42 yil öncesi



Yüklə 3,62 Mb.
səhifə1/38
tarix25.10.2017
ölçüsü3,62 Mb.
#12912
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   38


KIYAMETNAME

42 YIL ÖNCESİ


‘Bugünkü 20. yüzyıl insanlığı büyük bir sosyal bunalım içindedir ve sergilemekten keyif aldığı cinsel organının ayıbını, ‘Modern bir Âdem ve Havvâ’ gibi tekniğin ‘incir yaprağı’ ile örtmeye çalışmaktadır !

Bu cinsi ve dini sapık en acı neşter darbesini ‘KIYÂMETNÂME’ adlı başyapıtımda yiyecektir !

O korkunç ameliyat gününe kadar bu kitap ‘ÂDEMNÂME’nin ‘“CELÂL”’li ve ‘HIÇKIRIKLAR’ın melâlli havasından sonra sizler için ‘bir soluk alma’dır !
ANKARA 06.05.1960
İşte ! ‘KAHKAHALAR’ adlı mistik mizah eserimin önsözünün son paragrafı bu idi ! Ayni kitabın arka kapağında ise, şu bilgi veriliyordu :

‘Hazret-i MUHAMMED’in ‘Nobel’ ödülünü isteyen ‘ULUĞNÂME’ adlı toplu şiir yapıtım 5 ciltten oluşuyor :

1-ÂDEMNÂME

2-HIÇKIRIKLAR

3-KAHKAHALAR

4-KIYÂMETNÂME * : Yirminci asrın en büyük semâvi tebliği (3 cilt bir arada) güneş sisteminin sırları, mukaddes kitapların şifreleri, ölüm, cennet, cehennem, haşir ve neşir esrârının açılması, mîrâcımda gördüklerimin imkân ve seviye nisbetinde ifşası, kıyâmetlerin mânâ ve târihleri... Müsbet ilmin yanjlış tarafları v.s.

5-VICTOR HUGO ve BEN

‘KIYÂMETNÂME’ 20.yüzyılın en büyük göksel bildirisi olup 3 cillten oluşur.

İçeriği : Güneş sisteminin sırları, Kutsal kitapların şifreleri, Ölüm, Cennet, Cehennem, Haşir/Neşir esrârının açılması, Vizyonlarımda gördüklerimin, imkân ve düzey ölçüsünde, açıklanması. Kıyâmetlerin anlam ve târihleri, Pozitif bilginin yanlış yanları vs.’
Şimdi elinizde bulunan bu ‘MESAJLAR’, ‘KIYÂMETNÂME’dir, ve dünyâ târihinde ‘42 yıl’ önceden adı ve kapsamı belirtilmiş bu tür bir yapıt, (eğer varsa !) Pek azdır.

Mesajların hemen hepsi, HAKK’ın ve insânın hakikatını açıklamaktadır. ‘“ALLAH’ın özünde ve yasalarında değişme olmadığından”’ bu hakikat için zaman aşımı söz konusu değildir. Bu nedenle KIYÂMETNÂME MİLENYUMLARIN İNSÂNI’na seslenmektedir. Yorumunu ‘“BİLEN”’e bırakıyorum.

KIYÂMETNÂME zengin kâfiyeli bir özdeyişler mesnevisidir.

Nietzsche : ‘Hep özdeyişler ile yazan, okunmalı değil !’ Ezberlenmeli ! Der...

‘Özdeyiş !’ Özün dediğidir !

Özün özeti : RAB ALLAH’ın kendini bildiği kimliktir. 202 eder ki MUHAMMED ÂLÎ ile eşittir. ‘“ALLAH’ın fıtratı”’ olup kendisiyle ortak kimliğimizdir. ‘“Rahîm olan RAHMÂN”’dır. RAB’dan pozitif ve negatif iki ışın hâlinde çıkarak nötür ortak Rûhu oluşturur. Bu kutsal üçüzün şifresi MUHAMMED-ÂLÎ-FÂTMA’dır. Özümüz bu üçüzden fışkırır, kişiye özge RAB’dır. Şifre adı ÂDEM’dir. Mîrâç ALLAH MERDİVENİ demektir. 7 basamağın herbirinde ALLAH ayrı titreşimdedir. ‘“BİZ”’ diye konuşur. ‘“ALLAH gölgeyi uzattı!”’ ‘“Öz ölümsüzdür !”’ ‘“Can ölümlüdür !”’ ‘Esir’ denen soyut maddedendir. Sağken özüne yönelmezse, ölümde parçalanıp esire dönüşür, acıklı ve uzun süreçtir. Parçaları, titreşime göre, hayvân, bitki ve maden canları malzemesi olur. ‘“Yüzlerimizi arkadakilere çeviririz !”’ Âyeti buna kanıttır.

