kışıldaş-, müş. kışılda-‘dan.
kışıldat-, et. kışılda-‘dan; tanoosun kışıldatıp: burun yapraklarını kabarta-rak (sık sık nefes alarak).
kışında, bk. kış ιι.
kışkı, kışlık.
kışkısın, kışın, bütün kış, kış boyunca.
kışta-, kışlamak; kışı geçirmek.
kıştak, (karş. kıştoo) köy, kışlak.
kıştat-, kışlatmak, kış geçirmek: men mal kıştatkan kapçığay: benim hayvanla-rımı kışlattığım dağ geçidi (dere).
kıştatuu, işs. kıştat-‘tan; koy kıştatuuğa çığarılğan: koyunlar kış geçirmeye sürülmüş.
kıştık, kışlık; kıştık kiyim: kışlık giyim; kıştık ookat: kışlık erzak.
kıştoo, (karş. kıştak): kışlak, kışlık durak, kışlık mesken.
kıt ι, ağır olması için vuran aşığın içine dökülen nesne (mutat olduğu üzere: kurşun); sakanğın kıtı bar: senin vuran aşığına kurşun dökülmüş.
Dostları ilə paylaş: |