Koç Topluluğu şirketlerinin Türkiye ekonomisinde bugün itibarıyla sahip olduğu yeri “küresel oyuncu” kimliğini ve vizyonunu nasıl yorumluyorsunuz?
Koç Holding, Türkiye’nin gurur kaynağı bir müessesesidir. Türk Hazinesi’ne önemli şekilde vergi veren bir müessesedir. Profesyonel yöneticilerle çalışan ilk şirkettir. Bir aile şirketi olmaktan çıkmış bir dünya devi haline gelmiştir. Sayın Vehbi Koç daha sağlığında, kendisinden sonra bu büyük kuruluşun sağlam bir şekilde yoluna devam etmesinin tedbirlerini almıştır. Bu büyük başarının nedeni, teferruata çok meraklıdırlar. Bir iş kurmuşsa o işin ayrıntısını bilir. Kendisi Koç Holding’in yeni yönetimini Rahmi Koç’a bıraktığı zaman dedik ki, “Sen rahat durmazsın, işlere karışırsın” dedik. “Yok, karışmayacağım” dedi. Bu sefer kendisine, “Otomobil kullanmasını bilen birisi şoförün yanına oturduğunda frene basılacak yerde o da basıyor, gaza basılacak yerde o da basıyor. Sen yine gaza, frene basarsın” dedim, böyle şakalaştık.
Vehbi Koç’un ve Koç Topluluğu’nun sosyal sorumluluk kapsamındaki çalışmaları ve özellikle eğitim, kültür ve sanata sağladığı destekler hakkında neler ifade etmek istersiniz?
Zenginliğin, servetin dostu yoktur. İnsanlar servet sahipleriyle pek dost değillerdir. İtibarında servetin de kıskançlık yarattığı bir vakadır. İnsanoğlu böyle yaratılmıştır. Bilhassa zenginliği henüz çok iyi bilmeyen toplumlarda, zengin, haset ve düşmanlığın hedefidir. Ülkenin zenginliği de ancak insanların zenginliği ile mümkün. Herkesin zengin olması mümkün değil. Biraz ticari beceri meselesidir bu. Ortamın verdiği şartlar da önemlidir. Böyle olunca, kişi, servetten dolayı üstüne haset çekmemesi için hayırsever olması lazım. Hayırseverlik herkese dağıtarak mümkün değildir. Öyle noktalara teşvik edeceksiniz ki herkes yararlansın. Bunların başında eğitim ve sağlık gelir. Eğitim kurumları kurarsanız, herkesin cebine para koymaktan çok, herkesin çocuğuna okuma imkânı sağlarsınız. Koç’un kurduğu eğitim müesseseleri son derece başarılıdır. Koç Üniversitesi’nin kuruluşuna ben birinci derecede şahidim. Fikir kendisinindir, teşvik benimdir. Aslında Sayın Vehbi Koç’un itibarı, güvenilirliği yanında bir de ne yaparsa iyi yapar şeklinde bir ünü var. Yani, Koç markasını gördüğünüz zaman mutlaka iyidir. Her şeyi iyi yaptığı gibi eğitim ve üniversiteleri de iyi yaptı. Sağlık tesislerinin kurulmasına yardımcı oldu. Eğitimde ilk adımı yurt yaparak başlamıştır. Çünkü 1960’lı yıllarda en büyük mesele yurttu. Herkese örnek oluşturdu. Sonra başkaları da yapmıştır. Yani bir önderdir. Yalnızca sanayide değil, eğitimde kurduğu kurumlarla önderdi… Bakın kimin aklına gelir, cenazeye göndereceğiniz çiçeğin parasını eğitim derneğine yatırmak. Bu kimin aklına geldi, Vehbi Bey’in aklına gelmiştir. Oradan ne çıkmıştır biliyor musunuz, milyarlarca TL çıkmıştır, on binlerce insan okumuştur. Çürüyüp giden çiçekten ortaya çıkarmıştır. Bunları düşünmek önemli bir hadise. Bunları düşünürsünüz de bunları yapalım dediğiniz zaman arkanızda insan bulamazsınız. Bunun için de muteber olmanız lazım. Sayın Vehbi Koç’un itibarlı olmasından Türkiye yararlanmıştır. Vehbi Koç, sadece maddi bakımdan değil, insani vasıflar bakımından zengindir.
Kenan Paşa’ya mesaj
“12 Eylül sonrasında Vehbi Bey ziyaretime gelmişti. ‘Kenan Evren beni çağırmış ziyaretine gidiyorum, bir mesajın var mı?’ dedi. ‘Var’ dedim. Hamzaköy’e gitmiştik, gelmiştik, bu olay da bir buçuk ay sonra idi. Kendisine dedim ki, ‘Kenan Paşa’ya söyle, bu işin içinden çabuk çıksın. Asker ne kadar çabuk çıkarsa Türkiye o kadar az zarar görür’ dedim. Ordu, Türk milletinin yegâne varlığıdır. Türkiye fevkalade sıkıntılı ve ekonomik meselelerle karşı karşıya kalmıştı o dönem. Bir kaşık yağ, bir topak şeker ve benzine ihtiyaç vardı, yalnız kan işini askerlerin düzeltmesi gerekiyordu. Ekonomik meseleleri düzeltmek için aldığımız tedbirler tutmuştur. Bunun devamı gerekiyordu. Devamında Turgut Özal’ın bilgisi vardır. Vehbi Koç’a, ‘Turgut Özal’dan yararlanmaya devam etsinler, o zaman ekonomik meseleler düzlüğe tamamen çıkar’ dedim.”
PROF. DR. ERDAL İNÖNÜ:
“Hayranlıkla anıyorum”
Koç Topluluğu’nun 80. yılında yöneticilerini ve tüm çalışanlarını candan kutluyorum. Kurucunuz rahmetli Vehbi Koç’u saygıyla, hayranlıkla anıyorum. Onun ticari dehası, tükenmez enerjisi ve eksilmez yenilik arayışıyla, sıfırdan başlayıp her yıl halka daha büyük hizmetler vererek büyüyen, Kurucusunu kaybettikten sonra da çocuklarının ve arkadaşlarının çabalarıyla yoluna devam eden topluluk, Cumhuriyetimizle neredeyse yaşıttır ve Türkiye’nin dünyada kazandığı saygınlığa hatırı sayılır bir katkı yapmıştır.
Ülkemizdeki öteki özel kesim kuruluşlarına da örnek olan ve yalnız Türkiyede değil, tüm dünyada yaşayan insanların yaşam düzeylerini yükselten çalışmalarınızın artan başarılarla devamını diliyorum. Topluluk üyelerini sevgi ve saygı ile selamlıyorum.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN’DAN 80. YIL MESAJI:
“Emeği geçen herkesi saygıyla anıyorum”
Cumhuriyet tarihimizin en köklü kuruluşlarından olan Koç Topluluğu, sanayi ve ticaret hayatımızın gelişmesine, ülkemizin ekonomik refah düzeyinin artmasına değerli katkılarda bulunmuştur.
Aziz milletimiz, yokluk ve imkânsızlıklar içinde verdiği Kurtuluş Savaşı’nı zaferle sonuçlandırmış, adeta küllerinden yeniden doğmuştur.
Kurtuluş Savaşı’mızın ardından ise, en az onun kadar önemli olan ekonomik kurtuluş savaşımız başlatılmıştır.
Cumhuriyetimizin bu ilk kalkınma hamlesi, yanmış, yıkılmış bir ülkenin yeniden hayat bulması ve dünya sahnesindeki varlığını yeniden hissettirmesidir. Ülkenin dört bir yanında fabrikalar açılmış, yollar yapılmış, o güne kadar olmayan sektörlere destek verilmiş, kısacası ekonominin her alanında ayağa kalkmasını mümkün kılacak altyapı hazırlanmıştır.
Bu tarihi mücadelenin başından itibaren içinde yer alan Koç Topluluğu, hiç kuşkusuz bu serüvenin aktörlerinden biri ve en yakın gözlemcisi olmuştur. Türkiye ekonomisinin yeniden canlanmasında, sanayinin kurulmasında, özel sektörün gelişmesinde, istihdamın artmasında, rekabetin oluşmasında, Türkiye’nin dünya ölçeğinde bir oyuncu haline gelmesinde, girişimci ve uzak görüşlü kişiliği ile merhum Vehbi Koç’un katkısı mevcuttur.
Türkiye, yakın tarihinde yaşadığı ekonomik krizlerin ardından son yıllarda yeniden bir toparlanma sürecine girmiş, hatta toparlanma sürecinin ötesinde Türkiye ekonomisi bir atılım dönemini başlatmıştır. Bugün ülkemiz, Kurtuluş Savaşı’mızın ardından başlayan ekonomik kalkınma savaşımızın temelindeki felsefeyle hareket ederek, bölgesinde ve dünyada istikrar unsuru olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. Nitekim Türkiye’nin son dört buçuk yıldır elde ettiği ekonomik başarılara bakıldığında, kaydedilen seviyelerin tarihi seviyeler olduğu, bazılarının Cumhuriyet tarihimizin en iyi seviyeleri olduğu görülecektir.
Son dönemde başlattığımız bu ekonomik atılım süreci, kuşkusuz Türkiye’nin daha açık, istikrarlı, güvenli, özgür ve demokratik bir ülke olma süreciyle paralel ilerlemiştir. Özel sektörümüz, ekonomik büyümedeki katkısı kadar, demokratikleşme ve istikrarın muhafazasında da etkin bir rol oynamıştır. Bu boyutuyla Türkiye’nin sadece ekonomik başarısı değil, siyasi, diplomatik, sosyal ve demokratik başarısı da özel sektörümüzün destekleriyle gerçekleşmiştir.
Kuşkusuz Türkiye’nin kat edeceği daha uzun bir mesafe bulunmaktadır. Ülkemiz, on yıllar boyunca kaybettiği vakti yeniden kazanmak, potansiyellerini azami derecede açığa çıkarmak, mevcut sorunlarını da bir an önce çözüm yoluna koymak zorundadır. Bu noktada hedefler belirlenmiş, gerekli altyapı hazırlanmış, Türkiye önüne bir vizyon koymuştur.
Geçmişte olduğu gibi önümüzdeki süreçte de Türkiye özel sektörle başaracaktır. İnanıyorum ki, bütün özel sektörümüzle birlikte Koç Topluluğu da her zaman olduğu gibi birbirini besleyen ekonomik kalkınma ile demokratik gelişme sürecimizde önemli roller oynamaya devam edecektir.
Bu duygularla, Koç Topluluğu’nun 80. kuruluş yıldönümünü bir kez daha kutluyorum. Başta merhum Vehbi Koç olmak üzere, topluluğa emeği geçen herkesi saygıyla anıyorum. Koç Topluluğu’nun her kademedeki tüm yetkililerine, tüm çalışanlarına başarı dileklerimi iletiyor, yolunuzun açık olmasını diliyorum.
REKABET VE DOSTLUK BİRLİKTE KEYİFLİ
İş dünyasının temsilcileri, kuruluşunun 80. yılında pek çok alanda öncü olan Koç Topluluğu’na ilişkin görüşlerini ve Vehbi Koç ile anılarını paylaştı.
Yurtiçinde pek çok ilki gerçekleştirmenin ardından global oyunculuğa geçme hedefi doğrultusunda bugün otomotiv, dayanıklı tüketim, gıda ve perakende, enerji ve finans ana işkollarında faaliyet gösteren Koç Topluluğu şirketleri bulundukları sektörde lider ya da güçlü katılımcı rolündedir.
Koç Topluluğu bugün çalışan sayısı, bayi ve şube ağı, perakende zinciri, acente ve satış sonrası servis noktası ile Türkiye’nin en büyük ve yaygın hizmet ağına sahiptir. 100’ün üzerinde ülkeye ihracat yapmakta, 30 ülkede ise yerleşik olarak faaliyet göstermektedir. Sürekli ve değişmeyen hedefi tüm paydaşları için artan oranda katma değer yaratmak olan Koç Holding, tüm faaliyetlerini uluslararası standartlarda kurumsal yönetişim, müşteri memnuniyeti ve toplumsal sorumluluk anlayışı ve çevreyi koruma prensipleri ile yürütmektedir ve etik değerlerin örnek bir uygulayıcısıdır.
Öte yandan Ankara’da 1926 yılında başlayan Koç Topluluğu öyküsünün tüm ara başlıkları, ülkenin ekonomi tarihine geçmiştir. Topluluğun kurucusu Vehbi Koç, bugün tartışmasız duayen kabul edilmektedir. “Koçzade Ahmed Vehbi Firması”nın Ankara Ticaret Odası’na kaydından bir yıl sonra bu kurumun Başkanı olmuştur. Bugün Türk sanayicilerinin en önemli gönüllü kuruluşu olarak kabul edilen TÜSİAD’ın kurucuları arasındadır ve ilk Yüksek İstişare Konseyi Başkanı’dır.
Vehbi Koç, uzun iş yaşamı boyunca tüm çevrelerden olduğu gibi iş dünyasından da pek çok dost edinmiştir.
TOBB BAŞKANI M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU
“Ülkelere rekabet gücünü şirketler sağlar”
Türk iş dünyası, tarih kayıtlarına Vehbi Koç adı için nasıl bir not düşüyor?
Koç Topluluğu’nun Türkiye için ifade ettiği değeri ve yaptığı çalışmaların etkilerini ve değerini her ortamda dile getirdim. Türkiye’de modern anlamda girişimcilik tarihi Vehbi Koç ile başlar. Vehbi Koç’un bu ülke üzerinde hem aile olarak hem de birey olarak çok ciddi emekleri vardır. Türkiye’de güçlü ve yenilikçi işletmelerin kurulmasında ve sayılarının artmasında öncü rolü vardır.
Ekonominin temel dinamikleri olan sanayi ve ticaretin gelişimi çerçevesinde, Vehbi Koç’un üstlendiği rolü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Topluluğun kurucusu ve duayeni merhum Vehbi Koç gerek ATO gerekse TOBB başkanlığı döneminde önemli toplumsal çalışmalara imza attı. Türk ekonomik dünyasının gelişimi açısından onun yaptıklarını unutmak mümkün değildir. Onun bu değerli çalışmaları her Türk müteşebbisi gibi benim için de en önemli örnektir; buna sahip olmaktan da büyük gurur duyuyorum.
Vehbi Koç, iş dünyasının gelecek vizyonuna ne tür katkılar sağlamıştır?
20. yüzyılın başlarında ve özellikle de Kurtuluş Savaşı döneminde, dünya arenasında ayakta kalabilmek için sanayileşmenin ne kadar hayati olduğunu gördük. Mustafa Kemal Atatürk de "Savaş meydanlarında kazanılan zaferler, ekonomik zaferlerle taçlandırılmadıkça kalıcı olmaz" diyerek, sanayisiz bir ülkenin geleceğinin tehlikede olduğunu vurgulamıştır. İşte bu hedef doğrultusunda hareket eden, Türk sanayine yön veren ve ülkemizde milli sanayinin gelişmesine öncülük ederek, adını dünyaca tanınan bir marka haline getirmiş olan Koç Ailesi’ni, başta hep rahmetle andığımız Sayın Vehbi Koç olmak üzere kutlamak istiyorum. Koç Topluluğu neredeyse bir asırlık istikrarlı bir başarı sürecinde, modern bir Türkiye hedefi doğrultusunda, ülkemizin kalkınması için emek vermiş ve bugün hepimizin gurur duyduğu bu dünya şirketini ortaya çıkarmıştır. Bugün Koç Grubu, 100’den fazla şirketi, 20 milyar dolara ulaşan cirosu, 5 milyar dolara yaklaşan ihracatı ve 60 bini geçen çalışanı ile ülkemizin gözbebeği bir kuruluştur. Türkiye’de ilk otomobili, ilk buzdolabını üretmeye soyunan ileri görüşlülük ve dünya devleri ile Türkiye’de ortak yatırımlar...
Koç Topluluğu’nun gelişim sürecinde oluşturduğu ekonomik ve ticari yapı, sanayimizin Avrupa ve dünya ile entegrasyonu ölçeğinde ne tür etkiler yaratmıştır?
Ülkelere rekabet gücünü şirketler sağlar. Özellikle Gümrük Birliği sürecinden sonra şirketlerimizin Avrupalı rakipleri ile başa baş rekabet edebilmesi daha kritik bir önem arz etmektedir. Koç Topluluğu şirketleri bu süreçte AB’deki rakipleri ile rekabette başarılı olmuştur. Yeni teknolojiler almış, dış rekabetle başarıyla mücadele etmiş, açılmış ve bu sayede AB pazarlarında da önemli paylar edinmiştir. Türkiye’nin Gümrük Birliği sürecinden elde ettiği faydalarda bu şirketlerin büyük payı olmuştur. Koç Topluluğu şirketlerinin AB pazarlarından daha fazla pay almasının yanı sıra, yurtdışında yaptığı yatırımları ve şirket satın alma faaliyetlerini de memnuniyetle izliyoruz. Bu tür faaliyetler sadece Türk markalarının yurtdışında tanıtımına katkı sağlamakla kalmamakta, Türkiye’nin bu ülkelerle olan ilişkilerinin de güçlenmesine imkân vermektedir. Türk özel sektörünün mevcut uluslararası bağları, yatırımları, anlaşmaları; başta Gümrük Birliği, AB ve küresel ilişkiler açısından önemli avantajlar getirmiştir.
‘’Koç Topluluğu neredeyse bir asırlık başarı sürecinde, modern bir Türkiye hedefi doğrultusunda, ülkemizin kalkınması için emek vermiş ve hepimizin gurur duyduğu bu dünya şirketini ortaya çıkarmıştır’’
Vehbi Koç ve Koç Topluluğu’nun, kurumsal sosyal sorumluluk anlayışı ile ülkemizin sosyal ve kültürel hayatına sağladığı desteklere ilişkin neler söylemek istersiniz?
Başta rahmetli Vehbi Koç olmak üzere Koç Ailesi sadece önde gelen birer sanayici olmakla da yetinmemiş, bu ülkenin örnek birer vatandaşları olarak ve büyük bir sorumluluk bilinciyle hareket ederek, çeşitli eğitim, sağlık ve kültür gibi sosyal alanlarda da faaliyetlerde bulunmuştur. Koç Topluluğu şirketlerinin, sanki iş hayatına yeni başlayan bir müteşebbis gibi, şevkle ve coşkuyla yeni yatırımlara devam ettiklerini gördükçe, bu ülkenin geleceğine daha bir umutla bakıyor ve herkesin de aynı azimle çalışmamız gerektiğini görüyoruz. Koç Üniversitesi, lisesi, vakfı vb. eğitim ve sağlık yatırımları, Koç müzeleri; Bunu başaran topluluklar, her zaman tarihin kayıtlarına büyük medeniyetler olarak geçmişlerdir. Biz Türkler de bu yüzden tarihin önemli medeniyetlerindeniz.
TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI ARZUHAN DOĞAN YALÇINDAĞ:
“İş dünyasının gönüllü öncüsüydü”
Koç Topluluğu’nun kurucusu Vehbi Koç, iş hayatında çok önemli başarılara imza atmış, yenilikçi bir liderdi. Türkiye’nin en büyük yatırımcı güçlerinden biri olarak, Türk ekonomisinde sürekli katma değer yaratmayı kendisine görev edinerek hayatını sürdürdü.
Vehbi Koç ileri görüşlülüğüyle, 1971 yılında ülkemizin önde gelen 11 işadamı ile birlikte TÜSİAD’ın kurulmasına öncülük ettiğinde, refah düzeyi yüksek, siyasi ve demokratik standartların en üst düzeyde uygulandığı, ekonomisi sağlam, dünyanın gelişmiş ülkeleri ile aynı kulvarda bir Türkiye hayali ile yola çıkmıştı.
Vehbi Koç, piyasa ekonomisine, demokrasiye ve Avrupa ile bütünleşmeye yürekten inanan bir kişiydi ve aynı zamanda tüm bunların ancak katılımcı bir demokrasiyle sağlanabileceğini çok önceden görmüştü.
TÜSİAD’ın ilk Yüksek İstişare Konseyi Başkanı olan Vehbi Koç, TÜSİAD'daki görevini “çok çetin iş” diye nitelemişti. Ancak Vehbi Koç, bu çetin işi dokuz yıl sürdürerek, bu dönemde Ortak Pazar’ın gelişiminin izlenmesi ve doğru ekonomik politikaların uygulanması için önemli çabalar sarf etti.
Modern, katılımcı sivil toplum ve düşünce kuruluşları anlayışına daha o günlerde sahip olan Vehbi Koç, Türkiye’de özel girişime kuşkuyla bakılan bir dönemde ortaya koyduğu vizyon ile kuruluşunda yer aldığı TÜSİAD’ın, bugün iş dünyasının gönüllü örgütlerinin öncüsü olmasına liderlik etmiştir.
Vehbi Koç, böylesine bir dönemde ülkenin geleceğini şekillendirecek gücün Türk özel sektörü olduğunu yüksek sesle ifade etmeseydi, bugün bulunduğumuz yerden çok uzak bir noktada olurduk.
Koç Topluluğu, bugün de Vehbi Koç’un çizdiği yoldan devam ederek, sosyal sorumluluk bilincinin en güzel örneklerini gösteriyor.
Koç Topluluğu’nun üyeleri TÜSİAD’da aktif olarak yer almayı sürdürüyor ve “Devletim ve ülkem var oldukça ben de varım” sözlerinin gereğini başarıyla yerine getiriyor.
Biz de TÜSİAD olarak, kurucularımızın çizdiği vizyonun ışığında, gerek demokratikleşme, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve liberalizm boyutunda, gerekse rekabetçi piyasa ekonomisi altyapısı ile Avrupa Birliği’ne üyelik perspektifi doğrultusunda çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu vesileyle, Vehbi Koç’u büyük bir kararlılık ve ileri görüşlülükle, Türkiye’de sosyal sorumluluk bilincinin oluşturulmasına yaptığı katkılarından dolayı bir kez daha rahmet ve şükranla anıyoruz.
BORUSAN HOLDİNG KURUCU BAŞKANI ASIM KOCABIYIK’IN GÖZÜNDEN
“Bir lider ve bir arkadaş” olarak Vehbi Koç
Türkiye’nin en önemli işadamlarından Borusan Holding Kurucu Başkanı Asım Kocabıyık, Koç Topluluğu’nun kurucusu Vehbi Koç’un iş dünyası içinde sık gördüğü isimlerden biri oldu. 80. kuruluş yılı dolayısıyla biraraya geldiğimiz Asım Kocabıyık, kendi cümleleriyle, “bir lider ve bir arkadaş” olarak Vehbi Koç’u anlattı.
İlk temas...
“Vehbi Bey ile 1970’lerin başında yaptığımız iş toplantılarıyla bir araya geliyorduk. Daha sonra bu ilişkimiz dostluğa dönüştü. Ankaralı arkadaşlarımla birlikte ayda bir defa evde toplanırdık ve bu grup içerisinde zamanla Vehbi Bey de yer almaya başladı. Bu vesileyle iş dışındaki ilişkimiz gittikçe güçlendi ve aramızda bir dostluk bağı oluştu. Zamanla dostluğumuz öylesine güçlü bir hâl aldı ki Vehbi Bey, ülkemizin önde gelen bir işadamı olarak bütün sırlarını benimle paylaşmaya başladı. Hâlâ kimseye anlatmadığım, memleket meseleleriyle ilgili konuşmalarımız olmuştur.”
“Ölçülü ve irade sahibi bir lider”
“Vehbi Bey sosyal sorumluluğunun bilincinde, yalnız işinde değil sivil yaşamında da çok mantıklı ve ölçülü, oldukça müstesna bir liderdi. O kadar iradeli ve ölçülüydü ki ‘Günde beş tane sigara içeceğim’ deyip gerçekten de bundan ne azını ne de fazlasını içerdi. Bunun dışında insan ilişkilerine çok fazla önem verirdi. Ayrıca çok esprili bir insandı.”
“Bir benzeri daha yok”
“Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel bir konuşmasında ‘Memlekette 30 tane Koç Holding olsa, ülkemizin şansı değişir’ ifadesinde bulunmuştu. Ben de aynı fikirdeyim; öyle bir durumda Türkiye’nin dünyadaki yerinin bambaşka olacağını düşünüyorum.”
“Vehbi Koç beni birçok konuda etkiledi”
“Benim zamanımda liderlik anlayışı, bugünkünden biraz daha farklıydı. Milli mücadele dönemlerinde bu anlayış daha kuvvetliydi, giderek liderlik kavramı esnedi. Vehbi Koç bu açıdan baktığımızda eşi bulunmaz bir liderdi ve beni birçok konuda etkiledi. Toplum duyarlılığı bende zaten fazlasıyla var olan bir duyguydu. Çünkü Türkiye’de her gün bir vatandaşın görevini yapmamasının getirdiği eksikleri görüyoruz. Memleketimizin buna layık olmadığını, eğitim seviyemizin ve kalkınmamızın yükselmesi gerektiğini düşündüm ve hâlâ düşünüyorum. Vehbi Koç ile birlikte olduğumuz anlarda üzerinde hassasiyetle durduğumuz konuların başında memleket meseleleri, ülkenin kalkınması için yapılması gerekenler gibi konular gelirdi. Mesela bir görüşmemizde kendisine Afyon ile ilgili bir projemden bahsettim. Doğup büyüdüğüm bu kente bir katkıda bulunma arzusu içindeydim. Vehbi Koç bu konudaki düşüncelerimi büyük bir heyecan ve mutlulukla dinledi ve günün birinde Afyon’da bir yatırımda bulunmam durumunda kendisinin de katkıda bulunmak istediğini ifade etti. Ancak bu projemizi maalesef gerçekleştiremedik. Bundan sonrası için çok büyük yatırım isteyen projeler planlıyorum.”
“Cömertliği ile çevresindekileri şaşırtırdı”
1944’te iş dünyasına atıldım ve çalışmaya başladığımdan beri iş dünyasını bir yana bırakalım, dünya çok değişti. O zamanlar ülke nüfusumuz 20 milyon civarındaydı, şimdi 75 milyona ulaştı. Bu nüfus artışı da memleketimizdeki aç ve işsiz insan sayısını beraberinde getirdi. Dolayısıyla günümüzde her an sokakta kapkaç veya hırsızlık vakalarıyla karşılaşmamız mümkün hale geldi. Vehbi Koç ile anları paylaştığımız günlerde dünyanın durumu çok farklıydı. Milli Mücadele dönemine şahit olmuş vatandaşlar ve işadamları olarak bizim kaygılarımız şimdikilerden çok farklıydı. En başta Vehbi Koç her zaman ülkesinin ve vatandaşların daha iyi şartlarda yaşaması düşüncesiyle hareket ederdi. Kesinlikle cimri bir insan değildi, tersine oldukça yerinde harcamalar yapar, tasarrufa önem verirdi. Gerektiği zamanlarda ise hiçbir masraftan kaçınmaz, cömertliği ile çevresindekileri şaşırtırdı.”
Anılar...
“1970’lerin ortasında yine bir toplantı vesilesiyle Vehbi Koç ile İzmir’de bir araya gelmiştik. Günlerden cumaydı ve toplantı çıkışında Vehbi Koç yanıma gelerek camiye gitmeyi teklif etti. İzmir’de deniz kenarında bir camiye gittik ve namazımızı kıldıktan sonra toplantı yerine geri döndük. Döndüğümüzde bir de baktık ki herkes ayaklanmış, telaş içinde Vehbi Koç’u arıyor. Meğer Vehbi Koç o arada korumalarına bile hiçbir şey söylemeden benimle camiye gelmiş.
Yine kendisiyle bir başka hatıramız tatil için İzmit’teki çiftliğime gelmesiyle oldu. Orada iki-üç günü birlikte geçirdik. Yürüyüşler yapmayı ve bu sırada yolda karşılaştığı insanlarla sohbet etmeyi çok severdi. Oldukça meraklı biriydi ve karşılaştığı insanlara sorular sorar, onları tanımaya çalışırdı. İletişime çok önem veren bir liderdi.”
Çalışanlara mesajlar
“Koç çalışanları, en başta Koç Holding’in önündeki abideye layık olmak için var güçleriyle çalışmaya devam etsinler. Kurucularının yolunda gittikleri sürece başarılı olacaklarına inanıyorum.
Her şirketin yönetiminde mutlaka hatalar olur. Ama Koç Holding yönetiminde bu hatalar asgari seviyededir. Kurucuları Vehbi Koç’un ardından göreve gelen aile üyelerini çok başarılı buluyorum. Bana hâlâ ‘amca’ diye hitap eden Mustafa Koç’u yakından izliyorum ve kendisini yarattığı ahenkli çalışma ortamı nedeniyle kutluyorum. Arada sırada kalem kâğıdı elime alıp Mustafa Koç’a tavsiye mektupları yazdığım bile oluyor.”
Vehbi Koç ile aynı yolu izliyor...
Borusan Holding Kurucu Başkanı Asım Kocabıyık, 12 Nisan’da Türkiye’nin saygın yönetim kongrelerinden biri olan IV. Liderlik Zirvesi kapsamında “Liderlik Onur Ödülü”nün sahibi oldu. Aynı ödül daha önce ülkeye olan katkılarından dolayı Vehbi Koç’a da takdim edilmişti. Kocabıyık da söz konusu ödülü yine aynı sebeple alarak yakın dostu Vehbi Koç ile ortak bir paydada daha buluşmuş oldu. Ödülle ilgili olarak Asım Kocabıyık şunları söyledi: “Şimdiye kadar sorumlu ve çalışkan bir insanın yapması gereken şeyleri yaptım. En mühimi memleketin ihtiyacını test etmeye çalıştım. İktisat bölümü mezunu olduğum için ekonomiyle her zaman yakından ilgilendim. Görüşlerim ve çabalarım sayesinde bu ödülü almaya layık görüldüğümü düşünüyorum ve bu nedenle çok mutluyum. Ama açıkçası kendimi bir lider gibi değil, normal bir vatandaş gibi hissediyorum. Ben Vehbi Koç gibi bir ‘lider’ değil, sadece başarılı sayılacak bir işadamı olduğuma inanıyorum.”
ENKA HOLDİNG’İN KURUCUSU ŞARIK TARA
“Bizler kendisini örnek aldık”
Vehbi Koç’la 1965 yılında tanışan Enka Holding’in kurucusu fiarık Tara, kendisiyle yakın dost oluyor ve pek çok ülkeye gezi amaçlı seyahatler yapıyorlar. İş yaşamında da Vehbi Koç’u örnek aldığını söyleyen Tara, iki grubun birlikte kurduğu Ram Enka şirketinin Rusya’da hayata geçirdiği Ramstore mağazalarının ise Vehbi Koç’un hayallerinden biri olduğunu ve bu nedenle kendisi için de büyük önem taşıdığını belirtiyor. fiarık Tara’nın, Koç Topluluğu’nun 80’inci kuruluş yılı nedeniyle yönelttiğimiz sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
Türk iş dünyası, tarih kayıtlarına Vehbi Koç adı için nasıl bir not düşüyor?
Vehbi Koç’un yaptıkları o dönem için inanılmazdır. Bütün mütevazılığına rağmen, iş dünyasının kabul ettiği bir liderdir. Vehbi Koç, Türk sanayiinin babasıydı.
Dostları ilə paylaş: |