kızarış-, 1. kızarmak (birkaç kişi hakkında); 2. kızışmak, hiddetlenmek, horozlanmak; eköönğ emine kızarıştınğar?: ikiniz neden birbirnize karşı kabardını?.
kızart-, kızartmak, kızarıncaya kadar bırakmak.
kızdık, avm. 1. kızlık, bikir; 2. kızlık zarı.
kızduu, kızı olan, kızlı (rf. bk. kıyakçı).
kızğaldak, bir nevi haşhaş: papaver rhoeas.
kızgaldaktuu, kızgaldak’lı, haşhaşlı; kızğaldaktuu talaa: kızgaldakla örtülmüş olan step, kır.
kızğan-, acımak, hasislik etmek; kımızdı elden kızğanat: halka kımız vermek hususunda hasislik ediyor.
kızğılt, kırmızıya çalan, kızılca.
kızı-, adamakıllı kızmak, hiddetlenmek, heyecana gelmek, ilgilenmek.
kızığınuu, heyecan, kızışma.
kızığış-, müş. kızık ıı’den; bul al cayğa kızığışpayt: bu vaziyetle onlar onlar alâkadar olmuyorlar, ona rağbet etmiyorlar.
kızık ı, zevkli, eğlenceli, eğlendirici; kızığına bat-: zevkine dalmak (bir şeyden adamakıllı lezzentlenmek); mına kızık: ne tuhaf!; daha ne!.
kızık- ıı, ilgilenmek, alâka göstermek, heveslenmek, kızışmak.
kızıkçılık, zevklilik, eğlencelilik, eğlenti.
Dostları ilə paylaş: |