seyildik, 1. mesire, gezinti yeri; gezinti; 2. küçük çümbüş.
seyilke, r. tohum ekme makinesi.
seyindey, 1. zayıflamış, bitkin bir hale gelmiş; bezgek bolğon kişi seyindey bolot: sıtmadan ıstırap çeken adam bitkin oluyor; 2. kara kuru, kuru adam, incelmiş (mes. at); atın seyindey kılıp caratıp alğan: atını iyi idman ettirdi.
seyit, a. srk. peygamber Muhammedin zürriyetinden olan kimse.
seyrek. 1. tek tük; nadir tesadüf edilen; 2. seyrek (sık değil); seyrek cal: seyrek yele.
seyrektel-, seyrekleşmek, seyrek ve nadir tesadüf edilir olmak.