42 yil öncesi



Yüklə 3,62 Mb.
səhifə9/38
tarix25.10.2017
ölçüsü3,62 Mb.
#12912
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   38

Günâhları yüzünden kimden şefâat umdu ?

HAKK’ı nasıl birledi ? Nasıl gözünü yumdu ?

O hangi dîne göre ahrette yargılandı ?

Hangi dûalar ile o tanrısını andı ?

‘Hangiyle’ çok sorum var ! Ama keseyim kısa !

Gelelim şimdi artık dînlerin esâsına !

Bunların hiçbirine cevap veremezsin sen !

Beni dikkatle dinle öğrenmek ister isen !

İnsân memeli robot değildir alelâde !

Kendine sorumludur ! Çünkü var hür irâde !

Doğruyu ve yanlışı ayırmak kutsal iştir !

Bu yüzden birçok organ, sağ ve sol dizilmiştir !

Bu seçimi yaparken Vicdândır danışmanı !

O sesin sâhibi HAK ! Rûhun olarak tanı !

‘Gizli İmâm’ MEHDÎ , O ! Ona uymandır secde !

Günde ‘Elli vakit’ uy ! Bir gün gelirsin vecde !

Kendi nûrunu görüp etrafında dönersin !

Güneş doğduğu için, bir mum gibi sönersin !

Âriyet ve variyet bütünleşir ! Tevhîd bu !

Bu bütünün Kur’an’da adı ‘“BİZLER”’ gurubu !

VİCDÂN seni zorlamaz ! Son söz kalmıştır akla !

Ama ölünce, aklı vicdân yargılar HAK’la !

Her hayırın ‘“Hamd”’ olup şefâat eder sana !

Orda ancak kendidir dost ve düşman insâna !

İnsân bir istiridye ! İçinde saklı inci !

Ermeden, bu inciye onun olmaz bilinci !

Beyin uyurken çıkar O ! Uyandı mı girer !

‘“Arza girip çıkanı bilir HAK”’ ve gerçek er !

‘“Secde çamura değil ! Üflenene yapıldı !”’

HAKK’a ancak, erenin perdesinden tapıldı !

‘“RAHMÂN önce halk etti ! Sonra öğretti beyân !”’

‘Beyân’ Kur’an demektir ! Erende oldu ayân !

Erendir ! HAKK’a Arzda inşâ olan ilk mâbet !

Sendeki de ayni rûh ! Bul da onu secde et !

İşte ‘“HANÎF DÎN”’ budur ! Ebedî ve ezelî !

Kâlbindeki sözlündür ! Nikâhla O güzeli !

ÂLÎ’ye nikâhlarken O ciğerparesini ,

Dedi :“Fakir isen ver, FÂTİHA sûresini !”

O an başka sûreyi RESÛL anmadı ! Niçin ?

“Fakir”e “FETİH” şarttır ! Yüz görümlüğü için !

‘“Kâlbini açtı ALLAH önce RESÛL’ün bile !”’

‘“Güçlendirdik onu der HAK, bizden bir RÛH ile !”’

‘“En yakın müezzinden dinle artık ezânı !”’

Cenâze namazını kıl ! Terk et vehmi, zanı !

O vakit seccadeni Arş üstüne serersin !

Rûhunun fışkırdığı RAHMÂN’ına erersin !

Ayna gibi ! Aslına hep şahâdet edersin !

‘Bende gören ! Duyan yok ! Bunlar hepsi sen’ dersin !

İnsâna üflenen rûh, Âdem olan atası !

Kur’an’da adı ‘“HANÎF !”’ Gayri, lâf salatası !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – 10.04.1997


“CAN PAZARI !”
Dînler ve Tarîkatlar ! Pazar kavgası oldu !

Pazar ! Dîn adamları ve şeyhler ile doldu !

Haham ! Papaz ! İmâm ! Şeyh ! ‘İnsânda saklı Âdem !’

HAK ! ‘“Halîfeler yaptım insânları”’der mâdem !

O, bu yüzden insâna diyor :‘“Âdem evlâdı !”’

Âdem’i tanımayan insânın ! ‘“Şeytan !”’ Adı !

