Ölünce tekrâr eder ! Bu en mutlu hâdise !
‘“Secde”’dir ! İblîs ile Meleğin farkı mâdem !
Cenneti, cehennemden ayıran sınır ! Âdem !
Bu yüzden Arâf’tadır ! İlk Âdem ! Yâni ÂLÎ !
‘“Yüzüne bakar halkın !”’ Ve bölünür ahâli !
‘“Yargıda söz almaya bir tek o aldı izin !”’
RAHMÂN’ın huzurunda ! Sözcüsü hepimizin !
‘“RAHMÂN’a ! Heybetinden kimse edemez hitab !”’
‘“Herkesin yaptığını ! Yalnız açıklar kitab !”’
O vakit ! Hayretinden donup kalır ahâli !
‘“Kitab”’ diye konuşan ! Zîrâ sâdece ÂLÎ !
Anlarlar Kur’anda ki ‘“Apaçık Kitab”’ kimmiş !
Ahrette ! ‘“Apaçık olur imâm !”’ Biter iş !
‘“Hiç unutmayan kulak !”’ Kur’anda adı niçin ?
Her sesi kayda alıp o sakladığı için !
O sesler ! Ahirette dönüşür renkli filme !
‘“Gizli kayıt”’ denilir ! ÂLÎ’deki bu ilme !
‘Dünyâdaki her dili konuşur gayet fasîh !’
Hem İLYAS’tır ! Hem YAHYA ! Hem de ÎSÂ EL-MESÎH !
RESÛL dedi: “Îsâ’ya öyle benzer ki ÂLÎ,
Bir bilse ! Ona tapar Hıristiyan ahâli !”
‘Bilir kaç karınca var ! Kaçının dişi cinsi !’
‘“O her şeyi bilendir”’ Kur’anda onun ismi !
HAK önünde zaman yok ! ‘“Yargı biranda biter !”’
‘Kâfirleri ateşe, MUHAMMED ÂLÎ iter !’
‘“Cehennemdekilere seslenip bir müezzin !”’
‘“Sorar : Ateş, hakkınız değil mi sizin ?”’
‘“Evet”’ derler ! Seslenir sonra cennetliklere :
Cevap sâde ‘“Selâm”’dır ! Cevaba akıl ere !
‘“Kulağa okununca müthiş bir sesle ezân !”’
‘“İnsân ölür !”’ ‘“Müezzin”’ olur ‘“MÜNÂDΔ’ o an !
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
ANKARA – 11.06.1999
“MÜJDE !”
Ne kadar güçlü olsa ! Karanlığın çetesi !
Bir gün uygulanacak ! ‘VİCDÂNIN’ reçetesi !
Masasında kalacak ! Her ıstakoz yiyenin,
Çek defteri ! Çatalı ! Bıçağı ! Peçetesi !
Sanma ! Bu yeni düzen olacak komünizm !
İslâmizim ! Veyâhut başka bilmem ne izim !
Her can ! Kendi rûhunu temsil edebilince,
‘“Arz Cennete dönecek !”’ Müjdemiz budur bizim !
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
İZMİR – 16.10.1998
‘“MÜNKİR !”’
‘Ömer,Osman,Ayşe ve Ebû Bekir
Hazrettir’ demek bil, en yanlış zikir !
“’EHLİBEYT’e SEVGİ”’ âyeti varken,
Dönekleri seven, RAHMÂN-I MÜNKİR !
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
ANKARA – 19.01.1998
NAMAZ !
Kıble insân ise, gerçektir namaz !
HAKK’A secde eden, kulu kınamaz !
Ara hep Tanrını ! Yanı başında !
Tuz gibi ! Su gibi ! Günlük aşında !
Erenden kıvılcım almaktır namaz !
Hiçbir mum, kendini tutuşturamaz !
Ne bir alkış bekle ! Ne bir ödül um !
Geceye şefâat et ! Ve eri mum !
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
ANKARA – 1994
‘“NAMÛS !”’
Bil ki namûs harama uçkur çözmemek değil
Tohumunu saklamak o ! Sırrına eğil !
Helâlle de uçkuru çözmek haram ! Ne vakit ?
Çocuk için değilse ! İblis’ledir o akit !
‘“Azgın nefsi söndürmek için HAK verdi izin !”’
‘“Azgın nefis”’ten maksat, İblisinizdir sizin !
Alt şeffafı, harcanan cinsel güç yoğun yapar !
Üst şeffaf kopamaz ! Bu, uzay yolunu kapar !
Omurga içindeyken omurilik bir gazdır !
Beden dışında sıvı olur ! Bilenler azdır !
Rûh, omuriliği hep tutar bir gaz hâlinde !
Omuriliğine sen ‘Mîrâç merdiveni’ de !
O, Sekineye akort oldu mu şeffaf erer !
Şeffaf âleme tekrâr girerek, ‘“Gayb”’ı derer !
Omurilik cinsel güç laboratuvarı bil !
Beyne pompalamakla o gazı, ermek kâbil !
Omurilik, beyini seks organına bağlar !
O gazı seksle dibe kim pompalarsa ağlar !
Alt şeffaf bedeni seks gittikçe yoğun yapar !
Üst şeffaf kopamaz ! bu dışa çıkmayı kapar !
Yoğun olur ölünce hep reenkarnasyonu !
Doğunca şeytan yine ortak kullanır onu !
Cinsel güç uyanmadan çocuk bak çok boy atar !
Ağaçta cinsel güç yok ! O hep uzar bir miktar !
Daha tatlı ve sulu, tohumsuz meyve ! Niçin ?
Hep meyve beslemeye güç harcağıdı için !
Fidanları bahçevan sürekli keser ! Niye ?
Cinsel organ çiçeğe, güç gidemesin diye !
Bil ki şeytandan gelir her çeşit cinsel dürtü !
Dön arkanı eşine ! Çek üstüne bir örtü !
Tohumunu saklayan olur bir ‘“Saklı Kitab !”’
İçinde saklıRABB’i eder hep ‘“Gizli hitab !”’
‘“Zekeriya RABB’ine”’ ‘“Gizli”’ edince niyaz !
‘“Yahya doğdu ! Eşi yok !”’ Nedeni bu ! Bilen az !
‘“Yahya için ALLAH hem ‘bilge !’ Hem ‘namûslu’ der !”’
‘“Rûh üfledi Meryem ve İsâ’ya !”’ Bilen ender !
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
ANKARA – 11.05.2002
NİYÂZİ İPEKSÜMEROĞLU’NA !
Cihâda çıkan erin elbet gözü pek olur !
Bir sürü it içinden, bir teki köpek olur !
Her hayvânın salyası kendi ağzına layık !
Çok böcek var tüküren ! Birinden ipek olur !
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
ANKARA - 1987
NOEL HEDİYESİ !
A : BİR ŞÂMANIN DENEYİ !
Şöyle anlatır râhip K... mûcize deneyi :
‘İnanmazdım ! Lâmalar bana savunsa neyi !
Şefleri bir şâmandı, ben hep alay ederdim :
‘Ölen lâmanın rûhu bebeğe girmez’ derdim !
Bu sataşmalarımdan rahatsız olup gâyet,
Şâman ! Kanıtlamayı kabûl etti nihâyet !
Bir mağara mâbede girdik lâmalar ile !
Dört aylık bebeğini getirdi bir âile !
Kapıya bekçi kondu ! Çıkarıldı anne de !
Tek bir şart vardı : Herkes susmayı kabûl ede !
Ortaya yattı bebek ! Ve şef, terimi sildi :
Duvarlara dayanıp lâmalar taş kesildi !
Şâman yere bakınca ! Bir ölü gibi kaldı !
Bebek ayağa kalktı ! Benim aklımı aldı !
Önümde bağdaş kurdu ! Bu mûcize yaratık !
Tibetçe ünlü sözü tekrarlıyordu artık :
‘Ben Budha’yım !’ ‘O eski lâmayım !’ ‘Ben rûhuyum,
Onun yeni bedende !’ Bende felç oldu duyum !
Dudağımı ısırdım ! Gözlerimi kapadım !
Açtım ! Rüyâ değildi ! O attı iki adım !
Gelip minik elini benim elime koydu !
Elinin sıcaklığı sanki elimi oydu !
Rûhumu tarıyordu ! Bana diktiği gözü !
Gözü ! Gözden ziyâde andırıyordu közü !
Minik maske ardından ! Bana şef bakıyordu !
İçimde sanki volkan patlamış ! Akıyordu !
Dayanamayıp örttüm elimle ben gözümü !
‘Inga’ sesi duyunca ! Geri aldım sözümü !
Bebek yere yatmıştı tepinip oynuyordu !
Yaşadığım şok ! Beni son derecede yordu !
Şâmana dedim : ‘Şimdi sen ver bana ipucu :
Bebeği vursa idim ! Ne olurdu sonucu ?’
‘Yavaş vursan ! Olurdun bebek öldürmüş cânî !’
‘Ben de ölürdüm’ dedi ! Eğer vursaydın ânî !’
Aydınlattı herşeyi ! Şâmanın bir çift sözü :
Rûhunu nakletmişti bebeğe ! İşin özü !
Bu deneyi izledim Blavatski ile :
Dedim ‘gizli tut !’ Sonra bu değerlendirile !’
B : MESİH’İN KİMLİĞİ !
Değerlendiremedi onu kimse tamamen !
Mesih’in kimliğini ben açıklayım ilmen :
Bir mürid, mürşidinden ışın aldığı vakit,
İsmiyle şükrederdi ! Tamamlanınca akit !
‘İlyas’ adını ÎSÂ da bak ! Son anda andı :
‘MESİH yaptın beni sen !’ Diye içti son andı !
Ölmeden önce öldü bir çeşit ! Yâni Arzda !
‘Ölümsüz kimliğiyle !’ Dirilerek bu tarzda !
İncil yanlış çevirir kasten ‘son sözü !’ Niçin ?
Çarmıhta öldüğüne kanıt olması için :
Güya o demiş : ‘İLYAS ! Beni terkettin !’ ‘Niye ?’
Halk da şaşmış ! İLYAS çok önceden öldü diye !
Kilise ‘“Baba ! Baba ! Dedi, İlyas değil ! Der !”’
‘Eli’ ismini, ‘Avi’ diye tercüme eder !
Doğru sözden boşuna oysa Papa etti çark !
‘Baba’ deseydi de o ! Hiçbir şey etmezdi fark :
‘Işın’ alan, erenden çünkü doğar yeniden !
Hakerenine ‘baba’ demesine bu neden !
‘“Âdem ‘yüz otuz sene tuttu ‘tövbe’ orucu !”’
‘“ALLAH’ın dini !”’ ‘“Tövbe !”’ Kabûlüne ip ucu ! (130)
‘“O yıldıza and olsun”’ mîrâçta bak ! ALLAH der !
Bu söz de, ne tesâdüf ! Aynen ‘yüz otuz’ eder !
‘“Petrus yüksek bir dağda iken kamaştı gözü !”’
‘“Giysisi güneş gibi oldu ! Parladı yüzü !”’
‘“İlyas ve Mûsa ! Îsâ ile konuşuyordu !”’
İlyas ! Mûsa ! Kayboldu ! Bunu hayâle yordu !
‘“Îsâ’dan râzı oldum !”’ ‘“Dedi gökten gelen ses !”’
MUHAMMED, Mûsa ! İlyas, Harun ! Gibi ! Burda kes !
‘“Ayni ses dedi oldun gerçek Âdem evlâdı :”’
İlk ikiz gen ! ‘“ALLAH’ın fıtratı”’nın milâdı !
‘“İsâ Petrus’a dedi kıyâm sırrımı sakla !”’
Zîrâ ‘ÂLÎ olarak kıyâmı’ sığmaz akla !
İncil ‘“Yahya dirilmiş İlyas’tır”’ diyor ! Niçin ?
‘“Ateş arabası”’yla göğe çıktığı için !
Binerken ! ‘Hırka’sını, El Yesa’ya bıraktı !
‘Radyasyonu !’ ‘Hırka’dan öğrencisine aktı !
‘“İstemişti İlyas’ın rûhundan o iki pay :”’
Artık koynunda doğdu onun ! Güneş ile Ay !
‘“Ölüleri diriltti !”’ O da mürşîdi gibi !”’
O da olmuştu ‘“Mesih :”’ ‘“Kitab ilmi sâhibi !”’
‘RESÛL’ün hırkası’na ! Sâhip çıkalım kesin !
Ölmüşken ! Bak dirildik ! Hedefiyken herkesin !
‘“Yüce Meclis”’ten indi ! Şimşek gibi bir ışın !
Türkiye’yi kurtardı ‘Mavi Gözlü Sarışın !’
‘İLYAS’ adını ÎSÂ bakın andı iki kez :
Hem İLYAS ! Hem YAHYA’ya ! Şükretti ! Bilsin herkez !
Îsâ der : ‘İLYAS geldi !’ ‘Ama halk anlamadı !’
‘Kastettiği Resûlün, zîrâ YAHYA’ydı adı !’
‘“Gizli yalvardı !”’ ‘“Evlât ver !”’ Diye Zekeriyâ !
‘Özüne hitâb etti’ demek bu ! Yok hiç riyâ !
Başka duâya ALLAH ! ‘Dilenci duâsı’ der !
Bir sadakayla savar ! Şükretmezse ! Red eder !
Hem de ‘“Senin katından !”’ Ver !”’ Dedi Zekeriyâ !
‘“RAHMÂN”’ titreşiminde verdi ! ZÂT-I KİBRİYÂ !
‘“ÎSÂ, YAHYA’dan yüce doğmadı kadından !”’ Der !
‘“ZEKERİYÂ’nın oğlu YAHYA ER RAHMÂN”’ eder ! (329)
‘“YAHYA, ALLAH katından !”’ ‘“YÜCE MECLİS’in”’ başı !
Îsâ gibi seçkine ! Ancak yapar HAK aşı !
ALLAH yalan söylemez : ‘“YAHYA’nın adı eşsiz !”’
Başka bir isim değil İLYAS ! Anlayınız siz !
‘“Rûh temessül etti”’ der bakın ! Meryem’e RAHMÂN ! *
YAHYA’nın benzeri, RÛH ! Üflediği zaman ! *
Bak ‘“Cibril Meryem’e der Elizabet kısırdı !”’
‘“Ona da ben üfledim Yahya’yı !”’ Bu bir sırdı :
‘“Yahya’ya annesiydi altı aylık hâmile !”’
RAHMÂN rahimden geçmez ! Soyut kimliği ile !
‘“Şeffaf rızık”’la MERYEM ! Zâten buna hazırdı :
Titreşimi ‘ÂLÎ’ydi ! Beklediği HIZIR’dı !
Îsâ ALLAH’ın oğlu değil ! Onun evlâdı !
Yâni ‘vücûd verilen’ anlamındadır adı !
HIZIR ! İLYAS ! Ve YAHYA ! Hep var kıyâmetedek !
HAK, ‘ÂLÎ !’ Mason, ‘HİRAM !’ Der ! Tevrât, ‘“MELK-İ SEDEK !”’
‘“En âlî hayır hikmet !”’ Çünkü ‘“KİTAB BİLGİSİ !”’
‘“YAHYA bebekken, vardı hikmet ile ilgisi !”’
‘“Beşikte konuşurken”’ MESİH’de konuşan kim ?
İsmini söylemeyim ! Anladınız nitekim !
Kimi der ‘MESİH simge !’ ‘ÎSÂ hiç yaşamadı !’
Yahudi kitabı var : ‘Yalancı Mesih adı !’
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
ANKARA – 02.01.2002
*Temessül etmek = Birinin benzeri olarak gelmek
*Benzeri = Misli
N O K T A !
“Ümmetim kıyâmette 72 bölük olacak, hepsi
Cehenneme gider yalnız bir bölük kurtulur !”
‘Hazret-i MUHAMMED’ ( s.a.v.)
“Ümmetim yetmiş iki bölük olur” RESÛL der !
“Yalnız bir bölük hâriç hepsi ateşe gider !”
“Yalnız biri” demiyor RESÛLULLAH ! Dikkat et !
Yetmiş üçüncüyü bul ! Sonsuz mesâfe kat et !
“Benim ümmetim” diyor ! Kalanlar zaten kâfir !
Yâni İslâm geçinen de ateşe misâfir !
‘“Cehennemden geçmeyen insân yok der bak âyet !”’
Dindar veyahut dinsiz olsun ! Bu açık gayet !
Yetmiş iki harf çıkar, yirmi sekiz harfi aç !
Yazılabilmek için her harf noktaya muhtaç !
Meselâ ‘Nûn’ bir harf ! Aç ! Üç harf çıkar ! N , Û , N !
Anlamı : Deniz ! Balık ! Hokka ! Ve anne onun !
ALLAH ‘“Nûn ile kalem”’ üstüne eder yemin !
‘“Nûn”’ mürekkep hokkası demek ! Ol bundan emin !
Mürekkepte hiç harf yok ! Damlalardan ibâret !
Her damlası bir nokta ! Bu birlikten al ibret !
Damla şekilsiz ! Ona kalemdir sûret veren !
Hokka rahim ! O kalem, penis der aklı eren !
RAHMÂN denen bu kalem, yazar yirmi sekiz harf !
Hokka ve kalem ise olur Lâm Elif’e zarf !
Lâm Elif bir tek harftir ! ÂLÎ ile MUHAMMET !
Her kelimeden evvel ! Zîrâ yazıya ‘“Rahmet !”’
Herbir harf bir kelime ! ‘“Rûhtur her bir kelime !”’
Yirmi dokuz harf konmuş, elime ve dilime !
‘“Deryâ mürekkep olsa ! Eklense yedi deryâ ,
Yetmez kelimeleri yazmaya !”’ Rûh sonsuz ya !
Yâni var ‘bir asıl ve yedisi kopya deniz !’
‘“Sekiz”’ tâne kapısı olan bir tek bedeniz !
İşte ! Âdem yüklendi bu yirmi dokuz ismi !
Bir kaçını yitirdi ! Ve karardı nûr cismi !
Af oldu kazanınca Rûhu ! Arza yollandı !
Cennette kalamadı ! Tâzelese de andı !
Âdem’in kaymasının Arza şudur nedeni !
Mürekkeple harflerden çizilmişti bedeni !
Sorma ! ‘Bende harfler mi ? Yoksa mürekkep mi var ?’
Var mı mürekkep ile harf arasında duvar ?
Hâlbuki ne mürekkep var ! Ne yetmiş iki harf !
Hepsinin aslı nokta ! Noktadan başkası zarf !
Ateşten kurtulur bu yetmiş üçüncü bölüm !
‘Noktadan başka vücûd yok’ der ! Ve görmez ölüm !
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
İZMİR – 06.04.1998
‘“NÛR !”’
Bil ! MUHAMMED ÂLÎ’nin nûru oldu ilkin halk !
Kâlbinde uyandır da o nûru ! Kabrinde kalk !
RAB ! Rûh ! Ve Kalem gibi, bu nûrun var çok adı !
Kâh Mûsâ’nın elinde, kâh sînâda parladı !
Bu nûrdandır ‘EHL-İ BEYT !’ Her nebi ! Ve her Velî !
Bu nûrdur âlemlerin ahiri ve evveli !
Bu nûr içindir secde ! Bu nûra verildi söz !
‘“ALLAH’ın boyası”’dır ! ‘“Fıtratıdır !”’ Yâni Öz !
‘“ALLAH’ın yok doğrudan secdeye ihtiyacı !”’
‘“Zâten herşey secdede !”’ Teslim olmuş ! Duâcı !
Din, iman, küfür, cennet, cehennem lâzım değil !
‘“O herşeye doymuştur”’ âyetine sen eğil !
RAB evreni yaratıp, oldu RABB’ÜLÂLEMİN !
RAB, RAHÎM olan RAHMÂN ! ‘“ALLAH yanında emin !”’
İşte bu aşamada ortaya çıkar HAK DİN !
Secde zoraki değil ! Herkes hür ! Fikir edin !
Terbiye için bir söz alıp, bize girer RAB !
Sözünü tutan mutlu ! Hâinin hâli harab !
ALLAH ZÂT ! RAHMÂN sıfat ! Budur İblis’le dava !
Olmak veya olmamak ! Harcanmayın bedava !
Herbir şeyi yine sen, ALLAH’tan iste ! Ama,
O an sakın kişisel RABB’ini sen dışlama !
Kendi RABB’in, kâlbinde ALLAH’a bağlı kablo !
‘“ALLAH’ın boyası”’yla boyanmış eşsiz tablo !
‘“ALLAH’ın boyası”’ ve ‘“Hazret-i Îsâ”’ eşit ! (1558)
Mîrâçtaki “Genç”te o ! ÂLÎ’yi bul ! Ol reşit !
“‘Gaybı ancak o bilir !”’ Senin gaybında saklı !
Evrensel bilgisayar ! ÂLÎ’dir onun aklı !
‘“Nûr”’un son halkasıdır, senden seslenen vicdân !
‘“Bana secde et”’ der O ! ‘“İçinden çıktığı an !”’
Edebilirsen secde bu nûr zâta ! Ne onur !
Eşit Abdullah oğlu MUHAMMED ile bak ‘“NÛR !”’ (287)
Dışında sev MUHAMMED ÂLÎ’yi ! İçte ara !
Yoksa, ‘“Öbür dünyâda olur yüzün kapkara !”’
RESÛL dedi : “Îsâ’nın benzetildiği, ÂLÎ !"
“Fazla açamam ! ALLAH diye tapar ahâli !”
‘Mesajları’ veren de bana, bu ‘“Tanrısal renk !”’
Bir sayı farkla, benim tüm isimlerime denk ! (1557)
Kimde ‘“O boya”’ yoksa halkın gözünü boyar !
Ölünce de ‘“Zebânî”’ onun gözünü oyar !
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
ANKARA – 22.01.2000
ON BİR !
MUHAMMED, doksan iki ! Dokuz ve iki, on bir !
ÂLÎ de bak ! Sıfırsız on bir ! En büyük tekbir !
Yan yana bir yaz on bir ! MUHAMMED ÂLÎ ikiz !
Derler : “Biz hem en sonuz ! Hem de âlemde ilkiz !”
On ! Sevgi ! Sıfırı at ! İlk bir : ‘“Ehad !”’ ALLAH
‘ALLAH sevgisi’ demek MUHAMMED ÂLÎ ! Billâh !
On bire kadar topla ! Tam altmış altı eder !
ALLAH da ayni ! ‘Özüm MUHAMMED ÂLÎ’dir’ der !
Zîrâ ALLAH, ‘Âdem ve Havvâ’ toplamına denk ! (66)
‘İlk baba ve anne’den içimize verir renk !
Otuz üçer omura sâhip ! Erkek ve dişi !
Çocuk yaparken, ALLAH yazmakta iki kişi !
Bu yaratım dışında birleşme kutsal değil !
Meryem, bâkire ! FÂTMA, betûl ! Bu sırra eğil !
“O, Âdem sevgisidir” sözü de ALLAH eder !
Çift cinsli ilk Âdem’i kâlbinde bulup tap der !
‘“RAHÎM olan RAHMÂN”’ O ! Adı MUHAMMED ÂLÎ !
And içtiğimiz ‘“RAB”’ O ! Bunu bilmez ahâli !
‘“İçinden çıkıp secde et !”’ Demeden tut sözü !
Kul konumunda ALLAH her bir insânın özü !
‘MUHAMMED ÂLÎ’ ile ayni sayı eder ‘“RAB !”’ (202)
‘Bunlar hepsi tesâdüf’ der isen, sonun harab !
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
ANKARA – 26.11.2000
İsimlerin Ebcet ilmine göre sayısal değerleri :
Sevgi = Arapça ‘Hub’ (sayısal değeri 10 ! Sıfırsız 1)
ALLAH = sayısal değeri 66
Âdem ve Havvâ = Arapça sayısal değeri 66 = O, Âdem sevgisidir
RAB = 202 = MUHAMMED 92 + ÂLÎ 110 =202
‘“O N D O K U Z ”’ I
Kevni halk eder her an, ezelî ‘“KÜN”’ feryadı !
Bu nedenle Kur’an’ın ‘Kelâm-ı kadîm’ adı !
Kur’an içteki Âdem ! Nota ile dokunmuş !
Her notası bir harftir ! Evliyâca okunmuş !
Şifreyi öğren sağken ! HAKK’a yakın bir erden !
Ahrete âit bilgin değişmez ! Kalksa perden !
ALLAH adı Kur’anda olur ‘“LİLLÂH ! LEHÛ ! HÛ !”’
Hû da, û, sesli ektir ! ‘H’ dir ALLAH’ın rûhu !
‘H’ nefesin sesidir ! Sayısı EHLİBEYT’tir !
Beş vakit, bu beş ZÂT’ı anıp sâlâvat getir !
‘Hû’ demekte insân bak ! Verir iken nefesi !
‘Hû’ demek Ha ile vav ! Yâni ‘“ON DOKUZ”’ sesi !
Nefesini alırken insân demektedir ‘hi !’
Arapça okundukta ‘hûhi’, ‘yeheve’ sâhi !
İbranîce bu dört harf ‘YOD, HA, VAV, HA’ ediyor !
YEHOVA’nın şâhidi, Âdem’e, ‘şâhit’ diyor !
On bir toplamı ALLAH ! On bir ise eder ‘Hû !’
ÂLÎ, hû artı sıfır ! Hû’dur ÂLÎ’ nin rûhu !
‘Hi’on beş ! ‘Havvâ’ denen ezelî annemizdir !
AHMED’in ‘ümmi’ eki, bil ki buna remizdir !
Ümmi anne sıfatı ! Câhil olamaz VELÎ !
‘B’ hecesi aynen ‘Eb !’ ‘Baba’ demektir ALÎ !
ALLAH ‘“Göklerin nûru !”’ Müsbet ve menfi ışık !
Ezelî baba ile anne’ ye tapar âşık !
Her övgüye MUHAMMED ile ÂLÎ müstahak !
ALLAH’ tan çıkan bu ilk çift kanalın adı HAK !
Besmeleden B ayır ! ÂLÎ’ yi etme inkâr !
‘“ALLAH’ın RAHÎM olan RAHMÂN İSMİ, B”’ çıkar !
Kur’an başlar ‘Bismillâh’, Tevrât ‘Beraşit’ diye !
‘Berat’ sûresinde yok Besmele ! Anla niye !
Berat’ın ilk harfi ‘B’, ‘Bismillah’ sözüne denk !
‘B’ ilk baban ! Evlâdı ol da versin sana renk !
İncil ‘ilk önce’ yâni ‘“En arke”’ diye başlar !
İlk önce nokta ! B’ye secde etmeli başlar !
ALLAH’la çağdaş bakın ! İlk yaratıcı söz ‘“KÜN !”’
Kevn’in kökü ‘“Kün !”’ Âlem, ‘“Ol sözü”’ dür top yekûn !
İbranîce, Arapça B, BEYT kökünün ismi !
Hiyeroglif ‘B’ diye çizmekte bir ev resmi !
Sâde ÂLÎ doğmuştur HAKK’ın evi KÂBE de !
ÂLÎ’ye ALLAH değil ! ‘“ERRAHMÂN”’ın ismi de !
‘B’ ismine karşıdır ! ALLAH’a değil İblîs !
Ayırdı ‘“Bilen ile bilmeyen”’i HAK MECLİS !
ALLAH perde ardında ! Onun perdesi Âdem !
ALLAH’ ın yüzü odur, ‘El VECİH’ kırk beş mâdem !
Âdem toprak ! Babası : “HAZRET-İ EBÛ TURAB !”
İki bin yirmi eder ! Sıfırı at ! Kalır ‘“RAB !”’
‘“ZÜLCELÂLİ VEL İKRÂM”’ bir sıfır at, ÂLÎ’ dir !
Hiç sıfırsız ise ‘“Hû !”’ Onu özüne bildir !
‘“RABB-ÜL-ÂLEMİN”’ beş yüz ! ALLAH’ın beş cemâli !
RAB isminin mazharı ise MUHAMMED ÂLÎ !
MUHAMMED’i HAK, ‘“RAHÎM”’ diye övmekte, niçin ?
ERRAHÎM ismi onda tam göründüğü için !
B, İSİM, ALLAH, RAHMÂN, RAHÎM ! Besmele beş söz !
EHLİBEYT gibi ! Ayni titreşim ve ayni öz !
MUHAMMED, ÂLÎ, FÂTMA, HASAN ile HÜSEYİN
Hem Besmele ‘“ON DOKUZ !”’ Sen bu zâtları giyin !
On dört mafsal, beş tırnak, gibi bunlar bir ‘vücûd !’
Eli yüze sürerek âminle biter sücûd !
Sonsuz sabır simgesi EYÜB, ‘On dokuz’ eder !
HAKK’ın ESSABIR ismi ve ERRAHMÂN ayni der !
Sabır ile belâda her HAK dost terfi eder !
İşkence eden için,‘Ya RAB onu affet’ der !
‘“Onun yüzü ! Bir ! Rehber !”’ Yine ‘ON DOKUZ’ hepsi !
Herbiri gösteriyor insânda saklı nefsi !
On dokuz yıl sonra Ay, ayni gün olur HİLÂL !
HİLÂL ile ayni harf ALLAH ! O, ism-i celâl !
‘HAZRET-İ MUHAMMED’ ve Arapça ‘On dokuz !’ Bir !
‘Sevgili sözü özü’ en yüce er ! Çek tekbir !
‘“Üstünde On dokuz var !”’ Âyetine düşen denk,
Şu iki söz vermekte HAK dost’un kâlbine renk :
‘İniş günü’ sayısı bu ! ‘HAZRET-İ MEHDÎ’nin !
‘HAZRET-İ MUHAMMED ve ÂLÎ’ sırrı her dînin !
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
ANKARA – 1996
İsim ve kelimelerin ‘Ebced’ ilmine sayısal değerleri :
Yüz = El Vecih = 45
Toprakbabası Hazret-i (ÂLÎ) = Hazret-i Ebu Turab = 2020
RAB = 202
Yücelik ve ikrâm sâhibi HAK = Zülcelâli vel ikrâm = 1100
ÂLÎ = 110
Onun yüzü = Vechehu = 19 , Bir = Vâhid = 19,Rehber = Hâdi = 19
Hazret-i MUHAMMED = 1500
En yüce er = Seyyid-ül beşer = 1500
Arapça ‘On dokuz’ demek = Tis’at Aşer = sayısal değeri 1500
Sevgili sözü özü = Hikmet-i lâfz-ı Habib = 1500
Hz.Mehdi’nin iniş günü = yevm-i nuzül-u Hazret-i Mehdi = 1616
Hazret-i MUHAMMED ve ÂLÎ = 1616
‘“19”’ II
‘“On dokuz”’ Arapça da harfle ‘bin beşyüz eder !’
‘HAZRET-İ MUHAMMED’de ‘bin beş yüz !’ Bilen ender !
Yine ‘bin beş yüz’ eden var daha bir başka ad :
‘HAKK’ın galib aslanı, ÂLÎ’ ‘“KAF HA YA AYN SAD !”’
Aynen Besmele gibi, EHLİBEYT ‘on dokuz’ harf !
ALLAH içteki mektup ! EHLİBEYT dıştaki zarf !
‘“RAHMÂN RAHÎM ALLAH’ın”’ var tıpkı benzer resmi !
‘“MUHAMMED ÂLÎ FÂTMA HASAN HÜSEYİN İSMİ !”’
Zîrâ her ikisi de bak ‘altı yüz seksen dört !’
Bu sırrı anladıysan, söyleme ! İçinde ört !
Bu Zâtları kâlbinde bul sen ! Ölmeden âni !
Yoksa olurlar sana tam ‘“ON DOKUZ ZEBÂNİ !”’
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
ANKARA - 2000
“ON İKİ EYLÜL !”
I TANI !
‘İç savaşa’ giderken ! Memleket adım adım !
‘Yetmiş sekizde’ yine ! Bir mesaj yayımladım !
İsmi ilginç ! ‘TANRININ ARABACILARI’ dır !
Harf sayısı ‘“On dokuz !”’ ‘“Vahiy alan arı”’ dır !
‘Bal aracı Tanrının, Arı !’ Aslında bu söz !
‘Arınan, RAB tacını alır !’ Yâni RABB’in öz !
Değiştirilse böyle ! On dokuz harfin yeri,
‘“On dokuz”’ mesaj çıkar ! Titretir göğü yeri !
Kapağının başında ! Var tuhaf hayvân resmi !
‘“BAKARE”’yken ! Ahırda merkebe dönmüş cismi !
Darbeden iki sene ! Önce yaptım uyarı !
Koca kulaklıların, çıkmadı hiç duyarı !
Her sözüm matruşkaydı ! Anlamları iç içe !
Rengârenk işlenerek ! Olmuştu kanaviçe !
Bir bilge yazar dedi : ‘Bu eser, rûhun mâlı ! (x)
Her bir satırı için ! Bir kitab yazılmalı !’
II UYARI
Kitapta ! Tablosunu çizdim durumun ilkin !
Ve şu uyarılarla topluma dedim silkin :
‘Kardeş hücreyi yiyen hücreye, denmekte ur !’
‘Kan gitmeyen bir organ ! Mutlak kangren olur !’
‘İnsânlık ilk bakışta ! Güzel duruyor ama !
İçi tamâmen yırtık ! Dışı tamâmen yama !’
‘Maddeci topluluktan oluştu mu ! Tüm başlar,
Rûhsuz bir beden gibi ! Toplu çürüme başlar !’
‘Kurt kemirmez meyveyi ! O çürüdüğü için !’
‘Kurt kemirdiği için ! O çürür ! İçin için !’
‘Genci gence kırdırıp bayrağa sarıyoruz !’
‘Herkes bir kaynak arar ! Biz bardak arıyoruz !’
‘Her genç ATATÜRK ! Ama onun yanlış baskısı !’
‘Biri sağ, biri solda ! Bir pantolon askısı !’
‘Kafası tuğladan sert ! Kaba kuvvete uşak !’
‘Karateciye ancak ! Devrolur böyle kuşak !’
‘Dîne, ‘Afyon’ der ! Sonra mendil verir, eterli !’
Dostları ilə paylaş: |