Canı yitiren öz ise ‘“Benzerini fışkırtır !”’ ‘“Can doğarken ona teslim olacağına söz verir !”’ Öze can kurtaran ‘“İSÂ MESİH”’ denir. Vicdânın sesi ‘“Özün ipidir”’ ölmeden ona sarılan can ateşten kurtulur. Yoksa ‘“Cehenneme uğramıyacak can yoktur !”’

Özün dediği olur ! ALLAH’ın dediği zaten olmuştur ! Zamanı gelince ortaya çıkar ! Kur’andaki ‘“DE”’ emri insândaki özün cana verdiği emirdir ! ‘Sen de benimle bütünleş de gen ile değil, ‘“ses”’ ile yaratıp ALLAH’ın kullanacağı kul yâni ‘“HALİFESİ ol !”’ Demek ister.

Canın, kendi özüne yönelmesi ‘“Dosdoğru namazdır !”’ Çünkü ‘İnsâna en yakın ALLAH o’dur. Dıştaki ALLAH’a veya HAKEREN’e tapma kabûl edilmez. ‘“ALLAH’a ortak koşmadır ve ALLAH’ın affedemeyeceği yegâne suçtur !”’ Ama ALLAH’ı ve başta EHLİBEYT olmak üzere yakınlarını kendi özün gibi sevmek farzdır. Bunu yaparken ‘“ALLAH’a herkes ve herşey (şeytan dahil) ister istemez tapar !”’ Âyetini unutma ! Gerçek İslâm dini senin sendekine bağlanmandır. O zaman ‘“Hanif”’ olursun. RUM sûresi 30.âyete bak : !

‘“Yüzünü iç yüzüne dön de tap ! Der HAK yazı !”’

‘“Bu içyüzü biliyor müminlerin pek azı !”’

Bu emir ve uyarı ALLAH’tan bizzat Hz. MUHAMMED’e !

Ömür boyu değerlendirile !

Kıyâmetnâme’nin ilk üç mesajı 1960 yılı başında yayımlanmış ve birkaç ay sonra darbe olmuştur.

Öncü mesajı ‘Tanrı’nın ARABACILARI ise 1978’de yayımlanmış ve 1980’de darbe olmuştur.

İşte üç kanıtı :

‘Beşer’, ‘Beş er’ demektir ! YEZİDLERE gitmeyin !

MUHAMMED ÂLÎ FÂTMA, HASAN ile HÜSEYİN !

(Dikkat : M.G.K. beş komutan)

Evren ! Sana emânet ! Olma sakın diktatör !

(M.G.K. başkanı ismi Evrendi)

Tanrı nefes ! Gönül ses ! Beyin amplifikatör !

Çağ dışı temsil yeri bir gün olur ASPENDOS !

Ne seyircisi kalır ! Ne oyuncusu ! PAYDOS !

(İki yıl sonra T.B.M.M. kapatıldı)
Özün uyarısı dinlenmezse ilkin kulak çekilir ! Sonra kulak koparılır ! Kimse uyarıyı duymaz olur ! Bu kez KIYÂMETNÂME’nin kendisi yayımlanıyor : yıl 2002 ! Dikkat !

EBCED hesâbına göre :

2002 : ‘Merkez kaç gücü sözünün yorumu’* eder ! Bu ise ‘Global anarşi’ demektir.

2003 : yılı ise ‘İşte bölünme günü sözü’** demektir. Yâni fanatik dinsel kutuplar arası savaşlar başlar !

Zîrâ 2003 aynı zamanda ‘Hazret-i YAHYA’nın sembolik ölümü’*** ile eşittir. Hz.Yahya ‘“Hz.İsâ’yı vaftiz eden”’ ve ‘“Çocukken HAK BİLGİ verilen”’ hem de ‘“İsmi eşsiz”’ en yüce nebidir. Her din artık onu yitirmiştir.

İşte Kıyâmetnâmenin amacı dininin iç yüzünü bilmeyenlere işin özünü öğretip ‘“İbrahim milleti”’ denen evrensel barış ve kardeşliği sağlamaktır.

