meyirmançılık, şefkat, nezaket, mülâyemet.
meyiz, f. kuru üzüm.
metkin. ova, dün; kerilgen meykin tüz cayloo: geniş ve tamamiyle düz yayla; meykin talaa: düz sahra, step.
meyli, bk. meyil.
meylüün = melüün.
meyman, f. misafir, konuk, mihman.
meymandos, f. misavirperver, konulsever, mihmandost.
meymankana, f. misafirhane, misafir odası.
meynet = meenet.
meyrim = meer.
meyrimsiz = meerimsiz.
mezelen-, manalı ve özlü olmak.
mezgil, zaman, mevsim, ân; kışkı mezgil: kış mevsimi.
mezgilsiz, mevsimsiz, münasip zamanında olmıyan.
mıçğıla-, = mıçkı-.
mıçık-, 1. kazımak; tırmalamak; 2. mıncıklamak, sıkmak.
mıçkı-, mıncıklamak (elle) sıkmak, (pençe ile) kapmak.
mıçlık-, pas. mıçkı-`dan.
mıdır, hareket, kımıldamak; mıdır et-: hareket etmek, kımıldamak; mıdır etüügö darmanı cok: kımıldamaya dermanı yok; mıdır etken can cok: kimseler yok.
mıdırsız, hareketsiz, kımıldamaz.
mık, f. çivi; bir üydünğ mık-çeğeri: evin büyüğü (bütün evin mesnedi olan, bütün eve kumanda eden kimse).
mıkaaçı, 1. yamyam; 2. barbar.
Dostları ilə paylaş: |