42 yil öncesi



Yüklə 3,62 Mb.
səhifə31/38
tarix25.10.2017
ölçüsü3,62 Mb.
#12912
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   38

‘“Döndürüleceksiniz en son ona !”’ Der âyet :

Bu şekilde anlamak bu sözü ! Doğru gâyet !

Sen Jermen Kontu bazan ‘ölü’ gibi yatardı :

Arz’ın çekirdeğinde ! ‘Üç gün’ nabzı atardı !

Uyanınca olurdu ayni mûcize kişi :

Her dili bilmek ! Elmas yapmak ! En basit işi !

Kimi sorsan ! Tanışmış gibi târif ederdi !

Mîlâttan önceki her kralı gördüm derdi :

Bu nedenle birçoğu onu şarlatan sandı !

Nereden bilsinler ki içtiği ‘“Büyük andı !”’

‘Hayât iksiri !’ ‘Kendi Rûhu’nun öbür ismi !’

Kesin inse ! Ölümsüz yapar o ! ‘Şeffaf !’ Cismi !

‘Azrail’e HAK mâdem ki ‘“Ölüm meleği”’ der !

‘Hayât meleği’ ile ‘“Cebrail”’ özdeş eder !

Arz’ın dokuz katından geçmiş olan bir kişi !

Yapmış demektir ‘küçük mîrâç’ denilen işi :

Yaşar, ‘üç buçuk’ devre neler yaşamışsa Arz !

Zaman kalkar ! Herkesi tanıdık olur bu tarz !

Erer ilk atasının yaratıldığı deme !

Görüp içer ‘“İlk Andı”’ : ‘“Secde eder Âdem’e !”’

‘Üç buçuk günlük trans uykusu’nun aslı bu !

Bazan tazeler onu ! ‘“Kitab ilmi”’ mensubu !

Arz’ın çekirdeğidir bil câmideki mihrab :

İçindedir Güneşten inen ışın :! Mesih :! RAB !

Çekirdekte yapılır ‘Büyük mîrâç :!’ Dört evre !

Her evrede yükselir titreşim ! Uyar devre !

Çekirdekte ilk evre, can yeniler ‘“İlk andı !”’

Andını bozar ise o ! İblîs gibi yandı :

Kalır sâde ‘“ALLAH’a zorâki andı !”’ İle !

‘“Âdem’e and içmeyen cehennemliktir !”’ Bile !

Böylece ‘“EHL-İ BEYT”’e karşı ilk borç ödenir !

Ona ALLAH katında o zaman ‘Eren’ denir !

Üç buçuk devresini yazar Arz’ın, ilk evre :

Görür kimler doğacak ! Nasıl olacak çevre !

Buluşarak geçmiş ve gelecek olur bir :

‘“AHMED’i görüp verdi söz her nebi !”’ Çek tekbir !

Her gezegenimize o, şeffaf çıkabilir !

Her birinin merkezi ‘Hakeren’ kim ? Bilir !

Kalan üç evre, Arz’ın üç devresini yaşar !

RÛH ! RAHÎM ! RAHMÂN ! Denen üç titreşimi aşar !

Rûhu temelli girip konuşur her lisânı !

İkinci evredir bu ! Şaşırtır her insânı !

‘“Konuşur her hayvânla !”’ Hatta karınca ile ! :

‘“SÜLEYMAN”’ makamı bu Kur’anda ! Herkes bile !

‘“Cin ereni İFRİT’e !”’ Dört tür cine hükmeder !

‘“Eskiler”’ emrindedir : HAK: ‘“Yüce Melekler”’ der !

Mâdene ‘“hayât üfler !”’ Dönüştürür bitkiye !

‘Toprağın RABB’i idi ARZ’da o ! Öğren niye !

Üçüncü evre girer ‘“Sekine”’ sâf bedene !

Bitkiye ‘duygu’ verir : şükür hayvân edene !

‘“Eskilerin eskisi”’ baş Meleklere hâkim !

Sorma öbür adını ! ‘“Sekine”’nin eşi kim ?

On iki burcu, şeffaf iken ziyâret eder :

Kur’an ‘“On iki İmâm !”’ Ve Tevrât ‘“Elohim der !”’

Dördüncü evrede HAK, fizik bedene girer :

‘“RAHMÂN Arş’a oturdu”’sözü sırrına erer !

Hayvânı insân yapar, ona nakledip aklı :

‘“RABB’iniz değil miyim ?”’ Diye sorarken haklı !

Zaman ve mekân artık ona değildir duvar :

Zîrâ hem var olan yok ! Hem de o yok olan var !

Nokta’ya indirgenmiş boyut, engel tanımaz !

‘Var’ ile ‘yok’ arası ! : ‘“Araf”’ta kılar namaz !

ALLAH adını taşır çekirdekteki merkez !

Giren kıyâmetedek çıkamaz ! Bilsin herkez !

‘Mesih Gül Haç’ Kont’un önceki takma adı !

İsmini taşıyan yol, kendi ! Bilge anladı :

Haç üstünde yedi gül, yedi devreye eşit :

Herbirini birinci bitiren zât : ‘“BEREŞİT !”’

‘“Şarkı garbı olmayan bir ağaç o : HANİF DİN !”’

‘Küre’ O ! : Şarkı garbı yok ! Onu mürşit edin !

MAX HEINDEL sözcüsü, geçen yüzyıl GÜLHAÇ’ın !

Kont kimdi, bırakın da ! Mesajlarımı açın :

‘Arz küresi’ üstünde ayakta ilk vizyonum :

Ben de ne var ! Ne yokum ! Sâdece illüzyonum !

M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – 07.02.2002

SEN JERMEN’İN MESAJI !
ZÜHÂL DEVRİ !

GAZ BULUTU


‘“ALLAH der bitişikti en başta gökler ve Arz !”’

Arz’ın oluşumuna işâret eder bu tarz !

‘“Her yer karanlık idi başlangıçta !”’ Der âyet :

Tevrât ‘Zühâl devri’ni kast ediyor ! Net gâyet !

Uzayda vardı sıcak, karanlık bir nebula !

İnançlı kul Tevrât’da ! Bilgin uzayda bula !

Güneş sisteminin bu bulut ! İlk aşaması !

‘Zühâl devri denilen !’ İlk oluşum şeması !

Bugünkü Zühâl ile ! Yok bu ismin ilgisi !

Yalnız sayıca ‘“Âdem !”’ Olsun halkın bilgisi !

‘“ÖLÜLERİN DİRİLTİLMESİ !”’
‘“HAK taş bile olsanız sizi diriltirim der !”’

Şöyle olacaktır bu mûcize : bilen ender !

HAKK’ı seyreden sâf Rûh, Zühâle girer niçin ?

Onu kendi içinde bulup ermesi için !

Zühâl yedi küredir ! İlki HAK Rûh âlemi !

Giriş kapısıdır o, sâf Rûhun ! Belle emi !

Girer girmez kamaşıp gözü nûr âleminde !

ALLAH’ı görmez olur ! Ona mâsum Âdem de !


Gaz hâlinde mâdendi sâf Rûh ! Zühâl devrinde !

Tam bir trans hâlinde ! Ve bilinç en derinde !

‘“Ölmüş değil de !”’ ‘“Ölü idiniz”’ diyor âyet !

‘Kendinden geçmiş’ demek bu söz ! Bilimsel gâyet !

Taş da gaz gibi ! Mâden ! Bilinç tam baygın hâlde !

Ona ‘“Diriltilmeyi bekleyen bir ölü”’ de !

Her devre insânının en ermişi ‘“RAB !”’ Önder !

Zühâl devri RABB’ine İncil ‘“ALLAH BABA”’ der !

O ! En yüce Hakeren ! ‘Aslan burcunun başı !’

Baygın sâf Rûha yaptı ! Hem HAK ! Hem fizik aşı !

Zühâl insânlarına ‘“İlk hilâfeti”’ verdi !

‘Baş melek’ bilincine ! Böylece onlar erdi !

Hakkıyla Hakeren O ! Çıktı son titreşime !

Başladı özü ALLAH ile iletişime !

Yedi çember merkezi ALLAH ! ‘“ZÂT”’tan çıkmış güç !

‘“Kutsal Rûhu”’ çıkarır ‘“Ses”’le ! Üçüz ! ‘“Deme üç !”’

İç içe yedi çember evren ! Dış çember ‘“Baba !”’

ALLAH’a ortak koşmak HAKK’ı, en aymaz çaba !

ALLAH âlemindedir ALLAH BABA’nın başı !

Tabanı HAK âlemde ! ‘Kazanmış her savaşı !’


‘“İKİ SÖZLEŞME !”’
Kendi devri insânı ‘“RABB’ine verir yemin !”’

RABB’i der : ‘“Yapacağım seni de RAB ! Ol emin !”’

‘“Eskilerin eskisi”’ Arz devrimizde adı !

İlk devre insânıdır çünkü onun mîlâdı !

Zühâl insânı şimdi ‘“En eski”’ diyen haklı !

Arzda tam insân olduk ! Beyne nakletti aklı !

‘“Yay”’ burcunda oturur bize aklı verenler !

‘Ben bilinci’ lütfetti ‘“Bir sözle”’ Hakerenler !

Her devre, insânların en ermişi olur RAB !

Ve onlardan söz alır RAB ! Budur ‘“Temiz şarab !”’

‘RABB’e teslim olmaktan ibaret !’ Verilen söz !

Çıkabilmesi için ortaya içteki öz !

Kendi devri insânı da, alt kata olur RAB !

İnsân olmasa, alt kat kesin olurdu harab :

Hayât, duygu ve akıl ! Vereceğiz mâdene !

Gelecek üç devrede ! Ne mutlu hak edene !

Yâni bitki, hayvân ve insân olacak mâden !

“Toprak babası” gibi emredecek irâden !

Zühâl devri insânı RABB’imizken bir vakit !

Biz ona ! O RABB’ine ! Vermiş idik ‘“İlk akit !”’

RABB’i onu baş melek yapacak idi Arz’da !

Ve o da bizi insân yapacaktı ! Bir tarzda !

‘“Söz alan !”’ ‘“Söz veren”’le ! Nikâh kıyar bir çeşit !

‘“İblis cana kıydın”’ der ! Beyni yok ! ‘“Cin”’e eşit !

Yenen sperma olur ! Terfi bu ! Olmaz heder !

Bilgin buna, ‘seçkinin ortaya çıkması !’ Der !

ÜÇ YEDİ !
Tam dört devreden geçti bizim güneş sistemi :

Zühâl ! Güneş ! AY ! Ve ARZ ! İsmi simge bil ! Emi !

Kazandık ‘mâden !’ ‘Bitki !’ ‘Hayvân !’ ‘İnsân !’ Bilinci :

‘Trans !’ ‘Uyku !’ ‘Rüyâ !’ Ve ‘uyanma !’ Bu dört inci !

Üç devre sonra ! Bil ki ‘“Ol”’ emri verir ağız !

Melek ! Yüce melek ! Ve Baş melek olacağız !

Her güneş sisteminde, ilk bilinç hâli mâden !

‘Yedi devrede’ seni, HAK yapacak irâden !

Her devre ‘yedi küre !’ Ve ‘yedi kez !’ Geçilir !

Yedinci devre sonu ! ‘“HANİF”’ yolu seçilir !

Tam ‘kırk dokuz’ küre var ! Sentez : ellinci küre !

Harf ve nokta sayısı sırrı bu ! Akıl ere !

‘Yedi yüz yetmiş yedi’ bak ! Üç yedi yanyana !

‘Devre !’ ‘Devir !’ Ve ‘küre !’ Sayısı anlayana !


SON RAB !
‘“Hakerenler”’ vermiştir hizmet ! Tüm devrelere !

‘“Bilen ile bilmeyen bir değil !”’ Akıl ere !

‘“Yaratımda tutmadı ALLAH kâfiri şâhit !”’

‘Kim İblis belli olsun !’ Diye alındı ‘“Ahit !”’

On iki burçtur bilin ! Hakerenlerin evi !

Kapılarından girmek ! İnsâna ev ödevi !


On iki RAB : Elohim ! Burçlar adını aldı !

Beş’i ALLAH’a çıktı ! Altısı ‘“Rahmet”’ kaldı !

‘“İnsân”’ olacak, en son yedinci RABB’in ismi !

Yedi devre sonunda ! Şeffaflaşınca cismi !

Bu insânın evinin, ‘Balık burcu’dur adı !

‘“Yunus”’ O ! Papa, ‘balık takke’ diye anladı !

