kulcukta- , (omuzlarını oynatarak) nazlanmak, kırıtmak.
kulcunğda- , kırılıp büzülmek, kırıtmak.
kulcuy- , 1. somurtmak; 2. kurnazlık etmek; kulcuyğan: kurnaz, sokulgan.
kulcuyuu, işs. kulcuy- ’ dan.
kulçuluk, kölelik.
kuldan- , folk. köle edinmek, kul sahibi olmak.
kuldanuuçuluk, köleler kullanma.
kulduk, kölelik, esaret, kölece itaat, tam mütavaat; kulduğum bar es. : ram oldum, boyun iğdim, teslim oluyorum; kulduk ur- yahut kulduk kıl- es. : itaat göstermek, tam muvafakat, tam itaat izhar eylemek.
kuldur, kaldır sözünün tekidir.
kuldura- , mırıldanmak, anlaşılamayan bir dille konuşmak; çocukça kekelemek.
kulğu- , geviş getirmek.
kulğun, (Rad.) çuha, yünlü kumaş; kürönğçö atın mindi deyt. kulğun tonun kiydi deyt: diyorlar, ki: koyu al atına binmiş ve çuha giyimini giymiş.
Dostları ilə paylaş: |