‘“Şeytan da inanır bak !”’ ‘“Dıştaki yaratana !”’

İnsânın yaratımı ! İster ilk baba ana !

İçindeki Âdem’e ! ‘“İlk”’ ‘baba ana’ denir !

Ona secde etmenle ! Onun hakkı ödenir !

‘“Âdem’e isyan, oldu RAHMÂN’a isyân !”’ Niçin ?

RAHMÂN, insân içine rûhla girdiği için !

‘“Sizi RAHMÂN yarattı”’der, ALLAH bu nedenle !

Halk ettiren ayrılmaz, dikkat et, halk edenle !

‘“BENDEN veya RAHMÂN’dan iste fark etmez”’der, HAK !

Her isim, HAK’ça etmiş sâhibine iltihak !

Sen ‘ikinci Âdem’sin !’ Ve ‘sendeki ‘İlk Âdem !’

Mâzin, istikbâlin O ! Sen ise şimdiki dem !

Âdem’e teslim olan ! Dîninde yanılmadı !

Tarîkat ! Ona giden dosdoğru yolun adı !

Sen imârsın ! O mîmar ! Sen kopyasın ! O asıl !

Yaratım şeman odur ! Sen ondan oldun hâsıl !

Gölgenin, sâhibine bağlanması ‘“HANÎF DÎN !”’

Ölmeden ! Onu bulup görerek secde edin !

“Görmediğim ALLAH’a ben tapmam” dedi ÂLÎ !

Olmayınız ne olur ! Pazarlanan ahâli !

Yâni bu hayât ! İnsân için bir ‘can pazarı !’

Pazarlanan hak eder, HAK Âdem’den azarı !

RAHMÂN güneşe benzer ! Güneşin inmez cismi !

Işını bize iner ! Bunun ‘“İstivâ”’ ismi !

Azrâil’den önce, sen ! Sat canını RAHMÂN’a !

‘MUHAMMED ÂLÎ ! Sende saklı ilk baba ana !’


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – 17 NİSAN 1999


CAN !
Zebur’a göre, ‘“ Pis can yok olmakla suç öder !”’

Îsâ ise, ‘“İlyas’ın canı Yahya’daydı”’ der !

Canın ölümsüzlüğü, şarta bağlı ! Bu, demek !

Canını, Rûh’un gibi, sâf tutmaya ver emek !

Rûh ALLAH’tan bir ışın ! O hep ölümsüz yani !

Ateşte erir pis can ! Rûh’tan kopunca âni !

‘Bir varmış !’ Ve ‘Bir yokmuş !’ Olur sonunda ismi !

Bir hayvân canı için ! Artık malzeme cismi !

Tekrâr inerken Arz’a ! Rûh can dokur kendine !

Can’dan söz alırken der ‘“Teslim ol efendine !”’

On iki imâm, AHMED, FÂTMA : On dört mâsum pâk !

Hep ilk canla doğarlar ! Gözlerinde yok çapak !

İlk can Âdem ! Hepsinin o cana has, bedeni !

‘“HAK över !”’ ‘“Çift yediye candan secde edeni !”’


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – 21.11.2001


‘Ressam ABDÜRREZZAK Bey’e’

CANLI RESİM !


ALLAH’ın ‘“El Musavvir”’ Kur’andaki bir ismi !

‘Ressam’ demek o ! Çünkü rahimde çizer resmi !

Rızkınıza, onunla meslektaş olmak çıkmış !

‘“Rûh”’u varsa diridir ! Her bir tablonun cismi !

Oynar Monaliza’nın ! Hem sağ, hem de, sol gözü !

Leonardo yansıtmış ! Ona kendinden özü !

Sağda dur ! Sana bakar ! Solda dur ! Sana bakar !

Davinçi ! Diri resim çizmenin virtüözü !


İnsânın canlı resmi ! Kendi içinde saklı !

Ölmeden onu görmek ! Çok kişiye yasaklı !

Her düşünce ! Her eylem ! Her söz ! O resme yansır !

Resim ressamı çizer ! Şaşar insânın aklı !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – 1997


Sayın ; CEMÂL KUTAY’a !

ATA’ya, ilk defa siz yaptınız gerçek yorum !

Ekrandan dinledikçe, her sefer ağlıyorum !

Kaderimiz benziyor birbirine ne kadar !

Elimizden tutmadı bizim hiçbir iktidar !

Milletimizden bizi sakladı dikkat ile !

Medyaya yansımadı bizim gölgemiz bile !

Cebimizden ödedik her bir eserimizi !

Aradılar içinde sâdece parmak izi !

Mesaj yaptım bir ömrü ! Basım külfetim caba !

‘ATA Kültür Derneği’ ne iş yapar acaba ?

Seçim günü ya ‘NUTKU !’ Ya ‘KUR’AN’I !‘ Satarlar !

MUHAMMED veya ATA gelse hapse atarlar !

Biz ATA ile yatıp kalkarak kıldık namaz !

Hiçbir güneş elbette balçıkla sıvanamaz !

Uluğ Arapça ÂLÎ ! Tevrât’ta ‘“EL ELİYON !”’

Güneş demek ! Sayısı kim bilir kaç trilyon !

Çok şükür delinmeden, deldik televizyonu !

Bilindi MUHAMMED ve ATAMIZIN vizyonu !

‘“Herşey ölümlü ! Ölmez onun iç yüzü ! Cemâl !”’

Özünü görebilen, olur MUSTAFA KEMÂL !

Bir noktada üstadım, sizinle dost değilim :

Nûr’cu Fethullah’a da, varmış sizde eğilim !

Muaviye’ye ‘hazret !’ ATA’ya o, ‘“Deccal !”’ Der !

Hemen onu lânetle ! Olmasın ömrün heder !

Kurmaya çalışıyor, ‘anti lâik bloku !’

‘Sümüklü böcek’ten de, TV’de belge oku !

Yahudiden de beter ! Bir ‘ağlama duvarı !’

Sâhiden ağlayacak ! ‘“Ateş !”’ Çünkü kulvarı !

Yobaz, öldürdü ‘kâfir’ diye, ÂLÎ’yi bile !

Bize ne yapmaz onlar ! Artık fikir edile !

Sizi kırdımsa, lütfen ediniz fakıyri af !

‘Türk’ün Ülküsü’nü ettim, yine de size ithaf !

Cibril, Kutlu Ay rûhu ! Oldunuz ilhâm perim !

ALLAH yazan her iki elinizden öperim !
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – 31.08.1999


‘“C E M Â L !”’


Tayvanda bir sitriptiz seyretmiştim güzelce !

Kendime lânet edip uyumuştum o gece !

Çok kibar bir şekilde, üç kez kapım çalındı !

Kapıyı açtığımda, sandım aklım alındı !

Bir hûri ve bir oğlan içeri attı adım !

Dedi : ‘Bu oğlum HASAN ! Benim FÂTIMA adım !

Ben çıkayım ! Oğlumun sana var birkaç sözü !’

Yalnız kalınca HASAN dedi : ‘Aşk, HAKK’ın özü !

HASAN ve Hüsün aynı yazılır ! Güzel demek !

Cemâle etmediysen secde, boştur her emek !

Kardeşim HÜSEYİN’in de aynı kökten ismi !

Dedemiz böyle koydu ! Yansıtsın diye cismi !

‘“Her şey çift yaratıldı”’ cemâlin çifti cemâl !

Mîrâçta seyredilir ! Cemâl bulunca kemâl !

‘“Züleyha gömlek yırttı !”’ ‘“Kızlar parmak doğradı !”’

Gördükleri oğlanın zîrâ Yusuf’tu adı !

Habîbine dedi HAK ‘“Sen her kirden yıkandın !”’

Neyi, nasıl, yaptınsa ! Zîrâ hep beni andın !

Süpürgeye değildir âit, üstündeki kir !

Yeter ki özünden hiç gafletle yapma zikir !’

Sonra odamdan çıktı ! Arkasını dönmeden !

ZEHRA’yla göğe uçtu ! Gökte ZÜHRE sönmeden !

M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

İZMİR – 07.04.1998

CENNET PERDESİ !
Sanma cennet güzelle dolu bir yatakhane !

ALLAH sevip sevilmek ister ! Cennet bahane !

Başka güzel yok ki o sevip sevilebilsin !

ALLAH’ın ismi ışık ! Gölge haddini bilsin !

Aslını yansıtmaya ! Cenneti etmiş perde !

Kopya olmaktan kurtul ! Perde sırrına er de !

‘“ALLAH perde ardından konuşur”’ diyor âyet !

“Görmem artmaz !” Der ÂLÎ ! “Perde de kalksa şayet !”

Cebrâil’in sınırı ! Ancak perdenin önü !

Yaya kaldı ! RESÛL’ün mîrâç olunca yönü !

Yoluna devam edip RESÛL cennete vardı !

‘“Son sınır”’ idi yine ! O cennetin de ardı !

MUHAMMED o sınırda ! Tanıştı ‘“MÂHMUD”’ ile !

İki isim de ayni kökten ! Dikkat edile !

‘Ben’ merkezli baktıkça ! Hep ufuk sınırı var !

‘O’ merkezli bakınca ! Ne sen varsın ! Ne duvar !

Demek ki esâs perde ! Saklıdır ilk merkezde !

O ilk merkeze, ister, nokta ! İster, ÂLÎ de !

O merkezdendir çivit ! Sarı ! Mavi ! Üç ışın !

Bu ‘üçüz boya’ ile ! Olur HAKK’a varışın !

Yâni ‘uyku !’ ‘Erme !’ Ve ‘ölüm !’ Denen üç hâlde !

Sâf canla çıkan öze ! ‘RAHMÂN !’ ‘RAHÎM !’ Ve ‘RÛH !’ De !

Mâden, bitki, hayvân ve rûhun akıl bilinci : Diğer dört renge âit ! Aymaz insân sevinci !

Rûhsuz akıl ! Ölümde akkor ateşte erir !

Doğadan aldığını ! Zerre zerre o verir !
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – 03 Haziran 2001


‘ÇEVİRİLERİM’
Yolladım Rûhumu gayb âlemine !

Dedim ! Öğren ! Ne diyor var edenim ?

Bir vakit sonra bana döndü yine !

Dedi : cennet de ! Cehennem de ! benim !


ÖMER HAYYAM’dan
* * *
Çıplak yaratık gördüm ! Bir çölün ortasında !

Bir insândan daha çok ! Andırıyordu kelbi ! *

Açtı ! Fakat midede değil ! Kafa tasında !

Yiyordu ! Yediği de, et değil ! Kendi kâlbi !

* *

Sordum : tadı iyi mi ? ‘Acı !’ Dedi ! ‘Yine de



Seviyorum ben onu !’ – Seviyor musun ? Niye ?

O cevap veriyordu ! Kâlbini yiye yiye !

‘Evvelâ acı, sonra da kâlbim diye !’
STEPHEN CRANE – 1958
* * *

Kartal ki gökten görür dünyânın her yerini !

Ne deniz ! Ne volkanlar aşar ! Bakıp derbeder !

Bir mezardan geçerken, gözleri kararıp der :

Bu ! İşte ! Çukurların en korkunç, en derini !
VICTOR HUGO 1958
* * *
Uzay diyor : ‘Sonsuzluk !’ Rûh diyor : ‘Ebediyet !’

Bir dipsizde ! Bir uçsuz ! Yuvarlanır ! Müebbet !


VICTOR HUGO 1958
* * *
Herşey uçup gidiyor ! Su, buhar ! Ateş, duman !

Ağzı gevşek kapanmış bir küptür şu asuman !


VICTOR HUGO 1957
* * *
*Kelb = köpek

‘“ÇİFT ve TEK !”’


‘“Her şeyi çift yarattık”’ âyeti şaşmaz usûl !

“İkizdir insân ile Kur’an” demekte RESÛL !

İkiz eşin rûhunla birleşinceye kadar,

Çiftleştikçe zorunlu bu yüzden sana gusül !


Bu çiftleşme yüzünden cennetten düştü Âdem !

Soyunup ikizinden, çırçıplak kaldı o dem !

Çıplaklığı örtecek en iyi örtü özün !

Hayvândan bir tek farkın, kendinle temas mâdem !


Ne için öbür temas gizli yapılan ayıp ?

Çünkü cennet bu yüzden ilk defa oldu kayıp !

HAKK’ın Âdem’e emri özüyle birleşmekti ,

‘Havvâ’ denen eşini içinden çıkarmayıp !


‘“Sizi biz bir tek özden yarattık”’ çünkü der HAK !

Biri ikiye bölmek ortak koşmak muhakkak !

‘“Özümüzü kararttık”’ dedi, Âdem ve Havvâ !

Bütünleşene kadar olmadı yüzleri ak !


‘“Çift ve tek üzerine”’ bak ALLAH yemin eder !

‘“İki denizi kanal ile birleştirin”’ der !

‘“İnci mercan”’ yerine, kurbağacık çıkaran !

Kuyruğunu titretip milyon kez gelip gider !


‘“Cennette yemek içmek yok”’ demekte HAK mâdem !

‘“Hûri oğlan”’ denilen ‘çift kutub ışık beden !’

RAHMÂN ve RAHÎM gibi birleştikçe ‘“RÛH”’ çıkar !

Kurtulmuştur o artık gelmeden ve gitmeden !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – 12.12.1996


‘“DABBET-ÜL ARZ !”’
ALLAH der : ‘“Hakikata ulaşamaz asla zan !”’

‘Hôkins’tir Dabbe !’ Diye, bilgin saçmalar bazan !

‘“Dabbe”’ olsa ! Yazmazdı ‘zamanın kitabını !’

Duyardı ! ‘“HAKK’ın zaman olduğu”’ hitâbını !

‘“Bir bilen”’den dinle sen ! Şimdi ‘“Dabbet-ül Arz”’ı !

Öğren nasıl ! ‘“Dabbe”’nin yerden çıkışı tarzı :

‘“Rûh topuktan başlayıp beyinden çıkar !”’ Niçin ?

‘Ayağıyla vurarak yere !’ Çıktığı için !

‘“Dabbet-ül Arz”’, bu demek ! Arz küçük fizik beden !

Ona vurup çıkan, RAB ! Canı terbiye eden !

‘RAB isminin ortaya çıkmasıyla o’ eşit ! (1439) *

Küçük kıyâmet ölüm ! Söylenmiş çeşit çeşit !

‘“O söz başa gelince, Yer’den bir dabbe çıkar !”’

‘“Der : ‘içten inanmadın !’ Sözünü ettin inkâr !”’

Ölürken onu görür has kul ! Hatırlar ‘“sözü !”’

‘“Çabuk hesab görür o !”’ Ve insân yumar gözü !

Çünkü en son nefeste, veyahut erdiğin an,

Tam uykuda, cennet ve cehennemde yok zaman !

‘Kıyâm’, ayağa kalkmak ! ‘“Kıyâmet kopar âni !”’

‘“Karşında dinelir O !”’ Öldüğün vakit yâni !

“Tam bir insân şeklinde” der ÂLÎ, ‘“Dabbet-ül Arz !”’

Sâf çıkan candır, melek ! ‘“Melek için secde farz !”’

Secde ettiği, Âdem ! Vücûttan çıkan, rûhu !

‘“Duman duman”’ harf adam ! Tapmaz Yezid gürûhu !

‘“RABB’ine söz verirken, sana sen oldun şahit !”’

RAB, Rûh olarak girip yâni alındı ‘ahit !’

Her an uyarır seni ! Ne düşünsen ! Ne yapsan !

Sende saklı ‘“Şahit”’ O ! ‘“Âdem”’ denen ilk insân !

‘“Topraktan yaratıldı insân !”’ Aynen özet Arz !

‘“Onda RAB’dan bir Rûh var !”’ Sana, seni eder arz !

Sırf ‘“Dabbe”’ ise ölen ! Bir hayvândır ! Ayaklı !

Özü yerine, ortak bir RABB’e bağlı aklı !

‘“Dabbet-ül arz yorumu”’ hesapla bak kaç eder ! (1886)

‘Müminlerin emiri olan Hazrettir’ (ÂLÎ) O der ! (1886)


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – 23.10.2001


* Dabbet-ül arz = Hû ism-i zuhur-u RAB = 1439

* 1886 = Tevil-i Dabbet-ül arz = Hazret-i Emir-ül Mü’minin (ÂLÎ)


DALGA !

Sâhil kumluysa, dalga döverek onu oyar !

Kayalıksa, başını çarpıp dayağa doyar !

Kumlu sâhil kılıbık ! Kayalık ise, kazak !

Ne oyul sen ! Ne de döv ! Böylesinden dur uzak !

Kıyı yerinde durur ! Dalga ona saldırır !

Dalga hayâl ! Köpürtüp deniz onu ! Kaldırır !

Kanıtlamak ister hep varlığını kıyıya !

Ya o bol bol kum yutar ! Ya da çarpar kayaya !

Kıyıyı okşar dalga ! Sert değil ise eğer !

Yâni, cilveliler sırf dalga geçmeye değer !

Çarşafına en sâkin kızı ilk yatır ! Niçin ?

Çarşaf gibi denizde dalga yok ! Onun için !

En iyi öğretmendir doğa ! Ondan alın ders !

Aşk ve iş hayâtınız ! Yoksa gider her gün ters !
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – 21 MART 2001


DANTE !
J’ai vu dans na Vision DANTE au paradis !

İl pleurait sans cesse ! Etonné, je lui dis :

Qu’est-ce qui te tourmente encore dans

Ce jardin de féte ?

İl répondit sanglot ant : “lavengeance en prophéte !”
PAR ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – 01.04.1967

Yorumlu çevirisi :
Düşte gördüm DANTE’nin cennet olmuş makamı !

Ağlıyordu ! Sordum : ‘Bu nankör bir iştika mı ?’

Nasıl girdin buraya, MUHAMMED’e söven sen ?

Hıçkırıp cevap verdi : ‘Peygamber intikamı !’


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
‘“DANYAL ve MATYÖ’NÜN VİZYONU !”’
Tevrât’ta Danyal’ın da farklı değil vizyonu !

‘“Bir ihtiyar gördüm”’ der ! Şöyle anlatır onu !

‘“Saçları saf yün gibi ! Elbisesi kar beyaz !”’ *

‘“Oturduğu taht ateş !”’ ‘“Herkes ederdi niyâz !”’ *

‘“Ateş tekerlekleri vardı !”’ Taht sabit değil !’ *

Uçan dâirelerin burda sırrına eğil !

‘“Tahtın önünden ateş bir ırmak akıyordu !”’ *

Günâh ve sevabına kulun o bakıyordu !

‘“Bir insânoğlu indi bulut üstünde, anî !”’ *

‘“İhtiyara yaklaştı !”’ ‘“Yakını idi yâni !”’ *

‘“İhtiyar, ‘“bana tapan ona da tapsın dedi !”’ *

‘“Âlemi yönetmeye izin aldı ebedî !”’ *

İncilde Matyö, ‘İnsânoğlu’ için ‘“Mesîh”’ der !’

İhtiyar insân, olur ‘insânoğlu’na peder !

İnsân erince, kâlbde belirir nûr bir kişi !

‘İnsânoğlu’ denilir ! Hem erkektir ! Hem dişi !

Hep vardı erende “Genç !” Yâni erenden yaşlı !

Erendir ‘“İnsânoğlu !”’ “Genç” ise, ‘“Aksaçbaşlı !”’

‘Âdem’ gibi doğar o ! Babasız ve annesiz !

Ona YEHOVA ! MESİH ! HIZIR İLYAS ! Deyiniz !

Nûr insân, ölümsüz genç ! Eren insân, ihtiyar !

ÂLÎ’nin sırrıdır bu ! Onu bilen bahtiyar !

Matyö, ‘Bu sır bilinmez ! Bu kuşak gitmeden’ der :

‘Mesîh gökten inecek !’ Evren olacak heder !

Toz kalkınca görürsün ! At mı ? Merkep mi ? Binek !

Ölmeden özünü bul ! Şeytana olma denek !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA-23.09.2000

Not : * Tevrât, DANYAL (DANİEL) : Bab.7/ 9-10-13-14. âyetler.

‘“DEMİR !”’


‘Yedi yüz elli altı’, ‘O, HACI BEKTAŞ’ sözü !

‘“Kitab-ı kerim !”’ Yâni kur’an o ! İnsân özü !

Yedi yüz yirmi üç’dür BEKTAŞ ! ‘“En temiz şarab !”’

‘“El beyt-ül haram”’, yâni ! Kâbe diyor ona RAB !

Kâbeye gitmemişken, bu yüzden denir hacı !

Tanımamak evinde doğan ZÂT-I, ne acı !

İstiyorsan vereyim sana Kur’anla yanıt !

‘“Ve demir’i indirdik âyeti buna kanıt !”’ (723)

Bu cümleyi arapça topla ! Sana ‘BEKTAŞ’ der ! (723)

‘“Ve demiri indirdik”’ âyetiyse ‘“RAB”’ eder ! (202)

M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ÇEŞME-İZMİR, 11.08.2000


D E P R E M !
RAHMÂN sözcüğü bil ki ‘Sabırlı’ ile eşit ! (329)

Sabrını taşırana cezâ var ! Çeşit çeşit !

Hayvân kamçıyı görür ! Görmez kamçılayanı ;

Depreme ‘fay hattı’ der ! Görmeyen öte yanı !

‘Terbiye eden’ demek, her toplumu bil ki RAB !

Toprak, hava, su, ateş eder her şeyi harab !

Bu dört cindir ! İlimin bilmediği fay hattı !

Bilmeyen herkesin o her kez tozunu attı !

Cezâ olur kişisel ! Yerel veya top yekûn !

Harekete geçirmek dört fayı, sesle mümkün !

İyilik ve kötülük dalgamız buhar gibi !

Yağmur ve tûfan olur ! Geri alır sâhibi !

‘Rahmet yağıyor’ deriz ! Yağmur yağdığı zaman !

Tûfana dönüşünce, kimseye vermez aman !

Ne göndersek biz göğe ! Bize eder iâde !

İşte buna denilir ecel veyâhut vâde !

HAK der:‘“Yedi gezegen benzeri arzda mevcûd !”’

Keza yedi katmandır arzdan alınan vücûd !

Yedi katmanı bağlar bil ki tam iki çengel !

Toplamı dokuz olur ! Âdem sayısına gel !

Sanma Nostradamus yıldıza bakıp bildi !

Arz’ın ‘Gayb’ katmanına inmek ona kabildi !

Ne düşünsek ne yapsak ‘o yedinci katta’ var !

‘“Cin Gayb’ı bilmez !”’ Dünyâ ‘“Göktaşı gibi kovar !”’

Övünmesin ! Ölmeden cesedini terk eden !

Arz içine giremez ermeden şeffaf beden !

‘Ay çekimini’ yenen şeffaf ! İner buraya !

Geleceği gördüm der ! Bakıp yıldıza Aya !

Cin ancak infâz emri aldığı gayb’ı bilir !

İnfâz emrini ise dört ifrît verebilir !

‘Dört eren’den alırlar emir vermeye izin !

‘Dört yöne selâm’ınız işte bunlara sizin !

Bunlara ‘“Hesab günü”’ ; bil ki ‘“Kitablar”’ denir !

‘“Ne yaparsak yazarlar !”’ Borç, defterden ödenir !

ALLAH bu dört erene, ‘“Mîrâçta son sınır”’ der !

‘“İkinci yedilerden”’ dördüdür ! Bilen ender !

Altlarında RÛH ile var yirmi sekiz izzet !

Melektin ! İnsân yaptı ! Sen onlara secde et !

Dörtlerin üstünde var ‘“İlk çift yedi !”’ Ve Peder !

‘“Îsâ’nın babası”’ O ! Kur’an ona ‘“RAHMÂN”’ der !

‘Gayb erenleri soyut !’ Bir kat insin ! İlk yedi !

RAHMÂN’dan başka kimse Gayb ereni görmedi !

Yâni Gayb erenleri ‘ilk yediler’in özü !

‘Sâbit isimler’ denir ! ‘“Hû”’ orda açar gözü !

Gayb ereninin başı RAB ! HAKK’ın ben bilinci !

Ondan fışkırır RAHMÂN RAHÎM adlı birinci !

İnsân ise, RAHMÂN’ı görür en son erince !

İlk erince rûhunu görür ! Bir fark var ince !

ALLAH herkes için Gayb ! ‘Gayb ereni’ne bile !

İrtibât sağlanılır ancak ‘“Sekîne”’ ile !

‘“RAHMÂN öğretti !”’ Âdem isim ilmini bildi !

Bu ilim sayesinde ‘“Halîfe”’ olabildi !

Mesajı okunmuyor ise, fakir neylesin !

Depremde ölenlere ALLAH rahmet eylesin !

M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – 27.08.1999


DERİN DEVLET !
Türk devleti sığ değil ! Ve hep kalacak derin !

Çünkü eseridir o ! Ata gibi önderin !

Temeli şehit kanı ! Temelli bir devlet o !

Denemesi bedava ! Haçlıları gönderin !

Senin amacın ! Söküp bu aslanın dişini,

Bitirmek kışlasında,ordusunun işini !

Onun sancağındaki yıldız sayısını say !

Öğren o nasıl çekmiş ! Kaç devletin fişini !


Dibini eşeleme ! Sonra dibini oyar !

Senin gibi haramla değil ! Helâlle doyar !

Nostramus diyor : ‘Avrupa’nın haçını ,

Beş bin yılında Türkler ! Ay Yıldız ile boyar !’


Kulüpte övündüğün o din var ya ! Safsata !

Onu tarih, ‘“HAK DİN”’in çöp sepetine ata !

Îsâ, insânın ! Mesîh, onun rûhunun adı !

ALLAH der ‘“Ayni simge ! Âdem denilen Ata !”’


Türk’tür İslâm dinini hem yaşatan ! Hem kuran !

MUHAMMED Türk göçmeni ! Şaman mesajı, Kur’an !

‘“İbrahim’in babası Azer !”’ Bu, Türkçe sözcük !

Cennet ‘“Dicle ve fırat !”’ Tevrât’ta ! Yâni Turan !


Balkan ! Kafkas ! Ve güney ! Tam bir şeytan üçgeni !

Alttan halını çekmek ister ! Bozup dengeni !

Korkma ! Sende HAK üçgen : ALLAH ! Ayyıldız ! Ordu !

Artı, Atası ile ayni her Türk’ün geni !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA-19.12.2000


Deuxiéme Partie

İkinci kısım


“Bayatîaraban Mevlevi Âyîni”

Musique rituelle pour les derviches tournours de

Konya, Composée par C.TANRIKORUR sur le texte

original de MEVLÂNA DJELALEDDIN en persan.


Premier salut

Birinci Selâm


Ô manne dans le désert ! Ô flambeau des cicux !

Daigne prêter l’oreille a nos cris pour Dieu !

Que nous puissions rettouver dans nos poitrines fendues,

Les riviéres du Paradis ! Sans le fruit défendu !

X

Quel jour est-ce aujourd’hui ? Dis-le nous ! Ô calendrıer !



Deux soleils éclairent le monde qui n’était qu’un cendrier !

C’est évident que ce jour ne consiste pas des heures,

Mais des larmes de joie des amoureux du Seigneur !

X

Pas d’autre ami que Dieu ! Dans les deux mondes pour nous !



Nous n’avons rien a faire que de le prier a genoux !

O notre soleil natal ! Tu nous manques toujours !

Hélas ! Rien que ton image, tu nous montre sous les jours !

Deuxiéme et Quatriéme salut

İkinci ve Dördüncü Selâm
Oui ! C’est Toi mon seul roi ! C’est Toi ! Mon seul Roi !

Oui ! C’est Toi ! Dans le coeur et dans le corps, ma foi !

Ton souffle me rendrait mille âmes sans doute,

Si je rendais une seule âme sur ta sainte croix !


Troisiéme Salut

Üçüncü selam
Pas d’autre vrai refuge que le Souverain dos saints !


Yüklə 3,62 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   38




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin