suuktuk, 1. soğuluk; 2. bk. ısılık 2.
suula-, ıslatmak.
suulan-, ıslanmak.
suulaş, aynı nehir kıyılarında bulunan (köyler) ; ottoş-suulaş: aynı jöyün ahalisi.
suulat-, et. Suula-‘dan.
suuluk, 1. gem; 2. havlı; 3.yağmurluk (giyim).
suuluu, sulanan; iska ve irva edilebilen; suulu cer: sulanan toprak;suuluu buuday: sulanan buğday.
suun-, soğumak; denesi bir ısıp, birsuunat: vucudu kah kızıyor, kah soğuyor.
suur I, dağ sıçanı.
suur- II,çekip çıkarmak, yolmak, sürükleyip çıkarmak.
suuray, kuuray sözünün tekidir.
suurma, 1. çekip çıkarılabilen; 2. kad. bıçak
suurt-, st. Suur- II den.
suurul-, sürükleyip çıkarılmak; kökünden koparılmak; suurulğan yahut koldon suurulğan: çevik, atik, ele avuca sığmıyan: çattan suurulğan at: ateşin at.
suusa-, susmak.
suusağıç, sık sık susayan ve çok içen.
sunsar, zardava.
suusat-, susatmak.
suusun, 1. susama; 2. = susunduk.
suusunduk, içecek (harareti teskin etmeye mahsus olan nesne).
suuş-, biri birinden soğumak; biri birini sevmez olmak.
suut I, soğutma, dinlendirme (atı).
suut- II, soğutmak; at suut-: atı idman ettirmek, koşulara hazırlamak için atı inceltmek; izin suutpay: izini soğutmadan.
suy: suy cığıl-: pek fazla yorulmak, kuvvetten düşmek, bitap düşmek, bitkin bir hale gelmek; suy cık-: kuvvetten düşürmek, bitkin bir hale komak.
Dostları ilə paylaş: |