serbaa, f. kıymetli.
serbegey, sivrilip, dik duran.
serbenğde-, hareket etmek, kımıldamak, koşmak (herhangi bir küçücük şey hakkında).
serbenğdet-, et. serbenğde-‘ den; koldorun serbenğdetip: (sıska) kollarını sallıyarak.
serbey-, çok küçük veya, güç görünür olmak, zor gözükmek (herhangi bir küçücük nesne hakkında); tört çömölö çöp kepenin üstündö serbeyip turat: samanlığın üstünde dört tane kuru ot yığını sivrilip duruyor.
serbeyt-, et. serbey-‘ den.
serçi = sıykırçı.
serdımak = ser dımak (bk. ser II).
sere I, 1. çardak, üstü örtülü hangar, ahır çatısı; 2. kunut (keş) kurutmak için hasırdan saçak, küçük çardak.
sere II, araları bir parça açılmış olan dört parmağın genişliği (uzunluk ölçüsü).
sere III: tanğdınğ ere – seresinde: henüz şafak sökerken.
Dostları ilə paylaş: |