tali. = tal III
talığuu, 1. yorulma, uyuşukluk; 2. uyuklama, pinekleme.
talık-, yorulmak, takattan düşmek, bitkin bir hale gelmek; talıpkastan: yorulmaksızın.
talıkşı-, sölpümek, yorulmak.
talıkşıt-, et. talıkşı-'dan; uyku talik. şıtıp turat: uyku basıyor.
talımsı-, 1. donmak, hassasiyetini kaybetmek; talımsıp çat-: hareketsiz yatmak; 2. mec. kırıtmak (nazlanmak); talımsığan: kırıtmasını seven.
talıt-, yormak; köz taht-: gözleri yormak; taman talıt.: tabanı yormak.
talıtuu, işs. talıt-'dan.
talimsi- = talımsı-.
takala-, havanda dövemek, ufalamak, param-parça etlemek, tahrip etmek.
taklan-, ufalamak, dövülmek, param parça olmak.
talkalanış, işs. talkalan-'dan.
taklalaş-, müş. talkala-'dan.
talkalat-, et. talkala-'dan.
talkaloo, işs. talkala-'dan.
talkan, kavut; may talkan: yağlı kavut; taş talkanı çıktı: param parça oldu; taş- talkanın çığar yahut taşın talkan kıl-: kınp parça parça etmek; oozuna talkan kuyup mec.: ağzına kavut almış gibi (konuşmuyor).
talkanda-, 1. kavuta çevirerek; 2. kırıp parça parça etlemek.
talkuu, 1. deriyi ezip yumuşatmak için kullanıln tokmk; 2. mec. müzakere, mevzuu işleme, münakaşa; talkuua sal-: 1) deriyi tokmakla dövmek; 2) mec. müzakereye koymak; talkuu iretinde: müzakere usulü ile, münakaşa usulü ile.
Dostları ilə paylaş: |