A îfânın Konusu. 6 Ayn Borçlan


İHANET İlâhlık veya peygamberlik iddiasında bulunan bir kimsenin elinde bu misyonunu yalanlayan harikulade bir olay meydana gelmesi anlamında Uelâm terimi.274 İHBAR



Yüklə 1,34 Mb.
səhifə15/44
tarix03.12.2018
ölçüsü1,34 Mb.
#85604
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   44

İHANET

İlâhlık veya peygamberlik iddiasında bulunan bir kimsenin elinde bu misyonunu yalanlayan harikulade bir olay meydana gelmesi anlamında Uelâm terimi.274



İHBAR

Muhatabı bilgilendirme amacı taşıyan söz çeşidi anlamında meânî terimi.

Sözlükte "bilmek" anlamındaki haber kökünden masdar olan ve "bildirmek, ha­ber vermek" mânasına gelen ihbar keli­mesi meânîde bir söz (cümle) türünü ifa­de etmek için kullanılır. Meânî ilminde söz ihbârî ve inşâî olmak üzere ikiye ayrı­lır. Sözü söyleyenin doğru veya yalan söy­lemekle nitelenmesi mümkün olmayan, diğer bir ifadeyle istek bildiren sözler in­şâî, bilgi verme amacı taşıdığından sözü söyleyenin doğrulanma veya yalanlanma ihtimali bulunan, dolayısıyla doğru yahut yalan olması muhtemel olan sözler ihbâ-rîdir. Söz sahibinin verdiği haberin içerdi­ği hükmü muhataba bildirmek veya ha­ber verenin onun içeriğini bildiğini mu­hataba açıklamak amacıyla haber verilir. Bu amaçlardan ilkine "haberin sağladığı fayda", diğerine de "faydanın lâzımı" de­nir.275 Haber zihnin dı­şında realitesi bulunan bir sözdür; doğru veya yalan olması da taşıdığı hükmün bu realiteye uyup uymamasına göredir. Bun­dan dolayı haber, "haberi veren kimse hakkında doğru veya yalan söylediği şek­linde hüküm verilebilen söz" olarak da ta­nımlanmıştır. Nazzâm'a ve onun takipçi­lerine göre haberin doğru veya yalan ol­ması vakıaya göre değil onu verenin inan­cına uygun olup olmamasına göre belir­lenir. Genellikle haber için doğru ve yalan şeklinde iki kategori bu­lunursa da Câhiz buna "ne doğru ne de yalan" dediği üçüncü bir kategori ekle­miştir.276 Sîbeveyhi ile Fer-râ haberi, inşânın değil onun yaygın türü durumundaki istifhamın karşıtı olarak görürler.277 Müberred, meânî terminolojisi içerisin­de bugün de geçerliliğini koruyan bir ta­nımla haberi "söyleyenin doğrulanması ve yalanlanması mümkün olan söz" şeklinde tarif etmiştir.278

Haber için muhatabın konumuna göre belirlenmiş üç derece vardır.



1. İbtidâ! ha­ber. Haberin içerdiği hüküm hakkında ön bilgisi olmayan muhataba verilen haber olup yalın ve düz bir ihbardır,

2. Talebi ha­ber. Haberin içerdiği hükmün doğruluk derecesini bilmeyen ve bu yüzden o ko­nuda tereddüt içerisinde bulunan muha­taba verilen haberdir. Muhatabı tered­dütten kurtarmak için bu tür haberin pe­kiştirilmesi tavsiye edilmiştir.

3. İnkârı ha­ber. Haberin içerdiği hükmü inkâr edip benimsemeyen muhataba verilen haber olup bunun birden fazla tekit unsuru ile pekiştirilmesi gerekli görülmüştür.279 Muhatabın durumunu belirleyip sözünü ona göre ayarlayacak olan söz sahibinin kendisidir. Şu âyetler talebi ve inkârî haberlere örnek teşkil eder: 280Bu âyetlerde ilk önce elçiler kasa­ba halkını, kendilerine inanıp inanmama­ları konusunda tereddüt içinde bulunan, gerçeği öğrenme talebinde olan kimse­ler kabul edip sözlerini talep haberi for­munda sadece "inne" ile pekiştirmeli ola­rak, onların inkâr ettiğini görünce inkâr haberi şeklindeki ikinci haberde "inne" ve "lâm" ile tekit edilmiş olarak söyledi­ler.281 Ayrıca burada "rab-bimiz biliyor" ifadesi de yemin yerine geç­tiği için bir pekiştirme unsurudur. Ha­berde inne, enne, keenne. lâkinne, ibti-dâ lamı, fasıl zamiri, şan ve kıssa zamiri, emmâ, kad, sîn, sevfe, kasem, tekit nûn-ları. len, zâid harfler, tenbih harfleri gibi birçok öğe pekiştirme unsuru olarak kul­lanılır.

Gerçek anlamda haber muhatabı bilgi­lendirmek, bir hükmün içeriğini ona ak­tarmaktır. Ancak birçok konuda haber bilgi aktarmanın ötesinde mecazî ve in-şâî mânalar için de verilir. Muhatabı bilgi­lendirme görüntüsü altında verilen haberin asıl amacı değişik şeyler olabilir. Bun­lar da genellikle haberin içeriğini bileni bilmiyormuş, soru sormayanı sormuş. -üzerinde inkâr alâmetleri görülmesi se­bebiyle-inkâr etmeyeni etmiş ya da -açık kanıtlar bulunduğu için veya düşündüğü takdirde inkârından dönebileceği için in­kâr edeni etmiyormuş kabul ederek ve­rilmiş olan haberlerde görülür 282 Bu sebeple ibtidâ haberi, talep ha­beri veya inkâr haberi formlarında inkâr haberi, ibtidâ haberi şeklinde verilir. Bu tür anlatımlara "haberin mecazî anlam­lan" veya "haberin inşâî bir amaç için kul­lanılması" denir. Belagat âlimlerinin tes-bit ettiği haberin mecazî anlamlarının başlıcaları şunlardır; Merhamet dileme, özlem belirtme, zayıflığını bildirme, red­detme, sakındırma, teşvik etme, saygı bildirme, temenni, kınama, tehdit, dua, övme, övünme, menetme, vaad etme.

Hilâfet iddiasında bulunan İbrahim b. Mehdî'nin Me'mûn'a hitaben söylediği şu sözlerin amacı bilgi aktarımı (ihbar) de­ğil ondan merhamet talep etmektir "Çirkin bir suç işledim, affetmek sa­na yakışır. Bağışlarsan ihsanın, öldürür­sün adaletin olur." "Allah'ın en çok buğ-zunu çeken helâl kadın boşamaktır" me­alindeki hadis bilgilendirmenin ötesin­de sakındırma anlamı içermektedir. "İh­san sahipleri için cennet ve daha fazlası vardır 283 âyeti teşvik amacı taşımaktadır. Şu âyet ise Allah'a bilgi ver­mek değil ondan istekte bulunmak an­lamı içermektedir: "Ancak sana ibadet eder. ancak senden yardım isteriz.284 Amr b. Külsûm'ün. "Bizde bir ço­cuk sütten kesilme yaşına gelince ceb­barlar (krallar) onun huzurunda secdeye kapanır" mısraı bir övünme ifadesidir. Nâ-biga ez-Zübyânî'nin, "Sen bir güneş, di­ğer krallar ise yıldızdır. Güneş doğunca bütün yıldızların batması haktır" beytin­de Övgü vardır.

Bibliyografya :

Râgib el-İsfahânî, el-Müfredât, "hbr", md.; Tehânevî, Keşşaf, I, 413-414; Sîbeveyhi. Kitâbü Sîbeoeyhi (nşr. Abdüsselâm M. Hârûn], Kahire 1977,1, 119, 134, 135; Yahya b. Ziyâd el-Ferrâ. Me'âni'l-fiur'ân (nşr. Ahmed Yûsuf Mecâtî-M. Ali cn-Neccâr), Beyrut 1403/1983,1, 335; II, 84-85, 354; Müberred, el-Muktedab (nşr. Muham-med Abdüihâlik Uzeyme]. Beyrut, ts. (Âlemü'!-kütiib), 1, 12,41; IH, 89; Kazvînî. el-hâfy fı'-ulü-mi'l-beiâğa [nşr. M. Abdülmürt'im el-Hafâcî). Ka­hire 1400/1980,1, 85-96; Zerkeşî. el-Burhân,\\, 317-326;Teftâzânî, el-Mutauuel'ale't-Telhtş, İs­tanbul 1309, s. 37-53; Muhammed b. Ahmed ed-Desûki, Haşiye ca/â Muhtasarı't-me1 ânı, İs­tanbul 1307, s. 195, 227; Seyyid Ahmed el-Hâ-şimî, Ceuâhirü'l-belâğa, Beyrut, ts. (Dârü'l-kü-tübî'l-ilmiyye). s. 53




Yüklə 1,34 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   44




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin