surma, 1. sürme; surma tart-: sürme çekmek; 2. atın suratına, yakmak suretiyle, vurulan damga (karş. bışanğ II, tamğa) ; 3.üst göz tabağındaki güzel bükümler.
surmanluu, 1. sürmeli; surmaluu köz:1) sürme çekilmiş göz; 2)ü üst göz tabağında güzel bükümleri bulunan göz; 2. suratında yakmak suretiyle vurulan damgası bulunan; surmaluu at: bu gibi bir damgası bulunan at.
sus, f. sukuti, abus, akşi yüzlü, kapalı tabiatlı, muzlim, sus çöl: muzlim sahra, çöl; irenği sus kişi: muzlim çehreli adam; sus tarta tüştü: kaşlarını çattı, somurttu; sabırı sus bk. sabır I.
sustay-, düşünceli, somurtkan ve sukuti olmak; sustayıp kara-: hazin ve somurtarak bakmak.