koyon II: koyun-koltuk, bk. koltuk.
koysarı
səhifə 1113/1828 tarix 03.01.2022 ölçüsü 6,96 Mb. #48112
koyon II : koyun-koltuk , bk. koltuk.
koysarı (bk. sarı II): cerdinğ koysarısı köldö eken. adamdın koysarısı sen ekensinğ ats.: en iyi toprak gölde (Isık-Kölde), imiş, insanların en iyisi sen imişsin.
koyşolonğdo - = koyşolokto-.
koyşolokto -, oynak ve canlı olmak, kırıtmak.
koyşoloktoğonsu - = koyşolokto-.
koyşonğ , muzip, yaramaz, patırtıcı.
koytonğdo -, hareketlerinde lutfak-te-fek şişman kimseye benzemek.
koytoy -, küçük ve şişman kimse görünüşünde bulunmak.
koyul-, I , mut. koy- IlI'ten.
koyul- II , koyulaşmak.
koyuluu , işs. koyul- I'den; koyuluuğa kerek: koyulmalı.
koyun , 1. göğüsle, göğüs üzerine kavuşturulmuş olan ellerin arasındaki yer. koyun, koltuk, kucak, göğüs; kubançı koyunğa batbayt: sevinci koynuna sığmıyor; ışık caş koyunuma tolot: sıcak gözyaşı koynuma doluyor (bol bol gözyaşları dökmek); koyıum-koltuk, bk. koltuk; iç koynuna gir-: birisinin ruhuna hulul etmek (itimadını kazanmak); 2. ürkör (bk.) ile aym biriıbirinin yanından geçtikleri zaman.
koyundaş -, birbirini kucağında tutmak; koyundaşıp cat-: kucak-kucağa yatmak.
koyuş , müş. koy-III'ten; kol koyuş-: 1) hep beraber imza atmak ; 2) dövüşmek; kol koyuşuip kalıştı: onlar bir parça dövüştüler ; unutup koyuşat: unutuyorlar.
koyuu I, koyu. kesif, sık; koyuu çang: kesif toz ; koyuıuı tün: karanlık gece; koyuu tınçtık: tam bir sükûnet.
koyuu II , işs. koy-III'ten; dabışka koyuu: reye koyma.
koyuuçuluk , koyuu'dan mücerret isim ; kızmatka çıkpay koyuoiçuluk: işe çıkmamaklık.
Dostları ilə paylaş: