nığay- kuvvetlenmek, sağlamlamak.
nığayt-, takviye etmek, sağlamlaştırmak.
nığır- = ığır.
nığırıl- = ığrıl-.
nık I, = ık I; nık bas-: şiddetle basmak.
nık- II = ık IV.
nıkı-, şiddetle basmak, tazyik etmek.
nıkta-, tahkim etmek, pekitmek.
nıktal-, tahkim edilmek, uzun yatıp sertleşmiş (mes. : kar hakkında) ; nıktalıp catkan kar: uzun yatıp sertleşmiş olan kar.
nıl = ıl.
nıldat-, birparça pürüzlü yapmak (mes. , el kaymamak için bir şeyin sapını) .
nım = ım I; nemli, nem.
nımda-, nemli etmek.
nımdal-, nemlenmek.
nımduu, yaş, nemli; nımduu kum: yaş kum.
nımduuluk, nemlilik.
nımsak, nemlice, nemli.
nıpas, bk. kayz.
nısap = ınsap.
nıhyaz, f. 1. sadaka; 2. fazilet, erdem.
niçke = içke.
niçker- = içker-.
nidayimke, (r. “nedoimka” ) ; bekaya, ödenmeden kalan vergi.
nike, a. es. nikâh; nike kıy-: nikâh kıymak; nikesi buzula turğan ceri cok: “nikâhı bozulacak değil” ; bunda hiçbir zarar yok; bundan bir fenalık çıkmaz.
nikele-, es. nikâhlamak (dini merasim yaparak nikâh kıymak) .
Dostları ilə paylaş: |