seer II = sıykır.
seerçi = sıykırçı.
segiz, sekiz.
segizdik, sekizlik.
segizinçi, sekizinci.
segment, r. mat. kıt’ ai daire.
seh = tseh.
sekekte- = sekenğde-.
sekelek, kız çocukların alnındaki perçem, kâkül; sekelek kız: kız çocuk, genç kız.
sekenğde-, 1. titremek, silkinmek mes. atın perçemi yahut insanın uzun saçı hakkında); 2. saçlarını oynatarak sıçramak, sekmek.
sekenğdet-, et. sekenğde-‘ den; kamçısın sekenğdetip: kamçısını sallıyarak.
seket, a. 1. = zeket; 2. aziz, sevgili, mahbup, seket yahut seketinğ boloyun yahut seketinğ keteyin:: azizim, sevgilim, (hem erkek, hem kadın için).
seketbay, sevgili (kadın); kıymetli azizim (kadına hitaben); seketbay boloyun = seket keteyin (bk. seket).
seki, dağ eteğindeki küçük çıkıntı.
sekiçek = tekçe.
sekir, sıçramak, atlamak.
sekiratar, sekilatar kon. = sekretar.
sekirik, sıçrayış, atlayış.
sekirt-, et. sekir-‘ den. (ör. bk. kekirtek).
sekirtme, dönme (salgın koyun hastalığı); sekirtme aşuu: zor geçilen çıkıntıları, uçurumları çok bulunan dağ geçidi.
sekirtmelüü, çıkıntılı, uçurumlu; sekirtmelüü col: tümsekleri, çukurları çok bulunan yol (bu yoldan giderken sıçramak mecburiyeti hasıl olur).
sekizçek, kadın tuvaletinin bir kısmını teşkil eden, işlemeli murabba kadife parçasıdır.
Dostları ilə paylaş: |