kurbal, kurbaldaş == kurbu ıı.
kurbu ıı, çıkıntı, korniş, pervaz; (dağ) çıkıntısı (terrasse); basamak, kenar ( meselâ şapkanın ), oyuk, yaka; borda ( mes. : bilyardonun ): kazandın kurbusu: kazanın etrafındaki oyuk, çizgi; kurbusu biyik too: çıkıntıları yüksek olan dağ.
kurbu ıı , 1. yaşıt; 2. denk, aynı içtimaî durumda bulunan adamlar; 3. mec. koca; karı.
kurbulaş == kurbu ıı.
kurbuluu, çıkıntılı, etrafında çizgisi olan, kornişi bulunan.
kurcun, heybe, hurç; kurcun közü, bk. köz; iş kurcun: iş berbat.
kurç, 1. çelik: 2. keskin bıçak; kulaktın kurçun kandır- : kulağa tatlı gelmek; közdün kurçu kanat: gözler hoşlanır.
kurça- , kuşatmak, çevirmek; belin kurçadı: kuşak kuşadı; anı tegerete coo kurçadı: düşmalar onu her yandan sardılar.
kurçal- , kuşatmak, kuşak bağlamak; belimi kurçalğan cip: belime sardığım ip.
Dostları ilə paylaş: |