marış-, müş. marı-’dan.
marışkır, karışkır sözünün tekidir; karışkır-marışkır cep koybosun: sakın kurt-murt yemesin!:
marıt-, zevk vermek, tatmin etmek.
mariy, dalgalı tüylü (kıvırcık olmıyan) kuzu derisi.
markisçil = markisist.
markisçilik = marksizm.
marka 1. = kence; 2. kad. kuzu; marka bala kad.: çocukların yaşça en küçüğü, «tekne kazıntısı»
markabat, markamat, a. merhamet, markabat kıl!: lûtfet!; markabatınğız tiyer beken?: lütfeder misiniz?
markadar, iyilik, nimet; markadar tap!: (iyi dilek): size her türlü iyiliği dilerim.
markum, a. merhûm, rahmetli (ölmüş).
marksist, r. Karl Marks felsefesine taraftar olan.
marş, r. 1. marş; 2. marş!: ileri!
marşal, r. mareşal.
mart I, r. Mart ayı.
mart II, f. 1. mert, cesûr; 2. cömert.
mart III, kumar.
mart IV, şart sözünün tekidir; şartmartınğdın kereği cok: hiç bir türlü şartların lüzumu yok.
martaba, a. mertebe, liyakat, otorite; martabası kötörüldü: derecesi yükseldi, nüfuzu arttı.
martçılık, cömertlik.
marten, r. Marten fırın.
martişke, r. maymun
martsın-, 1. cesaret, bahadırlık taslamak; 2. cömertlik taslamak.
Dostları ilə paylaş: |