önmök, 1. mahsul; 2. netice; emgek azdan önmek az ats.: emek eksik olursa, netice de az olur.
önö: önö boyum ter boldu: kan-ter içindeyim.
önögölüü, nümune olabilecek, örnek teşkil eden.
önök, 1. oyun ortağı (çikit, ordo ve s. oyunlarından ayni takıma mensûp olan) ; 2. = önöktük; 3. sıra, nöbet (başlıca oyunlarda); önöğün canğa berbeğen folk.: = sırasını kimseye vermiyen= kolay-kolay boyun eğmiyen, mısır, kendi hakkından vazgeçmiyen.
önököt,âdet, alışkanlık; önököt ooru: hayatta olağan, içtimaî hastalık; önöököt al-: alışmak, âdet edinmek.
önöktük, faaliyet, kampanya; egin aydoo önöktüğü: ekim faaliyeti.
önör, f. Zanaat, hüner; kol onörü: el emeği, zanaat; mayda önör: elle görülen iş: zanaat; önörkana: imalâthane; önör-kesip: meslek; önörkesip maalımatı: meslekîtahsil, ihtisas; 2. bilgi, ustalık; önör aldı-kızıl til ats.: en yüksek marifet belâgattir; 3. sanayi, endüstri; önör cayı: sınaî müessese.
önörçü, yahut kol önörçü: el sanatkârı, esnaf.
Dostları ilə paylaş: |