RAB, kulu terbiyeyi üstüne aldı mâdem !

Yedi devre sonunda ! Onu yapacak Âdem !

‘“ALLAH’ın yükseltmektir dereceleri işi !”’

‘“Hak etmeyeni yapmaz !”’ Secde edilen kişi !

Her devre sonu herkes ! Bir üste terfi eder !

En üst basamağına ALLAH bunun ‘“Mîrâç”’ der !

‘“Şükrederiz !”’ Kendine bizi de ‘“Dost”’ edene !

Bürünürüz ! ‘“ALLAH’a fıtrat”’ olan bedene !

KIYÂMETLER !
‘“Çeviririz yüzünü gerindekilere de !”’

Bu âyetin sırrını, her insân fikir ede !

‘“Çalışmasından başka, kimseye yoktur nimet !”’

Sonraki bir devrede ! Ödenir her ganimet !

Zühâl devri tembeli, bak şimdi maymun oldu !

Ay devri tembeliyse ! Hâlâ kum ! Sâhil doldu !

Boş değil yâni ! ‘ALLAH Baba taş yapar’ sözü !

Ay tembelleri, şimdi ilkel ırk ! Gitmiş özü !

Hâin terfi edemez ! İblis en iyi misâl !

Ay devrinde melekti ! Şimdi şeytan ! İbret al !

Her devrenin sonuna bil ki ‘“En son gün !”’ Denir !

‘“Kıyâmet günü”’dür o ! Hesap toptan ödenir !

‘“Birinci gün !”’ Tevrât’da adı ‘Zühâl Devri’nin !

Şimdi ‘“İkinci gün”’e ! ‘Güneş Devri’ne inin !


GÜNEŞ DEVRİ !
Isınan sıcak bulut, havada ateş aldı !

Alev alev yanarak ! Güneş adını aldı !

Tevrat’ın ‘“Işık olsun“’ dediği bu aşama !

Bugünkü güneş ile karıştırmayın ama !

Çünkü içinde idi her gezegen, Ay ve Arz !

Hepsi ayrıldı ! O da bir güneş oldu bu tarz !

Güneş yok iken henüz ! Bak ışık yaratıldı !

Sonra bu ilk güneşten her gezegen atıldı !

İçinde idi ışık ! Kendinden parlıyordu !

‘“Bilenler !”’ Bu ışığı, ‘“MUHAMMED”’ diye yordu !

“İlk yaratılan ışık !” “Ben oldum” dedi ! RESÛL !

Işığı ordan aldı ! Herbir mum ! Budur usûl !

Güneş devri RABB’inin, MESİH ve OĞUL ismi !

‘“Hayât”’ denen ‘“Rahmet”’tir ! Onun en yoğun cismi !

Şeffaf ve fizik teni o, İsâ’da kullandı !

Ve onu ‘“Mesih”’ yaptı ! İşte bu ‘“Vaftiz andı !”’

Sonra Arz merkezine ! Girdi onun ışını !

Arıttı dünyamızın içini ve dışını !

İnsâna ‘“Rahim”’ denen ‘“Hayât”’ özünü verdi !

Ve bu sayede ! Seven, aşk’ın sırrına erdi !

Betûl’de denen ‘Başak burcu’nun erenleri !

Bize şeffaf ten verip dedi ‘Ol nâmus eri !’

Bitki düzeyine biz çıktık şeffaf ten ile :

Bu rüyâmız bir uyku bilinci ! Fikredile !

Hayvân, güneş devrinde ! Evrime ilk başladı !

‘Güneş insânı !’ Onun RABB’inin adı !

Güneş insânının en alt teniydi ! ‘Arzu beden !’

‘Arzu bedenimizi’ yönetir ! Budur neden !

‘Güneş insânı’ şimdi ! Bak ‘“Yüce melek”’ Arzda !

‘“Eskiler !”’ Veya ‘“ALİN !”’ Oldu onlar bu tarzda !

‘“Âdem’e tap”’ buyruğu verilmedi onlara !

Bunun sırrını, ‘“Nebi”’ kimliklerinde ara !


AY DEVRİ !
Ateşten bir çekirdek ! Bu ‘Ay devri’ doğrusu !

Sisi yapardı buhar ! Ve buharı ise su !