İnşallah başarırım. İnşallah, başaramaz isem de, ilk kez kıyâmet vizyonumda yanılırım. (Özdeyiş en aza indirilmiş söz olduğundan açıklanması şudur : dinin iç yüzünü bilmeyenlere işin özünü öğretip ‘“İbrahim Milleti”’ denen evrensel barış ve kardeşliği sağlayamadığım takdirde, inşallah, ilk kez kıyâmet vizyonumda yanılırım da kıyâmet kopmaz)

Hepinizi özünüze emânet ederken, görevimi yerine getirmenin huzuru içinde EHL-İ BEYT’in huzuruna kabulümü bekliyorum.

Bu vesile ile uzun çalışma sürecinde fakire her türlü özveriyi gösteren hayât arkadaşım PERİHAN’a minnet ve şükranlarımı sunarım. Ayrıca yazılarımda yardımcı olan baba dostu HÜRMEN’i sevgiyle selâmlarım.
SÖZDE SADAKAT

‘TÜM KARANLIK GÜÇLERE BU MESAJ OLUR GALİB !

ZÎRÂ ‘RESÛL’ÜN NOBEL MÜKÂFÂTINA TALİB !

BİN DOKUZ YÜZ ALTMIŞTA, BÖYLE VERDİM SİZE SÖZ !

VE ‘KIYÂMETNÂME’Yİ YAZDIM !’ DİLE GELİP ÖZ!

SÂDIK KALDIM ANDIMA ! SİZ DE SÂDIK KALINIZ !

‘ULUĞNAME’DEN KENDİ PAYINIZI ALINIZ !

‘İNSÂNINA İTHÂF BU ! BÜTÜN MİLENYUMLARIN,

ONA DER: “ÖZÜNÜ BUL ! EHL-İ BEYT İLE ARIN !”
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA, 2002

*Kıyâmetnâme 3 cilttir.

Cilt : ‘Mesajlar’ çıktı

Cilt : ‘Mesajların açıklanması’ (Hazırlanıyor)

Cilt : ‘EHL-İ BEYT sözlüğü’ (Hazırlanıyor)

**Hacminin büyüklüğü nedeniyle birinci cildi olan ‘MESAJLAR’ ayrı olarak basılmıştır.

**Üç tırnaklı sözler âyet, çift tırnaklı sözler hadis, tek tırnaklı sözler nakildir.

* 2002 = Tevil-i Lâfz-ı Kuvve-i ân-il Merkeziye (Arapça)

** 2003 = Hazâ Lâfz-ı YEVM-ÜL FASL (Arapça)

*** 2003 = Mevt-i mecâz-ı HAZRET-İ YAHYA (Arapça)
ÂDEM BABA ! GURK BABA !
Selâm ! Avanta bankın dünyâdaki şubesi !

Kendini esir almış, sırf kaza âit besi !

Tek amacın, zahmetsiz yutabilmek ! Yâni lüp !

Dünyâ senin indinde, mîrâs yenen bir kulüp !

Ölene dek titrersin yumurtadan çıkana !

Olmuşsun hem ! Gurk baba yavruna ! Hem gurk ana !

ALLAH der :‘“Sınamadır size evlât ve mâl mülk !”’

Kimse kimseye yani ne olsun yük ! Ne sülük !

Çalışan sitem etmez ! Hâlâ fakirdir diye !

Alın teri ALLAH’tan ona kâfi hediye !

Gece gündüz düşlersin kafanda bir tek şeyi :

Köşe kapıp âlemde ! Dönebilmek köşeyi !

Âlemde dönülmeye lâyık, bir tek köşe var :

İsmi kalbdir ! Dönmeyen kalır âlemde davar !

‘“Emek yoksa ! Yemek yok !”’ Budur HAKK’ın buyruğu !

Kasap kedisi şişman ! Ama kesik kuyruğu !

Yardım edeceklerle, doluyken önü ardı,

MUHAMMED, pabucunu bile kendi yamardı !

Kızı kan tükürürken, yardımcı isteyince,

Dua öğretti ona ! Mesaj var bunda ince !

“Tok mü’min için haram derdi sadaka, zekât !”

Hediyeye verirdi o karşılık, iki kat !

ÂLÎ kovdu ! Avanta isteyen kardeşini !

Muaviyeye gitti ! O, bitirdi işini !

Yalnız kendi ‘ego’na cimri ol ! İkrâmı kes !

Ondan öç almak için hep dağıtmalı herkes !

Kendi egon dümanın ! Yen ! HAK’tan al ganimet !

Cihadın ganimeti, kursakta kalan nîmet !

Altın çuvallarından atlarmış ecdâdımız !

Varmış kölelerimiz ! Beslememiz ! Dadımız !

Sırasını beklermiş haremde ! Yüz bâkire !

Aygır cihâdla meşgul iken, kâfir münkire !

‘“Böyle ego için der ALLAH gebertilesi !”’

HAKK’ın, HAK’tan korkmayan âlemdeki gölgesi !

Derede gâvur kesen olurmuş derebeyi !

Helâli gasp edenin sonu gelir mi iyi ?

Torunu, muhtaç kaldı gâvurdaki lokmaya !

Ekmek kabarmaz ! Yoksa içinde helâl maya !

Biri hariç, cennette Âdem’inken her parsel !

Yasak olanına ilk, tamahkârca koydu el !


HAK cennetten kovdu ! Hak yediği vakit âdem !

İncir yaprağı koydu ! Çıplak kalarak o dem !

Cennet, Arapça ‘Güzel ve büyük bahçe’ demek !

Ahdi bozana kalır ! Sâdece incir yemek !

Ebû Bekir, Ömer de ‘bahçe’yle oldu sınav !

FATMA’ya vermediler ! Ego’ya oldular av !

Yâni kısaca, tekin değildir cennet işi !

Ansızın cehennemde bulur kendini kişi !

‘Bu uyarılar nerden çıktı’ diye sormayın !

Abdala mâlûm olur, on dördü iken ayın !

İki tür baba vardır: Gurk baba ! Âdem baba !

Kuluçkaya yatmayan HAK dostlara merhabâ !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

İZMİR – 14.10.1998


‘“ÂDEM ve İNSÂN !”’
Peygamberin son sözü oldu, “EY YÜCE YOLDAŞ !”

Sen de böyle bir yoldaş çağır ! Da bu yolu aş !

Tertemiz çıkan cana, Rûhu can yoldaşıdır !

Onu hortlak olmaktan koruyan tek aşıdır !

Bedenin aslı toprak ! Canın ki dumansız nâr !

Rûh refâkat etmezse, can bu ateşte yanar !

‘“Cehennemin yakıtı insân ile taş !”’ Niçin ?

Rûhsuz can, taş ocağı demek olduğu için !

Kudüs de çöp yakılan bir yer idi : ‘Cahinum !’

Rûhuna de ‘Gel ! Yoksa süprüntü olur sonum !’

Beden dünyâda çürür ! Ve can Ay da can verir !

‘“İnsân şeytanı”’ şekli ! Ateş olarak erir !

Yeni bir can fışkırtır Rûh ! Kopan can yerine !

İster ki bu araçla, o hemen Arza ine !

Can eğer dinlemişse biraz Vicdân sesini ,

Rûh kopararak alır ! Candan bu hissesini !

‘Bu koparmaya’ denir işte, ikinci ölüm !

Çok uzun ve zahmetli ! Can ölür bölüm bölüm !

Rûhunu yitiren can, hortlak olur ! Bağırma !

Cinle yüzünü saklar ! Sakın ölü çağırma !

O yüzünü bir açsa, eğer canavar bir an !

Rûh çağıranlarda bil ! Ne akıl kalır ! Ne can !

Onda yoktur ne bilinç ! Ne bellek ! Ne de bilgi !

Bunları çalar ! Medyum ile kurunca ilgi !

Yandıkça bil o girer, hep şekilden şekile !

Vampir gibi beslenir ! Akan tâze kan ile !

Kazâ yaptırmak, savaş çıkartmaktır emeli !

Budur ! Dînlerde kurbân âdetinin temeli !

HAK der: ‘“Ne can ! Ne kanı ! Bana ermez kurbânın !”’

‘“Beni can ve gönülden Rûhunuzda siz anın !”’

‘Hayvânsal canın’ senin, ‘kurbân’ denen bu hayvân !

HAKK’a erense, canın yoldaşı ! Rûh-u revân !

Uyutuldu mu hipnoz ile seansta insân ,

Koruyucu çemberi rûhunun, kalkar o an !

Hortlak, omuriliğe girip beyni zapt eder !

Ve tıp, ‘Manyak ! Şizofren ! Veya psikopat’ der !

İlâç, şok veya duâ, etmez zerre kadar kâr !

Bir VELÎ, ancak Rûhu indirdiğinde çıkar !

Zır deli, hortlak giren ! Cin tutan insân değil !

Fizik beden dört tür cin ! Can ise, İblîstir bil !

Canlar dürtüler verir ! İşte içgüdü budur !

Ateş püsküren cana, Rûh der :‘Sınama bu ! Dur !!’

İnfâz memûrlarıdır içimizdeki cinler !

Suçumuzu çektirir bize ! İfrîti dinler !

Ateş, hava, su, toprak ifrîtleri emreder,

‘Önceki hayatını ödetin her cana’ der !

Doğa işçileridir dışımızdaki cinler !

Her şeyi imâl eder ! ‘“Doğru yolda”’ der Dînler !

Hava cini ev taşlar ! ‘Ektoplazma’ ile !

Onu kovar yanınca, sâdece güherçile !

Can, vicdânın sesine uymuş ise tamâmen ,

‘“Cehennemde art arda ölmekten”’ edilir men !

Hemen Rûhun içine girip cenneti yaşar !

Orda her bir emeli, canlı eder intişar !

Önceki hayâtını görüp ‘Her şey haklı’ der !

HAKK’ı hiç suçlayamaz ! Anlar ne imiş ‘kader !’

İner ‘iki bin sene’ sonra lâyık bedene !

Rûh der: ‘Bu kez ölmeden evvel ölmeyi dene !’

Tam ‘üç gün’ kalbi durur ! Dört unsurdan aklanır !

Dirildiğinde canı, ‘Rûh’ ile kundaklanır !

Ölünce, Rûh içinde görür her hayâtını !

‘Biz’ bilinciyle kovar ‘benlik’ hissiyatını !

Hemen Arza inip sâf bir bedeni borç alır !

O vücûdda, ‘âleme rahmet’ olarak kalır !

İnsân ünsiyet eden demek ! O uyum sağlar !

Yâni ‘Rûh’ ile güler ! Ve canı ile ağlar !

İnsân candır ! Âdem rûh ! İç içe konmuş bakın !

Beden cana ! Can Rûha ceset ! Unutma sakın !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

İZMİR – 21.04.1997

‘“ADSIZLAR !”’
Her bir şey bilinçsizce hep ! ALLAH’ı zikreder !

ALLAH ! Bu otomatik ibâdeti ret eder !

Mâden, bitki, hayvândan, insâna çıktığı an !

Kazanır ! Bilinç ile özü anımsayan can !

Dinler ise o vakit ! Vicdânın sözünü ,

Âdem’e secde etmiş olur ! Bulup özünü !

Eşya ismini değil, kendini bilmek zikir !

Meleğin ibâdeti geçersiz ! Eyle fikir !

Yüz yirmi dört bin nebi ! ALLAH mâdem yolladı !

Sırf yirmi sekizinin ! Niçin yazıldı adı ?

Yirmi sekiz nebiden, yedisi seçkin niçin ?

Yediye kadar sayı toplamı ! Onun için !

Âdem ! Nûh ! İbrâhim ! Ve Mûsâ ! Dâvud ! Ve Mesîh !

Yedincisi MUHAMMED ! Hepsi sende ! Ol Râsih !

Bu yüzden ! Vücûdumuz çıkarmakta yedi renk !

Hakeren ! Onların tam titreşimlerine denk !

Bedene rûh üflenen an : o, Cumâ namazı !

Yedi yatır uyanır sende ! HAK olur râzı !

Yedi renk ! Yedi sese dönüşüp çalar boru !

‘İsrâfil kimdir’ diye ! Artık sormazsın soru !

‘“Sana senden de yakın MUHAMMED !”’ Diyor âyet !

Onu kâlbde bulanlar yakınlarıdır gayet !

Sana kendinden bile, yakın MUHAMMED mâdem !

Kendinde her birini bulandır, gerçek Âdem !


İSİM ve SIFAT !
Yirmi dokuz sûrenin başındaki isimler !

Sâde on dört harf ! İle imzalanmış resimler !

‘“ÂLΔ’ : En yüce olan ! Bir niteleme ismi !

‘“MUHAMMED”’ : ‘çok övülen’ demek ! Çünkü ‘“Nûr”’ cismi !

ZEHRA ! HASAN ! HÜSEYİN ! Güzellik için anıt !

