salamattan, iyileşmek, sıhhat kesbetmek.
salamattandır-, iyileştirmek, sıhhat kesbettirmek.
salamattandıruu, iyileştirme, sıhhat kesbettirme.
salamattık, sıhhat selâmet; salamattık saktoo bölümü: sıhhiye şubesi.
salamçı, rasgele ziyaretçi; salamçıdan berip ciberdi: rastgele bir yolcu ile gönderdi; 2. mec. tufeylî.
salamdaş-, selâmlaşmak.
salanğ, ilenğ sözünün tekidir.
salanğda-, 1. sallamak; 2. mec. kuvvetten düşmek.
salanğdat-, et. salanğda-dan; salanğdatıp asıp koy-: bir nesneyi serbestçe sallanacak ve başka bir nesneyi dokunmıyacak tarzda asmak; kursak salanğdat-: yağ bağlamak suretiyle karın sarkıtmak.
salanğdoor, 1. yuvarlak, küçük çıngıraklar; 2. madalyon.
salavat ═ salabat. II.
salbar, kocasının iltifatına ve itinasına mazhar olmıyan karı (zevce).
salbıra-, sarkmak, asılı durmak (diyelim, salkım söğüdü dalları hakkında); mögödöy salbıra bk. mögö.
Dostları ilə paylaş: |