oysonğdot-, et. oysonğdo-‘dan.
oysul; oysul ata: 1. mit. develer hâmisi; çımın tiygen töögö Oysul ata ne payda? ats. : sinek dokunmakla hastalanan deveye Oysul ata ne faydası dokunsun? ; 2. mec. deve.
oysura-, kurumak, tükenmek, iflâs etmek, fakir düşmek.
oysurat-, perişan etmek, fakir düşmesine sebebiyet vermek; ouşmuştu oysuratıp salğan: pek çok çalıştı, çok iş bitirdi.
oyt: oyt dep çocuğan kişidey: pek fazla korkmuş adam gibi; oyt ber-: bir yana sapmak, kendini bir yana atmak.
oyu- = noyu.
oyuk, 1: oyuk, oyulmuş; 2. oyma, çukur.
oyul-, pas oy- IV’ten.
oyum, yahut oyum-çiyim: nakış, tezniyat, oymacılık; şırdaktın oyumu: şırddak’ın nakşı (bk. şırdak).
oyun, oyun, eğlence, şaka; oyundu koyup, çınınğdı ayt! : şakayı bırak da, ciddi söyle! ; at oyunu: cambazhane; 1) her iki cinsten gençliğin =tura= oyunu; 2) düğün oyunları; kız oynot-: kız oyunu tertip etmek; oyun- çından: yarı şaka olarak.
Dostları ilə paylaş: |