tal I, 1. badem söğüdü, söğüt, kürek söğüdü; kırcın tal. 'bilek tal, ecki t al: söğüdün nevileridir; sen anı tal karmaba: sen onu kendisine imtisal edilecek bir örnek sayma!; mac-rum tal: salkım söğüt; 2. çubuk, ince çubuk; 3. tane (uzunca şekilde olan şeyler hakkında); bir tal şi-renğke: bir tanekibrit.
tal II : tapa tal = tapatal.
tal III, yahut talı-, 1. donakalmak, yumuşak (uzuv hakında), bayılmak; kolıum talıdı: elim uyuştu;; közü talıytı: gözü yoruluyor; ölö-tala yahut ölgön.talğanda yahutöldüm-taldım değende bk. öl- II; 2. sar'adan muzdarip olmak.
tala-, soymak, yağma etmek.
talaa, 1. step. kır, sahra; ay talaa: çöl: kuu talaa: kuru sahra, çöl; pakta talaası: pamuk tarlası; talaağa ket-mec.: boşun, faydasız yere kaybolmak; bizde emgek talaaağa ket. pey t: bizde emek boşuna kaybolup gitmez; kur talaanı süylöyt: boş ve faydasız sözler söylüyor; közünün caşı on talaa bölüp ıylap turat: iki gözü iki çeşme; talaada kalsanğda: ne pahasına olursa-olsun; talaada kalsanğ da; taap ber: nerede bulursan-bul; 2. vadi; alay talaası: alay vadisi; 3. tebeteydinğ talaası: kalpak dikmeye yarayan kumaş parçaları.
talaala-: kan talaalap ağıp turğan: kan çeşme gibi aktı.