a.Hayıflanma:Acınmak,üzülmek,yerinmek ya da kaçırılan bir fırsattan dolayı esef etmek demektir. ÖR:”Keşke annemin değerini o hayatta iken bilseydim.” “Nasıl geçti habersiz O güzelim yıllarım.”
Aşağıdaki dizelerin hangisinde “hayıflanma, üzülme” söz konusudur? A)Kınalanmış gibi dağlar,dereler Ne güzel güz,ne güzel eylül olur. B)Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır. Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor. C)Yaz göç ediyor,ne yazık,yine güz Mor dağlarda güneş doğmadan henüz D)Kuşlar gelecek damların üstünden Kuşlar konacak dağlara E)Lale,sümbüller içinde hüma kuşları ötüyor Avcılar yolu tutmuşlar erken erken
Çözüm: C seçeneğindeki dizelerde bir üzülme, yerinme kendi kendini esef etme “keşke şöyle olsaydı” anlamı vardır. Bu da bir “hayıflanma” “üzülme” dir. Cevap:C
b.Çaresizlik:Elden bir şey gelmemesi, çaresiz olma durumudur. ÖR:”Çileli doğmuşum zaten ezelden Hasrete alıştım ne gelir elden.” “Zulüm diken gibi bürümüş kenti Boynu bükük kalmış mor menekşem.”
(I)Şiirle ilişkim yoktu başlarda,hikaye düşünüyordum; ancak ilk yazdıklarımı gönderecek yer bulamıyordum .(II)Dergi diye bir “Fikirler” vardı,bir ”Varlık” bir de “Yeditepe” ;o dergileri de ünlüler kapatmışlardı çoktan. (III)Ayda bir kez çıkan topu topu üç dergiden hangisi adsız sansız bir hikayeci adayının hikayesini sayfalarını açardı;hiçbiri elbet.(IV)O dönemin ünlüleri kendilerinden sonra gelen kuşağı da sevmiyorlardı zaten.(V)Biz buna inanıyor, kızıyor,Orhan Veli,Melih Cevdet,Oktay Rifat üçgeninin başkaldırı örneğini tazelemek için fırsat kolluyorduk. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde “ümitsizlik,çaresizlik içinde bulunduğu” anlamı vardır? A)1 B)2 C)3 D)4 E)5 Cevap:C
c.Yakınma:İçinde bulunulan durumdan memnun olmamak,şikayetçi olmaktır. ÖR:”Bir de sözüme kulak verse.” “Oysa günümüzde artık masalın sade- ce adı kaldı.” “Bu çocuklar dur durak bilmiyor.”
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “yakınma” söz konusudur? A)Onu olduğu gibi kabul etmesini söyledim. B)Bir de aldığı gibi getirmesini öğrense. C)O geldiği gibi gitmesini biliyor. D)Konuştuğu gibi yazmak için özen gösteriyor. E)Çalışmayı sevdiği gibi eğlenmeyi de seviyor. (1988-ÖSS)
ÇÖZÜM: “Yakınma” şikayetçi olma,dert yanma anlamlarına gelir.B’de “Aldığı getirmesini de öğrense” sözünden kişinin aldığını geri getirmemesinden yakınıldığı anlaşılıyor.Diğer seçenekler birer haber cümleleridir.Bir duygu aktarmıyor. Cevap:B
d.Sitem:Sevilen,güvenilen bir kimseye karşı,yaptığı hareketin ya da söylediği sözün,üzüntü uyandırdığını öfkelenmeden belirtmektir. ÖR:”Sen de mi Bürütüs?” “Güvendiğim dağlara kar yağmış.” “Bir ibadet gibi beklerim burada Selam vermeden geçer sevgili.”
e.Takdir Etme:Bir kimseyi yaptığı bir işten dolayı övmek. ÖR:”Bu yazarımız yıllarca bıkmadan usan- madan çalıştı.” “Tablo dediğin böyle olur.” “Bu türkü bundan daha iyi yorumlana- mazdı.”
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “takdir etme, beğenme” söz konusudur? A) Sanatçı,son oyununda kişilerin çoğunu,çıkarını gözeten,kurnaz insanlar arasından seçmiş. B) O,tiyatroya ve sinemaya ilgi duyan,bu alanlarda kimi çalışmaları bulunan,kendi halinde,sıradan bir yazardır. C) Bu yazar, sorunlara çözümleyici ve iyimser bir tavırla yaklaşan,değişik görüşlere açık bir insandır. D) Bu yazarın oyunları,kimi çevrede olumlu,kimi çevrelerde de olumsuz eleştirilere konu olmuştur. E) Yazar,bu yapıtında toplumsal sorunları yansıtmayı amaçladığını söylüyor (ÖSS-1991)
ÇÖZÜM: A ‘ da nesnel bir yargı söz konusudur,herhangi bir duygu işlenmemiş. B’ de “ kendi halinde, sıradan sözleri beğenmeden çok, önemsememe anlamı içeriyor. D’ de yazar başkalarının düşüncesini söylemiş ancak kendinin ne düşündüğü belli değil. E’ de yazarın amacı söylenmiş ancak hakkında bir görüş dile getirilmemiş. C’ de ise “çözümleyici, iyimser, değişik görüşlere açık” sözleri bir beğeniyi anlatmaktadır. Cevap C
f.Umut:İçinde bulunulan olumsuz duruma karşın gelecekte bazı şeylerin düzeleceğine inanmak. ÖR:”Varsın zulüm bütün dünyayı sarsın Varsın sevinçler başka bahara kalsın.” Sanma bu tekerlek kalır tümsekte Yarın elbet bizim elbet bizimdir Gün doğmuş,gün batmış ebet bizimdir.
g.Yaşama Dileği:Neşe,sevinç,hayattan keyif alma. ÖR:”Bugün hava güzel İçim içime sığmıyor.” “Ne güzel dönüyor çemberim Hiç bitmese horoz şekerim.”
h.Karamsarlık:Hayata ya da içinde bulu- nulan duruma kötümser olarak bakmaktır. ÖR:”Şaşırdım kaldım nasıl atsam adım Gün kasvet,gece kasvet” “Ne göz yaşı avutur gönülleri Ne bir müjde güldürür bu yüzleri”
2.CÜMELELERDE YAKIN ANLAMLILIK
Anlam yönünden bir yakınlığı bulunan aynı ifadelerin aynı anlamların bulunduğu cümlelerdir. Aşağıdaki öncül cümlelerdeki anlamları diğer cümlelerde arayalım:
a.”İstikbalin sanat tarihinde bu devrin adı Ahmet Haşim devridir.” I.Ahmet Haşim’den gelecek kuşaklar övgüyle söz edeceklerdir. II.Ahmet Haşim gelecekte daha iyi anlaşılacaktır. III.Ahmet Haşim sanatçı kimliğiyle yaşadığı devre damgasını vurmuştur. III.cümle öncüldeki cümleye yakın anlamlıdır.
b.”İçinde iyi bir yanı olmayan kitap kadar kötü kitap yoktur.” I.Kitaplarda yararlı bilgiler de zararlı bilgiler de olabilir. II.İyi yanı ağır basan kitaplar daha faydalıdır. III.En kötü kitap içinde iyilikten eser olmayan kitaptır. III.cümle öncüldeki cümleye yakın anlamlıdır.
c.”Kuralların istisnası vardır;ancak istisnaların kuralı yoktur.” I.Kurallar istisna kabul etmeyecek kadar kesindir. II.Kurallara uymayan örnekler her za- man olabilir ama kurallara uymayan örnek- lere bir kural konulamaz. III. İstisnaların kuralı,kuraların istisna- sıdır. II.cümle öncüldeki cümleye yakın an- lamlıdır.
Başımdan geçen kimi olayların öyküsünü yazarken,o olayları yeniden,hem de zamanında ayrımına varamadığım yönleriyle yaşamanın,küçümsenir bir mutluluk olmadığını söylemeliğim. Bu cümle aşağıdakilerden hangisiyle aynı anlamdadır? A)Öykülerimi oluşturmak için,yaşadığım olayları bir süre sonra hatırlamak zorunda olduğumu hiç unutmam. B)Başımdan geçen olayları yapıtlarımda anlatırken onlara yeni bir görünüm kazandırmaya çalışırım. C)Kimi olayların incelikleriyle yansıtılmasının,yazarlığa özgü bir nitelik olduğunu düşüyorum. D)Yaşadığım kimi olayları sonradan öyküye dönüştürürken onların fark etmediğim yanlarını tekrar yaşamak bana mutluluk veriyor. E)Kimi olayları yaşarken duyduğum üzüntüleri,sonradan onları yazarken mutluluğa dönüştürürüm.
ÇÖZÜM: Sorudaki örnek cümlede yazarın kimi olayların öyküsünü yazarken yaşamadığı duyguları yazdıktan sonra duyduğunu ifade etmiştir.D seçeneğindeki cümlede de aynı anlamın olduğu görülmektedir. Cevap:D
“Ne yaşanan her olay öyküye dönüştürülebiliyor ne de öyküye özgü kurallar,her zaman gerçeği aynen anlatmaya uygun düşüyor.” Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye en yakın anlamdadır? A)Öyküde ne yaşanmış olaylar anlatılabilir ne de gerçekler yansıtılabilir. B)Her olayı öyküleştirmek doğru olmaz;her öykünün kendine özgü bir yapısı vardır. C)Yaşanmamış olaylardan öykü çıkaramaz;yaşanmamış olaylar da öykünün sınırlarını aşar D)Yaşanan olaylar çok etkileyicidir;olaylar öyküleştirilirken canlılığını ve etkileyiciliğini yitirir. E)Baştan geçen her olaydan öykü çıkarılamaz;öykünün yapısı olup biteni olduğu gibi yansıtmaya izin vermez.
ÇÖZÜM: Sorudaki cümlede her olayın öyküye dö- nüşemeyeceği öykünün her zaman gerçeği olduğu gibi anlatamayacağı anlamı vardır.E seçeneğindeki cümle bu cümleyle aynı anlamı içermektedir. Cevap:E
”Tiyatro bir odak noktasıdır; dünyada, tarihte, insanda her ne varsa oraya yansıyabilir; ama sanatın sihirli değneği altında.” Aşağıdaki yargıların hangisi bu cümlede söylenmek istenene en yakındır? A) Sanat eseri, hayatı olduğu gibi yansıtmalı, eğlendirmeli ve her sosyal tabakaya seslendirmelidir. B) Sanatta gerçek, basit bir kopyadan ibaret olmamalı, yazarın kafasından geçip onun görüşüyle bize sunulmalıdır. C) Sanatçı öncü olmak, halkın yürüdüğü yolun ilerisini bir projektör gibi aydınlatmak zorundadır. D) Sanatçı bir gözlemci ve deneyimcidir; olayları ve kişileri gözlemlediği gibi verir. E) Sanatçı, toplumdaki işlevini, sanat kaygısını her şeyin üstünde tutmakla gerçekleştirebilir. (1984-ÖSS)
ÇÖZÜM: “Sihirli değnek” sözü cümlenin anahtar sözüdür. Nasıl sihirli değnek dokunduğu her şeyi değiştirirse sanat da dış dünyayı değiştirerek tiyatroya yansıtır. Buna göre A, B ve C seçenekleri gerçeğin değişmemesini savunduğundan cümleyle çelişir. E ‘de gerçeklerden ve sanatçının onu değiştirmesinden hiç söz edilmemiş. Gerçeğim kopya olmadığını söyleyen B doğru cevaptır.
I.Yalnız biçime önem veren sanatçı,nasıl konuşulacağını bilen ama söyleyecek sözü olmayan konuşmacıya benzer. II.Zaman içinde,yapıtlarını biçim ve içeriğinde hiç değişiklik yapmamış pek çok sanatçı vardır. III.Bu sanatçımızın,eski biçimlerle günümüz içeriğini yansıtmaya çalışması,yeni bir yöntem değildir. IV.Sanatçının yapıtlarında biçimle içerik,bir kağıdın iki yüzü gibi birbirinden ayrılmaz. Bu cümlelerden,savunulan düşünce bakımında birbirine en yakın olanlar hangileridir? A)I ve II B)I ve III C)I ve IV D)II ve III E)II ve IV (1988-ÖSS)
ÇÖZÜM: Numaralanmış cümlelere baktığımızda I. cümlede yalnız biçime önem vermenin yanlış olduğu, II. cümlede kendini yenilemeyen sanatçıların da olduğu, III. cümlede eski biçimlerle günümüz konularının anlatıldığı, IV. cümlede biçimle içeriğin ayrılmaz bir bütün olduğu anlatılmıştır. Görüldüğü gibi I. ve IV. cümlelerde birbirine yakın düşünceler savunulmuştur. Cevap C
” (I) Bana göre şiir; özünü halk kültüründen almalı. (II) Halk kültürü tükenmez bir hazinedir. (III) Halk ne söyleyecekse doğrudan söyler. (IV) Dolambaçlı yollara sapmaz. (V) Halkımız acı sözlerden tatlı sözler üretir. (VI) Çirkinliklerden güzellik yaratır.” Parçada, anlamca birbirine en yakın olan iki cümle hangisidir? A) I,II B) II,III C) III,IV D) IV,V E) V,VI (1985-ÖSS)
ÇÖZÜM: Cümlelerin anlamlarını incelediğimizde III. ve IV. Cümlelerin aynı anlama geldiği görülür. Dolambaçlı yollara sapmamak, doğrudan söylemek demektir. Cevap C
Kadınlar zayıftır ama analar güçlüdür. Aşağıdakilerden hangisi,bu cümleye en yakın anlamdadır? A)Analık kadına güç verir. B)Her kadın güçlü bir anadır. C)Ananın gücü kadınlığından gelir. D)Analık,kadınların güçlü duygusudur. E)Analık,güçlülüğün ilk koşuludur. (1986-ÖSS)
ÇÖZÜM: Genel yargı kadınların zayıf olduğudur. Ancak anaların güçlü olduğu söylenmiş. Ana da kadın olduğuna göre güçlü olmasının tek nedeni ana olmasıdır. Öyleyse ana olmak kadını güçlü kılıyor. Buna göre A ve D seçeneklerinin cümleye yakın olduğu görülüyor. Ancak analık duygusu kadınlarda ana olmadan önce de vardır. Dolayısıyla burada ana olunca güç kazanmak vurgulandığından en yakın anlam A da verilmektedir. Cevap: A
İnsanlarda, kurallara uyma alışkanlığıyla sorumluluk duygusunun yerleşmiş olması arasında sıkı bir ilişki vardır. Aşağıdakilerden hangisi anlam bakımından bu cümleye en yakındır? A)Büyük sorumluluklar yüklenmiş kişiler kurallara uymak zorundadır. B)Sorumluluğunu bilen insanlar kurallara uyarlar. C)Bazı kurallar insanları sorumluluklarını yerine getirmeye zorlar. D)Sorumluluktan kaçınmayan kişiler herkesi kurallara uymaya zorlarlar. E)Kurallara uyan kişiler, sorumluluk almaktan hoşlanırlar. (1992-ÖSS)
ÇÖZÜM: Cümlede sorumluluk duygusu gelişmiş insanların kurallara uyduğu söylenmek istenmiştir. Bu anlam B’ de verilenle özetlenebilir. Zorluktan değil alışkanlıktan söz edildiğinden A ve C; başkalarını zorlamaktan söz edilmediğinde. D, sorumluluk almaktan değil, duygudan söz edildiğinden E cümlenin anlamına uymaz. Cevap: B
Burada sözünü etmediğim filmlerin yeterince iyi olmadığı sanılmasın. Aşağıdakilerden hangisi anlam bakımından bu cümleye en yakındır? A)Burada sözünü ettiğim kötü filmlerin iyi yanları da var. B) Burada sözünü ettiklerimin dışında da iyi filmler var. C) İyi olmayan filmlerden de burada söz edebilirim. D)Burada sözünü ettiğim filmler iyi film diye seçilenlerdir. E)Burada sözünü ettiğim filmler arasında kötü filmlerde yer alıyor. (1994-ÖSS)
ÇÖZÜM: Cümle olumsuzlukların fazla olmasından, karışık gibi geliyor.Ancak olumsuzlukları olumluya çevirerek gidersek cümlenin anlamı daha net çıkar. Cümlede sözünü etmediği filmlerin de güzel olabileceğini söylemiş. A, C, D ve E ‘ de sözünü ettiği filmlerin özellikleri anlatılmış. B’ de ise sözünü ettiklerinin dışında iyi filmlerin olduğu söylenmiş. Cevap B
3.CÜMLEDE KAVRAMLAR
a.Öznellik(subjektif):Kişiden kişiye göre değişen,beğeni,taktir ya da yergi içeren kanıtlanabilirlik özelliği olmayan ifadelerdir.Sanatsal ifadeler,yorumlar, beğeni,benzetme ve eleştirilerin hepsi özneldir. ÖR:”Ressam bu tablosunu özenerek yapmış.” “Güneşin doğuşu da batışı da muhteşemdir.” “Gülmek ona çok yakışıyor.”
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde öznel bir değerlendirme söz konusudur? A) Romanda anlatılanlar Kurtuluş Savaşı yıllarında geçiyor. B) Öyküdeki kişilerin dördü kadın, üçü erkektir. C) Romanın sonunda kahramanların hepsi ölüyor. D) Kitaptaki ilk öykünün konusu köy yaşamıdır. E) Öykülerin anlatımında bir kuruluk, bir tek düzelik görülüyor. (1991-ÖSS)
ÇÖZÜM: Öznel bir değerlendirmede yazar kendi duygularını, kişisel görüşlerini ve yorumlarını söyler. A, B, C, D seçeneklerinde bir yoruma bağlı olmayan kanıtlanabilir yargılar vardır. E’ de ise “ kuruluk, tekdüzelik” sözü yoruma bağlıdır. Bu da öznellik demektir. Cevap: E
b.Nesnellik(objektif):Bilimsel veri ya da istatisliklere dayanan ölçülebilir,kanıtlana- bilir ifadelerdir.Nesnel cümlelerde eleştiri beğeni,yorum gibi duyguların ve sezgilerin karıştığı ifadeler bulunmaz. ÖR:”Ressam bu tabloda sarı renklere ağır- lık vermiş.” “Y.Kemal ”Ok” şiirinde hece ölçüsünü kullanmıştır.” “Kitap birbirinden bağımsız dört bö- lümden oluşuyor.”
Aşağıdaki cümlelerden hangisinin anlatımı nesnel bir nitelik taşımaktadır? A) Tiyatro,sinemaya göre daha eğlencelidir. B) Deniz kenarında yaşamaya doyum olmaz. C) Güneşin batışını izlemek insana mutluluk verir. D) Kentlere göç edenlerin sayısı yıldan yıla artmaktadır. E) Resim sergileri önemli bir sanat etkinliğidir. (1988-ÖSS)
ÇÖZÜM: Nesnel anlatım, yazarın yorumunu katmadığı, kanıtlanabilir bilgi içeren yargılarda bulunur. Buna göre A’ da “daha eğlendirici”, B’ de “doyum olmaz”, C’ de “güneşin batışının mutluluk vermesi”, E’ de “önemli sanat etkinliği” sözleri, söyleyenin yorumuna bağlı ifadelerdir. Ancak D’ de söylenen “kentlere göçün her gün arttığı”, yoruma bağlı olmayan kanıtlanabilecek bilgidir; dolayısıyla nesneldir. Cevap: D
c.Eleştiri:Bir edebiyat veya sanat eserini çeşitli yönleriyle inceleyip açıklamak,anla- şılmasını sağlamak için yapılan değerlen- dirmelerdir.Eleştiriler kişisel beğeni ifade ettiği için öznel yargılardır.Eleştiri(kritik) olumlu yada olumsuz olabilir. ÖR:”Kelimenin tam anlamıyla o bir şiir ustası.” “Neresinden tutsan elinde kalıyor bu kitap.” “Atatürk çok güzel konuşan,etkileyici bir hatipti.”
ÖRNEK: Aşağıdaki cümlelerin hangisinde hem beğenme hem de olumsuz bireleştiri söz konusudur? A)Sözcük seçimindeki özensizlik,çevirmenin,metnin aslına bağlı kalmaktaki titizline gölge düşürüyor. B)Öyküleriyle Türk edebiyatında seçkin bir yer alan sanatçının bu yapıtları,yabancı dillere çevrilmiştir. C)Sanatçının ilk şiir kitabını sevinç ve heyecanla okurken çocukluk günlerimi düşünüyorum. D)Sanatçı,günlüklerinde zaman zaman başka kişilerin konuşmalarına yer vermiştir. E)Kitapta,eski eğitim düzenimizin olumsuz yönleri,karşılaştırmalı bir yöntemle anlatılıyor.
ÇÖZÜM: “titizlik” sözü beğenmeyi “özensizlik” sözcüğü olumsuz eleştiriyi ifade etmektedir.B ve C seçeneklerindeki cümlelerde sadece “beğenme” söz konusuyken D ve E seçeneklerindeki yalnızca bilgi verilmiş olup öznel duygulara yer verilme- miştir. Cevap:A
NOT.1:Her değerlendirme bir eleştirinin sonucudur.Eleştiri her konuda yapılabildiği halde ”değerlendirme” genellikle bir esere yönelik olarak yapılan olumlu ya da olumsuz nitelik taşıyan eleştirilerdir. Değerlendirmeler nesnel ya da öznel olabilir.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ”değerlendirme” sözkonusudur? A)Kimi sanatçılar duygularını dile getirmek için,kimileri de kusursuz eserler yaratmak için yazarlar. B)Romancı,gerçekleri düş gücüyle yeniden biçimlendiren kişidir. C)Bir eserin değerinin konusundan çok üslubuna bağlı olduğunu her zaman söylerim. D)Bu romandaki kişilerin birbiriyle ilişkisi üzerine bir çok inceleme yapılmıştır. E)Bu eserde konu gerçek yaşamdan alınmış,kişiler karakterlerine uygun biçimde konuşturulmuştur.
ÇÖZÜM: E seçeneğinde,bir eserin konusu ve eserin kahramanları,karakterleri hakkında nesnel bir değerlendirme söz konusudur.Değerlendirmenin bir eser hakkında olması gerektiği unutulmama- lıdır. Cevap:E
NOT.3: Benzetmeler,kişileştirmeler ve duygusal anlatımların hepsinde öznellik vardır.
d.Yorum:I.Bir yapıtı ya da sanat eserini belli bir görüşe göre açıklamak- tır.Bu açıklamalarda yorum yapan kişinin beğenileri ön plandadır. Beğenmeme de olabilir.Dolayısıyla “yorumlar” kişinin özel yargılarıdır; kanıtlanabilir özellik taşımazlar.
(I)Genç adamın yüzünde belli belirsiz bir gülümseme ve hafif bir kırmızılık vardı.(II)Bu kırmızılık,herkesin payını dağıtan balıkçını elinde tek balık kalıncaya kadar sürdü. (III) Balıkçının, son balığı da kendisine vermediğini görünce rengi uçtu;gözleri büyüdü.(IV) Yüzündeki gülümseme giderek azaldı ve yok oldu.(V) O an,genç adamın, öfkesini ve acısını kendi içinde saklayan biri olduğunu anladım. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde ”yorumlama” ya yer verilmiştir? A)I B)II C)III D)IV E)V (1989-ÖSS)
(I)Çeviri bir metinden yola çıkan yazar,oyunu yeniden,oldukça güzel bir biçimde oluşturmuş. (II)Metin,yerel motiflerde yalınlaşırken evrenselliğini de yitirmemiş.(III)Ayrıca oyunu dokusunda yer alan dostluk,fedakarlık,bağlılık gibi duygular,inandırıcı ve dengeli bir biçimde verilmiştir.(IV)Öte yandan tipler üzerinde yeterince durulmamış;bunlar soluk birer görüntü olarak kalmış.(V)Oyunda, anlatılanların geçtiği yer ve zaman da belirtilmemiştir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde yazar bir “yorum” yapmamıştır? A)1 B)2 C)3 D)4 E)5
ÇÖZÜM: Yorum yazarın bir olay ya da durum karşısındaki beğenilerini beğenmemesi düşünceleridir. I.cümlede “oldukça güzel” bir biçim;II.cümlede evrenselliği yitirmemek;III.cümlede inandırıcı ve dengeli bir biçim;IV.cümlede soluk birer görüntü ifadeleri yazarın konu hakkındaki yorumlarının belirtisidir.V.cümlede ise bilgi verilmiştir herhangi bir yorum konusu değildir. Cevap:E
ÖR:”Ne var ki diğer şiirleri,ilk şiirlerinde- ki tadı vermiyor.” “Halk şiirlerinden gelen söyleyiş gü- zelliği onun bütün dizelerini böylesine alımlı kılmıştır.” “Bu resimde insanlar soluk birer gö- rüntü olmadan öteye geçememişler.”
II.Gizli ya da tam olarak bilinemeyen bir şeyden “sezgi”ye dayalı olarak çeşitli anlamlar çıkarmak da “yorum”dur. ÖR:”Bakışlarında kahramanlıktan kıvıl- cımlar vardır.” “Gözlerinde,gelecek günlerin parıltısı vardı.”
NOT.4:Yorumlar kişisel yargılardır yani özneldir.Her öznel cümleye yorum cümlesi diyemeyiz ancak her yorum öznel olmak zorundadır.”En sevdiğim renk kırmızıdır.” cümlesi öznel olmakla birlikte yorum içermemektedir. “En canlı renk kırmızıdır.”cümlesi ise yorum içeren öznel bir ifadedir.
e.Karşıtlık:Birbirine zıt iki durumun,ola- yın,aynı cümlede bulunmasıdır.Karşıtlıkla olumsuzluk karıştırılmamalıdır.Ağlamak Gülmek karşıtlıktır ancak ağlamak-ağlamamak;gülmek-gülmemek iki eylemin olumsuzudur. ÖR:”Serhan iyi bir arkadaş ama kötü bir sırdaştır.” “Keloğlan,çelimsiz,bakımsız,sıska bir insan olmasına rağmen elinden bir hayli büyük işler gelir.” Hakimin yüzündeki sert ifade küçük kızla konuşurken yerini gülümsemeye bırakmıştı.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde aynı varlığın karşıt durumları birlikte verilmiştir? A)Gün doğarken yola çıkmış,öğleden sonra köye varmıştık. B)Adamın yüzündeki yumuşak ifade bizimle konuşurken birdenbire sertleşmişti. C)Hastanın kansız yüzü bir hafta öncesine göre daha da sararmıştı. D)Bu dev gibi adam bugüne değin o minicik çocuğun her dediğini yapmıştı. E)Yolculardaki bezginlik yolun sonuna doğru acıya dönüşmüştü. (ÖSS-1983)
ÇÖZÜM: Aynı varlığın birbiriyle zıt yönlerinin verilmesi gerekiyor.A’ da karşıt durum yok. C’ de bir durumun gittikçe ilerlemesinden söz edilmiş. D’ de karşıt durum var ancak farklı varlıkların durumunda karşıtlık görülüyor. E’ de de bir durumun gittikçe ilerlediğini görüyoruz. B’ de ise, adamın yüzü yumuşak iken aniden sertleşiyor. Cevap:B
NOT.5: Karşıtlık iki zıt olayın bir cümlede olma durumudur.Bu zıtlık bazen zıt anlamlı sözcüklerle sağlanabilir ancak karşıtlık için ille de zıt anlamlı sözcüklerin olması gerekmez.
f.Karşılaştırma:En az iki eser,varlık,kişi ya da kavramın benzer veya farklı yönleri- nin birbiriyle kıyaslanmasıdır.Karşılaştırma bildiren cümleler bir varlığın başka bir varlıktan herhangi bir yönden daha iyi, daha kötü ya da onunla aynı düzeyde oldu- ğunu belirtir. ÖR:”Sinema da tiyatro gibi görmekle ilgilidir.” “Onun romanlarında,öykülerinde de dil ön plandadır.” “Beyazın adı var esmerin tadı var.”
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir “karşılaştırma” söz konusu değildir? A) O,hemen her konuda bildiğini tam bilir. B) Öğretmen,sınıfın en çok konuşanını öne oturttu. C) O,sanatçılar arasında eşi az bulunur bir insandı. D) Çocukların en beceriklisini bulup getirmişti. E) Ona aldığım kalem daha çok benim işime yaradı. (ÖSS-1989)
ÇÖZÜM: Karşılaştırma,iki kavram ya da iki durum arasında yapılır.Bunlar benzerlik ya da farklılık özellikleri verilerek karşılaştırılır.B’de “en çok konuşan” derken diğer konuşanlarla,C’de “sanatçılar arasında” derken sanatçılar birbirleriyle,D’de “en beceriklisi” derken diğer beceriklilerle,E’de “daha çok benim işime yaradı” derken işe yaraması yönüyle bir karşılaştırma vardır.A’da ise başka bir kişiyle ilgili bir özellik yok. Cevap:A
h.Varsayım:Geçici olarak kabul edilmiş görüş ya da önermedir. ÖR:”Tut ki Ankaralı değilim,ne çıkar bundan?” “Bu sözleri sana hiç söylemediğimi farzet.” “Diyelim ki dediklerini yapmadım bana ne yapabilirsin?”
Aşağıdakilerden hangisi varsayım ifade etmektedir? A) O Çarşamba günü geziden dönebilir. B) Diyelim ki bu olay gerçek değildir. C) İstediğini veririm yeter ki sen çalış. D) Belki onu sen de tanırsın. E) Yarın akşam yemeğe onlar da geliyor. (ÖSS-1989)
Çözüm: Diyelim ki, Farz edelim ki varsayım ifade eden sözlerdir her zaman değil de geçici olarak kabul edilen cümleler varsayım cümleleridir.
ı.Tahmin(olasılık):Bir durum ya da olay hakkında ”tecrübelerine” ya da “sezgiye” dayalı olarak fikir yürütmektedir. ÖR:”Kim bilir yaşasaydı ne olgun eser- ler verecekti.” “Pasta çok güzel olmuşa benziyor.” “Yarın akşamki yemeğe onlarda gele- bilir.”
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir olasılık olabilirlik söz konusudur? A) Kar yağıyor kış geldi artık. B) Onunla konuşmalısınız: Köyün en yaşlı kişisidir. C) Ben onu çok iyi tanırım çok dürüst çocuktur D) Sizde biliyorsunuz o kardeşlerin en küçüğüdür. E) Geç kaldık sanırım o gitmiştir.
Çözüm: Sanırım sözü olasılık bildirmektedir. A da kesinlik, B de gereklilik, C ve D de kesinlik emin olma anlamı vardır.
j.Öneri: İnsana yararlı olacağını düşündüğümüz tekliflerde bulunmaktır. Örnekler: Ayağını yorganına göre uzat. Şiire düz yazıya doyduktan sonra yönelmelisiniz. Ders çalışırken yüksek sesle müzik dinlememelisiniz.
(1)Bu şiirin tadına varabilmem için, oldukça fazla çaba harcamam gerekti. (2) Bunların bir yanı ne kadar açık ve yalınsa bir yanı da o kadar karmaşık ve yoğun. (3) Bu noktada sanatçının öyküleriyle benzerlik görülüyor. (4) Kitabın sonuna şiirlerin sezgisel dünyasını ortaya koyacak notların eklenmesi yararlı olabilir. (5) Yine de sanatçının şiirlerinden bir demetin Türkçe’ye kazandırılması çok önemli bir çalışmadır. Yukarıdaki parçayı oluşturan cümlelerin hangisinde bir öneri söz konusudur. A) 1 B) 2 C) 3 D) 4 E) 5 (ÖSS-1990)
Çözüm: Öneride yararlı olacağı düşünülen şeyler teklif edilir.D seçeneğindeki cümlede yararlı olabilirdi sözü bir öneridir.
Örnekler: Dostluk okudukça artan bir kitaptır. (öznel tanım) Sanat, yalanı, yaşamda olamayanı gerçeğe dönüştürme çabasıdır. (öznel tanım) Sıfat; isimleri çeşitler yönden niteleyen ya da belirten kelimelerdir. (nesnel tanım) Bir sanat eserinin iyi ya da kötü yanlarını ortaya koymaktır eleştiri.(nesnel tanım)
k.Tanım Bir nesnenin ya da kavramın belirgin özelliklerini ortaya koyarak onu açıklamaktır.Üzerinde durulan kavrama (sanat, sıfat, dostluk vs) Bu nedir? Diye sorduğumuzda cevap almamız şarttır.
Gül mis kokulu bir çiçektir cümlesi belirgin özelliklerinden bir tanesi dahi olsa söylendiği için bir tanım cümlesidir. Örnekler: Aşağıdaki cümleler birer tanım cümlesi değildir. Roman çok sevilen bir türdür. Sanat, bize bizim göremediklerimizi göstermelidir. Eleştirmenler, eleştirilerinde tarafsız yani objektif olmalıdır.
Aşağıdakilerden hangisi bir tanım cümlesidir? A) Lirik şiir, akıldan çok düş gücüne, düşünceden çok duyguya yaslanır. B) Lirik şiirde, aşkın her türlü görünüşü, bütün yönleriyle dile getirilir. C) Lirik şiirde şair, sözcükleri seçerken, onların ses ve görüntü gücünü göz önünde tutar. D)Lirik şiir, duyguların, çok etkili ve coşkulu bir biçimde dile getirildiği şiir türüdür. E) Lirik şiirde yıllar yılı, aşk, ölüm, din gibi belirli temalar işlenmiştir. ÖSS-1990
Çözüm: Tanım cümlesi nedir? Sorusuna verilen cevaptır bir nesnenin ya da kavramın ne olduğu ne işe yaradığı belirgin olan özellikleri dile getirilir. D seçeneğindeki cümleye Lirik şiir nedir? Diye sorduğumuzda cevabını alabiliriz ki bu da lirik şiirin tanımı olur.
l.Üslup (biçem,tarz, stil, teknik): Bir yazarın görüş, duyuş, anlayış ve anlatıştaki özelliğidir. Yani duygu ve düşüncelerini nasıl anlattığıdır. Kelime seçimi, cümle kurgusu yazarın üslubuna ait özelliklerdir Üslup cümleleri “Nasıl anlatmış?” sorusuna karşılık verir.
(I)Bu eleştirmen, yapıtları değerlendirirken kendini öne çıkarmamaya çalışır. (II) Eleştirilerinin beğenilmesini sağlayan da bir bakıma onun bu tutumudur. (III) O, kendisinden söz ettiği bir sanatçıyı yargılayıp değerlendirirken sözcük seçiminde, bunların kullanımına büyük bir özen göstererek okuyucunun ilgisini kamçılar. (IV) Bu yola, okurları, incelenen yapıtın değişik yönleri üzerinde düşündürür. (V) Onun bu tutumu eleştirilerini asık suratlı olmaktan kurtarır ve onların kolayca okunmasını sağlar. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden özellikle hangisi, sözü edilen eleştirmenin üslubuyla ilgilidir? A) I B) II C) III D) IV E) V
Çözüm: Üslup yazarın dili kullanması anlatım tarzı, anlatım özelliğidir. C seçeneğindeki “sözcük seçimine bunların kullanımına özen göstererek” ifadesi yazarın üslubudur.
*Bir ressamın üslubu nasıl ki renkleri kullanımıyla ve çizimiyle ilgilidir; bir yazarın üslubu da dili kullanma şekli ve sözcük seçimiyle ilgilidir Örnek: Donuk, sıradan bir anlatımla sunar romanı. Ağdalı ve anlaşılması zor cümleler kullanması romanı sıkıcı kılıyor. Ses ve müzikal unsurlarla doğallaştırdığı anlatım, yaşadığı devre göre son derece açık ve sadedir.
m. İçerik: Bir eserde nelerden söz edildiğinin belirtilmesidir. Temaları, konuları, kahramanları (ayrıca eserde geçen kişilerin rolleri, yaşadıkları yer ve mekan vb ) açıklayan cümlelerdir.
Örnekler: Onun bütün şiirlerinde buram buram Anadolu kokar. Sevgi ve umutlarını dökmüş şair bu mısralara. Yaşamın, hayatın ve aşkın güzelliklerini öven şiirlerinde daima insana mutluluk aşılamıştır.
(I) Bu kitabın dört bölümü, aslında birer uzun makale olarak düşünülmüş. (II) Dördü de ayrı ayrı temaları işliyor. (III) Bu temalar: Osmanlı Türk müziğinin öğretimi, icra üslubu, makamları ve bunları kuşaktan kuşağa aktarma yöntemleri... (IV) Yani Türk müziğinin belirleyici özellikleri... (V) Bütün bunlarla, geleneksel Osmanlı Türk müziğinin çeşitli yönlerine ışık tutuyor ve onun belirgin nitelikleri ortaya konuyor. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisi sözü edilen kitabın içeriğiyle ilgili değildir? A) I B) II C) III D) IV E) V (ÖSS-1996)
ÇÖZÜM: İçerik, eserde nelerden söz edildiğinin belirtilmesidir. Temaları, konuları, kahramanları açıklayan cümleler içerikle ilgidir. Parçaya baktığımızda I. cümlede kitabın dört bölümünün olduğu ve bunların tümünün de makale olduğu söylenmiş. Bu içerikle değil biçimle alakalıdır. Cevap: A
1)Amaç-Sonuç İlişkisi Bir parçada söylenen yargının hangi amaçla yapıldığını açıklayan cümlelerdir. Amaç cümlelerinde genellikle “için, diye ve istemek” sözcükleri bulunur. Bu sözcüklerin yerine “amaç” sözcüğünü kullanabiliyorsak bu cümlelere amaç cümlesi diyebiliriz.
Örnekler: Sakladım göz yaşlarımı, vefasız yar görmesin diye. ( Şairin göz yaşlarını saklamadaki amacı sevgili sinin göz yaşlarını görmesini engellemektir.) Bu romanı siz alıp okuyasınız diye yazdım. (Yazarın bu romanı yazmasının amacı alınıp okunmasıdır. İlerde ben de Orhan Veli gibi ünlü bir şair olmak istiyorum. (Kişi, ilerde ünlü bir şair olmayı amaçlamaktadır.)
2) Neden-Sonuç İlişkisi Bir cümledeki yargının, ki bu yargı temel ya da yan cümleciğin yükleminde olur, nedeninin, gerekçesinin söylendiği cümlelerdir. Cümlede yargı bildiren temel öğe olan “yüklem”e, “Neden?” sorusu sorulduğunda cevap alınması gerekir. Bazen bir cümledeki yargının nedeni kendinden önceki yada sonraki cümlede olabilir. “Diye, için, neden, sebep, çünkü, bu yüzden” vb. sözcükler,ayrıca “-den, -mesi” ekleri anahtar sözcük ve eklerdir. Bunların geçtiği cümlelerde “neden-sonuç” ilişkisi bulmak oldukça kolaylaşır.
Örnekler: Yar diye diye dilimde tüyler bitti. (Kişinin dilinde tüyler bitmesinin “nedeni” sevgiliye “yar ,yar” diye seslenmesidir.) *”Öksürüğüm geçsin diye şurup içtim. cümlesinde de “diye” sözcüğü geçmektedir; ancak bu cümlede kişinin şurup içmedeki amacı açıklanmıştır.
-den ve -mesi ekleriyle kurulan “neden- sonuç” cümleleri: “Kolu kanadı kırılmış, sapan sürmekten” “Tabanları yarılmış yol yürümekten” “Havanın aniden bozması işlerimizi alt üst etti.”
Aşağıdaki cümlelerde (neden, sebep, çünkü, bu yüzden, diye, için, -mesi, -den) sözcük ve ekleri geçmediği halde,bunlar da neden- sonuç cümleleridir. “Sıkılgan karakterli olmam, onunla rahatça konuşmamı engelliyordu.” “Kafiyesiz ve ölçüsüz olarak yazılan şiirler kolayca ezberlenemiyor.”
Aşağıdaki dizelerin hangisinde yargı, gerekçesiyle birlikte verilmiştir? A) Herkese selam verdi Beni ağlattı geçti B) Gözlerimin yaşları Mermere aksa deler C) Ben yarime gül demem Gülün ömrü az olur D) Ben yarimi unutamam Unutsa da o beni E) Rengini gülden almış Kokusunu menekşeden
Çözüm: Yargının gerekçesini bulabilmek için niçin sorusunu yargı bildiren cümleye sorarız. “Ben yarime gül demem” Niçin? “Gülün ömrü az olur” cevabını alırız. Diğer dizelerdeki cümlelere aynı işlemi uyguladığımızda cevabını alamayız.
Aşağıdakilerden hangisinde birinci cümlecik ikincinin nedeni durumundadır? A) Biraz daha yaklaşınca onu kıyafetinden tanıdı. B) Kar yağmıyorsa yola çıkmışlardır. C) Geri gelmez beni arayacağını söylemişti ama aramadı. D) Fazla ışık gözlerime dokunduğundan perdeyi kapattım. E) Ana caddeyi geçtikten sonra okul yoluna girdiler. (1986-ÖSS)
(I) Günü gününe pek uymaz bu kentin. (II) Bir bakarsın, yaz ortasında buz kesmişsin; bir bakarsın, kasım ortasında ceket fazla gelmiş.(III) Geçen eylül ayının son günü kente yağmur yağarken, kentin sırtını dayadığı dağa kar yağıyordu. (IV) Ertesi gün ise mayısın sonu güneşine benzeyen, pırıl pırıl bir hava... (V) Neredeyse tüm ekim ayı, böyle geçti. (VI) Oysa daha güneyimizdeki bir başka, kente çoktan kış gelmişti. Yukarıdaki parçada numaralandırılmış cümlelerden hangisi kendinden önceki cümlenin açıklaması durumundadır? A)II B) III C) IV D) V E) VI (ÖSS- 2000)
Çözüm: I. cümledeki yargı II. Cümlede açıklanmıştır. Günü gününe uymayan bir kentin durumu açıklanmıştır. Cevap:A
“Gene bahar geldi, açıldı güller” dizesinde, güllerin açılışı baharın gelişine bağlanmaktadır. Aşağıdaki dizelerin hangisinde buna benzer bir durum söz konusudur? A) Ne bir vefa gördüm, ne faydalandım B) Erzurum dağları kardır, geçilmez C) Düşman geldi, tabur tabur dizildi D) Ağlatmadı güzel, güldürdü beni E) Başım yastıktadır, gözlerim yolda
Çözüm: Sorudaki cümlede güllerin açılması baharın gelişine bağlanmıştır. Neden-sonuç ilişkisi vardır aynı anlam ilişkisi B seçeneğinde vardır. Cevap: B
Okul öncesi eğitimin, çocuğun gelişiminde büyük önem taşıdığı tartışılmaz bir gerçek. Aşağıdakilerden hangisi, bu cümlede belirtilen yargının bir gerekçesi niteliğindedir? A) Anaokulu, yuva ve kreşlerin sayısı her geçen gün artıyor ve bunlar sürekli gelişiyor. B) Anne-babalar çocukları için en iyiyi bulma ve yapma çabası içindeler. C) Çocuklar paylaşma ve sorumluluk duygularını oyunla geliştirirler. D)Çocuğun duygusal ve zihinsel gelişiminin önemli bir kısmı okul çağından önce tamamlanmaktadır. E) Son yıllarda anaokullarında çocuğu değişik yönleriyle geliştirmeyi amaçlayan yeni yöntemler deneniyor.
Çözüm: Sorudaki cümlede çocuğun gelişmesinde okul öncesi eğitimin önem taşıdığı söylenmiştir. Neden diye sorduğumuzda bunu D seçeneğindeki cümleyle açıklayabiliriz. Cevap: D
(I) Yaşça sınıfın en küçüklerindendim. (II) Okumayı çok severdim. (III) Haftada en az bir kitap okurdum. (IV) Okuduklarım değişik türde kitaplardı. (V) Bunlar arasında en çok serüven romanlarından hoşlanırdım. Yukarıdaki numaralandırılmış cümlelerden hangileri neden- sonuç ilişkisiyle birbirine bağlıdır? A) I ve II B) II ve III C) II ve IV D) III ve IV E) IV ve V (1995- ÖSS)
3) Koşul (şart) Cümleleri Eylemdeki (yüklemdeki) yargının gerçekleşmesinin bir koşula bağlı olduğu cümlelerdir. Bu tür cümlelerde öne sürülen koşul gerçekleşirse yargı sonuçlanır. “Param olursa kitap alırım.” Cümlesinde “alma” eyleminin olabilmesi için “param olması” koşulunun gerçekleşmesi gerekmektedir.
Örnekler: İndirim yaparsan bu kazağı alırım. Havalar açılınca hep beraber pikniğe gideriz. Düzenli ders çalıştın mı başarılı olursun. Yardım etsen de çabuk işimizi halletsek.
* ”Keşke derse zamanında gelip dersten zamanında çıksa.”cümlesinde “koşul” anlamı olmadığı apaçık bellidir. Çünkü bu cümlede dersten zamanında çıkması, derse zamanında girmesine bağlanmamıştır. Bu cümle bir “istek” cümlesidir. *Ancak “Bir şiir kitabı alsan da okusak.” , “Radyonun sesini açsan da biz de dinlesek.” Cümlelerinde her ne kadar istek anlamı varsa da eylemin gerçekleşmesinin şartı da vardır. Onun için bu cümleler koşul bildiren cümlelerdir.
Örnek6: Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “ koşula bağlılık” söz konusudur? A) Konuşmak üzere kürsüye yöneldi. B) Evden çıkmak üzere olduğunu öğrendim. C) Kitabı geri vermek üzere aldı. D) Güneş doğmak üzereyken yola çıktık. E) Onu trene binmek üzereyken yakaladık.
Çözüm: C seçeneğinde cümlede kitabı geri vermek şartıyla alındığı belirtilmiş ki yargının gerçekleşmesi bir koşula bağlanmış.
CÜMLE ANLATIMI Cümlede anlatım iki türlüdür. 1) Düz (Doğrudan) Anlatım 2) Dolaylı Anlatım
1)Düz Anlatım: Başkalarının sözleri hiç değiştirilmeden olduğu gibi söylenir, aktarılırsa bu anlatıma düz anlatım denir. Örnekler: Başhekim: “ Bu doktorların maaş zamları ne zaman verilecek” diye sordu. Bölüm başkanı Şener Bey: “Herkes haftada altı soru getirsin” dedi.
2) Dolaylı Anlatım: Başkalarına ait olan sözlerin değiştirilerek ifade edilmesine denir. Örnekler: Arkadaşım yarın, sinemaya gideceğini söyledi. Okul arkadaşım, çok fazla çalışmaktan sıkıldığını söyledi.
*Dolaylı anlatımla “Dolaylama” ve “Dolaylı anlam” kavramları karıştırılmamalıdır. “Dolaylama” bir sözcükle söylenebilecek bir kavramı birden fazla sözcükle ifade etmektir, “dolaylı anlam“ ise mecaz anlamdır.
Aşağıdaki cümlelerden hangisi dolaylı anlatıma örnek olabilir? A) Şöyle bir olayları anımsar, üzülürüz ve “İşte dünya böyle!” diye düşünürüz. B) Öğretmen Ali’ ye: “Arkadaşına söyle yarın ödevini mutlaka getirsin.” dedi. C) Paul Valery, şiir yazma yönteminden söz ederken “ilk dize Tanrı vergisidir, ondan sonrası da çaba...” dermiş. D) Tiyatrodan çıktığımızda arkadaşım, Hazım’ın sahnede canlandırdığı Prens’in gerçek hayatta yaşamış olduğunu söyledi. E) Önce tiyatronun öğelerini, hangi sanatların bir araya gelerek tiyatro gerçeğini ortaya koyduğunu düşünelim.
Çözüm: D seçeneğindeki cümlede, başkasına ait sözler değiştirilerek aktarılmıştır. “Arkadaşa ait olan sözler değiştirilerek aktarılmıştır.” A, B, C seçeneğinde düz anlatım vardır. E seçeneğinde herhangi bir anlatım yoktur.