kıyalat-, et. kıyala-‘dan.
kıyaldan-, düşünceye dalmak, tahayyül etmek, tefekkür etmek, hayalâta kapılmak.
kıyaldandır-, tahayyülü mucip olmak, düşündürmek.
kıyaldanuu, işs. kıyaldan-‘dan.
kıyaldık: cat kıyaldık: yabancı, ideoloji.
kıyalduu: koş kıyalduu: kanaatları gevşek olan kimse, mütereddit.
kıyaluu: kıyaluu cer: inişler-yokuşların çok bulunduğu mahal.
kıyam, a. 1. öğle zamanı; 2. es. cenûp.
kıyamat, a. 1. dn. bütün ölülerin yeniden dirildiği gün: kıyamet günü; 2. mec. zor ahval, güç vaziyet; dehşet.
kıyan 1. yağmur suyunun şiddetli ve hızlı akıntısı, feyezan, su taşması; camğır köp caap, köpüröölördü kıyan alıp ketti: şiddetli yağmur yağarak, akıntı köprüleri alıp götürdü; 2. kıyan-keski: hırçın, harın (at hakkında).
kıyanat, a. suiistimal, cinayet (hiyanet); amanatka kıyanat kılba: emanete hiyanat etme.
kıyanatçı, câni, ağır cezayı hakkeden suçlu, baltalayıcı.
Dostları ilə paylaş: |