HZ. MUHAMMED İN HAYATI
HZ. Muhammed 571 yılında Mekke şehrinde dünyaya geldi.Babasının adı ABDULLAH , annesinin adı AMİNE dir. Hz. Muhammed küçük yaşta önce babasını daha sonra da annesini kaybetti.Önce dedesi ABDÜLMUTTALİB , o da ölünce amcası EBU TALİB in yanında kaldı.Amcası ile beraber ticaretle uğraştı. Küçük yaşından itibaren çevresinde doğruluğu,güvenirliliği ile in kazandı. Kendisi çevresindeki insanlar gibi putlara hiç ilgi duymuyor,sık sık HİRA dağına çıkıp yalnız kalıyordu.
Yine böyle bir zamanda Hira mağrasında düşünceler içerisinde iken vahiy meleği Cebrail ilk vahyi getirdi.(Yaradan Rabbi!nin adı ile oku!-Alak Süresi).Bu şekilde Hz.Muhammed’in peygamberlik süreci başlamış oldu. Hz. Muhammed’e ilk inananlar Hz.Hatice, Hz.Ali, Hz.Ebu Bekir, ve Hz. Zeyd oldu. Ancak yeni gelen din (İslam) Mekkeliler tarafından hiç hoş karşılanmadı. Çünkü İslam dini kendi dinleri putperestlik ile hiç benzeşmiyordu.Atalarının dinine büyük bir bağlılık duyan Araplar Hz.Muhammed’ e ve yeni dine şiddetle karşı geldiler. Bu karşı gelme zamanla Müslümanlara karşı şiddete dönüştü.Bunun üzerine Hz.Muhammed Müslümanlara hicret (göç) emrini verdi. 615 yılında Müslümanlar önce Habeşistan’a baskılar artınca da 622 yılında Mekke’yi terk ederek Medine şehrine hicret(göç) ettiler. Hicret ‘ten sonra Medine İslamiyet’in merkezi durumuna geldi.
HİCERET’İN ÖNEMİ:
1.Hicret İslam’ın kurtuluşu oldu.
2.İslamiyetin yayılması için uygun bir ortam doğdu.
3.Medine ‘de İslam Devleti kuruldu.
4. Hicret , Hz.Ömer döneminde takvim başlangıcı olarak kabul edildi.(Hicri takvim)
5.Mekke’den göç edenler (Muhacir) ile Medine’li Müslümanlar ( Ensar) kardeş ilan edildi.
6. İslam Devleti’nin ilk anayasası ilan edildi.
BEDİR SAVAŞI (624)
Nedeni: Mekkelilere ait bir ticaret kervanı Müslümanlarca ele geçirilmek istenmişti. Bu şekilde Müslümanların Hicret esnasında Mekke’de bıraktıkları maların karşılığı alınacaktı. Bu durum iki tarafı karşı karşıya getirdi.
Sonuçları:
1.Bedir savaşı Müslümanların kazandığı ilk askeri zaferdir.
2.Müslümanların kendilerine olan güvenleri artmıştır.
3.Şam ticaret yolu Müslümanların eline geçmiştir.
4.Mekkeli esirlerden okuma-yazma bilenler 10 Müslüman ‘a okuma-yazma öğretme karşılığında serbest bırakıldılar.
UHUD SAVAŞI (625)
Nedenleri:
1.Mekkelilerin Bedir savaşının intikamını alma istekleri.
Mekkelilerin Medine şehrine doğru gelmeleri üzerine iki taraf Uhud dağı eteklerinde karşı karşıya geldiler. Savaşın başlangıcında Müslümanlar üstün iken Peygamber tarafından görevlendirilen okçuların yerlerini terk etmeleri savaşın kaybedilmesine yol açmıştır.
Sonuçları:
1.Mekkeliler savaştan galip gelmelerine rağmen kesin bir sonuç elde edemediler.
2.Okçuların yerlerini terk etmeleri savaşın kaybedilmesine yol açmıştı. Bu durum Peygamberin emirlerine uymanın ne kadar önemli olduğunu gösterdi.
HENDEK SAVAŞI(627)
Nedenleri:
1.Uhud savaşından sonra Medine ‘den çıkarılan Yahudilerin Mekkelileri sürekli kışkırtmaları.
2.Mekkelilerin Müslümanlara kesin bir darbe vurma istekleri.
Kalabalık bir ordu ile harekete geçen Mekkelilere karşı Medine şehrinin savunulmasına karar verildi. Salman-ı Farisi adında bir İranlı Müslümanın önerisi ile şehrin etrafına hendekler kazıldı. Mekkeliler bu hendekleri aşamadılar ve bir sonuç alamadan geri döndüler.
Sonuçları.
1.Bu savaş Mekkelilerin Müslümanlar üzerine yaptıkları son saldırı olmuştur.Bundan sonra Müslümanlar saldırı ,Mekkeliler savunma konumuna geçmiştir.
2.Medine çevresindeki bir çok Arap kabilesi Müslüman olmuştur.
HUDEYBİYE BARIŞI(628)
628 yılında Müslümanlar Mekke’de bulunan Kabe’yi ziyaret etmek istediler.Mekkeliler bu durum karşısında tedirgin oldular ve ziyarete izin vermek istemediler. Bunu üzerine taraflar arasında Hudeybiye Antlaşması imzalandı.
1.Her iki taraf istedikleri kabileler ile ittifak yapabilecekler. Ancak askeri yardım yapmayacaklardı.
2.Müslümanlar o yıl Kabe’yi ziyaret etmeyecekler,ertesi yıl ziyaret yapacaklar.
3.Müslüman olan Mekkeli gençler ailesinin izni olmadan Medine’ye alınmayacak, Mekke’ye sığınanlar ise geri verilmeyecekti.
4.Barış on yıl süre ile geçerli olacaktı.
ÖNEMİ: Bu antlaşma ile Mekkeliler Müslümanları hukuken tanımış oldular.
HAYBER’İN FETHİ (629)
Hayber’de yaşayan Yahudiler Müslümanlar aleyhine işler yapıyorlar, İslam’ı kötülüyorlardı.Bunun üzerine Buranın fethine karar verildi. Hayber kalesi Yahudilerden alındı.
ÖNEMİ : Hayber’in fethi ile Şam ticaret yolunun kontrolü Müslümanların eline geçmiş ve güvenliği sağlanmıştır.
MUTE SAVAŞI (629)
Müslümanlar ile Bizanslılar arasında yapılan ilk savaştır.Çok kalabalık olan Bizans ordusu karşısında Müslümanlar bir sonuç elde edemediler.
MEKKE’NİN FETHİ (630)
Mekkelilerin Hudeybiye Barışını bozmaları üzerine Mekke’nin fethine karar verildi. Mekke şehri hiçbir karşı koyma görmeden kısa sürede ele geçirildi. Mekke’nin fethi ile Arap yarımadasının tamamı kısa sürede Müslümanların kontrolüne girdi.
HUNEYN SAVAŞI (631)
Mekke’nin fethinden sonra İslam’ı benimsemeyen Arap kabileleri Mekke’nin dışında toplandılar. Müslümanlar ve Putperest Arap kabileleri arasında yapılna bu savaşı Müslümanlar kazandı ve ardından Ta’if şehri de kuşatıldı ancak alınamadı.Bir süre sonra Ta’if halkı kendi istekleri ile Müslüman oldular.
TEBÜK SEFERİ (631)
Bizans İmparatoru Heraklius’un büyük bir ordu ile Arabistan’a geldiği haberi üzerine Hz. Muhammed Tebük’ e doğru sefere çıktı. Ancak haberin doğru olmadığı anlaşıldı. Tebük Seferi Hz. Muhammed’in son seferi olmuştur.
Hz.Muhammed son bir kez Mekke’de kalabalık bir Müslüman kitlesine VEDA HUTBESİNİ söyledi. 632 yılında Medine’de vefat etti. Hz.Muhammed vefat ettiği yere gömüldü. Medine şehrindeki peygamberimizin bu mezarına “Ravza-i Mutahhare” denir.
DÖRT HALİFE DÖNEMİ
Hz. Muhammed vefat edince Müslümanların başına sırası ile Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ,Hz. Osman ve Hz. Ali geçti .İşte bu döneme dört halife dönemi (Hulefa-i Raşidin ) denir.
1. HZ. EBU BEKİR DÖNEMİ (632-634)
a.Yalancı peygamberlerle mücadele edildi.
b.Kuran-ı Kerim kitap haline getirildi.
c.İlk kez Arap yarımadasının dışında fetihler yapılmaya başlandı.
2.HZ. ÖMER DÖNEMİ (634-644)
Hz. Ebu Bekir ölmeden önce Hz. Ömer’in halife olmasını istemişti. O ‘nun ölümü ile Hz. Ömer ikinci halife oldu. Hz. Ömer döneminin önemli olayları şunlardır.
-
Bizans Devleti ile YERMÜK SAVAŞI yapıldı ve Suriye ve Filistin fethedildi.
-
İran’da kurulu olan Sasani Devleti ile Kadisiye ve Nihavend savaşları yapıldı ve İran fethedildi.
-
Kuzey Afrika’da Mısır, Libya bölgesi fethedildi.
-
İslam Devleti doğuda Horasan,batıda Libya , kuzeyde Kafkasya’ya kadar genişledi.
-
İlk divan teşkilatı oluşturuldu.
-
Ülke eyalet ve illere ayrıldı.
-
İlk adli teşkilat yapısı oluşturuldu.
-
Fethedilen ülkelerde sürekli ordugahlar kuruldu.
-
Hicri takvim kullanılmaya başlandı.
3.HZ. OSMAN DÖNEMİ (644-656)
-
İslam orduları Ceyhun nehrini aşarak Türklerle karşı karşıya geldiler.( Orta Asya da Türgeş Türkleri, Kafkasya’da Hazar Türkleri ile)
-
Kuzey Afrika’nın fethine devam edildi .Tunus ele geçirildi.
-
İslam Devleti’nin ilk donanması Hz. Osman döneminde kuruldu.( Şam Valisi Muaviye tarafından)
-
Hz. Ebu Bekir döneminde kitap haline getirilen Kuran- ı Kerim İslam Devleti’nin sınırlarının genişlemesi ve Müslümanların sayısının artması ile zorunlu olarak çoğaltıldı.
Hz Osman Emevi kabilesine mensup birisiydi. Bu yüzden devletin önemli görevlerine hep Emevi kabilesinden olanlar getirildi.Bu durum diğer kabileler arasında huzursuzluğa yol açtı ve Hz. Osman bir suikast ile öldürüldü.
4.HZ. ALİ DÖNEMİ (656-661 )
Dört halife döneminin son halifesi olan Hz. Ali döneminde Müslümanlar arasında ikilikler çıkmaya başladı. Başta Şam valisi Muaviye, Hz. Ayşe ,Talha ve Zübeyr olmak üzere bir çok kişi Hz. Ali ‘nin halifeliğini kabul etmediler. İslam dünyası Hz. Ali taraftarları ve diğerleri olmak üzeere ikiye ayrıldı. Bu durum kaçınılmaz olarak savaşlara yol açtı. Müslümanlar arasında yapılna ilk savaş “Cemel Vak”ası (Deve olayı) denilen savaştır. Bu savaşta Hz. Ali taraftarları üstün geldi ve savaşı kazandılar. H:z Ayşe esir alındı ve Medine’ye gönderildi. Bu savaştan sonra Şam Valisi olan Muaviye ile Hz. Ali birbirlerine rakip oldular. İki taraf arasında “ Sıffın Savaşı” yapıldı Bu savaşında kesin bir galibi olmayınca taraflar Hakeme başvurmak için karar aldılar. Sorun bir kez de tarafların hakemleri arasında görüşüldü.Tarafların hakemleri;sorunun ancak her iki tarafından halifelikten vazgeçmesi ile çözüleceği konusunda anlaştılar. Ancak Muaviye’nin hakemi bir hile yaparak Muaviye’yi tekrar halife ilan edince taraflar arasındaki sorun daha da büyüdü.
İslam dünyasının bu duruma düşmesi bazı Müslümanların her iki tarafada düşman olmasına sebeb oldu. “Hariciler “ adında yeni bir grup daha çıktı. Haricilere göre Müslümanların bu duruma gelmesinde Hem Hz.Ali hem de Muaviye sorumlu idi. Her ikisi birden öldürülürse sorun çözülürdü.Hariciler bu düşüncelerini gerçekleştirmek için harekete geçtiler. Hz. Ali bir suikastla öldürüldü. Muaviye yaralanıp kurtuldu. Hz. Ali’ nin ölümü ile de dört halife dönemi bitmiş oldu.
EMEVİLER DÖNEMİ (661- 750 )
1. MUAVİYE DÖNEMİ
Hz. Ali’nin ölümü ile Muaviye İslam Devleti’nin başına halifesi oldu. Muaviye Emevi kabilesinden olduğu için Muaviye ve daha sonra kendi soyundan gelen halifeler dönemine Emeviler dönemi denir. Muaviye halife olmakla birlikte tam anlamı ile rahat değildi. Çünkü Hz. Ali ‘nin oğlu Hz. Hasan harekete geçmişti. Müslümanlar arasında yeniden bir savaş ortamı oluşuyordu. Ancak Hz. Hasan Müslümanlar arasında yeni bir savaşın olmasını istemediğinden Muaviye ‘ye bazı şartlar öne sürerek savaştan çekildi. Buna göre Muaviye ölünce yerine Hz. Hasan’ın kardeşi Hz. Hüseyin halife olacaktı. Muaviye bu teklifi kabul etti.
Muaviye döneminde bir taraftan iç karışıklıklar olurken diğer taraftan fetih hareketleri hızını kesmeden devam ediyordu. Rodos ve Girit adalarına seferler yapıldı. İstanbul ilk defa İslam donanması tarafından kuşatıldı. Ancak İstanbul ‘un kalın surları ve suda da yanan grejuva ateşi sayesinde kuşatmadan kurtuldu.
2.YEZİD DÖNEMİ
Muaviye daha ölmeden oğlu Yezid’i halife ilan etti. Hz. Hasan ile yapmış olduğu antlaşmaya uymadı. Bunun üzerine Hz. Hüseyin harekete geçti. Küçük bir grupla Kufe şehrine doğru yola çıktı. Ancak Kerbela şehri yakınlarında Yezid’in ordusu tarafından kuşatıldı ,direnmesi üzerine etrafındakilerle beraber öldürüldü. Hz. Hüseyin’in öldürülmesi İslam Dünyasındaki ayrılıkları daha da arttırdı. Hz.Ali taraftarları Ayrılarak Şİİ mezhebini kurdular.
3. ABDÜLMELİK DÖNEMİ
Halife Abdülmelik iç karışıklıkları giderdikten sonra fetih hareketlerine devam etti. Arapça resmi dil olarak ilan edildi.
İlk İslam parası bu dönemde bastırıldı.
4. VELİD DÖNEMİ
Halife Velid döneminde fetih hareketleri daha da hızlandı.İslam orduları bir taraftan Orta Asya’da fetihler yaparken diğer taraftan kuzey Afrika’nın fethi tamamlanmış İslam orduları Cebelitarik boğazını geçerek İspanya’ya girmişti. Tarik Bin Ziyad komutasındaki İslam orduları kısa sürede İspanya’yı fethettiler.
Puvatya Savaşı:
İspanya’yı fetheden İslam orduları Pirene Dağlarını aşarak Fransa ya girmeye başladılar. Bunu üzerine Arap-İslam ordusu ile Frank ordusu karşı karşıya geldi. İki taraf arasında yapılan Puvatya Savaşını Frank ordusu kazandı ve Müslüman Arapların Avrupa daki fetih hareketi durmuştu. Yenilen Müslüman Arap ordusu Fransa’dan geri çekildi ve İspanya da kaldı.
Yaklaşık 90 yıl süren Emevi hanedanı Horasanlı Ebu Müslim’in başlattığı bir ayaklanma sonucunda yıkıldı ve yerine Abbasi hanedanı kuruldu.
EMEVİLERİN YIKILIŞ SEBEBLERİ
-
Emevilerin Arap olmayan Müslümanlara değer vermemeleri,Arapları üstün görmeleri. (Arap olmayan Müslümanlara “Mevali” diyorlardı.)
-
Önemli görevlere Emevi ailesinden olanların getirilmesi ve bu durum sonucu oluşan Arap kabileleri arasındaki huzursuzluk.
-
Emevi ailesi arasındaki geçimsizlikler.
-
Fetihlerin durması.
-
Hz.Ali taraftarlarının ( Şiiler) çalışmaları.
-
Hz. Abbas’ın soyundan gelenlerin çalışmaları(Hz.Abbas peygamberimizin amcasıdır.)
EMEVİLER DÖNEMİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ
-
Emeviler döneminde sınırlar doğuda Seyhun nehrine batıda Atlas okyanusuna , kuzeyde pirene dağlarına ve Anadolu içlerine kadar genişlemişti.
-
Emeviler döneminde İslam kültür ve uygarlığının temelleri atıldı.
-
Emeviler devrinde halifelik babadan oğula geçmeye başladı ve halifelik bir saltanata dönüştü.
-
Türklerle Araplar arasında şiddetli mücadeleler yapıldı.( Emevilerin Arapçılık politikası bunda etkili olmuştur.)
-
Ülke yönetimi eyaletlere bölünmüştür.
ENDÜLÜS EMEVİ DEVLETİ(756-1031)
Emeviler hanedanı sona erince, Abbasilerin elinden kaçan Halife Hişam’ın torunu Abdurrahman Endülüs’e (İspanya’ya) gelerek burada Endülüs emevi Devleti’ni kurdu.
Endülüs Emevi Devleti bulundukları coğrafya gereği toprak genişletme ,fetih yapmaktan çok ,bilim ,kültür,sanat alanlarında çalışmalar yaptılar ve bu konularda oldukça ileri gittiler. Başkenti Kurtuba olan büyük bir bilim,kültür,sanat merkezi durumuna geldiler. Avrupa’dan birçok öğrenci Endülüs’e gelerek öğrenim yapıyorlardı.Avrupalılar birçok şeyi de Endülüs Emevilerinden öğrendiler.Avrupa kültür ve medeniyetinin oluşumunda Endülüs Emevileri’nin katkısı tartışılmaz bir gerçektir. III:Abdurrahman döneminde en güçlü zamanını yaşayan Endülüs Emevi Devleti iç karışıklıklar ve Hıristiyan İspanya krallıklarının baskıları sonucunda yıkıldı. Endülüs Emevileri’nin yerine birçok beylik kuruldu. Bunlar arasında en önemlisi Beni Ahmer Devletidir.
BENİ AHMER DEVLLETİ
Endülüs Emevileri yıkılınca başkenti Gırnata olarak kurulan bir beyliktir. Bir bakıma Endülüs Emevileri nin devamı da sayılabilir. Başkenti Gırnata olduğu için bu devlete “Gırnata İslam Devleti” de denmektedir. Beni Ahmer Devleti döneminde de İspanya da Müslümanlar yüksek bir kültür,sanat ,bilim merkezi olmaya devam etmiştir. Kuzeydeki Hıristiyan krallıklar güçlenince Beni Ahmer Devleti daha fazla varlığını sürdüremedi ve yıkıldı.(1492) Yaklaşık 800 yıl süren İslam hakimiyeti bu şekilde sona ermiş oldu .İspanyollar işgal ettikleri yerde her şeyi yakıp yıktılar, Müslümanları ve Yahudileri öldürmeye başladılar. Osmanlı Devleti zor durumda kalan Müslüman ve Yahudilere yardım etti.Oruç Reis ve Hızır Reis komutasındaki gemiler İspanya da birçok Yahudi ve Müslümanı ölümden kurtardı.
ABBASİLER (750-1228 )
Emevilerin yıkılması ile İslam Devletinde Abbasiler dönemi başlamış oldu. İlk Abbasi halifesi Ebul Abbas Abdullah oldu. Ebul Abbas’ın ölümünden sonra halife olan Ebu Cafer El Mansur Bağdat şehrini kurarak Devletin merkezini buraya taşıdı.( Emeviler döneminde devletin merkezi Şam şehri idi.) Ancak Abbasiler en güçlü dönemini halife Harun Reşid ve oğulları ( Emin, Me’mun, Mutasım ) döneminde yaşamıştır.
Harun Reşid’den sonra halife olan Me’mun döneminde Türklerin İslam devletindeki etkinliğide yavaş yavaş artmaya başladı. Türkler arasında İslam Dini hızla yayılmaya başladı. Emevileri aksine Abbasilerin Türklere hoşgörü ile yaklaşmaları ,ayrımcılık yapmamaları,Türk-Arap ilişkilerin düzeltmiş ve İslam Dini Türkler arasında yayılmaya başlamıştır. Halife Mutasim döneminde Türklerin İslam Devletindeki etkinliği daha da arttı.Türklerden ordular oluşturulmaya başlandı. Türk ordusu için Bağdat yakınlarında Samerra şehri kuruldu.
Abbasiler döneminde bilimsel alanda çalışmalar hızla devam etti.Eski Yunan, Süryani,Hint,İran gibi medeniyetlere ait eserler Arapça’ya tercüme edilerek ,bu medeniyetlere ait birikimler İslam Medeniyetine geçti. Müslümanlar öğrendikleri bu bilgilere yenilerini ekleyerek daha da geliştirdiler.
Halife Mutasım’ın ölümünden sonra Abbasi devleti giderek gücünü kaybetti,bir süre sonra da parçalandı.Abbasi Devleti toprakları üzerinde “Tavaif-i Muluk” adı verilen devletler kuruldu. Abbasi Devleti’nin yerine kurulan bu devletlerin isimleri ve kuruldukları yerler şunlardır.
1.Tolunoğulları: Mısır
2.İhşitler(Akşitler): Mısır
3.İdrisoğulları: Fas
4.Aglebiler:Tunus,Cezayir
5.Fatimiler:Mısır
6.Tahiroğulları:İran,Horasan
7.Saffariler:İran’ın Sistan bölgesi
8.Samanoğulları:Horasan,Maverunnehir
9.Büveyhoğulları:İran
Büyük Selçuklu Devleti döneminde Türk Hükümdarları Abbasi halifelerine sahip çıkmışlar ve özellikle Şii Büveyhoğullarına karşı korumuşlardı. Büyük Selçuklu Devleti yıkılınca Abbasilerde en önemli destekçilerini kaybettiler. 1258 yılında Moğol Hükümdarı Hülagu Han Bağdat’ı ele geçirip Abbasilere son verdi. Moğolların elinden kurtulan Abbasi ailesine mensup kişiler Mısır’a kaçtılar ve orada Memlukların egemenliğinde halifeliklerini devam ettirdiler. 1517 yılında Yavuz Sultan Selim Mısır’ alınca halifelik Türklere geçmiş oldu. Abbasi halifeliği de tamamen sona erdi.
Yukarıdaki konulardan da anlaşıldığı gibi Emeviler döneminde çok kötü olan ve sürekli savaşlar yapılan Türk –Arap ilişkileri Abbasilerle birlikte düzelmeye başlamıştı.Abbasilerin Arapçılık politikası yapmamaları,Türklere değer vermeleri bunda büyük bir etken olmuştur. Özellikle Talas savaşı Türk-Arap ilişkilerinin düzelmesinde bir dönüm noktası olmuştur.
TALAS SAVAŞI (751 )
7. Yüzyılda Türklerin Orta Asya’ da ki etkinlikleri azalmıştı.Göktürk Devleti Çinliler tarafından yıkılmış ve Çinliler bütün Orta Asya’ya hakim olmuşlardı. Doğudan gelen Çinliler ile Batıdan gelen Müslüman Araplar Orta Asya da karşı karşıya geldiler. Çinliler ve Araplar arasındaki bu mücadele Türklerin de kaderini etkiliyordu. Türkler bu savaşta Araplara destek verdiler ve Talas savaşını Arapların kazanmasını sağladılar. Talas savaşı sonucunda;
a.Türk-Arap ilişkileri düzeldi.
b.İslam Dini Türkler arasında hızla yayılmaya başladı.( İlk Müslüman olan Türk boyları ,Karluk, Yağma ve Çiğil Türkleridir.)
c. Çinlilerin orta Asya da ki Egemenlikleri sona erdi.
İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİ
İslam kültür ve medeniyeti deyince bunu sadece Araplara veya diğer Müslümanlar ait bir kültür ve medeniyet olarak düşünmek yanlış olur. İslam medeniyeti içerisinde bir çok medeniyetin katkısı vardır. Fetihler yolu ile Müslümanlar,İran, Hint, Yunan,Helen, Mısır, Süryani, Bizans gibi köklü ve zengin medeniyetlerle karşılaşmışlardı. Bütün bu medeniyetlerden birçok yeni kavram öğrenen Müslümanlar bunlara yenisini katarak daha güçlü bir medeniyetin oluşumunu( İslam Medeniyeti) sağladılar. Bütün bunlar bize İslam medeniyeti içerisinde birçok medeniyetin etkisi olduğunu göstermektedir. Türkler İslam medeniyetini Cihan Şumul bir hale ( bütün dünya da etkili, uluslar arası boyutta) getirmişlerdir.
İslam medeniyetinin başlıca unsurları şunlardır.
A. DEVLET YÖNETİMİ
İslam Devleti’nin devlet teşkilat yapısı ilk defa Hz. Ömer döneminde oluşturulmuştur.Yine ilk devlet hazinesi olan ( Beytül Mal ) Hz. Ömer döneminde oluşturulan bir diğer teşkilat yapısıdır. Emevilerle birlikte İslam Devleti’nin sınırları çok genişlediği için ülke eyaletlere bölündü. Abbasilerle birlikte devlet yönetimine “Vezirlik, Divan” gibi teşkilatlar da eklenmiştir. Divan da devlet işleri görüşülüp karara varılıyordu. Divan değişik bölümlerden oluşuyordu.Her bölüm kendisine ait işlerle ilgilenirdi.
İslam Devleti’nin ilk başkenti Medine idi.Hz.Ali döneminde Kufe başkent oldu.Emeviler döneminde Şam, Abbasiler döneminde Bağdat başkent oldu.
İlk adli teşkilat yapısı yine Hz. Ömer döneminde oluşturulmuştur. Dini ve hukuki sorunlar mahkemelerde “Kadılar “ tarafından karara bağlanırdı. Dini ve hukuki sorunlar İslam fıkhına göre karara bağlanırdı.
B. ORDU
İslam’ın ilk yıllarında düzenli bir ordu yoktu .Eli silah tutan herkez asker sayılırdı.İslam Devleti’nin büyümesi ile beraber düzenli bir orduya ihtiyaç duyuldu. İlk düzenli İslam ordusu da yine Hz. Ömer döneminde oluşturuldu. HZ. Osman döneminde Şam valisi Muaviye tarafından İlk İslam donanması kuruldu.İslam Devleti’nin önemli merkezlerinde sürekli ordu bulundurmak ülk güvenliği açısından zorunlu idi. Bunun için ülkenin değişik yerlerinde ordugahlar(orduşehir) kuruldu.
Abbasilerle birlikte İslam Ordularında Türklerin etkinliği artmaya başladı. Zamanla bütün askeri işler Türklerin eline geçti. Türkler İslam dinine ilk önce askeri açıdan hizmet ettiler.
C.SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT:
Emeviler döneminde İslam Devletinde yaşayana halk dört ayrı sınıfa ayrılmıştı. Bunlar:
a.Müslüman Araplar
b. Arap olmayan Müslümanlar
c. Müslüman olmayanlar( Gayr-i Müslimler,Hıristiyanlar,Yahudiler)
d. Köleler
Abbasilerle birlikte bu sınıflaşma üçe inmiş ,Müslümanlar arasındaki ayrım ortadan kalkmıştır.
İslam Devleti’nin devlet hazinesine ‘ Beytül Mal ‘ deniyordu. Beytül Mal’ın başlıca gelir kaynakları şunlardı.
-
Öşür: Müslümanlardan alınan onda bir toprak vergisine denir.
-
Haraç ve Cizye : Müslüman olmayanlardan alınan toprak vergisine haraç , sağlıklı gayri müslim erkeklerden askerlik karşılığı alınan vergiye de cizye deniyordu.
-
Zekat ve sadaka: Müslümanlar zekat ve sadakayı devlete veriyordu. Devlet bu zekat ve sadakayı ihtiyaç sahiplerine dağıtıyordu.
-
Ganimet . Savaşlarda elde edilen ganimetin beşte biri devlet hazinesine aitti.
e.Diğer gelirler : Vergi, gümrük,maden,tuz vb....
İslam Devletin de ilk para Emevi halifesi Addulmelik döneminde basılmıştı. Altın paraya dinar ,gümüş paraya dirhem deniyordu.
Ç. YAZI DİL VE EDEBİYAT
Sami dil gurubundan olan Arapça oldukça zengin bir dildi. İslam dininin yayılması ve yapılan fetihler sonucunda Arapça, bütün İslam dünyasının ortak bir dili haline geldi.Arapça’nın ortak bir dil durumuna gelmesinde,Arapça’nın Kuran dili olması ve ibadetlerin Arapça olarak yapılmasının büyük bir önemi vardı.-Emevi halifesi Abdulmelik zamanında Arapça devletin Resmi dili haline getirildi. Zamanla Arapça daha da gelişerek bilim ve edebiyat dili haline geldi.Arap olmayan Müslümanlarda bilimsel eserlerinin Arapça olarak yazmaya başladılar. Okullarda Arapça eğitim yaygınlaştı. Türklerde Arapça dan oldukça fazla etkilenmişlerdir.İslam dinine girişle birlikte Arap alfabesi kabul edilmiş,Arapça dan birçok kelime Türkçe’ye girmiştir.
İslam öncesinde Araplarda yazılı bir edebiyat yoktu.Şiir ve güzel söz söyleme( Belegat ) sanatları gelişmişti. Bu durum daha sonra da devam etmiştir.Arap edebiyatının gelişmesinde Peygamberimizin hayatını anlatan ( siyer ) ve savaşlarını anlatan ( megazi ) adlı eserlerin büyük önemi vardır.
D. BİLİM
İslam Dünyasında bilimsel alanda ilk gelişmeler Emevilerle birlikte başladı. Bu dönemde İran,Hint, Süryani,,Yunan dillerinden birçok eser Arapça’ya tercüme edildi. Tercüme faaliyetleri Abbasiler döneminde da ha yoğunlaştı.Tercüme faaliyetleri sonucunda eski medeniyetlere ait önemli bilgiler İslam Dünyasına giriyor ve Müslüman bilginler bu bilgilere kendi bilgilerini de katarak yeni ve daha gelişmiş bir bilim ortaya çıkarıyorlardı. İslam Dünyasından bilimsel faaliyet konusunda Endülüs Emevileri bir hayli öne çıkmışlar ve başı çekmişlerdir.Başta Bağdat ve Kurtuba şehirleri olmak üzere İslam Dünyasının birçok yerinde kütüphaneler ve medreseler ( üniversite) açılmıştı. 8. Yüzyıl ile 12. yüzyıllar arasında dünyada bilimsel faaliyet alanında İslam dünyası bir numara olma özelliği taşımıştır. Avrupalılar kendi medeniyetlerini Müslümanlardan öğrendikleri sayesinde kurmuşlardır.Avrupa da meydana gelen rönesans ve reform hareketlerinde İslam medeniyetinin büyük bir katkısı vardır.
Türklerde İslam medeniyetinin gelişimine büyük katkılarda bulunmuşlardır.
İslam kültür ve medeniyetinde bilimler iki genel gruba ayrılmıştı. Bunlar:
1.İslami Bilimler
a.Tefsir:Kuran ayetlerini açıklayan ve yorumlayan bilim dalıdır. Kuran’ı açıklayan kişilere de (Müfessir) denir. Tefsir alanında ortaya konan başlıca önemli bilim adamları şunlardır;
1.Taberi
2. Zemahşeri
3.İbn’ül Arabi
4. Fahruddin Razi
5. İbn-i Kesir
b.Kıraat: Kuran-ı Kerim’in doğru okunması öğreten ve açıklayan bilim dalıdır.
c. Fıkıh: İslam Hukukuna denir. İslam hukuk bilginlerine de ( fakih ) denir. Fakihlerin verdikleri kararlara da (Fetva ) denir. Mahkemelerde görülen davalar,devlet işleri hep fetvalara göre uygulanırdı. Fıkıh alanında önemli çalışmalar yapan başlıca önemli fakihler şunlardır:
1. Ebu Hanife 2. İmam Malik 3. İmam Şafii 4. İbn-i Hanbel
d.Kelam: İman ve inanç esaslarını delileri ile birlikte açıklayan bilim dalıdır. Kelam konusunda en önemli isimler İmam El Gazali ve İbnül Arabi ‘dir.
e.Hadis; Peygamberimizin sözlerini, kaynakları ile beraber ortaya sunan bilim dalıdır.Hadis bilimi peygamberimize ait sözleri kaynaklarına inerek araştırır, toplar , yanlış ve doğruları birbirinden ayırmak için çalışır. Hadis Müslümanların Kuran-ı Kerim’den sonra başvurdukları ikinci önemli kaynaktır. Hadis bilimi konusunda çalışmlar yapan başlıca bilginler şunlardır.
1.İmam Buhari 2.İmam Tirmizi 3. İmam Müslim 4.Malik bin Enes
2.Akli ( pozitif ) Bilimler
Tıp,matematik, astronomi, kimya, felsefe tarih, coğrafya gibi bilim dallarına denir. Müslümanlar özellikle halife Harun Reşid ve Memun döneminde tercüme faaliyetleri sayesinde birçok bilgiyi öğrenmişler ve bu bilgileri geliştirmişlerdi. Bu dönemde İslam Dünyası Bilim alanında oldukça ileri gitmiş ve her alanda birçok bilim adamı yetişmiştir. Akli bilimlerde yetişen başlıca önemli bilim adamları şunlardır:
1.Tıp:Ebu Bekir er-Razi , İbn-i Sina
2.Matematik: Harezmi , İbn-i Cemşid, Biruni , Ömer Hayyam.
3.Kimya: Cebir bin Hayyan, El-Maksidi
4.Felsefe : Farabi, El- Kindi.
5.Astronomi : El- Battani, Ali Kuşçu.
6.Tarih : Mesudi, Taberi, İbn-i Haldun.
7.Coğrafya : İbn-i Batuta, İbn-i Havkal.
E. EĞİTİM-ÖĞRETİM
İslam dini eğitime, bilgiye çok büyük önem veriyordu. Kuran’ın ilk ayetinin “oku” olması , ve diğer pek çok ayet ve peygamberimizin hadisleri bu konuyu açıkça göstermektedir.Eğitim-öğretim alanında en büyük gelişme Abbasiler döneminde oldu. Camiler eğitim-öğretim çalışmalarında yetersiz kalınca bunların yanına okullar açılmaya başlandı. Halife Me’mun zamanında Bağdat’ta ( Beyt ül Hikme ) adında ilk yüksek öğrenim kurumu açıldı. X. yüzyılda ilk medreseler açılmaya başlandı. İslam dünyasında ilk büyük medreseyi Türkler kurdu. Alparslan’ın veziri Nizamü’l- Mülk tarafından Bağdat kurulan bu medreseye kurucusundan dolayı “ Nizamiye medreseleri” adı verilmiştir. Nizamiye medreseleri örnek alınarak İslam Dünyasının birçok yerinde yeni medreseler açılmıştır.
F. SANAT
İslam Dinini yaymak için yapılan fetihler aynı zamanda İslam sanatının gelişmesini de sağlamıştır. Çünkü fethedilen ülkelerdeki sanat anlayışı İslam sanatını da etkiliyordu. Bunun sonucunda farklı sanat anlayışlarından oluşan yeni ve daha gelişmiş bir İslam sanatı ortaya çıkmış oldu.
İslam sanatında en büyük gelişme mimari alanda olmuştur.İslam Devleti’nin her yerine camiler ,medreseler,köprüler ,hanlar, kervansaraylar yapılmıştır.mimari eserlerde kubbe ve kemer kavramları Türklerden Araplara geçti ve eserlerde kullanılmaya başlandı.Camilerde mihrap,minare ve şadırvan gibi yapılar ilk olarak Emeviler zamanında kullanılmaya başlanmıştır.
İslam sanatında gelişen belli başlı sanat dalları şunlardır:
1.Mimari
2.Minyatür
3. Hat ( Güzel yazı )
4. Tezhip
5. Oymacılık
6. Kakmacılık
7.Sedef işlemeciliği
8.Çinicilik.
TÜRK DÜNYASI- 1
(X-XIII YÜZYILLAR ARASI)
1.Türklerin İslam Dinine Girmeleri
Hz. Osman döneminde başlayan Türk-Arap ilişkileri özellikle Emeviler döneminde olumsuz bir yön izliyordu.Emevilerin Arapçılık politikaları bunda çok etkili oluyordu.Emeviler döneminde İslamiyet Türkler arasında fazla yayılmıyordu.Abbasilerle birlikte Türk-Arap ilişkileri düzelmeye başladı.Halife Me’mun ve Mutasim döneminde başlayan bu olumlu gelişme sonucunda ,Türkler arasında İslam dini hızlı yayılmaya başladı.Türkler kitleler halinde İslam Dinine girmeye başladılar. Özellikle 751 yılında yapılan Talas savaşı bu olumlu gelişmede önemli bir etkiye sahiptir. ( Talas savaşı daha önce açıklanmıştı.)
Türklerin İslam Dinine hızla girmelerinde eski Türk dininde yer alan Gök-Tanrı inancı,cennet-cehennem kavramları, kurban kesme, cihat düşüncesi gibi benzer olguların olması etkili olmuştur. İlk Müslüman olan Karluk, Yağma ve Çiğil Türklerini daha sonra Oğuz Türkleri takip etmiş , Oğuz Türklerinin İslam dinine girişleri ile Türklerin İslam Dünyasındaki etkinlikleri artmaya başlamıştır.( Oğuz Türkleri İslam dinine girdikten sonra Türkmen adını almışlardır.)
2.Türklerin İslam Dinine Hizmetleri
-
İslamiyet daha geniş bir alana yayıldı.
-
Türkler İslam Dünyasının koruyuculuğunu samimi bir şekilde üstlendiler. ( Bizans ve haçlı saldırılarına karşı )
-
İslam medeniyetinin gelişip yaygınlaşmasında etkili oldular. ( İslam Medeniyetinin gelişiminde Türk bilim adamlarının da önemli bir rolü vardır. İbn-i Sina, Biruni, Harezmi, Farabi Vb..)
-
İslamiyet’in yayılmasında da etkili oldular ve İslamiyeti geniş bölgelere yaydılar. (Pakistan,Hindistan,Bangladeş,Afganistan,Balkanlar)
-
Halifeliği koruyarak devam etmesini sağladılar.
Görüldüğü gibi Türkler İslam Dinine girişle birlikte başta askeri olmak üzere kültür ,sanat ve bilim alanında çok büyük katkılarda bulunmuşlardır. İslam Medeniyetinin dünya çapında etki göstermesinde en büyük pay Türklere aittir.
NOT 1 : İslamiyet Türklerin milli karakterlerini korumalarını sağlamıştır.Hıristiyan ya da Budist olan Türkler zamanla benliklerini kaybettikleri halde ,Müslüman Türkler , Türk olma özelliğini korumuşlardır. ( Hatta Türk ve İslam kelimeleri ayrılmaz bir bütün olarak kabul edilmiştir. Müslüman Türkler, Müslüman olmayan Türkleri ,Türk olarak kabul etmemişlerdir.)
NOT 2 : Müslüman Türklerin kurduğu ilk devlet Tolunoğulları, İslamiyeti sonradan resmi din olarak kabul eden ilk Türk Devletleri de İdil ( Volga ) Bulgarları ve Karahanlılardır.
TÜRK –İSLAM DEVLETLERİ
1.TOLUNOĞULLARI
Mısır’da kurulan ilk Müslüman-Türk Devletidir. Kurucusu Tolunoğlu Ahmet ‘tir.
2.İHŞİDİLER ( AKŞİTLER )
Mısır’da kurulan ikinci Müslüman –Türk Devletidir. Kurucusu Ferganalı Ebu Bekir Mehmet’tir.
NOT: Her iki devlette yöneticileri ve askerleri Türk olmasına karşın halkı Arap olan devletlerdir. Bu yüzden uzun süre yaşayamamış ve yıkılmışlardır.
3.KARAHANLILAR (840 – 1212 )
İlk Müslüman-Türk Devletidir. Karluk,Yağma ve Çiğil Türkleri tarafından kurulmuştur. Kurucusu Bilge Kül Kadir Han’dır. Karahanlılar hükümdarları Satuk Buğra Han zamanında İslam dinini benimsemişlerdir. Karahanlılar en güçlü dönemlerini Yusuf Kadir Han zamanında yaşamıştır. Karahanlı Devleti daha sonra batı ve doğu olmak üzere ikiye ayrılmış, Doğu Karahanlılara Karahitaylar, Batı Karahanlılara da Harzemşahlar son vermiştir.
NOT 1 : Karahanlı Devletine bu ismin verilme nedeni, hükümdar ünvanları arasında kara ( kuvvetli ) sıfatına çok rastlanmasındandır.
NOT 2 : Karahanlı Devleti Türklerin yoğunlukta olduğu bir coğrafyada ( Türkistan=Orta Asya ) kurulduğu için, Türk dili ve Türk Kültürüne büyük önem vermiş; Karahanlılar döneminde Türk dili ve Türk kültürü açısından çok önemli eserler yazılmıştır. ( Birçok Türk Devletinde Arapça ve Farsça’nın büyük bir etkinliği varken Karahanlılar Türk diline ve Türk Kültürüne büyük önem vermişlerdir.
4. GAZNELİLER (962- 1187 )
Bugünkü Pakistan,Hindistan, Afganistan bölgesinde kurulmuş bir Türk Devletidir. Kurucusu Alp Tigin’dir. Alp Tigin başlangıçta Samanoğuları Devleti’nin bir komutanı iken Samanoğulları ile arası açılınca bir grup Türk askeri ile Gazne şehrine gelmiş ve burada Gazneliler Devletini kurmuştur.
Ganzeliler Sebük Tigin zamanında güçlendiler.Sebük Tigin’den sonra hükümdar olan Gazneli Mahmut ( Sultan Mahmut ) zamanında Gazneliler Devleti en güçlü dönemini yaşadı .Sultan Mahmut Hindistan üzerine onyedi defa sefer yaptı. Sultan Mahmut’un Hindistan ile bu kadar çok ilgilenmesinin sebebi, İslam Dinini bu ülkeye yaymak ve bu ülkenin zenginliklerini ele geçirmekti.
Sultan Mahmut’un ölümünden sonra Devletin başına Sultan Mesut geçti. Sultan Mesut zamanında Selçuklu-Gazneli mücadelesi artamaya başladı. İki Türk Devleti 1040 yılında Dandanakan savaşında karşı karşıya geldiler. Dandanakan savaşını Büyük Selçuklu Devleti kazandı. Bu savaşta yenilen Gazneliler bir daha kendilerini toparlayamadılar.1187 yılında Gurlular tarafından yıkıldılar.( Gurlular Afganistan’ın yerli halkıdır.)
NOT 1 : Tarihte Sultan ünvanını ilk kullanan Türk hükümdarı Sultan Mahmut olmuştur.
NOT 2 : Gazneli Devleti kurulduğu bölgede Türklerin yoğunluğu fazla değildi. Bu devlette türkler daha çok yönetim ve askeri alanda ağırlıklarını hissettirmişlerdir. Halkın büyük bir bölümü Türk değildi. Bu durum devletin çabuk yıkılmasında önemli rol oynamıştır.
NOT 3 : Bugünkü Pakistan’ın oluşumunda ve Hindistan’da İslamiyetin yayılmasında en büyük pay Gazneli Devletine aittir.
5.BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ
OĞUZLAR ( TÜRKMENLER ) : Büyük Selçuklu Devleti’ni kuranlar Oğuz Türkleridir. Türklerin en büyük boyu olan Oğuzlar, Türk tarihinde çok büyük rol almış birçok devletin kurucusu olmuşlardır.
( Büyük Selçuklu Devleti, Anadolu Selçuklu Devleti , Harzemşahlar , Karakoyunlular, Akkoyunlular , Anadolu Beylikleri, Osmanlı Devleti, Türkiye Cumhuriyeti Oğuz Türkleri tarafından kurulmuş Türk Devletleridir. )
Oğuz Türkleri OĞUZ KAĞAN DESTANI na dayanarak 24 ayrı kola ayrılır.Bu destana göre Oğuzlar,Oğuz Kağan ın altı oğlundan türemişlerdir.
OĞUZ KAĞAN
1. ÜÇOKLAR 2. BOZOKLAR
DENİZHAN - DAĞHAN - GÖKHAN YILDIZHAN - AYHAN - GÜNHAN
IĞDIR SALUR BAYINDIR AVŞAR YAZIR KAYI
BÜĞDÜZ ALAYUNTLU ÇAVULDUR BEĞDİLİ DODURGA BAYAT
YİVA EYMÜR ÇEPNİ KARGIN DÖĞER ALKAEVLİ
KINIK YÜREĞİR BEÇENE KIZIK YAPARLI KARAEVLİ
Oniki Üçok oniki Bozok olmak üzere toplam yirmidört Oğuz Boyu vardır. Büyük Selçuklu Devleti’ni kuranlar Oğuz Türklerinin Üçok koluna mensup olan “KINIK” lar tarafından kurulmuştur.
NOT: Osmanlı Devleti’ni kuranlar da Oğuz Türklerinden “KAYI” boyudur.
Tarihte Uz, Guz,Tork gibi isimler alan Oğuzlar İslam Dinine girdikten sonra “Türkmen “ adını almışlardır. Oğuz kelimesinin kökeni Ok+Uz ‘dur. Okuz boylar anlamına gelmektedir. Yani Oğuz kelimesi boylar demektir. Başlangıçta Selenga ırmağı civarında yaşayan Oğuzlar, Göktürk Devletinin yıkılmasından sonra batıya göç ederek Aral gölü ve Hazar denizi arasındaki topraklara yerleşmişlerdir. Oğuz Türkleri bu bölgede Oğuz Yabgu Devletini kurmuşlardır. Oğuz Yabgu Devletinin komutanlarından olan Selçuk Bey Hükümdarla arası açılınca kendisini destekleyen askerleri ile ayrılarak Cent şehrine geldi.. Zamanla birçok Türk Boyu Selçuk Bey’in yönetimi altına girmişti. Bu şekilde Büyük Selçuklu Devleti’nin temelleri atılmış oldu.
Selçuk Bey ölünce yerine Arslan Bey geçti. Ancak Gazneli Mahmut Arslan Bey’i esir alınca yerine yeğenleri olan Tuğrul ve Çağrı Beyler geçti.
TUĞRUL VE ÇAĞRI BEYLER
Tuğrul ve Çağrı Beyler birlikte Büyük Selçuklu Devleti’ni yönetmeye başladılar. Büyük Selçuklu Devleti giderek güçlenip Horasan’ı ele geçirince Gazneli Devleti ile araları açıldı .İki taraf 1040 Dandanakan savaşında karşı karşıya geldiler. Dandanakan savaşını Büyük Selçuklular kazandı.
Bu şekilde Selçuklu Devleti resmen kurulmuş oldu. Bu sıralarda Oğuz Türkleri bulundukları coğrafyaya sığmıyorlar, kendilerine yeni yurtlar arıyorlardı. Çağrı Bey komutasında ki küçük bir Türk birliği ilk defa Anadolu ‘ya akın yaptı. Bu akınlar keşif amacını taşıyordu. Anadolu tanımak ve burada kurulu olan Bizans Devleti!nin gücünü sınamak için yapılıyordu. Daha sonra Anadolu’ya Türk akınları artarak devam etti.Yapılan bir başka akında İbrahim Yinal ve Kutalmış komutasındaki Türk ordusu ile Bizans ordusu Erzurum yakınlarındaki Pasinler de karşı karşıya geldiler. 1048 yılında yapılan Pasinler savaşını Türk ordusu kazandı.
NOT: Pasinler savaşı Türk ordusu ile Bizans ordusunun kaşı karşıya geldiği ilk savaştır. Bu tarihlerde Abbasi halifesinin gücü azalmış, Şii Büveyhoğullarının baskısı altına girmişti. Zor durumda kalan Abbasi halifesi Tuğrul Bey’den yardım istedi.Tuğrul Bey Halifenin isteğini kabul etti.Bağdat’a giren Tuğrul Bey halifeyi Büveyhoğullarından kurtardı.Bundan sonra Abbasi halifeleri Büyük Selçuklu Devleti’nin koruması altına girmiş oldu. İslam Dünyasında siyasi ve askeri güç tamamen Türklerin eline geçmiş oldu. Abbasi halifelerinin sadece dini nitelikleri kaldı.
ALPARSLAN
Tuğrul Bey ölünce yerine Çağrı Bey’in oğlu olan Alparslan geçti. Sultan Alparslan döneminin en önemli olayı Malazgirt savaşıdır. Türklerin Anadolu ‘ya akınları giderek şiddetlenince Bizans İmparatoru Romanos Diogenes büyük bir ordu ile harekete geçti. Bizans ordusunun Doğu Anadolu’ya doğru harekete geçtiğini duyan Alparslan ordusu ile hemen Doğu Anadolu’ya yöneldi.İki taraf 1071 yılında Malazgirt’te karşı karşıya geldiler. Malazgirt savaşını Türk ordusu kazandı.
Malazgirt savaşı Türk tarihinde çok büyük bir öneme sahiptir. Bu savaşın sonucunda:
a.Anadolu’nun kapıları Türklere açılmış oldu.
b.Anadolu Türklerin yeni yurdu haline geldi.
c.1071 tarihi, Türkiye tarihinin de başlangıcı oldu.
d.İslam Dünyası üzerindeki Bizans tehlikesi son buldu.
e. Bizans’ın kışkırtmaları sonucu haçlı seferleri başladı.
MELİKŞAH
Alparslan’ın ölümünden sonra yerine oğlu Melikşah geçti. Büyük Selçuklu Devleti ,Melikşah zamanında en güçlü dönemini yaşadı. Babası Alparslan döneminde vezir olan Nizamül-Mülk, Melikşah döneminde de bu görevine devam etti.
Melikşah döneminin en önemli iç olayı,Hasan Sabbah’ın siyasi amaçları için başlatmış olduğu Batınilik hareketidir. Bu hareketin amacı Büyük Selçuklu Devletini içeriden yıkmaktı. Batınilik hareketine karşı çok iyi mücadele eden vezir Nizamül- Mülk bir suikastte öldürüldü.
Nizamül-Mülk : Büyük selçuklu Devleti tarihinde önemli bir role sahip olan devlet adamıdır. Batınilik hareketine karşı çok iyi mücadele yapmıştır. Sünni İslam anlayışını korumak ve güçlendirmek için, ülkenin birçok yerinde medreseler yaptırmıştır. Bu medreselere Nizamiye medreseleri denir.
BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİNİN YIKILIŞI
Sultan Melikşah’ın ölümüden sonra yerine önce Berkyaruk sonra da Sencer ( Sancar ) geçti.
Sultan Sencer Büyük Selçuklu Devletinin son büyük hükümdarı oldu. Karahitaylarla yapılan ( Katvan ) savaşında yenilince Ülke dağılmaya başladı. Sultan Sencer’in ölümüyle de Büyük Selçuklu Devleti parçalandı.
Büyük Selçuklu Devletinin yıkılma sebebleri şunlardır:
1.Hanedan üyeleri arasındaki taht kavgaları.
2.Sultan’ın erkek çocuklarını ( Melik ) yetiştiren Atabeylerin gittikleri eyaletlerde merkezi otoriteden ayrılıp ,bağımsız olma istekleri.
3.Batinilerin çalışmaları.
4.Oğuzların devletle aralarının açılması.
5.Abbasi halifelerinin Selçuklu etkinliğinden kurtulma istekleri.
6.Şii Fatimilerin çalışmaları.
7.Haçlı seferleri.
Bütün bu sebebler yüzünden parçalanan Büyük Selçuklu Devleti üzerinde birçok yeni devlet kuruldu. Bunlar:
1.Horasan Selçukluları
2.Anadolu Selçukluları.
3.Kirman Selçukluları.
4.Suriye Selçukluları.
ATABEYLİKLER: Sultan’ın erkek çocuklarını ( Melik ) yetiştiren bilgili, tecrübeli devlet adamlarına denir. Atabeyler gittikleri eyaletlerde merkezi otoritenin zayıflamasından yararlanarak bağımsızlıklarını ilan ettiler. Kendilerine bağlı küçük atabeylikler kurdular. Bunların en önemlileri şunlardır :
1.Musul Atabeyliği.
2.Erbil Atabeyliği.
3.Şam Atabeyliği.
4.Azerbaycan Atabeyliği.
5.Fars Atabeyliği.
Büyük Selçuklu Devletinin Türk Tarihindeki Önemi
Büyük Selçuklu Devleti Anadolu’nun fethedilip Türkleşmesini sağladılar. Haçlı saldırılarına karşı İslam Dünyasını korudular. İslam Kültür ve Medeniyetinin gelişmesine katkıda bulundular. Halifeliği koruyarak devam etmesini sağladılar.
HARZEMŞAHLAR (1097- 1231 )
Aral gölünün güneyindeki bölgeye Harezm denir. Bu bölgeyi idare eden kişilere de Harzemşah adı verilir. Harzemşahlar Devletinin kurucusu Atsız ‘dır. Bu devlet Sultan Alaeddin Muhammed döneminde en geniş sınırlarına ulaştı. Celaleddin Harzemşah döneminde Moğollarla yapılan savaşı kaybedilinince batıya yöneldiler ve Doğu Anadolu’ya geldiler. Bu sıralarda Anadolu ‘da Anadolu Selçuklu Devleti vardı. İki ülkenin bu bölgede hakimiyet mücadelesine giriştiler. Harzemşahlar il Anadolu Selçuklu Devleti arasında yapılan ( Yassıçemen ) savaşını Anadolu Selçuklu Devleti kazandı. C elaleddin Harzemşah’ın bir süre sonra ölümü ile bu devlet yıkıldı.
NOT: Harzemşahlar 16 büyük Türk Devleti arasında yer almaktadır.
EYYUBİLER (1174 – 1250 )
Haçlı saldırılarına karşı Mısır’da bulunana Fatimi Devleti Musul Atabeyinde yardım istedi. Musul atabeyi mısır’a yardım gönderdi. Yardıma giden ordunun komutanı Şirkuh ,yeğeni Selahaddin Eyyubi ile beraber Mısır’da Haçlıları yendiler. Bu zafer Selahaddin Eyyubi’ye büyük bir ün kazandırdı.Şirkuh’un ölümünden sonra ,Selahaddin Eyyubi Fatimi Devletini kontrolu altına aldı.Kısa sürede Filistin,Suriye,Mısır olmak üzere büyük bir devlet kurdu. Selahaddin Eyyubi’nin ölümü ile ülke parçalandı. Ordu komutanlarından Aybey Mısır ‘da idareyi ele geçirdi ve Memluklar Devletini kurdu.
MEMLUKLAR
Eyyubi Devletini Türk komutanlarından biri de Aybey’di. Eyyubi Devleti parçalanınca Aybey Mısır’da Memluklu Devletini kurdu. Memluklar hem haçlılarla hem de Moğollarla başarılı savaşlar yaptılar.
Fatih zamanında Memluklu Devleti ile Osmanlı Devletinin arası açıldı .Yavuz Sultan Selim Memluklerle ( Mercidabık-1516 ve Ridaniye- 1517 ) savaşlarını yaparak bu devlete son verdi.
Mısır ve Suriye bölgesini ele geçiren Osmanlı Devleti aynı zamanda Memluklerin kontrolünde olan Abbasi halifeliğine de son verdiler ve halifelik Osmanlı Devletine yani Türklere geçmiş oldu. Aynı zamanda Mısır’da bulunana kutsal emanetler İstanbul’a getirildi.
TÜRK-İSLAM DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET
1.DEVLET YÖNETİMİ
Türkler Müslüman olduktan sonra da devlet yönetimi ile ilgili geleneklerine devam ettiler. Devlet hanedan ailesinin ortak malı sayılıyordu.
Karahanlı Devleti kurulduğu coğrafya itibari ile Türk Devlet anlayışını aynene sürdüren bir devletti. Hükümdarlar da “kara” ünvanı kullanılıyordu. Sultan ünvanını ilk kullanan Türk Hükümdarı Gazneli Mahmut ( Sultan Mahmut ) olmuştur.
Devlet işleri Büyük Divan denilen yerde görüşülüp karara bağlanırdı. Divanın alt kademeleri vardı. Her alt kademede ayrı bir iş görülürdü. Ülkeler kolay yönetim için eyaletlere ayrılmıştı. Eyaletlerde melikler görev yapardı.
Moğol hükümdarlarına “Kağan denirdi. Devlet işerinin görüşüldüğü ve karara bağlandığı yere de “Kurultay” adı verilirdi. Ordu komutanlarına ise “noyan” adı verilirdi.
NOT: Ülkenin hükümdar ailesinin ortak malı sayıldığı düşüncesi bütün Türk Devletlerinde kabul görmüş ortak bir düşünce idi. Bu anlayış taht kavgalarına ve Türk devletlerinin kısa sürede yıkılmalarına neden olmuştur.
2.ADALET İŞLERİ
Türk-İslam Devletlerinde hukuk, Şeri ve Örfi olmak üzere ikiye ayrılırdı.Şeri hukuk ile ilgili davalara “kadı” bakardı.Örfi hukuk ile ilgili davalara bakan yüksek bir mahkeme vardı. Ordu içindeki anlaşmazlıklara “kadıasker”(kazasker) bakardı.
3. ORDU
Türk Devletlerinde ordu sürekli olarak önemini korumuş bir kurumdu. Türk Devlet anlayışında ve Türk Milleti’nin kültüründe ordu kavramı her zaman için büyük önem taşımıştır.
İslam öncesinde olduğu gibi , İslam sonrası da Türk Devletleri ‘nde ordu büyük önem taşımaya devam etti. Karahanlı Devleti’nde ordu çeşitli Türk boylarından oluşuyordu. (Karahanlı Devleti kuruluş itibari ile tamamen Türk özelliği taşıyan bir devlettir.) Gazneliler Devleti’nde ise durum biraz daha farklı idi. Gazneliler Devleti’nin kuruluş itibari ile çok milletli bi,r yapıya sahipti. Bu durum orduda da kendini göstermişti. Gazneli ordusu birçok milletten oluşuyordu. Büyük Selçuklu Devleti’nde Türk ordusu çok daha gelişmiş ve büyümüştür. Büyük Selçuklu ordusu altı ayrı bölümden oluşuyordu. Bunlar :
-
Gulaman-ı Saray : Çeşitli milletlerden toplanan kölelerin özel bir eğitimle saray için yetiştirilmesi ile oluşmuş askerlerdir.
-
Hassa Askerleri: Çeşitli Türk boylarından oluşan atlı askeri birliklerdir.
-
Melik ve Vali askerleri: Melikler ve valilerde savaş zamanı emrindeki askerlerle Sultan’ın ordusuna katılırdı.
-
Bağlı Devlet ve Beyliklerin Askerleri: Büyük Selçuklu Devleti’ne bağlı devlet ve beylikler de savaşa zamanı Büyük Selçuklu Devleti’ne asker verirlerdi.( Ermeni ve Gürcü krallıkları gibi)
-
Türkmenler : Göçebe olarak yaşayan Türkmenler savaş ortamına her an hazır bulunurlar ve gönüllü olarak Sultan’ın ordusuna katılırlardı.
-
Sipahiler : İkta ( toprak sahibi )olanların, gelirlerinin bir bölümü ile beslemek zorunda oldukları askerleridir. Buna göre ülke toprakları vergi gelirlerine göre bölümlere ayrılırdı . bu bölümlere ‘ İkta’ denirdi. Bu toprakları işleyen çiftçiler ,devlete vermeleri gereken vergiyi “Sipahi”ye verirlerdi. Sipahi de gelirinin bir bölümü ile atlı asker yetiştirirdi. Bu sisteme Osmanlı Devleti döneminde “Tımar “adı verilmiştir.
NOT : “İkta “ sistemi ilk defa Büyük Selçuklu Devleti Veziri olan “ Nizamül- Mülk “ tarafından uygulanmıştır.
4. DİN VE İNANIŞ
Türkler İslam dinine girdikten sonra bu dinin liderliğini üstlenmişlerdi .İslam dinini geniş alanlara yaymak için fetih hareketlerine girişmişler ve Türkler sayesinde İslam dini çok geniş alanlara yayılmış ve bir dünya dini haline gelmiştir. Bugün ,Pakistan , Hindistan ,Afganistan, Balkanlar gibi coğrafyalarda İslam dininin yayılması Türkler sayesinde olmuştur. Türkler İslam dininin daha çok Sünni- Hanefi ekolünü benimsemişlerdir. ( Hanefi mezhebine Türk mezhebi de denmektedir. ) Sünni İslam anlayışı yaymak ve korumak için mücadele etmişlerdir. ( Nizamül- Mülk’ün açmış olduğu Nizamiye medreselerinin amacı Sünni İslam anlayışını korumak ve geliştirmekti.)
Türkler arasında Sufilik ( Tasavvuf ) anlayışı da oldukça gelişmiştir. Sufilik hareketi sonucunda birçok tarikat ortaya çıkmıştır. Bunların başlıcaları ; Rifailik, Kadirilik, Kübrevilik, Yesevilik, Ekberilik tir. Bunlardan Yeseviliğin kurucusu bir Türk –İslam alimi olan Hoca Ahmet Yesevi ‘dir. Hoca Ahmet Yesevi İslam Dini nin Türkistan’da ( Orta Asya ) yayılmasında çok önemli bir role sahiptir. Bugün dahi Türkistan’da Hoca Ahmet Yesevi ,bütün Türk boyları tarafından kutsal kabul edilmektedir.
5. EKONOMİK HAYAT
Türk –İslam Devletlerinde ekonomik hayat Büyük Selçuklu Devleti zamanında büyük bir gelişme gösterdi. Ticaret yolları üzerine “Hanlar” ve “ kervansaraylar” inşa edildi.
Türk –İslam Devletlerinde ülke toprakları yönetim bakımından dört ayrı bölüme ayrılmıştı. Bunlar;
a.Has Toprakları: vergi gelirleri Sultan’a ait topraklardır.
b. İkta Toprakları :Gelirleri, Hizmet ve maaş karşılığı olarak kumandanlara ,askerlere ve devlet adamlarına bırakılan topraklarıdır. ( İkta sahibi olan devlet adamı veya komutan belirli sayıda devlete asker yetiştirmek zorundaydı. )
c. Mülk Toprakları : Kişilere ait topraklardır. Sahibi toprağı istediği gibi kullanma hakkına sahiptir.
e.Vakıf Toprakları : Okul, hastane gibi sosyal kurumların ihtiyaçlarını karşılamak için devlet tarafından bu kurumlara verilen topraklardır.
Timur Devleti zamanında Tarım ve ticaretle uğraşanlardan alınan vergiye “tamga” adı verilmiştir.
6. DİL VE EDEBİYAT
Karahanlı Devleti’nde resmi dil Türkçe idi. Resmi yazılar Uygur alfabesi ile yazılıyordu. Karahanlı Devleti’nin bu milli kimliği sayesinde bu dönemde Türk kültürü oldukça gelişmiş ve Türk kültürü açısından çok önemli olan birçok eser yazılmıştır. Gaznelilerde ve Büyük Selçuklu Devleti’nde ise durum biraz daha farklı idi. Bu devletlerde bilim dili Arapça idi. Resmi dil olarak ta Farsça kullanılıyordu. Halk ise Türkçe konuşuyordu . Bu dönemlerde Türk kültür tarihi için önem taşıyan belli başlı eserler şunlardır.
-
Divan-ı Lügat-it Türk –Kaşgarlı Mahmut : Türkçe ‘nin zengin bir dil olfuğunu göstermek ve Araplara Türkçe öğretmek amaci ile yazılmış bir eserdir.
-
Şehname- Firdevsi
-
Divan-ı Hikmet- Hoca Ahmet Yesevi
-
Edip Ahmet – Atabet’ül Hakayık
-
Yusuf Has Hacip – Kutadgu Bilig
Moğollar kültür ve medeniyet alanında Türklerden önemli ölçüde etkilenmişlerdir. Bu dönemde Çağatay lehçesi bütün Orta Asya da etkinliğini arttırmıştı. Timur Devleti döneminin en ünlü yazar ve şairi “Ali Şir Nevai”dir. Ali Şir Nevai , Türkçe’nin Farsça dan üstün bir dil olduğunu göstermek amacı ile “Muhakemat el Lugateyn “ adlı bir eser yazmıştır. Babür Şah’ta Çağatay lehçesi ile şiirler yazmıştır. Özbek Hanlıklarından Hive Han’ı “Ebu’l Gazi Bahadır Han”ın yazmış olduğu “Secere-i Türki “ ve “ Secere-i terakkime “dönemin ünlü diğer eserleridir.
7. BİLİM
Karahanlılar döneminde Türkistan’da bulunan Semerkant, Buhara, Kaşgar gibi şehirler öenmli bilim ve sanat merkezleri olmuştu. Büyük Selçuklu Devleti döneminde açılan Nizamül- Mülk medreseleri de İslam medeniyetinde büyük öneme sahiptir.
Türk- İslam Devletlerinde yetişen önemli bilim adamlarından bazıları şunlardır;
a.Farabi- Felsefe c. İbn-i Sina –Tıp e. Uluğ Bey- Astronomi
b. Biruni – Matematik d. Barani- Trigonometri f. Ali Kuşcu- Astronomi
8. SANAT
Türk –İslam Devletlerinde gelişen başlıca sanat dalları, çinicilik, minyatür, tezhip, ebru,süsleme,hat,oymacılık, kakmacılık ve mimaridir.
TÜRK DÜNYASI- II
( XIII. – XIX. YÜZYIL)
1. MOĞOLLAR
Orta Asya ‘nın doğusunda Türklerle komşu olarak yaşayan Moğollar, Türklerden ayrı bir millettir. Ancak aynı coğrafyada yaşamaları gereği aralarında uzun dönem siyasi, ticari, kültürel ilişkiler olmuştur. Bu ilişkiler sonucunda Türkler ve Moğollar birbirlerinin kültürlerini etkilemiş ve benzer noktalar oluşmuştur. Moğollar ,Türkler gibi birçok devletin kuruluşuna imza atan, teşkilatçı bir yapıya sahip değildi. Moğollar tarih sahnesine ilk defa asıl adı Temuçin olan Cengizhan döneminde ortaya çıkmıştır. Kısa sürede çok geniş sınırlara ulaşan bu devlet Cengizhan’ın ölümü ile dört ayrı parçaya ayrılmıştır. Bunlar:
A. ALTINORDU-ALTINORDA DEVLETİ :
Cengizhan’ın torunu Batuhan tarafından Karadeniz’in kuzeyinde kurulmuştur. Başkenti Saray şehri olan bu devletin sınırları Aral Gölünden Macaristan içlerine kadar uzanıyordu. Bu devlet Berkehan zamanında İslamiyeti kabul etmiş ve zamanla Türkleşmiştir.
NOT 1: İslamiyeti kabul eden Moğollar zamanla Türkleşme özelliği gösterirken ,İslam dinine girmeyen Moğollar kendi milli özelliklerini korumuşlardır. Müslüman olan Moğollar yoğun Müslüman –Türk nüfusu içerisinde zamanla erimişlerdir.
NOT 2: Moğolların kurmuş oldukları devletler tek başına Moğol karakteristiği oluşturmamakta ,bu devletler üzerinde Türk etkisi de gözükmektedir. Moğol Devletlerinde Türk etkisinin bulunmasında , bu devletler içerisindeki yoğun Türk nüfusunun yanında, Moğollara göre daha gelişmiş olan Türk Devlet geleneği ve Türk kültürünün de büyük etkisi vardır.
Altınordu Devleti Toktamış Han zamanında Timur Devleti ile savaşmış ve Timur Altınordu Devleti ni yenmiştir. Timur’la yapılan bu savaş ülkeyi zor durumda bırakmış ve parçalanma sürecine girmiştir. Altınordu Devleti parçalanınca ortaya değişik isimlerde hanlıklar ortaya çıktı. Ancak tek başlarına güçlü birer devlet olamayan bu hanlıklar birer birer Ruslar tarafından ortadan kaldırıldı ve Karadenizin kuzeyinde Rus egemenliği başladı.
NOT 3: Timur’un Altınordu Devleti’ni yenmesi Türk tarihi açısında büyük önem taşır. Bu savaşla gücünü kaybeden Altınordu Devleti parçalanmış bu durum en çok Rusların işine yaramıştır. Yani Timur Rusların güçlenmesi ve Türk dünyasının başına bela olması sürecini başlatmış oldu. Bilindiği gibi Timur bir başka Türk Devleti olan Osmanlı Devleti ile de savaşmış ve bu devleti de yenerek, Türklerin Avrupa da ilerlemesini geçici olarak durdurmuştur. Ancak bütün bu ibareler Timur’un Türk dünyasına düşman olduğu gibi bir kanıya varılmasını için yeterli değildir.
Altınordu Devleti’nin parçalanması ile ortaya çıkan hanlıklar şunlardır.
a. Kırım Hanlığı b. Kazan Hanlığı c.Kasım Hanlığı d. Ejderhan Hanlığı
e. Küçüm Hanlığı f.Nogay Hanlığı
B. İLHANLILAR
Bu devlet Cengizhan’ın torunu Hulagu han tarafından İran ‘da kuruldu.Daha sonra Azerbaycan’ı ve Irak’ı ele geçirerek sınırlarını genişlettiler. Abbasi Devletine son verdiler. Ancak Memlukler İlhanlıları iki kez mağlup etmeyi başardı. İlhanlılar Gazan Mahmut Han zamanında İslamiyeti kabul ettiler. İslam dinine giren İlhanlılar zamanla Türkleşmeye başladılar. XIV. Yüzyılda yıkılan bu devlet üzerinde Celayirler Devleti kuruldu.
C. ÇAĞATAYLILAR
Cengizhan’ın oğlu Çağatay Han tarafından kuruldu. Kısa sürede orta Asya nın büyük bölümünü ele geçirdiler. İslamiyeti kabul eden Çağataylılar da hızla Türkleştiler. Çağatay Türkçesi , Moğolca’nın yerini aldı. Çağatay devletinde emirlik yapan Timur ,bu devletin zayıf durumunda yararlanarak kısa sürede Çağatay Devleti’nin yönetimini ele geçirdi. Çağatay devleti Timur Devleti haline dönüştü.
D. KUBİLAY HANLIĞI
Cengizhan’ın ölümünden sonra Çin bölgesinde kurulmuştur. Ancak Çin nüfusunun yoğunluğu onların sonunu hazırlamış ve bu devlet zamanla Çinlileşmiştir.
2. TİMUR DEVLETİ
Çağatay Hanlığı yönetimini ele geçiren Timur ,kendi adına devleti yeniden kurdu. Ancak kendisi Cengizhan soyundan gelmediği için Çağatay Hanları soyundan gelen kişilerin hakan yaptı. Ancak esas güç yine de Timur’un elindeydi.
NOT : Türk Devlet geleneğine göre devletin başına geçecek kişi kesinlikle hükümdar ailesi soyundan gelmelidir. Aksi halde halk tarafından yöneticiliği kabul görmez, itaat edilmezdi. Bu gelenek Timur’un yukarıda bahsi geçtiği gibi davranmasında rol oynamıştır.
Timur kısa sürede devletin sınırlarını genişletti. İran,Irak, Doğu Anadolu ele geçirildi. Timur Devleti nin güçlenmesi ve batıya doğru genişlemesi, Anadolu da kurulmuş olan Osmanlı Devleti ile hakimiyet mücadelesine yol açtı. İki Türk Devleti karşı karşıya geldi .1402 yılında yapılan Ankara savaşını Timur kazandı. Bu savaş ile Osmanlı Devleti geçici olarak durakladı. Fetret devrine girdi. Timur’un ölümü ile devlet çocukları arasında paylaşıldı. Timur oğullarından ŞAHRUH devletin büyük bölümünde hakimiyeti ele geçirdi. Uluğ Bey ve Hüseyin Baykara döneminde Timur Devleti gücünü kaybederek yaşamaya devam etti. Hüseyin Baykara’nın ölümü ile Timur devleti Özbekler, Akkoyunlar ve Karakoyunlar tarafından yıkıldı.
3. ŞEYBANİLER
Altınordu Devleti’nin kurucusu Batuhan’ın kardeşi Şeyban’ın soyundan gelen ve daha sonra Özbek adını alacak olan Türkler tarafından 13-14 yüzyılda Orta Asya ‘da kurulmuş bir devlettir.
4. SAFEVİLER
Akkoyunlu Devleti ni yıkarak Tebriz şehrini ele geçiren Şah İsmail İran da Safevi Devletini kurdu. Kısa sürede devletin sınırlarını genişleten Şah İsmail Doğu Anadolu üzerinde hakimiyet kurmak isteyince Osmanlı Devleti ile arası açılmış ve iki devlet karşı karşıya gelmiştir. 1514 yılında iki devlet arasında yapılan Çaldıran savaşını Osmanlı Devleti kazandı . 1639 yılında iki ülke arasında yapılan Kasr-ı şirin Antlaşmasından sonra iki devlet arasında ciddi bir savaş olmadı. Safevi Devleti 18. yüzyılda sona erdi.
NOT: Safevi Devleti İran coğrafyasında kurulmasından dolayı Fars kimliği etkisi altında kalmıştır. Özellikle Şii mezhebini benimsemeleri ,Sünni İslam anlayışındaki Osmanlı Devleti ile Şii Safevi Devleti ni karşı karşıya getirmiştir.
NOT 2 : İran 20 yüzyılın başlarına kadar Türk soyundan gelen hanedanlar tarafından yönetilmiştir. Bugünde İran nüfusunun yaklaşık %40 ı nı Türkler oluşturmaktadır. İran Türkleri Türk dünyası içinde önemli bir konuma sahiptir.
5. BABÜRLER
Timur hanedanı soyundan gelen Babür tarafından , bugünkü Afganistan,Pakistan ve Hindistan coğrafyasında kurulan bir devlettir.Bu devlet en güçlü dönemini Şah Cihan zamanında yaşamıştır. Babür Devleti 17. yüzyıla kadar devam etti. 1858 yılında Hindistan da egemenlik kuran İngilizler Babür Devletine son verdi.
NOT 1: Babür Devleti onaltı büyük Türk Devleti arasına girmektedir.
NOT 2: Babür Şah aynı zamanda edebi yönü ile de tanınan bir devlet adamıdır.Babürname adlı Türkçe yazılmış bir eseri mevcuttur.
NOT 3 : Şah Cihan’ın ölen eşi Mümtaz Mahal’a yaptırdığı anıt mezar olan “Taç Mahal” dünyaca tanınan eserler arasındadır.
6. ÖZBEK HANLIKLARI
Orta Asya yaşayan Özbek Türkleri XV: yüzyılda Harzem bölgesinde güçlü bir devlet kurmuşlardı. Ancak bu devlet zayıflayınca üç ayrı hanlığa ayrılmıştır. Bunlar:
a. Hive Hanlığ b. Buhara Hanlığı c. Hokand Hanlığı
7. KAZAKLAR
Özbekler ve Kırgızların karışımdan oluşan Kazak Türkleri üç cüz ( yüz ) olarak ayrılmışlardı. Bunlar;
a. Ulu cüz b. Orta cüz c. Küçük cüz
Her üç Kazak cüzüde ayrı ayrı devletler kurmuşlardı. Ancak Ruslar Orta Asya ya yayılınca üç Kazak cüzünüde kendi egemenliklerine bağladılar. Kazaklar 1991 yılında Sovyetler Birliği ‘nin yıkılması ile bağımsızlıklarına kavuştular. Kazakistan Orta Asya Türk Cumhuriyetleri içerisinde en geniş sınırlara sahip olan Cumhuriyettir.
8. KIRGIZLAR
En eski Türk boylarından biri olan Kırgızlar da önce Moğol, daha sonra Kalmuk ve 19. yüzyılda da Rusların egemenliği altına girdiler. 1991 yılında Sovyetler Birliği ‘nin yıkılması ile bağımsızlıklarına kavuştular. Ülkemize en uzak ve toprakları en küçük Türk Cumhuriyetidir.
NOT: Manas Destanı Kırgız Türklerine ait dünyaca ünlü bir destandır.
9. TÜRKMENLER ( OĞUZLAR )
Başlangıçta Moğollar ve Timur Devleti nin egemenliğinde yaşayan Türkmenler 1860-1884 yılları arasında bağımsız bir Türk Devleti olarak varlığını sürdürdü. Ancak bu durum fazla uzun sürmedi. Bütün Türk Dünyasını işgal eden Ruslar Türkmenleri de kendi egemenliğine bağladı. Diğer Türk Cumhuriyetleri gibi 1991 yılında Sovyetler Birliği ‘nin yıkılması ile bağımsızlığını kazandı.
NOT: Türkiye Türkleri ve Türkmenistan Türkleri aynı kökenden yani Oğuz Türklerinden gelmektedir.
10 .DOĞU TÜRKİSTAN
Çağatay Devleti nin sınırları içerisinde yer alan Doğu Türkistan bölgesi , XVII. Yüzyılda Kaşgar, Yarkent ve Aksu gibi küçük hanlıklara ayrıldı. Bu durumu fırsat bilen Çinliler, Doğu Türkistan bölgesini işgal etmeye başladılar.. 1877 yılında da Doğu Türkistan Çin egemenliği altına girdi. Bölge de yaşayan Türkler sık sık ayaklansa da bağımsızlıklarını kazanamadılar.
NOT 1 : Doğu Türkistan günümüzde de Çin işgali altındadır.
NOT 2. Doğu Türkistan da çoğunlukla Uygur Türkleri yaşamaktadır.
11. AZERBAYCAN HANLIKLARI
Azerbaycan bölgesi X. Yüzyılda Büyük Selçuklu Devleti nin egemenliğine girdi. Daha sonra bu bölgeye , Harzemşahlar, Moğollar, İlhanlılar, Timur Devleti, Karakoyunlar, Akkoyunlar, Safeviler ve Osmanlı Devleti hakim oldu. Ancak Ruslar ve İranlılar birlikte hareket ederek Azerbaycan’ daki osmanlı egemenliğine son verdiler. Daha sonrada Azerbaycan kuzey ve güney olmak üzere ikiye ayrıldı. (1828 Türkmençay Antlaşması ile İran ve Rusya Azerbaycan’ı paylaştılar ) Kuzey Azerbaycan’a Ruslar, güney Azerbaycan ‘a İran hakim oldu. 1991 yılında diğer Türk Cumhuriyetleri gibi Azerbaycan da bağımsızlığını kazandı.
NOT 1 : Güney Azerbaycan günümüzde İran işgali altında olup bağımsızlığını kazanamamıştır. İran’da çok sayıda Türk yaşadığı daha öncede belirtilmişti.
NOT 2: Azerbaycan Türkiye’ye en yakın Türk Cumhuriyetidir. Azerbaycan Türkiye için çok büyük bir öneme sahiptir. Türkiye- Azerbaycan yakınlaşması kaçınılmazdır ve zaruridir. Ancak Rusya-iran-Ermenistan üçlüsü Türkiye –Azerbaycan yakınlaşmasından rahatsız olmaktadırlar.
TÜRKİYE TARİHİ (IX. – XIV. YÜZYIL )
1.Anadolu’ya Türk Akınları :
Çok eski çağlardan bu yana çeşitli Türk boyları zaman zaman Anadolu’ya akınlar yapmışlardı. Ancak Anadolu’ya ciddi manada ve yerleşmek amacı ile yapılan Türk Akınları Büyük selçuklu Devleti döneminde başlamıştır. 1015 yılında Çağrı Bey zamanında başlayan Anadolu ‘ya Türk akınları şiddetlenerek artmıştır. Tuğrul Bey döneminde Anadolu ‘nun fethi ile görevlendirilen “ Kutalmış “ ve “ İbrahim Yinal “ zamanında Bizans ile ilk savaş yapılmış ve bu savaş Türk ordusu tarafından kazanılmıştır. ( Pasinler Savaşı-1408 – İlk Bizans –Türk Savaşı)
Sultan Alparslan döneminde de Türk akınları daha da şiddetlenerek artmıştır. Sultan Alparslan döneminde Türk tarihi açısından büyük önem taşıyan Malazgirt Meydan Savaşı yapılmıştır. 1071 yılında Bizans Devleti ile yapılan Malazgirt Savaşı nın kazanılması ile Anadolu’nun kapıları ( Bak oğlum, bu ahır kapısı dil ona göre!! ) Türklere açılmıştır. Sultan Alparslan Malazgirt Savaşını kazandıktan sonra Anadolu ‘nun fethi için bir grup Türk komutanı görevlendirmişti. Anadolu’nun fethi ile görevlendirilen bu komutanlar kısa sürede Anadolu’nun büyük bir bölümünü ele geçirdiler. Türk komutanlar ele geçirdikleri yerlerde kendi adlarını taşıyan beylikler kurmuşlardır. Ancak bu beylikler tamamen bağımsız hareket edemiyorlardı .Büyük Selçuklu devletine bağlı idiler.
2. ANADOLU’DA KURULAN İLK TÜRK DEVLETLERİ( BEYLİKLERİ )
A. DANİŞMENTLİLER
Kurucusu : Danişment Gazi
Kurulduğu Yer : Merkezi Sivas olmak üzere , Amasya,Tokat, Kayseri, Malatya bölgesinde kurulmuştur.
Önemi: Anadolu’da kurulan ilk beylikler arasında en güçlüsü idi.
Yıkılışı : Anadolu Seçluklu devleti tarafından yıkılmıştır.
B. SALTUKLULAR
Kurucusu . Ebul Kasım. Ancak en ünlü sultanları İzzettin Saltuk ‘tur. Beyliğe adını vermiştir.
Kurulduğu Yer . Erzurum
Önemi : Anadolu’da kurulan İlk Türk Beyliğidir.( 1072 )
Yıkılışı : Anadolu Selçuklu Devleti tarafından yıkılmıştır.
C. MENGÜCEKLER
Kurucusu : Mengücek Gazi
Kurulduğu Yer : Erzincan, Kemah, Divriği. Beylik daha sonra Erzincan ve Divriği kolu olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
Yıkılışı . Anadolu Selçuklu Devleti tarafından yıkılmıştır.
D. ARTUKLULAR
Artuk Bey’in oğulları tarafından Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kurulmuştur. Üç ayrı kola ayrılmıştır. Bunlar :
d.1. Hasankeyf ( Hısn-ı keyfa ) Artukluları : Eyyubiler tarafından yıkılmıştır.
d.2. Harput Artukluları : Elazığ’da kurulmuştur. Anadolu Selçuklu Devleti tarafından yıkılmıştır.
d.3. Mardin Artukluları : Mardin de kurulan Artukluların bu kolu en uzun süre yaşayan koldur. Karakoyunlar tarafından yıkılmıştır. Mardin Artuklular nın uzun yaşamasında Mardin Kalesinin savunmaya elverişli olmasının büyük bir etkisi vardır.
E. SÖKMENLİLER ( AHLATŞAHLAR )
Kurucusu: Sökmen Bey
Kurulduğu yer : Ahlat
Yıkılışı : Eyyubiler tarafından yıkılmıştır.
F. DİLMAÇOĞULLARI
Kurucusu : Dilmaç oğlu Mehmet Bey
Kurulduğu Yer : Bitlis
Yıkılışı . Akkoyunlar tarafından yıkılmıştır.
G. İNALOĞULLARI
Kurucusu : İnal Bey
Kurulduğu Yer : Diyarbakır
Yıkılışı : Eyyubiler tarafından yıkılmıştır.
H. ÇUBUKOĞULLARI
Kurucusu : Çubuk Bey
Kurulduğu Yer : Harput ( Elazığ )
Yıkılışı :Artuklular tarafından yıkılmıştır.
I. İNANÇOĞULLARI
Kurucusu:......
Kurulduğu Yer :Denizli
Yıkılışı : Germiyanoğulları tarafından yıkılmıştır.
İ. ÇAKA BEY
İzmir ve çevresinde bir beylik kuran Çaka Bey bilinen ilk Türk denizcisidir. Kurduğu donanma ile Bizans’a saldırılar yapmış, Ege adalarının bir kısmını ele geçirmiştir. Çaka Bey Balkanlardaki Peçenek ve Kuman Türkleri ve Anadolu Selçuklu devleti ile anlaşarak Bizans’a karşı ortak bir saldırı planı yapmış ancak ,Bizans Devleti Çaka Bey’in bu planını farkederek , Çaka Bey ile Anadolu Selçuklu Devleti Sultan’ı I. Kılıçaslan’ın arasını açarak onu öldürtmüştür.
TÜRKİYE ( ANADOLU ) SELÇUKLU DEVLETİ
A- ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİ'NİN KURULUŞU :
1 SULEYMANŞAH DÖNEMİ (1075-1086) :
Anadolu Selçuklu Devleti'nin kurucusu Tuğrul Bey'e karşı saltanat savaşı veren Kutalmış'ın oğlu Süleymanşah'tır. Süleymanşah Alparslan'ın ölümü üzerine taht'a çıkan Melikşah'a isyan ederek Anadolu'ya geldi ve Anadolu'nun fethine girişti. Urfa civarına yerleşen Süleymanşah. önce Halep'i ele geçirdi. Daha sonra da Antakya'yı aldı. Bizans'ın içinde bulunduğu karışıklıklardan yararlanarak 1O75'te İznik’i alıp başkent yaptı.
Süleymanşah, Devleti kurduktan sonra yavaş yavaş sınırlarını genişletmeye başladı ve bir süre sonra da Bizans'taki taht kavgalarına karıştı. Bu dönemde Selçuklular Üsküdar’a kadar bütün Bizans topraklarını ele geçirdiler.
Selçukluların genişleme çabaları Bizans ile aralarının bozulmasına neden oldu. Bizans İmparatorluğu Türk ilerleyişini durdurmak ve zaman kazanmak amacıyla Süleymanşah ile bir anlaşma yaptılar.
1081 yılında yapılan Drakon Çayı Antlaşmasına (Maltepe-Dragos'un batısından Marmara'ya dökülen dere) göre;
-
Drakon Çayı iki Devlet arasında sınır olacak,
-
belli bir miktar para tazminat olarak Selçuklulara verilecek,
-
Selçuklular Bizans topraklarına saldırmayacak. buna karşılık Bizans bütün Anadolu'yu Türklere bırakacaktı.
Drakon Çayı Antlaşması ile batı sınırını güvenceye alan Süleymanşah, tüm Çukurova'yı kendine bağladı. Musul'u aldıktan sonra Halep’e geçti. 1O86'da Artuk Bey ile birlikte Büyük Selçuklu Ordusuna komuta eden Tutuşla yaptığı savaşı kaybetti. Kendisi de savaş sırasında öldü.
Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah. Süleymanşah'ın kendi yanına getirtti.
Süleymanşah, Doğu Seferine çıkarken yerine İznik'te Ebul Kasım'ı bırakmıştı. Ebul Kasım'ın Büyük Selçuklu komutanı Bozan tarafından 1O86'da öldürülmesi üzerine yerine Ebul Gazi geçti. Ebul Gazi ülkeyi I.Kılıç Arslan Taht'a çıkıncaya kadar yönetti. yenilince daha doğuya çekilmek zorunda kaldı. Başkent Konya'ya taşındı. Kılıç Arslan Danişmentlilerle birleşerek Haçlılara ağır kayıplar verdirdi. Ancak Antakya'nın Haçlıların eline geçmesini engelleyemedi.
2- I. KILIÇ ARSLAN (1O92-1107) :
Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah'ın ölümü üzerine serbest kalan Süleymanşah'ın çocuklarından Kılıç Arslan taht kavgalarını fırsat bilerek Anadolu'ya geldi ve Devlet'in yönetimini Ebul Gazi'den geri aldı. Bozulmuş olan Türk birliğini yeniden sağladı. Bizanslıları Marmara sahillerinden uzaklaştırdı. Anadolu Selçukluları aleyhine genişlemeye başlayan Çaka Beyliği'ni Bizans ile anlaşarak ortadan kaldırdı. Daha sonra Doğu seferine çıktı. Danişmentlilerin elindeki Malatya'yı kuşattı.B u kuşatma İznik'in Haçlıların eline geçmesi üzerine yarım kaldı. Kılıç Arslan İznik'i Haçlılardan alamadı ve Eskişehir dolaylarına çekildi. Burada da Haçlılara yenilince daha doğuya çekilmek zorunda kaldı.Başkent Konya'ya taşındı. Kılıç Arslan Danişmentlilerle birleşerek Haçlılara ağır kayıplar verdirdi. Ancak Antakya'nın Haçlıların eline geçmesini engelleyemedi.
Kılıç Arslan Haçlı tehlikesini savuşturduktan sonra Bizans'la anlaşarak tekrar Danişmentliler üzerine yürüyüp Malatya'yı aldı. Irak Selçuklularının zayıflamasından da yararlanarak Musul'u ele geçirdi. 1107'de Büyük Selçuklular ile yaptığı savaşta yenilerek Habur Çayı'nda boğuldu. I. Kılıç Arslan'ın ölümü üzerine çocukları arasında taht kavgaları çıktı. Bu mücadeleden I. Mesut galip çıkarak Anadolu Selçuklularının başına geçti(1116).
3 1. MESUT (1116-1155) :
I.Mesut başa geçtikten sonra Danişmentlilerle işbirliği yaparak düzeni yeniden sağladı. Bizanslıların ele geçirdiği toprakları geri aldı. 1140'da Danişmentli Mehmet Gazi ölünce bu Beyliği ele geçirmeye başladı. Kastamonu. Kayseri. Çankırı ve Ankara'yı aldı. Böylece Anadolu Türk Birliğini gerçekleştirdi
Mesut 1147'de Alman ve Fransızların önderliğindeki Haçlıları bozguna uğrattı. Tarsus ve çevresindeki Ermenileri kendine bağladı. I.Mesut 1155'te ölünce yerine oğlu II.Kılıç Arslan geçti
4- II.KILIÇ ARSLAN (1155-1192)
I.Mesut ölmeden önce ülkeyi üç oğlu arasında paylaştırmış yerine de II. Kılıç Arslan'ı seçmişti. Ancak I.Mesut'un ölümünden sonra çocukları arasında saltanat kavgası çıktı. Bu savaştan II. Kılıç Arslan galip çıkarak Taht'ı ele geçirdi
I.Kılıç Arslan başa geçer geçmez karışıklıklara son vererek Musul'u. Ermenileri ve Danişmentlileri yeniden kendisine bağladı.
*****MİRYAKEFALON SAVAŞI (1176)*****
II.Kılıç Arslan'ın giderek güçlenmesinden çekinen Bizans İmparatoru Manuel. Macar. Peçenek ve Sırplardan yardım alarak Türkleri Anadolu'dan atmak amacıyla harekete geçti. II.Kılıç Arslan. Bizans Ordusunu Isparta'nın Gelendost-Kumdanlı (Miryakefalon) bölgesinde büyük bir bozguna uğrattı. Bizans İmparatoru Manuel Batı Anadolu'daki savunma hatlarını kaldırmak ve tazminat ödemek koşulu ile İstanbul'a dönebildi
Bu savaştan sonra Anadolu'da Türk egemenliği kesinleşti. Bizans'ın Anadolu'yu Türklerden kurtarma ve geri alma ümitleri tamamen ortadan kalktı. Bundan sonra Bizanslılar savunmaya geçerek ellerindeki toprakları korumaya çalıştılar
Miryakefalon Savaşı'ndan sonra Bizans ve Avrupa Anadolu için 'Turkia'. ismini kullanmaya başladılar II. Kılıç Arslan Bizans'ı 1176'da yendikten sonra Danişmentlilere son verdi (1178).
II.Kılıç Arslan ölmeden önce ülkeyi Türk Töresi gereği 11 oğlu arasında paylaştırdı. Ancak oğullarının saltanat kavgasına girişmeleri üzerine ikinci kez Taht’a çıktı. Bu sırada Anadolu'ya girmeye başlayan III.Haçlılara karşı önlemler almaya çalıştı(1190). Alman İmparatoru Frederik Barbaros komutasındaki Haçlılarla savaşırken 1192'de öldü. Yerine oğlu Gıyaseddin Keyhüsrev geçti
II.Kılıç Arslan zamanında Venedikliler ve Kıbrıs Krallığı ile ticari anlaşmalar imzalandı. Ticaret yolları güvenceye alındı. Büyük ''Kervansaraylar'' yapıldı. Anadolu Selçuklu Devleti'nde ilk altın para bastırıldı.
Dostları ilə paylaş: |