kököy: kököyümdü kemirdi (teşti, kesti, cedi) yahut kököyömö tiydi: bıktım, illâllah, sabrım tükendi; kököygö tiygen açkalık: şiddetli açlık; kantip kököyümön ketsin! : (bu hakareti) nasıl olur da unuturum; kököydön ketkis iş boldu: unutulmaz bir iş vukua geldi.
kökpörü = = kök börü (bk. börü) .
köksö- I, şiddetli arzu; köksöm suudu yahut köksöm basıldı: şiddetle arzu ettiğmi ele geçirmekle tatmin edildim.
köksö- II, arzu etmek, şiddetle arzu etmek.
köksöö I = = köksö I.
köksöö II, çok ihtiyar, turşuluk; köksöö abışka: son derece ihtiyar.
köksüt-, ağrı, acı vermek.
köktaş, zaç.
köktö- I, yeşillenmek, yeşil otla kaplanmak, örtülmek; cer canğıdan köktöp kele atat: yer henüz yeşil otla örtülmeye başladı.
köktö- II, (karş. kök I.) dikmek, teğellemek; kerege köktö- kerege (bk.) nin ayrı- ayrı değneklerini birbirine bağlamak; eer köktö- : eyer iskeletinin ayrı- ayrı parçalarını birbirine bağlamak, kenetlemek; cuurgan köktö- : yorganın astarı ile yüzünü karşılaştırarak dikmek.