42 yil öncesi



Yüklə 3,62 Mb.
səhifə13/38
tarix25.10.2017
ölçüsü3,62 Mb.
#12912
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   38

Zaman biter ! Mekân biter !

Yok olanı, yoka iter !

O vakit HAK ordusunda ,

Olursun bir sâdık nefer !

Ne senlik var ! Ne benlik var !

Herkes özdeş ! Tam birader !

Şeytanını İslâm yaptın !

Güreş bitti ! Boştur mider !

Teslim oldun ! ‘“Selâm”’ sana !

Olmadı bu ömrün heder !

‘“Îsâ gibi Rûhtan doğdun !”’

Çilen bitti ! Çekme keder !

‘“Ne anan var ! Ne baban var !”’

Sensin Âdem adlı ilk er !

‘“Ol”’ de ! Olur ! Her sözün HAK !

‘“Üflediğin, kıyâm eder !”’

Her cana giysi biçersin !

Elindedir ! Bütün kader !

Şah damarın bağlı ŞAHA !

Rehin tutar ! Seni HAYDER !

‘Ben diyenin !’ İpi kopar !

‘“Taşa kadar düşüp öder !”’

‘“Basü badel mevt”’ bu mesaj !

Budur halktan saklı haber !

‘“Tekneni del ! Kafanı kes !”’

HIZIR ile ol beraber !

‘“Mûsâ bile yolda kaldı !”’

Eren ermeyeni, yeder !

HIZIR, O ‘“GAYB”’ erenidir !

Fakir gibi bir derbeder !

Pis bir can cin ! Gebert onu !

Ya ölümsüz ol, ya geber !

Olmak ! Veya olamamak !

Bir ‘“Deprem”’ki ! Bilen ender !

‘“Ortaksız HAK ‘“Din !”’ İşte bu !

Başka her dîn, afyon, eter !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – 03.01.1996


‘“H A N Î F D Î N !”’
FOTO HAK !
‘“ALLAH’ın herbir ismi bende”’ diyerek mâdem !

‘Yükseklik kompleksi’yle ‘“Cennetten kaydı ÂDEM !”’

Kendinde ‘var’ olanı, ‘aslen’ kendinin sandı !

‘“LÂ İLÂHE İLLÂLLAH”’ ; iken ezelde andı !

‘Yok olacağız’ diye hep korkarız ölümden !

Zaten var değiliz ki ! Korkalım biz bölümden !

Aslımızın adı HAK ! Biz bir fotokopiyiz !

Sonsuz geometride, ne dâire ! Ne pi’yiz !

Fotoğraf çektirirken, diri yalnız poz veren !

Fotoğrafıysa ölü ! ‘Bir taklit’ diyor eren !

Fotoğrafı çektiren, ışık altında durur !

Arabı, karanlıkta banyo edilip kurur !

Sonra o arap durur ışık altında tekrar !

O araptan beyaz bir ölü kopyası çıkar !

İşte poz veren diri, cennetteki özümüz !

MUHAMMED’in nûruyla orda parlar gözümüz !

‘Arap’, ‘cehennem’ denen karanlık yerdeki can !

Beyaz olur ! Oradan dünyâya düştüğü an !

Dünyâdaki ışık da, taklîdidir öz nûrun !

Her şey sahte ! Kalpazan olmamaktır onurun !

Uyudukta, rûhumuz çıkıyor yukarıya !

Uyandıkta, görürüz gözü açık bir rüyâ !

Rüyâda bizden başka kimse nasıl yok ise !

Biz HAKK’ın rüyâsında figüran bir elbise !

‘“Dopdolu yüce”’ demek ‘“Yüce Meclis âlemi !”’

‘Nokta’ ile doldurmuş HAKK’ın yazım kalemi !

Bu kalemin yazdığı ‘“Ol”’ emri hep ‘nokta’dır !

Nokta ise sıfırdır ! Yâni varlık yoktadır !


AYNA !
Aynaya baktığında, yüzünü gördüğün an ,

Ayna ortadan kalkar ! Aynen böyledir cihân !

Görünce hayâlini, ayna da olur hayâl !

Hayâli gösteren de bir hayâldir ! İbret al !

ALLAH’ta var sayısız ve de vücûtsuz isim !

Kendini bilmek için ALLAH’tan ister cisim !

Cisimlenince artık onun ‘Mevcûd’dur adı !

‘Ezel’ olmaktan çıkıp başlar onun ‘milâd’ı !

Sen mevcûdsun ! HAK vücûd ! ALLAH’tır bir tek ilâh !

Mevcûd, vücûdlanandır ! Vücûdlayansa, ALLAH !

O, vücûdlanan değil ki ! Doğup sonra ölsün !

Başka bir vücûd yok ki ! Bu tek vücûdu bölsün !

Biri birle çarp ! Veya biri bire böl ! Ayni !

Ne artar ! Ne eksilir ! Hep kendi kalır yâni !

İlk mumdan sayısız mum yak ! Alevi eksilmez !

İlk mum ne verip yaktı ? Bunu kimseler bilmez !

ALLAH ilk mum gibidir ! Vücûd verir mevcûda !

Yine kendi vücûdu, kendinden olmaz cüda !

Bir, artı aynadaki sûreti, olur iki !

Elifi ‘B’ yapıyor ! Ayna olan şeriki !

Sır olur sırlı ayna ! Sûret göründüğü an !

Yâni sûrette saklı ‘“EL GAYB”’ denilen cihân !

Sûretimizde saklı ‘El Gayb’ın rûhtur adı !

Onu dışa çıkarmak, kulun kutsal cihâdı !


Rûhun birçok adı var ! Hep aynidir meâlî :

‘“Levh-i Mahfuz !”’ ‘“HAK boya !”’ ‘“HANÎF DÎN !”’ Veçh-i ÂLÎ !

Ne kadar nûrlu olsa, rûhta da var bir sûret !

Rûhta saklı ‘El Gayb’a denir : ÂLÎ MUHAMMET !

MUHAMMED ÂLÎ ise, perde en ulu gayb’a !

Bunlar HAK ! ‘“ALLAH”’ diyen uğrar en büyük kayba !

ALLAH’ın gayb’ı ZÂT’tır ! Onu anlatamaz söz !

ALLAH için de sır o, kendini göremez göz !

Zâtını göremeyen ALLAH aynalar yapar !

İsimlerde kendini görüp ! Kendine tapar !


İSİMLER !
İsimlerden ibâret çünkü HAKK’ın vücûdu !

Mevcûd, kendi isminden ona eder sücûdu !

Vücûd ona âittir, yalnız ismindir senin !

‘Ben o ALLAH’ım demek, haddi değil kimsenin !

HAKK’ın duyularıdır isimler ! Onu boyar !

HAK bu isimler ile görür, işitir, duyar !

İnsânda durum tersi ! Göz sensin ! Gören ALLAH !

Gören benim der isen ! Kendini yaptın ilâh !

Her isim farklı ayna ! HAKK’ı yansıtır başka !

Kendi yüzünü görmek ! HAKK’ı düşürdü aşka !

Her isme vücûd verdi ! Fıtratına münâsib !

Her ismin ezeldeki isteği oldu nasib !


KADER !
Kaderini ALLAH’ın üstüne atmak ârdır !

İsmin, yani öz dokun, ALLAH gibi hep vardır !

Kendin hariç, dünyâda ayıplama kimseyi !

Çünkü kendi isminin emri ona en iyi !

Kâfiri îmâna HAK dâvet eyledi ! Niye ?

Dünyâda karakteri meydana çıksın diye !

Kafesi kır ! Her hayvân kendi yurduna kaçar !

Yılan yerde sürünür ! Kartal göklere uçar !

Can, nûr ve nâr arası ! Ne zamanki ölünür,

Cin ve Rûh arasında, pay edilip bölünür !

Bu ikinci ölümdür ! Can iki parça olur !

En zahmetli işlemdir ! Ektiklerini bulur !

Bencil yanı, İblîsle ateşe girip erir !

Temiz yanı, rûh ile cennete selâm verir !

İsmin, kendini bilmek için vücûd istedi !

O sana vücûd verdi ! Mevcûd oldun ebedî !

HAKK’ın bilgisi artmaz ki ! Yeni şey yaratsın !

Yanlışını düzeltip onu kenara atsın !

Kendi özü ne ise ! Ne var ise kendinde,

Yoğunlaştırır onu ! Değişme yok bu dînde !

Demek : HAK için bile dîn, bilmekmiş özünü !

İslâm teslim olmakmış ! Öze açıp gözünü !

ALLAH, özünü bilip yoğunlaştırdı ismi !

Sen de özünü bilip HAK nûra çevir cismi !

Beşerdeki her atom, bulduğunda özünü !

Arz da döner aslına ! Işık alır gözünü !

BİRLİK ve İKİLİK !
HAKK’ın vücûdu olan isimler, süper soyut !

Kendini değil, yalnız HAKK’ı bilir bu boyut !

Bu yüzden o makamda olmaz sen ben savaşı !

Su gibi düğümsüzdür ! Birlikte olmuş aşı !

İsim sâbit kalarak yansır bir alt aynaya !

Aynada Rûh belirip ! Başlar aydınlatmaya !

Beraberlik yeri bu ! Başlar burda ikilik !

‘“Ben RABB’in değil miyim ?”’ HAK her rûha sorar ilk !

Bu soruyu sorarken, Âdem kılığında RAB !

Toprak Âdem değil de ! Babası “Ebû-t-turab !”

Rûh, RAHMÂN’ı gördüğü için hemen der ‘“Evet !”’

Çünkü aralarına perde çekmemiş ceset !

Çocuktur, veren ‘baba’ niteliği erkeğe,

Bu değişmez ilkeye, RAB dahi boyun eğe !

‘Tapılan’ niteliği olmaz ! Yok ise tapan !

Rûhun merhûm sıfatı, RABB’i ‘koruyan’ yapan !


ÖZÜNDEN SÜRÇME !
Rûh ve RAB, iki ayna oluyor karşılıklı !

Her aynada bir şekil çıkar Âdem kılıklı !

Rûh da bir alt aynaya yansıyıp olur melek !

Bu canın tek merâkı, dünyâya inebilmek !

Çünkü kendinden yoğun olan cinler ona der,

Arzda hür olacaksın, ne ölüm var ! Ne keder !

Sâf can cennetten düşer yere ! İnanıp cine !

Cin ona ceset yapıp girer kanın içine !

Can doğar bu âleme, en âciz hayvân gibi !

Yurdundan sürgünlerin çünkü o en garibi !

Ama bu zavallıya HAK yine ‘rahmet’ eder !

Rûha, ‘Kalbin içine gir sen de gizlice’ der !


TÖVBE !
Getirmek için şimdi kelime-i şahâdet,

Verildi burda sana, hayât denen bir müddet !

Görmediğine tanık olursan, cezân hapis !

Koyarlar zindanlara ! Bundan da âdî ve pis !

Hatırlayıncaya dek, ‘“And”’ında gördüğünü !

Kurtulup yapamazsın özün ile düğünü !

“İslâm garip” der RESÛL ! Özümüz bizi özler !

‘Yurda dönelim’ diye, hep yolumuzu gözler !

İşte ‘Olup olmamak’ bu ! Bil ki en büyük sır !

Seni kurtarmak için, HAK sana kadar yansır !


AF REÇETESİ !
Aynada yansıyanı görmen için şart ışık !

Işık var da, kir varsa ! Çıkar şekil kırışık !

Önce kalbini arıt ! Bencil her türlü histen !

Aynan dışarı çıksın ! Tenindeki hapisten !

Sonra aydınlat onu ! ‘MUHAMMED Nûr’u ile !

Belirsin orda “ÂL-İ AB” denen âile !

‘MUHAMMED ibn Abdullah’, ALLAH’ın ‘“O NÛR”’ ismi ! (287)

Odur ‘“Göklerin Nûru !”’ Aydınlatan her cismi !

‘Özlerin adları’dır HAKK’ın tüm isimleri !

“ÂL-İ AB” ya benzer gerçekte resimleri !


Ayna tenden çekilse, ölüm ! Küçük kıyâmet !

Âlemden çekilmesi, ‘“Büyük güne”’ alâmet !

Aynaya bakanınsa, çekilmesi âlemden,

Zâtına dönmesine ALLAH’ın olur neden !

Aynaya yüz sürersen ! Göremezsin yüzünü !

Hatırla ‘Sîna’daki ‘“Çok yaklaşma”’ sözünü !

Belli bir uzaklıkta iki ayna : O ve sen !

Karşılıklı, seyrolur ‘güzel yüz !’ HAKK : Elbisen !

Kur’an insân ikizdir :O, Kur’an ve sen, insân !

‘“İki deniz bir oldu, çıktı inci ve mercan !”’

HAKK’ın ismi de ‘“Mü’min”’, kulun ismi de mü’min !

Bakan bakılan aynı ! Sırrı budur Âdem’in !

Sen de aynı kişisin ! Aynadaki özünle !

Aynaya baktığın göz, bakar sana gözünle !

Biz de ayna gibiyiz : birle, bir ! Çokla, çoğuz !

Borç vücûd ile varız ! HAK vücûd ile yokuz !

‘“Emâneti ehline teslim ediniz”’ HAK der !

Vücûda sâhip çıkan, HAKK’a ihânet eder !

Âdem’i sürgün eden, varlıkta ısrârıdır !

Vücûd ve mevcûd farkı, ALLAH’ın esrârıdır !

Mevcûd sınırlı ve çok ! Vücûd tek ! Ve sonsuzdur !

Su yukarıda buhar ! Ve aşağıda buzdur !

Hidrojen ve oksijen ötesine geçse su,

Yine onu hapseder mevcûd olmak ! Kalır su !


HAKEREN İNSÂN !
Özünü gördüğünde, gelirsin önce vecde !

Sonra ‘B, ÂLÎ !’ Deyip ona edersin secde !

Eksiktin tamamlandın ! ‘Hakeren insân’ oldun !

Gökte yitirdiğinle, yerde yeniden doldun !

Kimliğini saklı tut ! Dünyâ Firavun evi !

Havrada Mûsevî ol, Kilisede Îsevî !

Ama nerde ne olsan ! Mâbedin olsun ‘“FUAD !”’

Çünkü orada mevcûd ‘Yücelerden yüce ad !’

Uyanmadan RABB’imiz, gafletten uyanalım !

Rüyâsından çıkarak, ‘“Rengine boyanalım !”’

İçimizdeki Âdem, ‘“ALLAH’ın boyasıdır !”’

Ateş rengi bu boya ! Deriyi soyasıdır !

Nârdan değil nûrdandır ! Bu Âdem’in bedeni !

Kendi gibi nûr yapar, ona secde edeni !

Cennetten düşen Âdem canımızdır ! Rûh değil !

Nûr değil ! Ateştendir ! Söndürmek için eğil !

Rûh, ‘Sîna’daki ateş ! Ne kavurur ! Ne yakar !

Omur iliğimizde, cennet ırmağı akar !

‘“Şarkı Garbı olmayan ağaç”’, omuriliktir !

Üstü, ipofiz ! Mesîh ! Altı seks ! İkiliktir !

‘“İbrâhim’in taptığı, batmayan güneş budur !”’

Dokunduğu insânı, yapar Mesîh ! Ne onur !

‘“Koynuna soktuğunda, yandı Mûsâ’nın eli !”’

Elinden ışıldayan ateşe dedi ‘“Beli !”’

Ateşe giren demir, ateş rengi boyanır !

Kara yüzü ağarıp ! Işıl ışıl uyanır !

Ateşte her ne varsa, aynen demire geçer !

Ad ve vasıflarıyla, onu halîfe seçer !

Kızaramaz, ateşe secde etmeden demir !

‘“HAK dostu”’ İbrâhim’e,‘“Ateşe gir !”’ İlk emir !

Bu aleve girene denir artık ‘Alevî !’

Kor gibi kızıl başı, olur radyasyon evi !


‘“İBRÂHİM’in DÎNİNE GİR”’ der ALLAH, RESÛL’e !

MUHAMMED için bile ! İstisna yok usûle !

Bu kıbleye baş koydu ! Teslim olup İsmail !

Canından vazgeçince, HAK oldu onda fâil !

Nûh’un gemisidir bu ! Ona binen kurtulur !

Binmeyen hayvân kalıp, ömürler boyu ulur !

‘“Demir”’ canı yoğurdu Dâvud ! Bu öz ateşte !

Doğal yüze dönelim ! ‘“HANÎF DÎN”’ budur işte !

‘“Her şey yok olacaktır !”’ ‘“Ölmez o şeyin yüzü !”’

Mâdemki can da bir şey ! Ölümsüz onun yüzü !

‘“Doğmamış doğurmamış”’ ALLAH’ın yüzü budur !

‘Yüzü’ ‘ON DOKUZ’ eder ! EHLİBEYTTENDİR sudûr !