‘Kim’ sorusuna değil ! Nasıl’a her ad yanıt !

‘Yaratan !’ Demek ALLAH ! ‘Terbiyeci !’ Demek RAB !

‘“RAHMÂN !”’ Esirgeyici ! Kimlik adları, serab !

Serab ! ‘Çölde var gibi görünen göle’ denir !

‘“Su”’ bulamamak ! Susuz ölmek ile ödenir !

‘“Seslenen !”’ Kim ? ‘“Toprağa vurup Arz’a çıkan !”’ Kim ?

‘“ÂDEM”’ kim ? ve eşi kim ? Kur’an yazmaz nitekim !

‘“Müezzin”’ adsız ! ‘“Ölüm MELEĞİ”’ de ! İsimsiz !

Birtek ! ‘“RÛH’un adı var : CEBRAİL ! Düşünün siz !

Tevrât’ta da her ad şifre ! Karma karışık !

‘HARF İLMİNİ !’ Bilmezsen ! Kâlbine tutmaz ışık !

Bir harf ismi oyunu ! Bir sürü adım bile !

‘“KİTAB İLMİ SÂHİBİ !”’ (Dedem) Koymuş ! Hesâb edile !

Sanırım hiçbirini yalancı çıkarmadım !

Yine de gizli kaldı ! Ama benim HAK adım !

Herkes gerçek adını ! Bilir erdiği vakit !

İmzalar ! Söylememek için ‘ölümcül akit !’

Kur’andaki her isim ! Özellik ! Bir ad sözde !

Asılları şifreli harfler ! Sendeki özde !

İncik kemiğimizi yarıp kimdir dinelen ?

Süleyman’ın emrinde kimdir ‘“İFRÎT”’ denilen ?

Mîrâçta görünen kim RAHMÂN mı ? Cebrail mi ?

Kimdir ? O zât ki ona verilmiş ‘“KİTAB İLMİ !”’

‘“Kitab ilmi”’ne sâhip olanın hiç yok adı !

‘“Oğlu”’ denmesin diye, ALLAH açıklamadı !

‘“Halkı ateşe atan iki kişi !”’ İsimsiz !

‘“On dokuzlar da adsız ! Mü’minseniz bilin siz !”’


Kağıt kaplan ! Değil ad ! HAKEREN doldurur !

ALLAH’la iletişim için ! O titrer durur !

Kur’anda bak ! ‘“BİZ”’ diye ! Konuşur hep ! ‘Adsızlar !’

‘İçi boş’ olan adsız ‘bize !’ İçleri sızlar !

‘“ALLAH’tan da istesen !”’ ‘“İsminden de istesen !”’

Seslendiğin ! ALLAH’tır ! ‘“Her ad onundur !”’ Bil sen !

Bir özelliği ! ‘“Her ad !”’ Görünür ‘“Sıfat”’ gibi !

‘“Benzerinin benzeri yok !”’ ‘“Hepsinin sâhibi !”’

‘“MUHAMMED !”’ ‘“RAHÎM”’dir der ! Burada ‘sıfat !’ ‘“RAHÎM !”’

‘“ERRAHÎM”’ken ! Hem ‘“sıfat !”’ Hem ‘“Ad !”’ ‘“HANİF !”’ ‘“İBRAHİM !”’

Bu mesajın adını ! Bulamadım ben bile !

Zîrâ çoğu beyitler ! Doldu adsızlar ile !


SONSUZUN ŞİFRESİ !
ALLAH ve aslı sonsuz ! Bu mühim noktada dur !

Sonsuz neyse ! Nasılsa ! Hiç değişmez ! Hep odur !

Sonsuzun ad ve sıfat olamaz asla kendi !

Kendi kendine yansır ! Ne doğdu ne tükendi !

Sonsuz olduğu için ! Hiç değişmez yapısı !

EHL-İ BEYT’e âittir ! Bu yapının tapusu !

Her ismin başında ! ‘“EL”’ sözcüğü var ! Bu ‘“EL !”’ Kim ?

‘“EL !”’ ‘Hani o belli şey’ anlamında nitekim !

Ve işte o belli şey ! Fıtratıdır ALLAH’ın !

EHL-İ BEYT’inin yâni ad ve sıfat ilâhın !

Her ismi ve sıfatı onun, bu yüzden güzel !

EHL-İ BEYT demek bil ki ! Hem ebed ! Hem de ezel !

O hem başlangıç ! Hem son ! Yâni o bir dâire !

Her yerdeki merkezi, ‘“RÛH !”’ Kalan vesâire !

‘“Çamuru Âdem yapan o Rûh’tur !”’ Senin özün !

‘“O RÛH”’tur ! ‘“EHL-İ BEYT’e senin verdiğin sözün !”’

EHL-İ BEYT ‘beş’ kişi bak ! ‘“Rûh’un şifresi elli !”’

‘“Anne ve babanı sev !”’ ‘Âdem, Havvâ kaç belli !’ (60)

‘ADSIZLAR’ mesajını ! Sanma ki verdi İblîs !

‘“O, adlardan anlamaz !”’ ‘“Ona kapalı MECLİS !”’

M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

İZMİR – 28.04.2002


Not : HUBB-U ÜM ve AB = Âdem Havvâ = 60
A F !
Devlete karşı suça cezâ ! Devlete âit !

Yurttaşa suça cezâ ! Kendi hakkı ! HAK şâhit !

“Adâlet iken !” “Mülkün ilk hem de son temeli !”

Devletlilerin, devlet yıkmak mıdır emeli !

Ölmüşken ! Altmış kamçı yiyen suçlu evlâdı !

‘Kırk daha vur’ demişti Emir ! ‘Ömer’ di adı !

‘“Kısasta hayât vardır toplum için”’ der âyet !

ALLAH toplu öç alır ! Af devlettense şâyet !

Asıl budur işlenmiş cürüm devlete karşı !

Halkın hakkını yemek ! Zîrâ titretir ‘“Arşı !”’

İnfâzları halk yapar ! Ve çıkar sivil savaş !

Devletin temelini çürütür yavaş yavaş !

‘“Mülk ALLAH’ın !”’; ‘Adâlet ise mülkün temeli !’

HAK, ALLAH demek ! Herkes hakkını istemeli !

Bu hakkını devlete yurttaş emânet eder !

‘Affederek suçlumu, sen ihânet etme !’ Der !

Yoksa ! Devlet ahrete gider ! Kul hakkı ile !

Affedemez bu hakkı ! Hazret-i ALLAH bile !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA– 06 Ağustos 1999

AHİRET !
HAK der ‘“İnsân için var ahrette çok uğraşı !”’

Evrenin evrimine ! İçerden yapar aşı !

Can ! Cennette hazırlar doğacağı Âlemi !

Ahret bir iç atölye ! ‘“Ses”’le ! Yaratma demi !

Orda geliştirilir ! Her varlığın şeffafı !

Tembel ve sorumsuzun ! Mümkün değildir affı !

Her an ! Hiç durmaksızın ! Çalışıyor iken RAB !

Bir benzetmedir ! Hûri ! Oğlan sevmek ! Ve şarab !

Melek gibi o vicdân ! Kesilir bir zebâni !

Can ! Arz cehenneminde bulur kendini âni !

Sınıfında aldığı için en kötü karne !

En ilkel coğrafyada ! Olur o reenkarne !

Tam bir beyin yapamaz ! Rahimde o kendine !

Girer sapık bir yola ! Veya saçma bir dine !

Şimdi açıklayalım ! En büyük sır ! Eceli :

Bir önceki hayâtın ! Bunda var etkin eli !

Şansa bırakmaz işi ! Kulu Arz’a gönderen !

Süreyi ALLAH saptar ! Süreci ise ! Eren !

Doğmadan inşâ eder ! Kişi her bedenini !

Hakeren tespit eder ! Herşeyin nedenini !

‘“Sesli bir boru”’ yapar ! Şeffaf iken her kişi !

İçi boş ! Yâni uzay ! Akort, erenin işi !

Ona akort edilir ! İlk fizik hücre yâni !

Boru yine de titrer ! Kaza olsa da âni !

Ecele kadar verir ölene bu, çok acı !

İyiye ! Erenden var, anestezi ilâcı :

‘“Ses”’ susuncaya kadar ! İlâç uyutur onu !

‘“Boru”’ susar ! Uzayda uyanır ! Başın sonu !

ALLAH’a, ahrette de ! Yardım zorunda her kul !

Evren ! HAK olmak için eğitim veren okul !

‘“Dünyâda da O ! Bana yardımcı olunuz der !”’

‘“Andını tut !”’ ‘“Yakın ol !”’ Bunu kasteder PEDER !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – 02.11.2001


‘“AHURA MAZDA’NIN MESAJI !”’
‘Zend Avesta’ ilk kutsal kitabıdır İran’ın !

‘“Dîn”’ sözcüğü kökünü bu kitabda aranın !

Zend Avesta’da HAKK’ın adı, AHURA MAZDA !

Resûlü Zerdüşt’e der : ‘Özünü an namazda !

Zîrâ benimle her bir insanın özü eşit !

Kim aslını bulursa, ererek olur reşit !

Tûfan var ! Penceresiz gemi yap, kâlbin gibi !

Kendinden ışıklı o ! Zîrâ Rûhun sâhibi !

Benim adım ‘kopyasız !’ Yâni ‘Sâfî nûr’ demek !

Yere düşmemesine gölgenin, sarf et emek !

Çünkü yer rûhsuz madde ! İblîs ! Adı, Ahriman !

Bana düşman ! Yok onda ! Ne bir dîn ! Ne de îmân !

İkimiz de ALLAH’tan çıktık ! Biz öz kardeşiz !

Ben RAHMÂN ve o Şeytan ! Köre acıyınız siz !

‘Altı ikiz ışın’ım bu âlemin mîmarı !

Bu nedenle, ‘altı gün’ sürdü ! Onun îmârı !

‘Üç gün’ önce de çıktı bunlardan ! Rûh âlemi !

‘Mitra’ ve ‘Yirmi Sekiz İzzet’ bunlar ! Sev emi !

‘“Mikâil”’ ile Yirmi Sekiz Nebînin özü !

Bu ‘“YÜCELER”’ nûr verdi ! Sen bana açtın gözü !

‘“Mikâil”’ yâni Mitra ! Nefsin RABB-ÜL-İZZETİ !

İzzetlerden melekler çıktı ! Canın hazret-i !

‘DAENA’dır adları bu mâsûmların ! Niçin ?

Maddeyi kurtarmaya, söz verdikleri için !

‘“Benim yardımcılarım”’ bunlar ! Şeytana karşı !

Maddeye harp açtılar ! Başta taşırlar Arşı !

Bu yüzden, Daena’nın yarısı Arza iner !

Öbür yarısı, kâlbe VİCDÂN olarak siner !

İnen can yemin eder eşine sadâkata !

Can yerleşir beyine ! Eş, ‘“FUAD”’ denen kata !

Daena’dan inenin, ‘FRAVARTİ’ dir ismi !

‘Arz da cihâdı seçen’ demek ! Şövalye resmi !

Maddeye yenilen can, olur insân şeytanı !

Yenene Âdem denir ! Artık kendini tanı !

Kör madde yenildikçe, göz açıp olur şeffaf !

Şeytan Âdem’e secde eder ! Benden çıkar af !

‘“Merhametim öfkeme böylece olur galip !”’

Kurtulmak istiyorsan ! Kurtarmaya ol tâlip !

Şeytan çok çekicidir ! Sembolü tavus kuşu !

‘Yerçekimi’nden kurtul da ! ‘“Çıkma dik yokuşu !”’

Kucakladığın madde ! Seni kucaklar tekrar !

Bedene hapsolursun ! Şeytana verip ikrâr !

“Daha rahimde kâfir kâfirdir ! Mü’min mü’min !”

Bu kaderi ben yazmam ! Sen alın yazına in !

Kader alın yazısı ! Alnın arkası beyin !

Doğru ve yanlış için, ‘onu ben yaptım’ deyin !

Rahim bedendir ! Çıkan can mü’minse aklanır !

Kâfirse, kapkara bir cadı görüp saklanır !!

Vicdân kararmaz ! ‘Kara bencil’ girer araya !

‘“Güneş tutulur !”’ ‘Hayvân’ sürgüne gider Ay’a !

İnançlıysa, bir ‘“Hûri”’ görür köprü başında !

Kendine benzer ! O da tamam on dört yaşında !

‘Ey ‘“Kız oğlan kız !”’ Kimsin sen ?’ Diye ona sorar !

‘“Eşin”’im deyince O ! Daena’sını sarar !

Tekrâr sorar, ‘Daha da güzelsin sen kız ! Niçin ?’

O der : ‘Vicdân sesimi hep dinlediğin için !’

‘Ben senin !’ ‘Nâmûsunum !’ ‘Şerefinim !’ ‘Ahdînim !’


Yüklə 3,62 Mb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   38




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin