kıpçık, 1. beşik deliğinin etrafına yahut kültü (bk)’nün kenarlarına konulan uzunca bez parçası; 2. kazanda yufka pişirilirken, üç yufka arasında kalan boş yere atılan küçük yufka.
kıpılda-, merak etmek; çırpınmak; bütün vücudu titreme kaplamak; netice hak-kında merak ederek sabırsızlık göster-mek; bilip koyot eken dep, caman kıpıldap turdum: farkına varacaklar diye, heyecan içinde idim; oylonulmuş bolup, içinen kıpıldap: düşünür gibi gö-zükerek içinden sabırsızlık gösteriyor ve çırpınıyordu.