kıyanatçıl, hâin, mücrim.
kıyanatçılık, cinayet, ağır cinayet, baltalayıcılık, hiyanet.
kıyanğkı, 1. hırçın; 2. mec. baltalayıcı.
kıyap, 1. = = tap v; kuş kıyabına keldi: alıcı kuş lâzım olan talim ve terbiyeyi gördü; 2. usul, yol; kıyabın taap bek karmap folk. çaresini bularak, sağlam kaparak.
kıyapat ı, a. görünüş, kıyafet, çehre.
kıyapat ıı = = kılapat.
kıyapatta- = = kılapatta-.
kıyar ı, tecrübeli, çevik, kurnazca; işini bilen, «pişkin»; köptü körgön kıyar: görmüş-geçirmiş.
kıyar- ıı, olmaya (olgunlaşmaya) yaklaş-mak, kızarmak.
kıyardan-, kurnaz, çaresaz olmak.
kıyaz, a.: iştin kıyazı şunday: işin gidişi öyledir; kıyazı anın işi cakşı körünöt: anlaşılan, onun işi iyi gidiyor.
kıyçalış ı, yan yoldan yürüyen, bir yana sapan; kıyçalış öt: birbirine karşı gittikleri halde karşılaşmamak.
Dostları ilə paylaş: |