kısır, doğurmaz, çocuğu olmaz; kısır emdi (bazan düzce kısır) annelerini, kendileri için tayin edilen müddet geçtikten sonra da emmekte devam eden buzağı yahut tay; kısırğaldı- (yahut kısır kaldı): kuzulamıyan toktu (bk.) yahut çebiç (bk.); toktusunda tuubay, kısırğaldısında tuudu: bir yaşında iken kuzulamadı, o müddet geçtikten sonra kuzuladı; kısır anğız: toprağını dinlendirmek için bırakılan tarla.
kısırak, henüz sürüye katılan ve daha doğurmamış olan genç kısrak.
kısırğaldı, bk. kısır.
kıska, kısa, muhtasar, kısaca, muhtasaran; sözdün kıskası yahut kıskasınan aytkanda yahut uzun sözdün kıskası: sözün kısası, hulâsa.
kıskaça, kısaca.
kıskaçala: kıskaçalap: kısaca, hulâsaten.
kıskaloo, bir parça kısa.
kıskar-, 1. kısalmak, ihtisar edilmek; 2. mec. kendini yeis ve fütura kaptırmak.