kömüsköçö = = kömüskö.
kömüskölöt- , karatmak, müphem bir hale koymak; kömüskölötüp süylö- : müphem, gayri vazıh söylemek.
kömüş, gömme, defneyleme.
kömütkö, kuytu gizli yer, saklanmak gizlenmek için elverişli yer.
kömüü, 1. gömme; 2. defin; kömüü komissiyası: defin, cenaze komisyonu.
kön- I, meşin, sahtıyan.
kön- II, 1. muvafakat etmek; aytkanıma könbödü: dediğime muvafakat etmedi; iknalarıma kulak asmadı; bağuuğa könböyt: terbiye tesir etmiyor, ele alışmıyor, ehlileşmiyor; 2. alışmak; könbögön beyişinğen köngön tozoğum artık ats. : alışılmamış cennetten alışılmış cehennem yeğdir.
könçök, 1. kulak memesi; 2. (öküzün, ineğin) sarkık gerdanı; 3. köynök ve könök sözlerinin tekidir: köynök- könçök: pılı pırtı; könök- könçöktör: her nevi kovacıklar.
könçü, derici.
könçülük, dericilik mesleği, deri imali.
köndüm, mutat, sürekli, adet, itiyat; kördüm ooru: sürekli hastalık, müzmin hastalık; murunku köndüm cerlerinden izdep kaldı: eski mutat yerlerden aradı.
köndümüş = = köndüm; köndögü köndümüş kiyizdi caya saldı: her gün serdiği keçeyi serdi; sözdörü kulakka sinğip, ködümüş bolğon: sözleri kulağa sinerek, alışılmış oldu; bul işke al başınan köndümüş bolğon adam: bu işe o, öteden beri alışmıştır.
Dostları ilə paylaş: |