kıltıy-, 1. ucu azıcık gözükmek (mes. ilk filizleri hakkında); kök çöptün uçu cerdin betinen kıltıyıp kele catat: yeşil otun uçları yerden azıcık baş göster-meye başladı; 2. dışarı doğru çıkık durmak, sarkmak; uuru kıltıyıp catat: hırsız kafasını azıcık kaldırıp yatıyor; 3. bir yana asılı durmak.
kıltıyt-, et. kıltıy-‘dan; cuurğandan başın kıltıytıp: yorgan altından kafasını bir parça çıkararak.
kıluu, kılma; kıluu kerek: kılmak gerek.
kım, kım-kuut: canlılık; şen gürültü; galeyan; karışıklık; ayıl kım-kuut, canğtopolonğ boldu: köyde gürültü-patırtı baş gösterdi; arıberi çurkap, kım-kuut bolup cürgön can: ileri-geri yürüyen, harekette bulunan halk; el kım-kuut bolup, köçüp cönöldü: halk gürültülü bir kalabalık halinde göçüp gitti.