şaan, söököt sözünün tekidir.
şaani: şaanisine keltirip kıldı: ustalıkla, iyice yaptı.
şaar, f. şehir; şaarça: şehirli, şehirlice, şaarça bıçak es. şehir bıçağı (el işi, evde yapılmış olmayan); şaar tegeregindegi: şehir civarındaki.
şaarat = işarat.
şaarça, kücük şehir, kasaba; cumuşçular şaarçası: işçiler kasabası.
şaardık: şehirli; şaardık sovet: şehir sovyeti (şurası).
şabdalı, f. şeftali.
şabır, 1. hışırtı, hışıltı; 2. bataklIk yerlerde biten ufak kamş, saz; 3. kad. kamış.
şabıra-, hışırdamak, takırdamak.
şabırat - ,et. şabıra – ‘dan.
şabırluu, ufak kamışlar biten yer.
şabinis = şovinist.
şadı( daha fazla: koldun şadısı): elin parmakları.
şadıluu, ( ek hakkında) uzun parmaklı.
şagalak = şakmar.
şagıl, 1. moloz, kırma taş; şagıl bolboy, zoo bolboyt ats. molozsuz kaya olamaz; 2. kad. taş.
şağıra - , çınlmak; tınlamak; şağırağan akça: çınlayan sikke, akçe, madenî para.
şağırak - , çınlıyan, tınlıyan (maden hakkında).
şağrat - , et. şağıra – ‘dan; tişterin şağırata kağıp: dişlerini şiddetle gıcırdatarak.
şagom, bk. arş.
şahmat, r. satranç.
Dostları ilə paylaş: |