tartma 1. çekmece (mes. , masa, dolap ve s. gözü) ; 2. kendine çeken yahut kendisinden geçiren; kün tatrtma: güneş şualarını geçiren; kara nesre ötö ele kün tartma bolot: kara şeyler güneşi (güneşin şualarını) geçirmeye son derece müsaittirler; 3. kadın « sarığı » nı (eleçek’ i) üst taraftan tutturmaya yarıyan kumaş şeritleri (dir, ki bunlar birden dörde kadar olurlar) ; 4. ker tartma: dik kafalı.
tartmakta- , işi uzatmak: sallamak, sürüncemede bırakmak.