‘“Yehova !”’ Ay devrinin RABB’i ! ‘“Kutsal Rûh”’ ismi !

Şimdi her Ay’ın RABB’i ! Çok şeffaf ‘ikiz’ cismi !

İlk Ay insânlarının o en fazla ermişi !

Arzu bedeni, ‘“Din”’le terbiye idi işi !


‘Güneş devrinin’ ‘“Yüce melekleri !”’ Emrinde !

Şeffafken ‘ırk meleği !’ ‘“ALİN !”’ Arzda ‘“Nebi !”’ De !

RAB, ‘“Tek ümmet”’ken toplum ! Irk ve dinlere böldü !

‘“Mûsâ dağdan indikçe !”’ ‘“Öküze tapan öldü !”’

Arzu bedene baskı idi bir tek amacı !

Cennet ve cehennemdi ! Bu yolda tek aracı !

Yehova her ırka bir ‘“Yüce melek”’ atadı !

Yahudilerinkinin ‘“Mikail”’ idi adı !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – 28.04.2002

“SEN JERMEN’İN SIRRI !”
İki dünyâ savaşı bir asır sonra çıktı !

ALLAH’ın aymazlardan intikamı açıktı !

Perdesini açtı mı ! ‘“GAYB ERENİ”’, şov yapmaz !

Reddoldu mu ! Felâket yakındır ! Kurtulan az !

Doğmuş on sekizinci başında o yüzyılın !

‘Muş’ diyorum ! Sırrını açayım da ! Ayılın !

Kimse bilmez ! ‘“Rûh nerden gelir nereye gider !”’

Çünkü Rûh her yerdedir ! Îsâ bize böyle der !

Cebrail her nebiye diliyle hitab eder !

Cennetteki ! Konuşmak için yalnız ‘“SELÂM”’ der !

ÂLÎ der : “Ben dünyada her dili konuşanım !

Benim ‘“RÛH”’ olduğuma ! İşte budur nişânım !”

‘“Her isim bir kelime ! Her kelime Rûh !”’ Mâdem !

Tüm dilleri konuşan insân ! Olmalı Âdem !

‘“Paskalya’dan ‘“elli”’ gün sonra havarilere,

Rûh indi ! Hepsi her dil konuştu !”’ Akıl ere !

‘“Pentakot”’ bayramıdır ! İncil’de bunun adı !

‘“Pentakot !”’ ‘“Ellinci gün”’ demek ! Eren anladı :

ALLAH ! ‘“Elli bin yılda ‘“RÛH”’ bana ulaşır !”’ Der !

‘“Yirmi sekiz”’ harf ile ! Noktalar ‘“Elli”’ eder !

Her eski tapınakta, yılan resmi var ! Niçin ?

Yılan ve Eren deri değiştirdiği için !

Eren ! Güneş ışığı yer ! Vakti gelene dek !

‘Fizik beden !’ Depolar şeffaf bedene, yedek !

Hazır olunca ! İçte oluşan fizik beden, !

Dıştaki bedenini, tutmaya kalmaz neden !

Yeni fizik bedene ! Şeffaf beden bürünür !

“Bıyığı terleyen bir delikanlı” görünür !

Bu işlemi yapınca ! Başka ülkeye gider !

Halk ‘Bu garip adam kim ?’ O nereden geldi ?’ der !

‘“Tam üç gün sonra, Îsa mezarında dirildi !”’

‘“Paskalya”’ adı ! İşte bu bayrama verildi !

‘“Ölü”’ gibi ‘“susunca üç gün”’ bak Zekeriya !

Ona ‘“YAHYA’yı ihsan etti ! ZÂT-I KİBRİYA !”’

Bu bayram ! ‘Yirmi bir Mart’ günü kutlanır her yıl !

‘ÂLİ’nin doğduğu gün’ denir ! Ey aymaz ! Ayıl !

Tevrât der : ‘“Konuşurdu tek dil insân ilk, arzda !”’

Can ciğer kardeş gibi ! Yaşar idi bu tarzda !

Bu şeffaf olan ırkın ! ‘İkinci âdem’ adı !

‘“Düştü”’ yoğunlaşınca ! Mâsum hâli kalmadı !

En sonunda azarak ! ‘“Babil kulesi”’ yaptı !

Kuleden gözetleyip göğü ! Yıldıza taptı !

ALLAH kuleyi yıkıp tek dili unutturdu !

Herkes başka konuşup, başka bir yol tutturdu !

‘“Herkes herkese düşman olup savaş başladı !”’

Unutulan tek dili hatırla ! ‘“RÛH’”tur adı !

Kule sensin ! ‘“ALLAH’ın kapısı”’ demek ‘Babil !’

Kule çökmeden gir de “Kapı” dan ! Kendini bil !

M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA 23.04.1999


‘“S İ H İ R !”’


Bir dâire şeklinde çevrilen el feneri !

Çok hızlı döndürülse olur ışık çemberi !

HAK da ‘“Her yerde hazır hem de bakan”’ bir nokta !

Nokta ise, sıfırdır ! Yâni her varlık yokta !

Kâlbde bil ki o nokta ! ALLAH’ın gözbebeği !

Oradan ayni görür geçmiş ve geleceği !

‘“Evreni sihirledi insâna RAHMÂN”’ niçin ?

Sihir bozup onu emrine alman için !

Diriden ölü resmi çeker beyin merceği !

Onu kır da ! Ayni yap ! Geçmiş ve geleceği !

‘“Ayni anda nakloldu bak ! Belkıs’ın sarayı !”’

Zaman ve mekân düştür ! Kaldır artık arayı !

O sonsuz hızlı nokta çıkarır ‘“Müthiş bir ses !”’

Rahimde duyduğundan, o sese sağır herkes !

ALLAH’ın nârasıdır ! HAK ‘“Müezzin sesi”’ der !

Son duyan insân kıyâm, ilk duyan vefât eder !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – 15.11.1998


S I R A !
Kalemin her yazdığı ! İlk ve son şey noktadır !

Nokta Arapça sıfır ve B ! Baba yoktadır !

En soyut başlangıcın tanımı bu ! En güzel !

ALLAH’tan ilk çıkan RAB ! B çift cinslidir ezel !

Tevrât’ta da ilk sözcük ‘“Başlangıç”’ bak ! RAB yâni !

Yedi çift cins Elohim ! İçinden çıkar âni !

RABB’in aslı ALLAH’ta ! Onun ki ZÂT’ta saklı !

Bunu ‘zaman’ sırası sanır ! İnsânın aklı !

Akıl kişisel bilinç ! Zaman ve mekâna kul !

Müdürü İblîs olan, sihir öğreten okul !

Aklı geçtin mi ! Kalır ne zaman ! Ne de mekân !

Göz bile kırpılmadan ! Çıktı mîrâca çıkan !

Zaman dışı bu süreç ! Öbür adı ‘“Kıyâmet !”’

Mîrâcın târifidir ! Mîrâçtaki MUHAMMED !

‘ZÂT ! ALLAH ! RAB ! RÛH !’ Diye hiçbir sıra kalmadı !

Bunların hepsi oldu bir anda ! Kendi adı !

Bir makam sırasıdır ! Hâlbuki bu, esasen !

Ne çıkış var ! Ne giriş ! Hepsi hep var ! Hepsi sen !

Başı, sonu, merkezi, olmayan dâire bu !

‘Noktanın tanımı’ der, ‘“KİTAB İLMİ”’ mensubu !

ÂLÎ ata binerken ! Tüm Kur’anı okurdu !

“Ben noktayım” diyerek, ‘“GAYB”’ ilmini o kurdu !

Her biri on bin kablo ! Yüz milyar hücre ! Beyin !

Ayar düğmesi kâlbde ! Dev bilgisayar deyin !

Denize kadar yürür askerler ! Dizi dizi !

Denizde hepsinin bak ! Kaybolur ayak izi !

Cebrâil tarafından sıralandı her âyet !

Sıra dışı değilsen ! Sıraya et riâyet !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – 23.04.2001


Ûdî üstad ;

Sayın, CİNUÇEN TANRIKORUR’A !


Davudî çok ! Ama yok bir tâne bile Davûd !

Udî çok ! Tanrıkorur gibi nâdir çalan ud !

Virtüoz kevserini, Cemil beyden içendir !

Kendisi gibi birtek ! Bak ismi Cinüçendir !

Zafer Şanken anlamı, ne şan düşünür ! Ne kâr !

Bu, olduğuna kanıt, onun büyük bestekâr !

Güzel şivesi gibi, konuştururken udu,

Eli mızrap tutmayan yapmakta dedikodu !

Kınarlar bestesini ! Ama değil udunu,

Marangoz nerden bilsin ! Zaten sesli odunu !

Dünyâ karma bir koro ! Ûdî de var ! Âdî de !

Zirvedekine hınçlı ! Kim ki kalır vâdîde !

Beste yapar o cilt cilt ! Cildini yerken kanser !

Hayırs ız, ‘hayır’ derken ! Hayrına verir konser !

Önce iki böbreği ! Sonra terk etti eşi !

Batıda alkışlanır ! Yurdunda yoktur işi !

Hem dil bilir ! Hem mîmar ! Hem udî ! Hem bestekâr !

‘“Bu âlemde her şeytan ÂDEM’i eder inkâr !”’

Yetiştirirken kültür havuzunda her türü,

Çok kültür adamının tek eksiği kültürü !

‘Dinle Neyden’ denmişken ; koyunlar kaval dinler !

Dede olmuş bir şovmen ! Dede efendi inler !

Itrî bestesi tekbir, düşmüş sesi bedlere !

Hamamcı’nın kurnası, kalmış cenâbedlere !

Mûsıkînin yerini almış popo müziği !

Rûh gürültüye gitmiş ! Kalmış yalnız fiziği !

Kâr, besteden ayrılmış ! Solist tok ! Aç bestekâr !

Şefin mîrasından sâde değneği çıkar !

Her türkücünün sesi, ağlamaklı ! Ve yanık !

Yanmış ağlayan halka ! Bundan içli yok tanık !

Kafiye yok ! Redif var ! Kalmamış hiç güfteci !

As solist lâhmacuncu ! Alt solisti köfteci !

Melodi olmuş ezgi ! Mûsıkî ise müzik !

‘Oratoryo’dan çıkmış bak nasıl Yunus ezik !

Renkli çöp tenekesi ! Halkın televizyonu !

Osmanlı kültürüne sövenin bu, vizyonu !

Tanrıkorur’u Tanrı korudu ! Bu ekrandan !

Kanalizasyonlardan akan ‘Özel’ ikrâmdan !

Hüznî der :‘İkimiz de kırgın ve hüzünlüyüz !’

Gökte kıymetli iken ! Yerde pek az ünlüyüz !

Kıymeti ölçer beyin ! Şöhreti kafatası !

Birimiz saz ustası ! Birimiz söz ustası !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA - 1996


SN. MUSTAFA ŞERİF ONARAN’A


‘SABİT SIFAT’ sayısı Tanrımızın ON ! Aran !

Bul da ! ‘MUSTAFA ŞERİF’ Olsun en son ! ‘O naran !’

Devenin boynu gibi ! Hem dil ! Hem edebiyât !

Neresinden tutup da olacaksın ‘onaran !’


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – 04.05.2002


Not : TRT kanalında edebiyât yorumları yapan

Sınıf arkadaşımın adı.

Aziz ağabeyim ;
SN. MEHMET ÂLÎ OKER’E ! *
Dönüp bakmaz ! Ne mevki ! Ne şöhret ! Ne paraya !

Benzer gönül zengini, HAK dostu, fukaraya !

Ezene karşı o hep, ezilen yanındadır !

Şövalye vakarıyla, hemen girer araya !

*

Karşısına çıksa da ! Rus dilberi Dunyaşka !



Gözü görmez kimseyi, zarif eşinden başka !

Üstündür, ATATÜRK ve İnönü hayranlığı,

Romeo ile Jülyet arasındaki aşka !

*

İnsânlık abidesi ! MEHMET ÂLİ OKER’e ,



Şükran borcum var benim ! Hem de binlerce kere !

Bir kuyruklu yıldızdı ! Meclisimizden geçti !

Benzer ! Gökte en parlak yıldız olan Ülker’e !

*

Selâm ! Benim gönlümün aziz efendisine !



Artık ölebilirim ! İçime sine sine !

Aşkımı ilân ettim bir nevi ! Son sözüm şu :

Ne o kimseye benzer ! Ne kimse kendisine !
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – 18 NİSAN 1999


* T.B.M.M. E.Genel sekreteri

Sayın, MEHMET YAZAR’A


Hayât can çekişme ! Uzar da uzar !

Her nefes ölürüz biz ! Azar azar !

Mum gözden kaybolup nûra dönüşür !

Ağlama yavruna ! Bir perde mezar !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA - 1994


SN. PROF. İSMAİL YAKUT’A
Melek, nûra ! Şeytan, nâra ! Mâildir !

Rûhu seyretmeye ! Can bir hâildir !

Her bayramda ! Bin koç kurbân etsen de,

ALLAH’ın kurbânı hep İsmail’dir !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA - 1994


Sayın, PROF. ÖZDEN’E


Dönme sakın ! HAKK’a verdiğin sözden !

Yoksa ! Ahirette düşersin gözden !

RABB’inin sesidir ! Vicdânın sesi !

Teslim ol o sese ! Ayrılma özden !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – 1994


RAHMETLİ ÜZEYİR GARİH’E !
Şehid oldu Üzeyir Garih ! En kara günüm !

Babamın öldüğü gün kadar ! Bilin üzgünüm !

Yirmi dört Ağustos’ta, babam etmişti vefat !

Garih gibi, onda da vardı çok seçkin sıfat !

O doğmadan ! Şeyh vermiş ona Üzeyir adı !

O adı ! Ondan iyi hiç kimse taşımadı !

‘“Üzeyir”’ hem Tevrât ! Hem Kur’anda ! Seçkin Nebi !

Garih ! Rûhuyla ona, hiç kalmadı ecnebi !

İnsânlıktı ! ‘“Mescid-i Aksa !”’ Onun indinde !

Ayırım yapmadı hiç ! Kardeş olan üç dinde !

Arap da ! Yahûdi de ! Ölse ! Çekerdi acı !

Her ikisini ! Kardeş yapmak idi amacı !

Kur’anda ‘“Üzeyir”’ o ! ve Tevrât’ta ‘“Uzayır !”’

Derdi : ‘YARAB ! Dost yapıp da ! Düşmanları ayır !’

Dürüst ! Bilge ! Çalışkan ! İnançlı ! İnsân sever !

ALLAH da Elohim’e der ! ‘Onu yanıma ver !’

Ağlıyor ! ‘Yahûdi’nin seyir defteri !’ Sessiz !

Üzeyir’e ! RAHMÂN’dan rahmet niyâz edin siz !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ÇEŞME-İZMİR / 25.08.2001

Sayın ; YAŞAR NÛRİ ÖZTÜRK’E !
‘Yezid’den derlemedir ! Bugünkü dinsel düzen !

‘Dini böldü tarikat ! Mezheb ! Bu, beni üzen !’

‘Beni de bölse ! Korkmam ! Buldum artık tipimi !’

‘Zîrâ tuttum ! ALLAH’tan bana sarkan ipimi !’

Böyle yazdım çok önce ! Kimseden çıkmadı tık !

Düzenin çürüdüğü ! Belli olmuştu artık !’

Üç mesaj daha verdim! Halkı uyarmak için !

Aymadı ! Almıştı o çok narkoz ! İçin için !

Ne televizyon vardı ! Ne medya sâhip çıktı !

Düzenden yana idi beyler ! Bu pek açıktı !

Ne işimden attılar ! Ne bir dava açtılar !

‘“Kitab bilgi”’mden ürküp arenadan kaçtılar !

Söz vermiştim ben ! Şimdi volkan son kez püskürdü !

Âyet âyet ! Dinbazın suratına tükürdü !

Birbirinden ayrıldı ! Işıkta,hayır ve şer !

Şafakta ! Karanlığa defolup gitmek düşer !

Hesap mahşere kalmaz ! ‘“Kıyâmet günü !”’ Bu dem !

Belli oldu ! Kim şeytan ! Kim melek ! Ve kim Âdem !

‘Öztürk’le övünürüm ! Irkım Türk ! Öz, fıtratım !

Hep yaşar o ! Nûri’dir ! Miraçta O’dur atım !

Düzme dini ! İkbâl ve siz düzelttiniz ! Ama,

Odak noktası için ! Yapayım bir saptama !

Dışta ‘RESÛL’ müjdeci ! Uyarıcı ! Postacı !


Yüklə 3,62 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   38




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin