|
|
səhifə | 1024/1828 | tarix | 03.01.2022 | ölçüsü | 6,96 Mb. | | #48112 |
| kırkaarda-, sıraya dizilmek.
kırkala-: kırkalay: koy kırkını: koyun kırkımı.
kırkıl-, mut. kırk- ιι’den.
kırkım = = kırkın ι.
kırkın ι, kırkma; koy kırkını: koyun kırkımı.
kırkın ιι, kız sözünün tekidir.
kırkındata = = kıdırata.
kırkıra-, hırıldamak; hırıltı çıkarmak, kısık sesle konuşmak; ses kısıklığına uğramak.
kırkırak, 1. sesi kısık olan; gıcırdayan; 2. mırıltı; mışıktın kırkırağı: kedinin mırıltısı.
krkırat-, et. kırkıra- ‘dan.
kırkma, kırpılmış, kesilmiş, kesme, kırkma yoluyla hazırlanmış olan; kırpma çay: bir nevi çay.
kırktır-, kırkmayı emretmek.
kırla-, yahut kırr-kırla-: «kırr-kırr» diye seslenmek (atı çağırmak için).
kırma, kazılmış, sathı temizlenmiş oyulmuş; kırma tabak: oymak suretile yapılmış olan ağaç tabak; kırma ayak: tahta çanak; kırma taş: çakmak (çakmak tüfeği için).
kırmaçı, 1. harman dövmek için daire şeklinde yapılan sert ve düz mahal, ekin demetleri yığılan yer; kırman bas-: harman dövmek.
kırmıçık, tencere dibinde yanarak yapışan yemek parçaları.
Dostları ilə paylaş: |
|
|