Senden sana giden bu, en kısa, en doğru yol !

‘“Sırat-ül-Müstakîmi”’ izle ! Gerçek Âdem ol !

Onu bekletmeyelim ! Oyalanıp burada !

Bizi bir terk ederse, mahvoluruz orada !


SON TUZAK !
Vicdânını susturup aklın verirse akıl !

Özünden koptun demek ! Şeytan gibi namaz kıl !

Aklına sor ! Işık ne ? ‘Karanlık olmayan’ der !

Her şeyi, bilmediği zıddıyla târif eder !

Bilmediğini bile, beyin bilmez ! Ne acı !

Âdem’in yaklaştığı yasak meyve ağacı !

Hep bencillikten yana olur insânın aklı !

En azılı katile dedirtir ‘sensin haklı !’

Rûha sorulmaz ışık, ‘karanlık nedir’ diye !

O ışığın kendisi ! Bize HAK’tan hediye !

İrâde Rûhtan gelir ! Beyinindir seçenek !

İblîs, emreden benlik, ona sen olma binek !

Azarsa, oruç tutup azalt onun yemini !

İslâm yap ! Taklit edip MUHAMMED-ÜL EMİNİ !

Canın merkezi beyin ! Çalışamaz o kansız !

İblîs kandaki demir ! Kurtulmamız imkânsız !

Gelse içinden gıybet veya övünmek sesi,

Zekeriya gibi sus ‘“Üç gün !”’ Sönsün hevesi !

Sekse o iter bizi, sen değil, o alır haz !

Omur ilik aktıkça, der ‘tekrâr et, bu çok az !’

Düşmüşüz bir tuzağa ! Sanırsın onu kendin !

Kötü teklif yapınca, namaz kıl ! Onu yendin !

Ayartamazsa seni, ayartır bir dostunu !

Onu senin başına sarar ! Soyar postunu !

Rüyâna her kılıkta girebilir ! O niçin ?

‘“Her sınama için o izin aldığı için !”’

‘Parola’yı sor ona ! Tetikte ol her zaman !

Bilir kişin vicdânın ! ‘“Gözü kaymaz hiçbir an !”’

Yerine getirilir özden gelen her kelâm !

Can teslim olduğunda, Rûh der ‘Âleykümselâm !’

HAKK’a yakınsın artık ! ‘“Boş değil hiçbir sözün !”’

‘“Ol”’ desen hemen olur ! Çünkü çevirmen özün !

Ten hapsindeki canın rüyâsını et tâbir !

Hak ettiği bedene sok ! ‘“Açılınca kabir !”’

Bulmadıkça can özü, bitmez kabir azabı !

Sokar her bir kalıba, seni HAKK’ın gazabı !

BESMELE, yâni RAHMÂN adına öz yargılar !

İnsân bu müthiş sırrı öldüğü an algılar !


B, Beytullah ! Öz kendin, nokta : “Hacer’ül-esved !”

ZÂT-I ÂLÎ yüzüne dedik, elestte ‘“Evet !”’

Hakkı yenilen ÂLÎ açıklamadı gaybı !

Fakir çalıştı biraz tamir etmeye kaybı !
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

10 MUHARREM 1966

ANKARA

‘“HANOK !”’


‘“İdris’i çıkardık der ALLAH, en yüce yere !”’

“Ölmeden önce ölmek” sırrı bu ! Aklın ere !

‘“Îsâ ölmedi ! ALLAH onu yanına aldı !”’

Bu âyeti çözmekte ! Çok bilgin âciz kaldı !

‘“Bir benzetme vardır”’der burda hâlbuki âyet !

Îsâ’nın mîrâcını anlatır ! Açık gâyet !

Benzer bir iddia var bak ! ‘“Üzeyir”’ için de !

Bu tür anlatımların hepsine ayni şey de !

Meselâ bir nebi var Tevrât’ta ! ‘“Hanok”’ ismi !

‘“ALLAH ile yürüyüp kayboldu onun cismi !”’

Bu, besbelli ! Hanok’un sağken yaptığı mîrâç !

‘“ALLAH onu yanına aldı”’ diyor ! Gözü aç !

Fizik sağken, üst şeffaf beden çıkıp giderdi !

‘Gizli’ âyinde buna ! Halk ‘Ötenazi’ derdi !

‘Ötenazi’ Yunanca ! Türkçe : ‘Gönüllü ölüm !’

Transta ! Çıkılırdı fizikten bölüm bölüm !

‘Sır’ dolu bir kitab var ! ‘Hanok Kitabı’ adı !

Kilise ‘Kripto’ o ! Diyerek tanımadı !

‘Kripto’, ‘Gizli’ demek hâlbuki ! Sahte değil !

Kiliseden gizlidir yâni ! Çözmeye eğil !

Etyopya’da bulundu ! Çok eskiye dayanır !

Nasıl erdi ? Anlatır Hanok ! Çözen uyanır !

Tevrât’ta Hanok için var yalnız iki âyet :

Şeffaf ve fizik beden farkı açıktır gâyet !

İki Hanok var : biri ermiş oğlu, Yared’in !

Bir de katil Kâbil’in oğlu ! Siz dikkat edin !

İyisi şeffaf beden ! Kötüsü fizik beden !

İyinin ömrü uzun ! Kötü, kısa ! Bu neden ?

‘“Hanok altmış beş, artı üç yüz yıl yaşar !”’ Niçin ?

‘“Üç yüz yıl ALLAH ile yürüdü !”’ Onun için !

İlk altmış beş yılı o, sırf fizikte yaşadı !

Üç yüz yılı şeffafta ! Uzay takvimi adı !

‘“Yared’in oğlu Hanok !”’ Bakın yedinci kuşak !

Yedi katman geçince ! ‘HAK dostu’ olur uşak !

Hanok göğe çıkınca ! ‘Metatrun’ olur ismi !

Kozmik boyut kazanır ! Ateş kesilir cismi :

Şeffafı bile ! Yoğun gelen kirden arınır !

Çıktıkça ! Daha şeffaf bedenlere sarınır !

Gözde bir tek toz kalsa ! Nasıl ki insân eler !

Nokta kalana kadar ! Yükselir dereceler !

Işık âlemde iken ! Boyut kavramı kalmaz !

Zaman ve mekân kalkar ! Noktayı evren almaz !

Metatrun ! ‘Arş ötesi zât’ demektir ! RAB, adı !

Arş, ikiz ışın ! Bilge, RAHMÂN ! RAHÎM ! Anladı !

Arş altında var yedi gök ! Yâni yedi katman !

Yöneteni, ‘“Âdem’e rûh üfleyen”’ diye an !

Rûh, RAHÎMRAHMÂN ve RAB ! Miraçta üç basamak !

Titreşimine göre şeffaf’ın ! Mümkün çıkmak !

ERRAHMÂN Arş ! ERRAHÎM ise O’nun ‘“Kürsü”’sü !

RAHÎM olmasa ! RAHMÂN olurdu Arş’ın süsü !

RAB da ikizdir ! Dişi gücü ses ! O, Sekîne !

Sekîne’nin kökünü arayan, ZÂT’a ine !

‘“O ses”’ olmadan ! Bil ki Metatrun çalışamaz !

‘“O sesi”’ çıkarmadan ! ‘“Doğru değildir namaz !”’

‘“O ses”’ ile beslenir ! Fizik dışında şeffaf !

Öteki adı ‘“Zikir !”’ Zikirsize yoktur af :

Sâf ten ! Fizik bedende hemen bulur kendini !

Bu anlamda ‘“Zikirdir ! Kur’an ve İslâm dini !”’

Metatrun verir bebek ile meleğe besin !

Anlayan ! Buna, ‘sâf ten için Sekîne’ desin !

Fizik Hanok şeffafken, bakın ! Metatrun, ismi !

İlyas’ınki, Sandalfon ! Vaftiz bu ! Siler cismi !

MUHAMMED, ‘“MÂHMUD”’ olur ! Ve ÂLÎ, EBUTTÜRAB !

Îsâ, ‘“El Mesîh !”’ İnsân, ‘“Âdem !”’ Her biri RAB !

Hanok’ta ! İnsâna bir müjde vardır apaçık !

Ona der, Hanok sensin ! Metatrun’u bul da çık !

İşte bu yüzden ! ‘Müjde’ diye çevrilir İncil !

‘“Oğul indi”’ deyip de ! Sen yorum yapma, bencil !

Metatrun’un ‘“Yetmiş iki”’ adı var ! Sonu hep ‘“El !”’

Yâni ‘HAK !’ ‘Yirmi sekiz’ harfi açmaya bedel !

Ama en önemlisi ! ALLAH’ın ‘“Yüce”’ adı !

Kimisi, ‘ÂLÎ !’ Kimi, ‘ALLAH’ diye anladı !

Yanlış anlaşılmasın ! Arada var kul farkı !

Hiçbir çark ! Saatçisiz çeviremez bir çarkı !

‘“Mûsâ’ya, ilk, ‘Ben ALLAH !’ Sonra ise, ‘Ben RAB’ der !”’

Biri, perdenin ardı ! Öbürü, önü eder !

Doğrudan görünemez ! ALLAH hiçbir insâna !

Onu ‘Hazret !’ ‘Yüz !’ Ve ‘Genç !’ Gibi gör ! Yeter sana !

‘Yüz’, zaten kendisinin ! ‘“Rûh”’u hep ‘Genç!’ Yaşlanmaz !

‘Hazret !’ Her yerde hazır! ‘İlk Nokta’sız başlanmaz !

Süleyman der : ‘“İlk önce yaratılan şey hayır !”’

‘“Hikmet O !”’ ‘“Bilmeyen”’i ! ‘“Özü bilen”’den ayır !

HAK der : ‘“Ben yaratırken, kâfir değildi şâhid !”’

Demek, ‘“Şahid olanlar !”’ ‘“Ona verenler ahid !”’

Kelime-i şahadet ! ‘“Yaratım”’la ilgili!

‘“Ahid verenler !”’ İse, ‘“Hikmet !”’ İle bilgili !

RAHÎM olan RAHMÂN O ! Sekîneyi büründü !

FÂTMA’yla bütünleşip ‘ÂLÎ’ diye göründü !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ÇEŞME / İZMİR -26.08.2001

HARF ADAM !
Yüz, ÂLÎ ! Kaburgalar, yazar HASAN ! HÜSEYİN !

Sağ ve sol kol, MUHAMMED ! ‘Bacaklar’ FÂTMA ! Deyin !

EHL-İBEYT’in imzâsı oldu şekli, Âdem’in !

Okuyan secde eder ! Olduğu için emin !

Bunlardır ‘“Meleklerin bilmediği isimler !”’

‘“İsimlerdir”’ aslında ! Görünen tüm cisimler !

İsimlerin aslı harf ! Harflerin aslı nokta !

Nokta sıfır ! Her şeyin içi ve dışı yokta !

ALLAH diyor : ‘“Her şeyin benim dışı ve içi !”’

ALLAH’ça tanımlıyor her şeyi ! Yâni hiçi !

Benzersizin şifresi : sıfır ! Sonsuz ! Ve ilk bir !

Bu şifreyi çözer, ne bilgisayar ! Ne cebir !

Harf adam’ı dönüştür de, sen ! Sayı adama !

Kime and içmiştin bul ! Ölmeden önce ama !

ALLAH’ın bilgisi, hiç artıp eksilmez madem :

Her şey hep o bilgide ! Ama önce, ilk Âdem !

O’dur ! ALLAH’ın kendi kimliğine bilgisi !

Yoktur yaratılmakla ! Onun hiçbir ilgisi !

İşte bu ilk Âdem’in ! MUHAMMED ÂLÎ ismi !

Harflerden oluşmuştur ! Hak fıtrat o ! Yok cismi !

İlk Âdem ! ‘“RAHÎM olan RAHMÂN !”’ İkiz ! Bir çeşit !

‘“LÂ İLÂHE İLLÂ HÛ !”’ Yüz on ! ÂLÎ’ye eşit !

‘“Fıtrat !”’ ‘Mayasız’ demek ! HAKK’a olur mu maya !

ALLAH’ı bırak ! Çalış ‘“Fıtratı”’ anlamaya !

‘“Fıtrat !”’ ‘“Fatır”’ kökünden ! Özdeş FÂTIMA ile !

HASAN HÜSEYN’e kanal ! EHL-İ BEYT ! HARF ÂİLE !

ALLAH, bilen ! İlk Âdem, bilinen ! Fark bu, yalnız !

Bildiği yine kendi ! Bundan çok ders alınız !

‘“Fıtrat”’ değişmez ! Sâbit ! ALLAH’tan ayrılamaz !

Ancak yansır ! Onunla bütünleşmektir namaz !

Sperma, ‘“Kalem !”’ Ovül, isim yazılan kağıt !

İkisi de ! Yansıyan ‘“fıtrata”’ birer ağıt !

İlk Âdem yansıdıkça ! ALLAH’tan alır vücûd !

Yedinci kopyasıdır ! En yoğun olan mevcûd !

Harf harf ! Kendine benzer çizerek resmimizi,

O, son kopyası yapar ! Rahimde cismimizi !

İnsân topluluğuna, ‘Âlem’ de denir ! Niçin ?

‘“Fıtratına”’ âlâmet her insân ! Onun için !

Vücûddur canlı Kur’an ! Yazılmış âyet âyet !

Kâfirden saklı sırrı ! İnançlıya net gâyet !

Ya ‘“Rûh”’a ! Ya da ‘“Can”’a ! Bir pencere ! Bil ki göz !

‘Göz’ ve ‘“Ayn”’ harfi ayni ! Kur’anda ! Bakan hep öz !

Harflerden oluştuğu için insânda doku :

‘“ALLAH’ın MUHAMMED’e ilk emri oldu : oku !”’

‘“Emre uyup okudu RABB’inin adı ile !”’

‘ALLAH’ın adı ile’ değil ! Dikkat edile !

‘“Bilen”’ ile ‘“bilmeyen !”’ Ayrıldı ilk o vakit !

‘“Bilen !”’ Kendini şahit tutarak yaptı akit !

Şahit tuttuğu, kendi ‘HARF ADAM’ı, kendinin !

Can, melek ! Akit, secde ! İç yüzü bu ! Her dinin !

‘“Sen kitabını oku !”’ İlk emir ahrette de !

Ölmeden oku da ! HARF ADAM refakat ede !

‘“Yüce refakatçi”’ bak ! Kur’anda onun ismi !

Senin gibi HARF ADAM o da ! Sırf nûr ! Yok cismi !

‘“ELİF LÂM MİM (ALM) ! ‘“ALLAH’ın ‘“Kitab”’a verdiği ad !”’

‘“Hak yolu gösterir o !”’ ‘“Fıtrat”’ olmalı murad !

Sûre başlarındaki öteki harfler ! Âyet !

Aslı, ‘“İki yedi”’ harf ! Tekrâr etmezsen şayet !

‘“İlk ikiz yedi sınıf !”’ Yansıtır ilk Âdem’i !

‘“Rûh”’, Nebi basamağı ! ‘“RAB”’ ise, mîrâç demi !

Vücûd ‘harf’ denen sesle ! Her an yazılan kitab !

‘Hem ‘“Oku !”’ Hem de ! ‘“Dinle”’’emrineyiz muhatab !

Bu her iki emri de ! Karşılar sesli zikir !

HAK, Kur’ana ‘“Kitab”’ ve ‘“ZİKİR”’ der ! Eyle fikir !

‘Dinle neyden’ dememiş Mevlâna ilk ! Boş yere !

Ney yedi şakran ! Tonlar ‘“ON DOKUZ !”’ Aklın ere !

Kimliğini hatırlar ! Kitabını okuyan !

‘“Yaratılmadan, ona öğretilmişti beyan !”’

‘“Ol !”’ Sesi çıkarır o ! ‘“Ol”’ sesini duyunca !

‘Yedi yatır’la yatar ! O sesle uyuyunca !

İslâm dininin adı ! Dikkat et ! ‘“Fıtrat dini !”’

HARF ADAM’ı oku da ! Öğren şimdi kendini :

HARF ADAM kaç beyitse, topla o sayıyadek :

Altı yüz altmış altı ! HARF ADAM, MELK-İ SEDEK !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA - 09.09.2001

HASTA ve HEKİM !
Arzu beden vücûddan 40 santim dışa akar !

Kendi penceresinden herkes âleme bakar !

Sevdiğin ve sövdüğün aslında yâni kendin !

Arzuların hesâbı ! Cennet ! Cehennem ve din !

Yargılarına bakıp karar ver ! İç yüzün kim ?

Yâni bir hasta mısın ? Veyahut da bir hekim ?

Hastaysan ! Tedaviye başla ! İlk kendin ile !

Hekimsen ! Örnek ol ! De ‘herkes kendini bile !’

Bencil hırslardan büyük, yok dünyâda zelzele !


Yüklə 3,62 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   38




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin