olobo, süy ve yağla doldurulan koyun ciğerinden suda haşlanmak suretiyle yapılan yemek.
oloğoy, tek gözlü görünüşünde bulunmak.
olok, kad, tek gözlü.
olonğ I, arka kolan (ki eğer başına takılır) ; olonğ baş: bu kolanın tokası; olonğ-cırım: her nevi koşum.
olonğ II : olonğ arpa bk. arpa.
olonğdo- I, arka kolanı sıkıştırmak.
olonğdo- II, 1. tek gözlü şeklinde bulunmak; tek gözle yan bakmak; 2. mec. : hırslanmak (hiddetlenmek) .
olonğdo, arka kolanlı.
oloy-, 1. yek gözlü olmak; oloyup kara-: tek gözlü kimsenin bakişiyle bakmak; 2. = oluray.
olpok, 1. şilte, beşiğine serilen ve koyun yünü ile doldurulmuş olan küçük şilte (bu mânayla daha ziyade: balanın olpoğu denir) ; töşöğüm olpok bolup kalıptır: şiltem kalın ve yumuşaktır; 2. eski kötü kaftan; 3. sık ipekten yapılan ve savaş gömleği yerini tutan bir nevi giyimdir; ak olpoğun kiydi folk. : beyaz olpoğunu giydi; baranğdınğ oğu batpağan üstümdöğü ak olpok folk. : üzerimde, okun delemediği beyaz olpok vardır.