taktaII, f. 1. tahta, kereste; kara takta: kara tahta; kızıl takta: kırmızı tahta; buuday takta boldu: buğday denk olarak yükseldi (başak çıkarmak üzere iken); 2. iki parçadan dikilmiş ve gocuk yapmak için hazırlanmış olan deri.
takta- III, muayyeniyet vermek, ince ve noktası noktasına hesap yapmak; alasaberesenğdi taktap cürgün;: alacak verecek hesaplarında temiz ol.
taktala-, bir şeyi bir şey üzerine sıra ile koymak.
taktaş-, hesaplaşmak.
taktaşuu, hesaplaşma; muayyeniyet verme.
taktay = takta II.
taklayla-, tahta ile örtmek yahut süslemek; üstü astın taktaylap salğan uy: tavanı ve dabanı tahtalardan olan ev.
taktaylan-, tahta ile örtülmek yahut süslemek.
taktaylat, et. taktayla-'dan.
taktı = tak II; azimkandınğ taktısı folk.: azimhanın tahtı.
taktık, muayyeniyet, muşahhasiyet; cüzdön bîr taktığı menen mat.: yüzde bir nisbetinde dürüstlük ile; cüzdön bir taktıktan kemi menen mat.: yüzde bir nisbetinden eksik dürüstlük ile; sözdön bir taktıktan artığı menen mat. yüzde bir nisbetinden daha fazla dürüstlük ile.