ötül-, pas. öt- II’den; aytılıp ötülgön: söylenmişti, adı anılmıştı; cetimden aytkan bir sözü söögümdön ötüldü folk. öksüzün söylediği bir söz iliğime işledi (büyük tesir yaptı).
ötüm: ötümü bar: cesur, atılgan.
ötümdüü, tesir yapmaya müstait; sözü ötümdüü mal: sürümlü mal.
ötün-, rica etmek.
ötünüç, ricak
ötünüü, işs. ötün-‘den.
ötürük, yalan (gerçek ve doğru almayan), yalan (asılsız söz ve iş: gerçeğin karşıtı).
ötüş, geçiş, geçme.
ötüü 1. geçme, yandan geçme; 2. ölme; ölüm; 3. af (geçirme).
öyüz, o cihet (yüz); öteki kıyı; köçönün öyüz-büyüzü: sokağın öteki ve biriki ciheti; suunun arkı öyüzü: nehrin öteki kıyısı; ayıl öyüz büyüz kondu: ırmağının hem beriki hem öteki kıyısına kondu; arkı öyüz: öteki taraf: öteki sahil; rakı öyüz menen berki övüzük: öteki taraf ile beriki taraf.