soluktat-, et. soluta-‘ dan.
solut, et. solu-‘ dan.
som, 1. ruble; 2. kalıp; 3. maden külçesi; som balka: balyoz; som temir: büyük demir parçası; som tuyak: kalın tuynaklı (hayvan), som cigit: sağlam, tıknaz delikanlı, hantal; som et: bir gövde et.
somdo-, kalıp yapmak, ihzarî bir şekil vermek, eer somdo-: eyer kaltağı yapmak.
somdol-, pas. somdo-‘ dan.
somdot-, et. somdo-‘ dan.
somduk, bir rublelik; beş somduk: beş ruble kıymetinde olan.
somke, (r. <sumka>) çanta; kol somkesi: kadın çantası.
somo I: somodoy: sağlam, iri yarı; somsodoy cigit: sağlam, iri yarı delikanlı.
somo II, r. yekûn.
somolo-, takriben, umumî olarak tayin eylemek; yekûnunu hesaplamak.
somoo = somo II.
somoolo- = somolo-.
sonğ, ondan sonra, arkasından; birdin sonğu: ikinci; sonğunğdan: senden sonra, senin peşinden; andan sonğ: ondan sonra, sonra; kelgen sonğ, berüü kerek: geldikten sonra vermek lâzım; bul sözdü ukkan sonğ: bu sözü işittikten sonra; beş münit ubakıt ötkön sonğ: beş dakika geçtikten sonra.
sonğku, son, sonuncu, sonra gelen; sonğku eki cıl içinde: son iki sene içinde; bizden sonğkular: bizden sonrakiler, gelecek nesil.
Dostları ilə paylaş: |