|
|
səhifə | 1516/1828 | tarix | 03.01.2022 | ölçüsü | 6,96 Mb. | | #48112 |
| şakıldak, 1. (değirmen) çakıldağı; 2. kara şakıldak: Aqila melanaetus denilen kartal.
şakıldat-, et. şakılda-‘ dan; tiş şakıldat-: dişleri gıcırdatmak; şakıldatıp saba_: dövmek, pataklamak.
şakıldatuu, işs. şakıldat-‘dan.
şakıy, baş ağrısı, yarım baş ağrısı (migraine) ; şakıyı karmap oturat: baş ağrısı tutmuş.
şakirt, f. es. çırak (başlıca zanaat sasahasında) , şakirt.
şakmar, koyunun kuyruğu altında pislikten uyuşan yün.
şakmarla-, çamur parçalariyle örtülmek (başlıca, hayvanlar hakkında).
şakşak, 1. cebire (kırık kemikleri yahut alıcı kuşun kırılmış yeleklerini tutturmaya mahsus sargı tahtası); 2, (kösteği gagalanmasına mani olmak için alıcı kuşun boynuna giydirilen) çubuk saçak; 3.koldun şakşağı: parmakların boğumları.
şakşakta-, çamur parçalariyle örtülmek; idiş şakşaktap kir boluptur: kap kaçak üzerinde çamur parçaları kurumuş.
Dostları ilə paylaş: |
|
|