği, o insanın usul- i dine olan inancının ölçüsüne bağlıdır. Diğer taraftan akait usullerinin içinde Allah'ı tanıma ve tanrıbilim özel bir önem ve yücelik taşır, zira muvahhid insanın itikadî meselelerinin esasını ve kökünü, düşünce ve dünya görüşünün merkez çekirdeğini onun Allah'ı tanıması oluşturur.

İmam Cafer Sâdık (a.s) şöyle buyurur:

İnsanlar Allah'ı tanımanın değerini anlasalardı, düşmanların faydalandıkları dünyanın aldatıcı güzelliklerine ve nimetlerine göz dikmez ve dünya onlar için topraktan daha aşağı olurdu.[1]

Bu kısa girişle akait usulünün özellikle de tevhit inancının önemi aydınlanmış oldu; ancak tevhit konusuna girmeden önce dine inanmanın faydalarını ve sonuçlarını açıklayacağız.

 

[1]- el-Vâfi, c.10, s.42


Dine İnanmanın Etkileri


1- Din, insanın hayatına nitelik kazandırır; yaşamla dinin birbirinden ayrılması hâlinde kofluk, şaşkınlık, perişanlık ve bıktırıcı bir monotonluktan başka hiçbir şey kalmayacaktır.

2- Din insanı ne yapacağını bilemez hâlde şaşkın kalmaktan kurtarır; "daha önce neredeydim, şimdi neredeyim, niçin buradayım ve sonunda nereye gideceğim?" sorularına cevap vererek insanı bu sorular çıkmazından kurtarır. Nitekim Hz. Ali (s.a.a) şöyle buyurmaktadır:

Nereden gelip nereye gittiğini ve nerede bulunduğunu bilene Allah rahmet eylesin.

3- İnsan fıtratı gereği kemale susamış olup ona aşıktır ve sadece dindir ki insanı gerçek kemale hidayet eder. İmam Muhammed Bâkır (s.a.a) bu konuda şöyle buyurur:

Üstün kemal; dinde basiretli, zorluklarda sabır ve geçimde iktisatlı olmaktır.[1]

4- Manevî huzur sadece dindedir, dinden yoksun insan daima ıstıraplı, korkulu, rahatsız, perişan ve ne yapacağını bilemez bir hâldedir. Dünya istatistikleri psikolojik ve sinirsel hastalıkların çoğunun dinden habersiz olan toplumlarda görüldüğünü ispatlamaktadır. Kur'ân'da da buyrulduğu gibi:

İman edenler ve imanlarını zulümle karıştırmayanlar, işte güvenlik onlar içindir ve onlar hidayete ermişlerdir. [2]

5- Din ışığında insan umudunu yitirmez ve çabasını sürdürür. İnsan, hayatında zor ve karmaşık hadiseler yüz gösterdiğinde, bütün kapıların yüzüne kapandığını gördüğünde, zorluklar karşısında çaresiz kaldığını hissettiğinde sadece Allah'a ve meada olan inanç ve imandır ki onun yardımına koşmakta ve ona güç vermektedir, işte o zaman insan yalnız olmadığını ve büyük bir dayanağının olduğunu anlamakta, aşk ve ümitle çaba göstererek zorlukların üstesinden gelebilmektedir. O hâlde Allah'a ve meada iman insan için büyük bir dayanak, sebat ve dirençtir, onun için de Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuşlardır:

Mümin insan, fırtınaların yerinden oynatamadığı bir dağ gibidir.

 

[1]- Muntehe'l-Âmal, İmam Muhammed Bakır'ın (a.s) sözleri



[2]- En'âm, 82

1- Din, insanın hayatına nitelik kazandırır; yaşamla dinin birbirinden ayrılması hâlinde kofluk, şaşkınlık, perişanlık ve bıktırıcı bir monotonluktan başka hiçbir şey kalmayacaktır.

2- Din insanı ne yapacağını bilemez hâlde şaşkın kalmaktan kurtarır; "daha önce neredeydim, şimdi neredeyim, niçin buradayım ve sonunda nereye gideceğim?" sorularına cevap vererek insanı bu sorular çıkmazından kurtarır. Nitekim Hz. Ali (s.a.a) şöyle buyurmaktadır:

Nereden gelip nereye gittiğini ve nerede bulunduğunu bilene Allah rahmet eylesin.

3- İnsan fıtratı gereği kemale susamış olup ona aşıktır ve sadece dindir ki insanı gerçek kemale hidayet eder. İmam Muhammed Bâkır (s.a.a) bu konuda şöyle buyurur:

Üstün kemal; dinde basiretli, zorluklarda sabır ve geçimde iktisatlı olmaktır.[1]

4- Manevî huzur sadece dindedir, dinden yoksun insan daima ıstıraplı, korkulu, rahatsız, perişan ve ne yapacağını bilemez bir hâldedir. Dünya istatistikleri psikolojik ve sinirsel hastalıkların çoğunun dinden habersiz olan toplumlarda görüldüğünü ispatlamaktadır. Kur'ân'da da buyrulduğu gibi:

İman edenler ve imanlarını zulümle karıştırmayanlar, işte güvenlik onlar içindir ve onlar hidayete ermişlerdir. [2]

5- Din ışığında insan umudunu yitirmez ve çabasını sürdürür. İnsan, hayatında zor ve karmaşık hadiseler yüz gösterdiğinde, bütün kapıların yüzüne kapandığını gördüğünde, zorluklar karşısında çaresiz kaldığını hissettiğinde sadece Allah'a ve meada olan inanç ve imandır ki onun yardımına koşmakta ve ona güç vermektedir, işte o zaman insan yalnız olmadığını ve büyük bir dayanağının olduğunu anlamakta, aşk ve ümitle çaba göstererek zorlukların üstesinden gelebilmektedir. O hâlde Allah'a ve meada iman insan için büyük bir dayanak, sebat ve dirençtir, onun için de Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuşlardır:

Mümin insan, fırtınaların yerinden oynatamadığı bir dağ gibidir.

 

[1]- Muntehe'l-Âmal, İmam Muhammed Bakır'ın (a.s) sözleri



[2]- En'âm, 82


Yüklə 0,8 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   17




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin