A comparative Study on Turkish, English and German Grammar


XII- „Değil“ ile olumsuzluk - Negation with „not“ - - Verneinung mit „nicht“



Yüklə 0,82 Mb.
səhifə5/5
tarix03.01.2022
ölçüsü0,82 Mb.
#42644
1   2   3   4   5

XII- „Değil“ ile olumsuzluk - Negation with „not“ - - Verneinung mit „nicht“





  1. Sen Van’dan mısın?

  1. Ali büroda mı?

  1. Ayşe burada mı?




  1. Hayır, ben Van’dan değilim.

No, I am not from Van.

Nein, ich bin nicht aus Van.

  1. Hayır, Ali büroda değil.

No, Ali is not in the office.

Nein, Ali ist nicht im Büro.

  1. Hayır, Ayşe burada değil.

No, Ayşe is not here.

Nein, Ayşe ist nicht hier.




Ayran güzel değil.

Ayran is not good.

Ayran ist nicht gut.

Benim adım Hasan değil.

My name is not Hasan!

Ich heisse nicht Hasan!

Hava Güzel değil.

The weather is not nice!

Das Wetter ist nicht schön!

Kazak kırmızı değil.

The sweater is not red.

Der Pullover ist nicht rot.


bir... var - is a - ist ein biraz … var – is some – ist bisschen


Orada bir

parça ekmek

paket margarin

şişe süt


var.




Orada biraz

ekmek

margarin


süt

var.



There is a

piece of bread

packet of butter

bottle of milk


over there.




There is some



bread

butter


milk

over there.


Dort drüben ist ein

eine



Stück Brot

Paket Butter.

Flasche Milch.





Dort drüben ist ein bisschen

Brot.

Butter.


Milch.



birçok … var - are some – sind viele



Orada birçok paket margarin

şişe süt var.

sigara





There are some packets of butter

bottles of milk over there.

cigarettes




Dort drüben sind viele Pakete Butter.

Flaschen Milch.

Zigaretten.




XIII- hiç - any -kein



(a) Olumsuz Cümleler
negativ sentences - Negative Sätze: (b) Sorular – Questions - Fragen:


Orada


hiç


yemek

su

para



kalmadı.





Orada hiç



yemek

su

para



kalmadı mı?









Hamburger

patates


sigara










Hamburger

patates


sigara






There

is not any


food

water


money

left.





Is there any

food

water


money

left ?




are not any



sandwiches

potatoes


cigars







Are there any

sandwiches

potatoes


cigars






Dort

ist kein


Essen

Wasser


Geld

übrig.




Ist dort kein




Essen

Wasser


Geld

übrig?





sind keine

Hamburger

Kartoffel

Zigaretten








Sind dort keine

Hamburger

Kartoffel

Zigaretten






biraz - a little - ein wenig birkaç - a few – einige


Orada


sadece biraz



zaman


paramız

var.

Orada

sadece birkaç



sinema

iyi hotel var.

ucuz restoran


Bizim




benzinimiz

margarinimiz





Bizim




zeki insanımız

büyük fabrikamız



There is


only a little



work.

time.


money.




There are



only a few



cinemas.

good hotels.

cheap restaurants here.


We have got




petrol.

butter.





We have got




intelligent people.

big factories.




Dort ist


nur ein wenig



Arbeit.

Zeit.


Geld.



Dort sind


nur einige



Kinos.

gute Hotels.

billige Restaurants.

Wir haben





Benzin.

Butter.




Wir haben






intelligente Leute.

grosse Fabrike.



Fiiller – Verbs - Verben


gitmek

ben gidiyorum

sen gidiyorsun

o gidiyor



to travel
I travel

you travel

he travels


fahren

Ich fahre


du fährst er fährt

O Berline gidiyor. /He's traveling/going to Berlin.

-Er fährt nach Berlin..

Ben Berline gidiyorum. / I'm traveling/going to Berlin.

-Ich fahre nach Berlin.




XIV- SAATLER - TIME - UHRZEIT


 

Saat bir elma gibi çeyreklere (quarters – viertel) ve buçuklara (halves – halb) ayrılır.

Buçuk halb (half past) yerine söylenir: "Yedi buçuk" = 7:30, half (way to) eight – (halb acht).

Geçe ise (after –nach) yerine kullanılır. " = 2:10 (It's ten after two). "Es ist zehn nach zwei

Çeyrek geçe yerine ise Viertel nach (quarter past) kullanılır: "Viertel nach neun" = 9:15.

Kala yerine ise vor (to or before). "Viertel vor zwei" = 1:45. "Zehn vor elf" = 10:50.

Saat yerine Uhr (o'clock) kullanılır. "Es ist fünf Uhr" = 5:00 (five o'clock).






Saat kaç? -What time is it? (Wie spät ist es? – Wieviel Uhr ist es?)
Saat yedi.

- It’s seven o'clock.

- Es ist 7 (sieben) Uhr.








Saat kaç?
Saat on’u yedi geçiyor.

- It’s seven past ten.

- Es ist 10 Uhr 7.








Saat kaç?

Saat altıyı çeyrek geçiyor.
- It’s quarter past six.

- Es ist viertel nach 6.










Saat kaç?
Saat bir buçuk.

- It’s half past one.

- Es ist ein Uhr 30. -Es ist halb zwei.









Saat kaç?
Saat beşe yirmi var.

- It’s twenty to five.

- Es ist 20 (Minuten) vor 5. Es ist 4 Uhr 40.








Saat kaç?
Saat on bire çeyrek var.
- It’s quarter to eleven.


- Es ist Viertel vor 11. Es ist 10 Uhr 45.






Saat kaç?
Saat altı’ya yedi var.

- It’s 7 to six.
-
Es ist 7 (Minuten) vor 6. Es ist 5 Uhr 53.




Saat kaç? - What time is it? Wie viel Uhr ist es?




09.30

 Saat dokuz buçuk.

 It is half past nine.

09.30

 Saat dokuz otuz.

 It is nine thirty.

09.45

 Saat ona çeyrek var.

 It is a quarter to ten.

09.45

 Saat dokuz kırk beş.

 It is nine forty five.

08.20

 Saat sekizi yirmi geçiyor.

 It is twenty past eight.

08.20

 Saat sekiz buçuğa on var.

 It is ten to eight thirty.

12.30

 Saat yarım.

 It is half past twelve [noon].

12.30

 Saat on iki otuz

 It is half past twelve.

03.36

 Saat üçü otuz altı geçiyor.

 It is thirty six past three.

03.36

 Saat dörde yirmi dört var.

 It is twenty to four.

 At what time do you get up in the mornings?
Sabahları saat kaçta kalkarsın?

I get up at quarter to eight.
Ben saat yediye çeyrek kala kalkarım.

At what time do you go to school?
Okula kaçta gidersin?

I usually go to school at ten past eight.
Ben genellikle sekizi on geçe okula giderim.

Be careful about the words GEÇE and KALA that are used in the answers of questions of the type "At what time do you..?"



Soruları / W-Questions / W-Fragen

Ne zaman eve gidiyorsun? -Ben pazartesi saat ikide gidiyorum.

When are you driving to home? -I'm driving at two o'clock on Monday.

Wann fährst du nach Hause? -Ich fahre am Montag um zwei Uhr.
O saat kaçta uyur? -O saat on birde uyur.

When does he sleep? -He sleeps at eleven o'clock.

Um wieviel Uhr schläft er? -Er schläft um elf Uhr.
O kaç saat okur? -O daima bir saat okur.

How long does she read? -She usually reads for one hour.

Wie lange liest sie? -Sie liest immer eine Stunde.
Günde kaç kez yemek yersin? -Ben günde iki kez yerim.

How often do you eat in a day? -I eat twice a day.

Wie oft isst du am Tag? -Ich esse zweimal am Tag.

XV- Zamanla ilgili bazı kalıplar - Time Expressions - Phrasen mit Zeit





şimdi

bügün


okuldan sonra

bu akşam


hafta sonu

bu haftasonu

yarın

Cuma akşamı



Pazar sabahı

now

today

after school

this evening/tonight

on the weekend

this weekend

tomorrow

on Friday night

on Sunday morning

jetzt

heute


nach der Schule

heute abend

am Wochenende

dieses Wochenende

morgen

am Freitagabend

am Sonntagmorgen


Pazartesi günü ben okula gidiyorum.

I am going to school on Monday.

Ich gehe am Montag zur Schule.

Arkadaşları Pazar günü ziyaret ediyoruz.

We visit friends on Sunday.

Wir besuchen Freunde am Sonntag.




Günün dilimleri

Time of day

Die Tageszeiten




sabah

Morning

r Morgen




öğleden önce

before noon

Vormittag




öğlen

midday, noon

Mittag




öğleden sonra

Afternoon

Nachmittag




akşam

Evening

Abend




gece

night

e Nacht




gece yarısı

midnight

Mitternacht





Zaman

Time

Die Zeit




saniye

second -s

e Sekunde -n




dakika

minute -s

Minute -n




saat

hour –s

Stunde -n




hafta

week –s

Woche -n




gün

day –s

r Tag -e




ay

month -s

Monat -e




yıl

year –s

s Jahr -e




on yıl

decade -s

Jahrzent -en




yüz yıl

century (-ies)

Jahrhundert -e






Haftanın günleri - Days of the Week – Die Tage der Woche


pazartesi

Monday

Montag (Mo)




salı

Tuesday

Dienstag (Di)




çarşamba

Wednesday

Mittwoch (Mi)




perşembe

Thursday

Donnerstag (Do)




cuma

Friday

Freitag (Fr)




cumartesi

Saturday

Samstag (Sa)
Sonnabend (Sa)




pazar

Sunday

Sonntag (So)






pazartesileri

every monday

montags




öğleleri

middays

mittags




günlük

daily

täglich




haftalık

weekly

wöchentlich




aylık

monthly

monatlich




yıllık

yearly

jährlich




günlerce

for days, day after day

tagelang




haftalarca

for weeks

wochenlang




aylarca

for months

monatelang




yıllarca

for years

jahrelang






Gün ile ilgili kalıplar - Day Phrases – Phrasen über die Tage

Pazartesi günü

(Salı günü, Çarşamba günü v.s.)



on Monday
(on Tuesday, Wednesday, etc.)

am Montag
(am Dienstag, Mittwoch, usw.)

Pazartesi günleri (pazartesileri)

(Salı günleri, Çarşamba günleri v.s.)



(on) Mondays
(on Tuesdays, Wednesdays, etc.)

montags
(dienstags, mittwochs, usw.)

her pazartesi

(her Salı, her Çarşamba v.s.)



every Monday, Mondays
(every Tuesday, Wednesday, etc.)

jeden Montag
(jeden Dienstag, Mittwoch, usw.)

bu Salı

this Tuesday

(am) kommenden Dienstag

geçen Çarşamba

last Wednesday

letzten Mittwoch

gelecek, bir sonraki Perşembe

the Thursday after next

übernächsten Donnerstag

her ikinci Cuma

every other Friday

jeden zweiten Freitag

Bugün Salı.

Today is Tuesday.

Heute ist Dienstag.

Yarın Çarşamba.

Tomorrow is Wednesday.

Morgen ist Mittwoch.

Dün Pazartesi idi.

Yesterday was Monday.

Gestern war Montag.

-O yirmidokuz şubat Çarşamba günü geliyor.

-She is coming on Wednesday on the twenty-ninth of February.

-Sie kommt am Mittwoch, dem neunundzwanzigsten Februar.


-Onlar daima Pazar ve Salı günleri akşam geliyorlar.

-They always come on Sundays and Tuesdays in the evening.

-Sie kommen immer am Sonntag und Dienstag, am Abend.
-O perşembe günü geliyor. -She is coming Thursday. -Sie kommt Donnerstag.

-O çarşambaları gelir. -He comes Wednesdays. -Er kommt mittwochs.


-Bir ocakta hep evine gider. -He always goes home on the first of January.

-Er geht immer am ersten Januar nach Hause.




tüm

whole

ganz-

geçen

last

letzt-

her

every

jed-

gelecek

next

nächst-

önceki

last

vorig-

Güneş tüm gün parlıyor. -The sun shone the whole day.

-Die Sonne scheint den ganzen Tag.
Sömester gelecek hafta sona eriyor. - The semester ends next week.

Der Semester endet nächste Woche.



Aylar - the Months –Die Monate


Ocak

January

Januar




Şubat

February

Februar




Mart

March

März




Nisan

April

April




Mayıs

May

Mai




Haziran

June

Juni




Temmuz

July

Juli




Ağustos

August

August




Eylül

September

September




Ekim

October

Oktober




Kasım

November

November




Aralık

December

Dezember






Tarihler - Calendar Date Phrases – Datum Phrasen

Auğustos’da
(Haziran’da, Ekim’de

in August
(in June, October, etc.)

im August
(im Juni, Oktober, usw.)

on dört Haziran’da

14 Haziran 2001 - 14.7.01



on June 14th (spoken)
on June 14, 2001 (written)

am vierzehnten Juni
am 14. Juni 2001 - 14.7.01

Mayıs’ın birinde
1 Mayıs 2001 - 1.5.01

on the first of Mai (spoken)
on May 1, 2001 (written)

am ersten Mai
am 1. Mai 2001 - 1.5.01



Tarihler - Dates – Datum

1  birinci - birinde

1  the first - on the first/1st

1 der erste - am ersten/1.

2  ikinci - ikisinde

2  the second - on the second/2nd

2 der zweite - am zweiten/2.

3  üçüncü - üçünde

3  the third - on the third/3rd

3 der dritte - am dritten/3.

4 dördüncü - dördünde

4  the fourth - on the fourth/4th

4 der vierte - am vierten/4.

5  beşinci - beşinde

5  the fifth - on the fifth/5th

5 der fünfte - am fünften/5.

6  altıncı - altısında

6  the sixth - on the sixth/6th

6 der sechste - am sechsten/6.

11  onbirinci -

onbirinde



11  the eleventh -
   on the eleventh/11th

11 der elfte –

am elften/11.



21  yirmibirinci -

yirmibirinde



21  the twenty-first
   on the twenty-first/21st

21 der einundzwanzigste
am einundzwanzigsten/21.

31  otuzbirinci

otuzbirinde



31  the thirty-first
   on the thirty-first/31st

31 der einunddreissigste
am einunddreissigsten/31.







Yüklə 0,82 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin