Yerel yönetimlerin temel prensipleri: Belli kamusal ilişkileri yönetme ve düzenlemeyi ifade eden “yetkililik” kavramı, onu etkili şekilde yapacak araçlarla donatılmasını gerektirmektedir. “Kanuni sınırlar içerisinde” ibaresinin yer alması bu hak ve yeterliliğin düzenleme yoluyla daha iyi tanımlanacağını; “kendi sorumlulukları altında” ibaresi ise, yerel yönetimlerce yukarıda belirtilen şartlar sağlanmışken, daha üst yönetimlerce sınırlandırılmaması gereğini ortaya koymaktadır.
Geleneksel olarak yerel yönetimlerin görevleri, yerel ve ulusal ölçekte yetki paylaşımları ülkelerin özelliklerine göre farklılık göstermektedir. Hizmetlerin yerine getirilmesinde sorumluluklar, gerek günün getirdiği koşullara gerekse ülkelerin idari yapılanmalarına göre sürekli değişmektedir. Bu nedenle geniş bir perspektiften bakılmayan konularla yerel yönetimleri sınırlandırmak, yerel yönetimleri marjinal bir role koyma riskini beraberinde getirebilir. Merkezin ulusal savunma gibi kendine ait görevleri kabul edilmektedir. Şartın amacı, yerel nitelikli işlerin, geniş sorumluluklarla birlikte, yerel yönetimlerce yerine getirilmesinin gerekliliğini ortaya koymaktır.
Kamusal sorumlulukların yerinden yürütülmesine ilişkin genel ilke, Avrupa Konseyi bağlamında bir çok durumda ve özellikle 1977 yılında Lizbon’da yapılan yerel yönetimlerden sorumlu Avrupa Bakanlar Konferansı’nda vurgulanmıştır. Buna göre, bir görevin yapısı ve büyüklüğü onun geniş bir alanda yapılmasını gerektirmiyorsa veya etkinlik veya ekonomi konusunda önemli kaygılar yoksa görev yerel yönetimlere bırakılmalıdır. Bununla birlikte bu ilke, yapısı ve büyüklüğüne dayanarak yerel yönetimlerin fonksiyonlarının merkeziyetçi bir anlayışla sınırlandırılması sonucunu doğurmaz.
Kendisini yönetme hakkı, demokratik şekilde teşkil edilmiş yönetimler tarafından kullanılmalıdır. Bu hakkın kullanımı için halkı en geniş anlamda temsil eden ve halk tarafından seçimle oluşturulmuş organlar gerekmektedir.
Yerel yönetimlerin sahip olduğu sorumlulukların sistematik ve giderek artan oranda azaltılmasını engellemek amacıyla yetkiler açıkça belirtilmeli ve tam olarak gösterilmelidir. Yine, bazı alanlarda farklı seviyedeki yönetimler tarafından tamamlayıcı işlem gerekebilir ve bu durumlarda merkezi ve bölgesel yönetimlerin müdahaleleri yasalarda açık bir şekilde belirtilmelidir.
Yerel yönetimleri doğrudan etkileyen konularda, merkezi yönetim yerele olanaklar ölçüsünde ve uygun biçimde danışmalıdır. Ayrıca Şart, danışmanın zaman ve usulünün yerel yönetimlerin etkinlik gösterecek tarzda olması gerektiğini ifade etmektedir.
Şartta sınırların değişmesine yönelik ilkeler, yerel yönetimler ve hizmet verdiği yerel halk açısından temel bir öneme sahiptir. Çoğu ülkelerde yerel yönetimlerin bu tip değişiklikleri veto etme yetkisine sahip olmasını beklemek hayali olarak kabul edilmekle birlikte, önceden doğrudan veya dolaylı olarak danışılması hususu, Şartın temel ilkeleri arasındadır. Referandumlar, bu tip danışmalar için uygun bir prosedür sağlayacak olmasına rağmen, bir çok ülkede referandumlar için yasal olanaklar bulunmamaktadır. Yasal olanakların referanduma olanak vermediği durumlarda diğer danışma şekilleri kullanılabilir. Sınır değişiklikleri tüzel kişiliklerin korunması yönüyle özel bir öneme sahiptir.
Ulusal veya bölgesel mevzuat, yerel yönetimlere uygulanacak genel ilkeleri belirtmektedir. Ancak, yerel birimler idari verimliliklerini arttırabilmek amacıyla ve yerel şartları da dikkate alarak kendi idari yapılarını düzenleyebilmelidirler. Uygun yönetim yapılanmalarını destekleyecek ve kapasitelerini artıracak, yerel yönetimin sorumluluklarına cevap verecek nitelikte elemanlar alması sağlanmalıdır. Bu da büyük ölçüde yerel yönetimlerin personeline iyi koşullar sunulmasıyla ilişkilidir. Örneğin uygun maddi koşullar, görevin yerine getirilmesi için gerekli uygun mali tazminatları, uygunsa kazanç kayıplarının tazminini, özellikle tam zamanlı olarak yasama görevlerini yapmak için seçilen meclis üyelerinin ücret ve sosyal sigorta primlerinin ödenmesini içermektedir.
Görevden uzaklaştırmalar, önemli bir konu durumundadır. Yerel seçimle gelinmiş makamdan uzaklaştırılmanın özel kararlar yerine, objektif yasal kriterlere dayanması gerekmektedir. Normal olarak, bu uyuşmazlık durumlarının kanunla ortaya konulmasını ifade etmektedir.
Şart, yerel yönetimlerde denetim için özel denetim prosedürleri yerine yeterli kanuni esasların olması gerektiğini belirtmektedir. İdari denetim, normal olarak yönetim faaliyetinin yasallığına bağlanmalıdır. Merkezi yönetimin görev ve yetkilerini yerele devretmesi halinde istisnai bir durum olarak merkezin denetimi görevlerle ilgili olmalıdır. Yetkisini devreden yönetim, görevin yapılış biçimi üzerinde denetim yapabilir; ancak, bu da yerel yönetimlere sağlanan takdir yetkisinin kullanılmasını önlemeyle sonuçlanmamalıdır. Ayrıca, denetleyen makam “orantılılık yetkisini” uygulamada yerel bağımsızlığı en az etkileyecek şekilde ve aynı zamanda arzulanan sonuca erişecek şekilde kullanmakla yükümlü olmalıdır. Uygun olmayan idari denetimlere ve kontrollere karşı yerel yönetimler yargısal çözümlere başvurma hakkına sahip kılınmalıdır.
Yerel yönetimlerin finansmanı konusunda, yüklendiği görevlerle sahip olduğu kaynaklar arasında dengeli bir ilişki olmalıdır. Sunulan hizmetlerin sağladığı faydalar ve yerel vergi mükellefine veya kullanıcısına ait olan vergi maliyetinin ölçülmesinde siyasi tercih uygulaması, seçilmiş yerel temsilcilerin temel görevidir. Merkezi veya bölgesel kanunlar yerel yönetimlerin vergileme gücüne kapsamlı sınırlar getirebilir, bununla birlikte bu sınırlamalar, yerel sorumlulukları yerine getirme sürecinin etkin fonksiyonunu önlememelidir.
Yerel yönetim finansmanında, mümkün olduğu kadar esneklik sağlanmalıdır. Belirli vergiler ve kaynaklar yapısı gereği veya uygulama nedenlerinden dolayı göreceli olarak enflasyonun etkilerine ve diğer ekonomik faktörlere yeterli tepki gösterememekte, bu tip vergi ve kaynaklara geniş ölçüde bağımlılık, yerel yönetimleri güçlüklerle karşı karşıya bırakmaktadır.
Yerel yönetimin faaliyet özgürlüğü açısından blok hibeler veya sektöre yönelik hibeler spesifik projelere tahsis edilmiş hibelere göre daha iyidir. Ayrıca, spesifik bir amaca yönelik hibenin yetki alanı içinde yerel yönetimin takdir yetkisini kullanma özgürlüğünü zedelememesi gerekmektedir.
Yerel yönetimlerin sermaye yatırımları için borçlanma imkanlarına sahip olabilmesi önemlidir. Bununla birlikte, bu tip finansın olası kaynakları kaçınılmaz olarak her bir ülkenin sermaye piyasalarının yapısına bağlıdır. Bu kaynağı kullanmayla ilgili prosedürler ve şartlar yasada belirtilebilir.
Yerel yönetim birimleri, her bir ülkede var olan yasal kurallar çerçevesindeki hükümlere uymak zorunluluğu bulunmakla birlikte, diğer ülkelerin yerel yönetimleriyle doğrudan işbirliğine girebilmelidir. İşbirliğinin bazı şekillerinin sınır alanlarıyla sınırlandırılmasına ihtiyaç olmamakla birlikte, Avrupa Yerel Topluluklar veya Yönetimler Arasında Sınırötesi İşbirliği Çerçeve Sözleşmesi hükümleri bu açıdan yeterli görülebilir.
Yargısal çözüme başvurma ile yerel yönetimin:
-
İlgili mahkemelere,
-
Sırasıyla bir faaliyetin, ihmalin, kararın veya diğer idari faaliyetin kanuna uygun olup olmadığın denetleme yetkisini haiz eşit, bağımsız ve kanuni bir birime başvurması gerektiği özenle vurgulanmaktadır.
Şart, uygulamayı takip amacıyla, Avrupa Konseyi Genel Sekreterine kabul ettiği ve aldığı önlemlerle ilgili bilgiyi bir mektupla bildirmek zorunluluğu getirmektedir. Özellikle Şartın uygulanmasını denetlemekle sorumlu spesifik bir organın yokluğunda, Genel Sekretere bilgi sağlanması Şartta belirtildiği gibi, yerel yönetimlerin bağımsızlığı üzerinde önemli bir etkisi olan yasamada veya diğer tedbirlerde değişiklik yapılması açısından önemlidir.
Bir bütün olarak değerlendirildiğinde, küreselleşmenin ulusal alandaki yansıması olarak yerelleşmenin ön plana çıkma süreci ile birlikte Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şart’ının yukarıda ortaya konulan temel ilkeleri, yerel özerkliğin sağlanması ve korunmasına özen gösterilmesi ile ilgili çok önemli unsurlara yer vermektedir. Ancak, farklı yönetim yapıları dikkate alınarak, Şartın onaylanmasında ülkelerin çekince koyarak kabul etmesine izin verilmiş olması önemli bir esneklik olarak değerlendirilebilir. Bununla beraber Avrupa Bölgesel Yönetimler Özerklik Şartı Taslağı’nın içeriğinden de görüleceği üzere Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndaki çekincelere verilen izin geçicidir. Çünkü asıl olan, mevcut yönetim yapılarının Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın ortaya koyduğu demokratik yerel yönetim birimlerinin ortaya çıkmasında önemli rol oynayacak olan ilkelere taraf ülkelerin bir an evvel uyması gerekliliğidir.
Dostları ilə paylaş: |