salanğdat-, et. salanğda-dan; salanğdatıp asıp koy-: bir nesneyi serbestçe sallanacak ve başka bir nesneyi dokunmıyacak tarzda asmak; kursak salanğdat-: yağ bağlamak suretiyle karın sarkıtmak.
salanğdoor, 1.yuvarlak, küçük çıngıraklar; 2. madalyon.
salavat ═ salabat. II.
salbar, kocasının iltifatına ve itinasına mazhar olmıyan karı (zevce).