kucur 1. = = kıcır; 2. kulaktın kucurun al- : konuşmalarla, ricalarla, gürültü ile bıktırmak.
kucura- = = kocura- .
kucuraş- = = kocuraş- .
kuç- , kucaklamak; kımızdı kim içeyim debesin, kızdı kim kuçayın debesin! : ats. kımızı kim içmek istemez, kızı kim kucaklamak istemez!
kuça, meme emen erkek kuzu.
kuçak, kucak; koyğo- bıçak, kızğa- kuçak ats. koyuma bıçak, kıza kucak.
kuçakta- , kucağa almak, kucaklamak.
kuçaktaş- ,birbirini kucaklamak, kucaklaşmak.
kuçaktaştır- , et. kuçaktaş- ’ tan.
kuçaktaşuu, işs. kuçaktaş- ’ tan.
kuçaktat- , kucaklatmak.
kuçaktoo, kucaklama, kucağa alma.
kuçkaç, kuşcağız; kara kuçkaç: sığırcık kuşu (siyah) .
kuçunaş, peygamberlik eden, peygamberce sözler söyliyen, kehanet eden.
kuda, dünür; kuda bol- : çocuklarının yahut akrabalarının evlenmesi vasıtasile akraba olmak; kuda tüş- : kız istemek; dünür olmak; kuda tüşür: dünürler göndermek; kuda başı: baş dünür; kayçı kuda; “çapraz” dünür (iki aile kızlarının oğullarına karşılıklıca vermek suretiyle dünür olunduğunda) ; bel kuda tar. : henüz doğmamış çocuklarını nişanlıyan baba ve anneler (daha ziyade babalar) .
kudaça, (krş. kudağıy) : güveyin ve gelinin genç kadın akrabası.
kudağıy, gelinin ve güveyin anneleri ve onların yaşlı kadın akrabaları.
Dostları ilə paylaş: |