soodalanuu, pazarlık; soodalanuuğa kirişti: pazarlık etmeye başladılar.
soodalaş-, pazarlık etmek.
sooğa, harpta yahut avda elde edilen şikârdan hediye; tolup catkan kiyikten bizge sooğa berinğiz: folk. gyet çok avladığınız geyiklerden bize de hediye veriniz; can sooğa: cana kıyma; kurtar; galibin merhametine teslim oluyorum; can sooga, can sooğa: can kurtaran yokmu.(öldürülme tehlikesine çarpan adam böyle bağırır).
sooğala-: can sooğala-: hayatını kurtarmak, aman istemek.
sooğat = sooğa.
sook = zook.
sool-, tükenmek. kuruma; kaynap atıp soolup kaldı: kaynayıp tükendi, yalnız dibinde kaldı; köz dörü kirip soolğondoy: gözleri büsbütün batmıştır.